ŞEHİRDE OLUP T AN Ekmek Ucuzlatılmalı! Bir müddetten beri Anadoludan ve limanlardar» şehrimize çok mal gel - mektedir, Son zamanlarda da kurak- lıktan müteessir olan birçok mıntaka» lara bol yağmurlar buğday ve un fiyatlarını hayli düşürdüğü hal- de bu düşüklük ekmek fiyatlarında bir türlü tesirini gösterememiştir. Ge- çen hafta buğday ve un fiyatların biraz yükselmesi üzerine narh komis- yonu vaktinden evvel toplanarak ck- mek narbinı derhal arttırmıştır. Fa- kat aradan iki gün geçmeden buğday fiyatları 30 - 40 para düşmüş, fakat bunun ekmek üzerinde hiç bir tesiri görülmemiştir. Bu düşüklük devam ettiği halde narb komisyonu, ekmek fiyatını indirmek için harekete gelme- miştir. Bu hususta birçok alâkadarlar ekmek fiyatlarmın bir mikdar düşme. si lâzemgeldiğini zaten birçok fırıncı. lirm ekmeklere karıştırılması yasak © lan Mersin sert unlarını fazla mikdar- da karıştırdıklarını ve bu suretle ya- prlan ek çeklerin de bugünkü narhtan cok aşağı satılması icap ettiğini ve son zamanlarda bazı yerlerden yeni amhsul gelmeğe başladığını ve Istan- bula zahire gönderilmesinin en güne artacağını söylemekte: , Bu sebeple artık buğday ve un fiyatları” nın yükselmesi, deği, düşmesi lâzım- dır. Ona göre belediye bu sefer koya» cağı narhta dikkatli dayranarak ve yalnır bugünkü fiyatları değil, yarın- ki muhtemel fiyatları da gözönünde Kanik Mizimgelen tenzilâtı yapmalı ir. Kültür Bakanlığında değ şiklikler Kültür Bakanlığı müsti Rıdvan Nafizin hanki bir vazife ye tayin edileceği söylenmekte dir, İstanbul Kültür Direktörü- muavinlerinden Şevket Süreyya om ilk tedrisat şube direktörlü güne Şimdiki şube direktörü Hicrinin de sicil direktörlüğüne getirileceği söylenmektedir. Kültür Bakanlığı direktörle - ri arasında bazı mühim değişik- Kikler olacaktır. Vaziyet bir aya kadar belli olacaktır. —— m Hava kurumunun çalışmaları eye Kabzımallar bugünden İtibaren yeni hale taşınıyorlar — yybeliadadaki iskelenin tamiratı hâlâ bitmedi Kabzımallar dün Yeni hale taşındılar IKUÇUK HABERLER L l * Tramvay hattının Mecidiyeköyü- Dün İstanbul kabrımalları, Meyva- ! ne kadar uzatılmasını: Bayındırlık Ba- hestaki eski salaş halden, yeni şehir | haline taşınmıylardır. Dün sübahtan | akşama kadar tatil olmasına rağmen, bütün kabzımallar ve hal memurları çalışmışlar, taşmı işinin başmda bu - İunmuşlardır. Dün Ilmanımıza gelen birçok sebze ve meyveler de yeni ha- le çıkarılmıştır. Her kabzunal kendi dükkânını ve deposunu dün tanzim etmiştir. Taşman kabzımallar 40 ka- dardır. Esasen eski yerde de bu ka dar kabzmnai çalışıyordu. Kabzımal - lar, eni binaya taşınırken 450 Hralık kefalet vermişlerdir. Bugünden itiba ren, bütün meyva ve sebzelerin top - tan satış muamelesi yeni halde yapr- lacaktır, Hariçte, hiç bir şe top- | ine müs ssade edilmiyecektir. gibi yerlerden şehre er de evvelâ hale kârlar vardır. da gün sonra ekwiltmeye Konacakter. Rir zamanlar katızımalilr, yeni halin daf İ si için, bütün inşaatın bah kanlığı *, “ul etmiştir. Burada şarbay lik evlerin iyi bir manzara gösterme. # İçinde yapılması. . kararlaştırmıştır. Evler ve bu köy sakin bir sayfiye yeri hal * Hususi idare, mekteplerde ga sıhhi olan dershane sıralarını değiş meğe ve bunlar a yeri-c modern gi lar almağa karar vermiştir. Buny” gin bazı hazırlıklar yapılmaktad, * Boyalı mâkarna paketleri; tünde (boyalı) kelimesinin hujfma- 8 lazımdır. Bazı fabrikalar bı Jelime yi yazmamakta, bir k gü ve görünmez yerde ar, Sarbaylık bu gibi lerinin toplattırıJmasına miştir. # Etibba odası bir haf sonra dok sonra perakende ş4tışa çıkarılacaktır. | torların derecelerini ayışmağı başlı - Halde henüz tutulmayan birçok dük. | yâcaktır. Bu ayırmada çöktorlarn ka Bunlar da “tekrar iki | amet gözününde bulundurulacaktır. k az iş ya b dereceye, olduğunu, bütün kabzrmalları alma - | kabine doktorlarının da birinci ve ikin Profesü> ölup ta dişarşöz sözmelir doktaray mba apartımanlar bahçe içinde olacak ve şramik fabrikası Alışmağa başlıyor Bank tarafından Kütahyada vücude getirilen Keramik hi bugünden itibaren çalışma » başlayı Fabrika kiremi . birçok çeşitlerile döşeme plâkları, dsi $u çekmez temel rm tuğ laları yap” Muhiddin Dalinde > Avrupada bulunan Şarbay din Üstündağ'ın bugün şehrimize gel mesi beklenmektedir. Muhiddin Us - tündağ ve Almanyada geçirdiği ufak bir operasyon dolayısile bir müddet istirahat edecek ve ondan sonra tek- rar vazifesine başlayacaktır. mmm Edirne - İstanbul yolu Edirne - İstanbul yolu bu yıl ek- siltmeye konmuştur. Yolun Lülebür - gözla İstanbul vilâyeti dahilindeki kış me ile Büyükkarıştıran - Muratlı ara- sındaki on kilometrelik kısmm toprak tesviyesi, yel üeerindeki ögelerin ba 7,226,000 Hira tzerindem” eksiltmeye konmuştur. Yolun ihalesi 8 Temmuzda yapılacak, iki senede in- Kapalı çarşı esnafı Şikâyetçi ... Son zamanlarda o Kapalıçarşıdaki dükkânlar birer birer boşalmakta ve buraları boş kalmaktadır. Gayet ucuz Jiyatita 'dükkânlar kiraya verildi halde müşteri bulunmamaktadır. Ça: şı esnafı, Kapalıçarşının gittikçe sön- mesinden dolayı çok müteessirdir, Alt cılar cekisi gibi çarşıya çok gelmemek tedirler, * Kapalı çarşı hususiyetlerini yavaş yavaş kaybetmektedir. Çarşı esnafının iddialarma göre, şehrin di- ğer kısımlarından, burada, daha ucuz alış veriş yapılmaktadır. Çarşının git- tikçe kör ve sapa bir yer almasına sebep bu tarihi çarşının gittikçe ba- rabiye yüz tutmasıdır. Çarşı esnafı bundan çok şikâyetçidir.. Çarşının ta- miri için şarbaylıkça bir keşif yapıl - muş, tamiratın, 200 bin liraya çıkaca- ğı anlaşılmıştı, Bu parayı verecek or- tada kimse bulunmadığından tamirat yapılamamaktadır. Esnafın kanaatine göre, çarşı bu halde daha epeyce bir zaman bırakılacak olursa, binanın muhtelif. yerleri çatlayacak, - yıkılma alâmetleri belirecektir. Esasen enin birçok yerleri yağmurdan akmaktadır 1-7-035 so ) BUDA BENDEN YOLLAR... Türk lügatinin en çok kullanı lan kelimelerinden biri de “yol” dur; bu muhakkak. Bozük “yol” vardır. Uzun “yol” vardır. Do- lambaçlı “yol” vardır. Karan - lık “yol”, aydınlık “yol”, sarp “yol”, dik “yol”, iniş “yol” var dır, Sade “yol” u olmayan mahal- le değil, “yol”u olmayan iş de vardır, Ve sade “yol” un değil, yolsuzluğun da türlü türlüsü var dır. Hattâ sade mahallenin, işin değil, her cinsten insanın da yol lusu ve yolsuzu vardır. Bazı yollar çok kullanılır, ba- «yollar bilirim ki, bir köşesin - de yıllarca bekleseniz, tek yolcu göremezsiniz. Dağ başlarında iyi insanlar görürsünüz ki, size şaşırdığınız yolu göstermekten kaçınmazlar. Medeni şehirlerin tâ göbek yerle rinde insanlara rast gelirsiniz ki, tuttuğunuz ve doğru bildiği- niz yolu keserler. Size yolunuzu şaşırtmaya