/ x KN 30 » G » 9385 ——— - Dünya Gazetelerine Göre Hâdiseler GUNUN MESELESİ Türkiyede Hava Teslihatı Völkischer Beobachter'den: Gazetenin İstanbul muhabiri yazı- for: ee $00 tane askeri tayyare satın al - mak için Türk hükümeti Mayıs sonla zında bir karar vermiş ve buna muk- “tazi paranın tedarik ve temini için 'Türk ulusunun yardımına müracaat etmiştir. Türk ulusunun, memleketin vaziyeti dolayısile maruz bulunduğu mühtemel tehlikeleri takdir ederek hü kümetin bu müracaatına nasıl feda . kârca bir surette mukabele ettiğini a- şağıdaki yazı göstermektedir. Türkiye geniş bir cephede hava taarruzlarına maruz bulunuyor. Ve bizzat baş şehir Ankara birçok taraflardan bu tehlike- ye maruzdur. Memleketin müdafaası için artık yalnız Tüzk askerinin cesa- ret ve mükavemeti ve Türk ulusunun güçlükler içinde başardığı istiklâl mu harebelerinde tecrübe edilmiş olan fe dakârlığı kâfi gelmiyor. Ancak zama- mrmızın müdafaa tarzında ihmali caiz olmayan faktörlerle yani müdafaayı modern teknikle teçhiz etmek ve hava silâhını inkişaf ettirmek suretile Türk ulusunun ruhunda kökleşmiş olan cen güverlik hasletini istifade edilir bir hale sokmak lüzumunu takdir eden Şuur Türkiyede öteden beri mevcut- tur, Türk Tayyare cemiveti, hava gi- Tâhını ikmal etmek işini yıllardan be- Ti kendine vazife edinmiştir. Ankara ve Istanbulun cadde ve meydanların- da geceleri tayyare piyangosunun yenkli reklâmları ışıldar ve küçük bir 'Türk köyüne varınca muhtarın oda - #nda ve akşamları köylülerin toplar dıkları iptidai kahvehanede Tayyare gcemiyetinin Ööğretici ve teşvik edici plâkları görülür. Bütün müzlüman Mmemleketlerinde olduğu gibi Türki - 'yede de her yıl kutlanan kurban bay- Tamından evvel Tayyare Cemiyeti şe- hirlerde ve köylerde halkı kurban de- tilerini cemiyete vermeğe davet eder. 1933 yılr sonbaharında cumuriyetin 10 uncu yıldönümünde Türk askeri tayyare filolarının Ankarada resmi ge git meydanında tribünler üstünden geçtikleri görüldü. Türkiye kısa bir >müddet evvel yelkenli tayyare uçuş - Tarını da tatbika başladı. Birkaç haf- fta önce tesis merasimi yapıları ve *“Türk Kuşu” adı verilen yetkenli Çılışı münasebetile Devlet rcisi Kamâl Atatürk şöyle de- miştir: “Milletin yaşamasını ve onu korumağı isteyenler, memnleketin ha - va meselelerine aynen kara ve deniz meselelerine olduğu gibi her gün da- ha ziyade dikkat etmeğe mecburdur- ıl::ı Son yıllarda hava silâhımnım bek- meyen bir süratle inkişafile ehem- *miyetinin artması ve uluslar arası du- TumMün ortaya çıkardığı ihtiyaç ve za- yvuretler karşısında Türk hava tesliha- 'tı geri bir vaziyette bulunuyor. Ha- ritaya bir bakınca Türkiyeyi tehdit e- debilecek tehlikeler görülür. Mayısın son günlerinde “Tayyare cemiyetinin 6 mer kongresi münasebetile Başvekil Tİsmet İnönü tarafından söylenen ve ulusa tevcih edilmiş bir Alarm hita - besi mahiyetinde olan ve bütün ulusu heyecanla sarsan nutkün hâsıl ettiği büyük akinlerin sebebi anlaşılır. Bu nutkunda İsmet İnönü bütün tehlike- lcre kârşı silâhların en moderni olan bir silâhla müdafaa için 500 tanc as- keri tayyare — satın alımmasını İstedi. Başvekilin beyanatındaki