çalışırlar. Bazı kimseler, küçük yolların bazı kimseler ana yolların düzel mesine çalışırlar. Bazı kimseler kısa yolları, ba 21 kimseler uzun, bazı kimseler dik, sarp, fakat doğru ve aydın lrk yolları, bazı kimseler karan lık, dolambaçlı, bozuk ve yan « lış yolları severler. Fakat muhakkak ki, herkesin ayağı kendi yoluna alışıktır. Hattâ bu, sade insanlarda de - Sil, köpeklerde, kedilerde, at - larda, eşeklerde, ve daha bir çok hayvanlarda bile"böyledir. Çok insanlar gittiklöriyolla- ra çabuk alışırlar da yolsuzluğu sevemezler: ve sade insanlar de ği) hayvanlar bile böyledir, Gönülleri, fikirleri göçebeleş miş kimseler vardır ki, mütema diyen ayni hoşlanmazlar, çabuk alışırlar. Fakat böyleleri hayvanlar içinde bile azdır. Şimdi İstanbulun belediye ici Hava kurumu çalışmaları de yacağını #leri slirüyorlar, piyasada 200 | ci dereceye ayrılmaları mümkün görü- saat bitmiş olacaktır. Lise muallimleri " vam etmektedir. Tecim ve endüs tri odasından ayrılan kollar prog ram mucibince faaliyete geçmiş lerdir, Memurlarda haziran aylıkla - rından arzularile maaşlarının tu tarının yüzde ikisini hava kuru- muna her ay vermek suretile yar dımcı üye yazılacaklardır. Hava kurumu yeniden bazı gelir yer - leri bulmuştur. Bunlar arasmda Akay, Şirketi Hayriye, İstanbul tramvay şirketi ve Kadıköy - Üsküdar tramvay şirketleri ile görüşmeğe başlamıştır. Bunlar yalnız pazar günlerine mahsus olmak üzere Girinci mevkilerde (40) para ikinci mevkilerde(20) para hava kurumu için biletler - le birlikte pul vereceklerdir. Dünkü pazar günü Kadıköy, Üsküdar tramvaylarında bu işe başlanmıştır. No. 70 Erik Çiçekleri Mahmud YESARI Kadriye, gülünç kıskançlıkla ra kapılacak kadar toy, görgü - süz bir kadın değildi. Fakat tav- Tı, öyle ciddiydi ki şaka olmak ihtimalini pek aklıma getiremi- yordum, O halde neye sinirlen- mişti? Meymenet, tekrar odaya gir. mişti, yüzümüze - bakmaktan Kadriye, genç kadını, eliyle © Yanma çağırdı: — istediğin kadar gül. Ve meye istersen gül. Öyle şen, canlı gülüyorsun ki insana ha- ç Kaöriyeyi tasdik ettim: — Hakikaten öyle, hanıme - fendi, yat veriyor. kadar Kabzmal bulunduğunu söylü - yorlardı. Hali hazırda iş yapan kabzt- mal adedi, dünkü taşınma esnasında, bir defa daha görülmüştür ki, 40 1 aş- maömaktadır. Halde bugünden itibaren muamele yapılmasına ba; rağmen, halin açılma resmi yapılmıyacaktır. Bunun için şarbay Mühiddin Üstün- dağın Avrupa seyahatinden dönmesi beklenecektir, İngiliz gazetecileri Londra « İstanbul yolunu tetkik işin evvelki gün şehrimize gelen İn- giliz gazetecilerinden ve otomobil ku- )übU mümessillerinden mürekkep he- yet dün sabah müzeleri gezmişler ve öğleden sonra da kendi otomobillerile şehrimiz civarında bir gezinti yapmış lardır. Bugün Türikye türing kulübü tarafından hazırlanan şehir gezintisi- ni yapacaklar akşam da Turing ku - löp başkanı Resit Saffetin vereceği çay ziyafetinde bulunacaklardır. Şehrimizde birkaç gün daha kalma- sı muhtemeldir, | kulganlığı ile Kadriyenin yanı- na oturmuştu: — Oh! beni, şımartıyorsu - nuz! Kadriye, sol yanağını çukur- laştırarak tatlı tatlı gülümeü- yordu: — Bu, hakkın senin, çocu- ğum.. Şımartılmak, senin hak- bae cici yüze, bu körpe vü- cı şımarıklık pek yaraşır... Durgunluk, ağırlık, sana,hiç ya kışmıyor yavrum... Daima gül ve etrafındakileri de şenlendir... Tam, gülecek çağdasm. Odanm solundaki kapı, bir - den açılmıştı. Vişne çürüğüne çalar açık mor esvabı, sıkı dol - gun vücüdüne yapışmış, uzun boylu bir genç kadın göründü. Dudaklarında açık, aydınlık bir gülümseyişle Kadriyeye i- lerledi: Bonjur hanımefendi... Bu, ne iltifat... Ben, olduğum yerde. çivilen- miş gibiydim. Yüz, Meymene- tin yüzüne; ses, Meymenetin se sine o kadar benziyordu ki onla- r: kardeş dememek için insanın lür. Etibbâ of» dörece işinde fazla hassas dayranacaktır. * Emniyetikinci şube müdürlüğü- ve slug Öle şehrimize gelerek ye ni vazifesine jin iştir. Yakın. da iki a, öy Glen merkez eslem. iii komiserler ara sında umum bir değişiklik lacak- tr. Şube ve bilir ee GK de Zişiklikler ola: ye bilhassa yubeler kuvvetlendirilecektik, N * Yeşilayın Yetilğün bayramı mü- nasebetile tertip ettiği vapur gezinti : dün Si Hayriye 68 numara- : vapurile Yapılmıştır. Vapur sabahle yin Köprüden k kalkarak , Us ktidar, Kadıköy, Heybeliada, Büyük - adaya uğrayarak X .lovaya gitmiştir. Yalovada muhtelif eğlenceler yapıl - dıktan sonra geç vakit köprüye gel - mişlerdir. Uyeler ve davetlilere bol bol ayran ikram edilmiştir. İçki yasak * Istanbul Halkevinin alay Köşkün de çalışmakta tolan güzel sanatlar ti yatro şubesine beş rk ve beş kız okur almacaktı, Alay köşkü başkanı ğma baş vuran gençlerin sayısı ümit- ya kör, yahut çok anlayışsız ol- ması lâzım gelirdi. Başka başka kalıplara dökül müş, aynı biçimde iki vücudü seyretmek çok garibime ve taha fıma gidiyordu. Kadriye, açık mor esvaplı, Si- ki dolgun vücutlü genç kadın bana, gösteriyordu: — Kim bu hanm? Tahmin e; debilir misin, Yesari? Ben, zekâma, anlayışıma ve insanları tanımak kabiliyetime emin, göğsümü gere gere cevap verdim: — Meymen&t hanımın abla- Kadriye, gözlerini kırptı, s1ç- radı, ve elini ağzma bir çığlık y. >< vi ileri Ne'dedin? Bir daha söyle bakayım. Zekâma, anlayışıma, insanla» ri tanımak kabiliyetime emin, göğsümü gerer, böbürlenirken, ye nasıl bir pot ei nasıl ml açık ii sormağa da utanıyordum. Kadriye, ayaklarının ucuna 'den çok fazla olduğu ve kadroyu ge“ hişletmek te mümkün görülemediğin- den müsabaka imtihanı yapılmağa ka- tar verilmiştir, Öğrendiğimize göre bu müsabaka imtihanı Önümüzdeki hafta içinde yapılacaktır. # Ankara Musiki muallim mekte » bime iki &net daha ilâve edilmiştir. Bu suretle gektepte daha eaaslı bir progrâm tatbik edilmeğe başlanacak» ur * Fransaya giderek ekonomi ânlaş maları gapacak olan heyet dün Anka- radan şerimize gelmiştir. Wkonomi müsteşarının başkanlığında Olsak perşembe günkü Pilsina vapuru ile bareket edeceklerdir. Hı, * on gün Kadar Pariste konuşmalarma başla - mış olacaktır, * Evvelki gece yağan yağmurların mikdarı 6,5 milimetredir. Yaptığımız İ tahiçisata göre, epeyce fırtına olması- na rağmen hiç bir **rafa yıldırım düş memiştir. Fakat mütemadiyen çakan şimşekler, "irçok kimseleri gece uy - kusundan uyandırmış ve körkutmuğ- tur. basıyormuş gibi sinsi sinsi yü « rüdü ve elini omuzuma koydu, yüzüme dik dik baktı: 2 Bir daha tekrar et baka - yım? Ben, alık alık, ağzımı açmış, duruyordum. Meymenetle abla- sı da, Kadriyenin birden heves cana gelmişler, şaşkın şakın birbirlerine bakıyorlardı. Kadriye, gözünü kırparak Meymeneti gösterdi: — Hanımın ismi ne? — Meymenet! Kadriye, omuzumu bıraktı, Meymenetle ablasına döndü: — Yesari, hatırında isim tu- tamaz. Hafızası, bu hususta o kadar Zayıftır ki, yıllarca tanı - dıklarının bile isimlerini unuttu Zu, hattâ öğrenemediği olur, Fa kat şaşılacak, değil mi? Mey- menetin ismi, yer edebilmiş! Meymenete bakıyor, gülüm- siyordu * — Bu, hakkında büyük bir teveccüh, çocuğum. Genç kadm, bir suçu yüzüne Lise ve orta mektep muallim | leri bugün mektep müdürlerinin başkanlığında toplanacaklardır. Her mektep öğretmenler he- yeti, yeni yapılacak orta tedri ” gat imtihan talimatnamesi etra fmda görüşecekler bazı esaslar | tesbit edeceklerdir. Yeni talimat name için kararlaştırılacak esas Tar Kültür Bakanlığına bildirile cektir. Bakanlık muallimlerin bu fikirlerinden istifade ederek, önümüzdeki ders yıl: başına ka dar yeni talimatnameyi yapacak tır. Yeni talimatnamede gözönün de bulundurulacak esaslar, ta - lebenin muvaffak olabilmesi noktası üzerinde toplanacaktır. Tâlebenin daha ziyade çalıştırıl masını temin edecek bir talimat name vücude getirilecektir. vurulmuş gibi kızarmıştı. Abla- st, sinirli sinirli gözlerini kırpış- tırıyordu. Bu kadmın, bir hususiyeti vardı: Kekeler gibi acele acele konuşuşu, ve sinirli sinirli göz AŞ vee ey. kekelemek değildi, belki bir sinir aksesi idi. Fakat onun konuşuş havasına öyle bir | başkalık, öyle bir çeşni veriyor du İçi yüzünün, vücudünün gü- zellikleri, tatlı bir canlıltkla oys nuyordu. Göz kırpıştırışı, bir kast, mâ- na ifade etmiyordu, bu da belki bir sinir aksesi idi. Lâkin kir- piklerinin her oynayışında, göz- lerinin her açılıp kapanışında, yüzünün rengi, aydımığı değişi» yordu ve bu değisen renk, ay- dınlık, onun hayatını ışık fstk kamaşi İt, Ben, kırdığım potu, devirdi - ğim çamı anlamıştım. Kendimi nekadar idare etmiş olsam, yi- ne bunun. önüne #eçemezdim. Hele Kadriyenin, buna dikkat si bu satırları okuyorsa, bu baş- langıçtan sonra İstanbul yollari nın bozukluğundan konuşacağı mı sanır, Fakat ben kulak asıl » mayacak temennilerde bulun « maktan hoşlanmadığım icin, lâ kırdımı doğru bir ata sözile bağ layarak onun zannını boşa çıka racağım, ve diyeceğim ki: — Yolcu yolunda gerek! Orhan SELİM Marinetti bir konferans verecek Iki evvel şehrimize gelen İtal. yan füğürlet şairi Marinetti bugün Türk İleri sanatları hakkında bir etüt yapmak İçin Güzel sanatlar akademi sini gezecek ve akşama da Tepebaşım- daki İtalyan kulübünde fütürizm bak kında fransızca bir konferans vere6el tir, Marinetti yarm uçakla şehrimize den hareket edecek ve memleketine gidecektir, Kadriye, başımı bana çevir « mişti: — Demek böyle, arkadaş! Cevap vermek değil, sesimi Gikaşmağa bile korkuyordum. — Bir şey söylemiyorsun? Omuzlarımı kaldırdım: — Ne diyeyim? Kadriye, dişlerini sıkmıştı? — Duruşundan, bakışından anlıyorum. Eğer ben, burada ol- masam, bülbül kesileceksin... O, beni buraya iğnelemek i- çin mi getirmişti? Demek, beni takip için, otele dönmemizi bek emiyordu? Karşımda duran bu üç kadını, birbirlerile mukayese edemiyor- dum. Çünkü üçü de ayrı güzel, ayrı alımda, ayrı tatlılıkta idi. Karşımda, renkleri, güzellik - leri ayrı ayrı açılmış, serpilmiş, üç cağ duruyordu: biri körpe, bİ ri orta, biri olgundu. Lâkin en görülmeğe değer tarafı, üçünün de renk, şekil, çağ ayrılıklarma rağinen, bir usta elile bağlanmış edeceği, hemen farkma varaca- ğı aklımdan geçmezdi. bir demet gibi dürmaları idi. (Arkası var)