tafsilâtı fev kalâde enteresandı. Bu tafsilât müşa- tünileyhin talebinin bütün vüsat ve şü mulünü göstermektedir. G. İsmet In- Önü orta kıymette bir tayyare satın al mmak için 60 bin Türk lirası vermek Hcap ettiğini ve bir tayyareyi harbe ha zır bulundurmak için bu paranın her sene sarfedilmesi lâzım geldiğini ve bu suretle Türkiyenin senede 60 mil- yon mark sarfedebilecek bir hava büt | çesine ihtiyacı olduğunu söylemiştir. Türkiyenin devlet bütçesi yekünunun 380 milyon mark olduğunu ve Türk tayyareciliğinin ikmali için şimdi iste nilen masrafın bu mikdarın yüzde 15 inden fazlasına baliğ olduğunu ve bu- nun işitilmemiş yüksek bir nisbet teş- kil ettiğini ve şimdiye kadar Türk havacılığının yıllık bütçesinin 12 mil- yon mark olduğunu burada kaydet - mek münasip olur. Hükümet uzağı gö ren plânlı bir politika tatbik etmek su retile memleketi zenginleştirmek ve sağlam ziral temeller üzerinde memle- keti sanayileştirerek devletin gelecek bütcesinin ve müdafaa hazırlığının or Zganik genişlemesini temin etmek gay- retindedir. Fakat uzağı gören bu po- litika karşısında bugün bava tehlikesi bulunuyor ve İsmet İnönünün dediği gibi “her nekadar Türk dış politika - & sulh severlik yolunda ise de ve bu sayede bugün için bir tehlike mevcut değilse de yarın için bu günden mü- cehhez olmak lâzımdır.,, Binaenaleyh Türk hükümeti için yegâne yol ola- rak milli şuur ve vicdana hitapla mil- deti gönüllü olarak büyük mikyasta yardımda bulunmağa davet etmekti. Bu çareye müracaatla İsmet İnönü “havada emniyet” uğrunda May:s son Jarından beri bütün memleketi saran bir hareket yaratmıştır. Türk matbu- atı bu yolda çok hararetli faaliyet gös- termektedir. Devlet reisi 20,000 bü- yük iş ve ticaret arbayı 100 ve 200 bin marklık yardımlarla, bakanlar ve say- Tavlar tayyare cemiyetine birer maaş- larmı vererek bu harekete önayak ol- duktan sonra şimdi yardım faaliyeti daha geniş ölçüde “aima artmakta ve her gün gazetelerde hava tehlikesini bilen üyelerin Tisteleri çıkmaktadır. Gençlik, izciler, memurlar, esnaf ce - miyetleri ve Türkspor cemiyetleri ve sair mücsseseler memleketin müdafaa sına yardım uğurunda çalışmaktadır. Hep birlikte bir tayyare satın almak arzusiyle İzmir işçilerinin yaptıkları tezahürat ve bir çok köylerde girişi» len buna benzer teşebbüs ve hareket- ler gösteriyor ki vaktiyle istiklâl mu- harebesi sırasında dünyayı hayretlere düşüren ruhi hâlet ve heyecan şimdi Türkiyede o zamankinden daha canlı ve ateşlidir, Rokfellere 5 milyon Dolarlık hediye Evennig Standard'dan: M. Ford'un iddiasına rağmen dünyanın en zengin adamı olan Jobhn Rockefeller, 8 Ağüstosta 96 yaşına basacak ve 5 milyon dolarlık bir hediye alacaktır. Hi kâye gayet gariptir: İstikbalin milyarderi, 21 yaşında iken, kü - çük bir tidarethanede şerik bu- lunuyordu. O zaman da bir ha - yat sigortasr yaptırmıştı. Şim - di eski an'anelere sadık olan A- merikan sigorta kumpanyası, her 96 yaşına basan adama y: tığı gibi Rookefeller'e de mü - him bir para verecektir. Yapılan hesaplardan anlaşıl - dığına göre ancak 100,000 sigor talıda bir kişi 96 yaşına basmak. tadır. Bir köylü kızın Namus telâkkisi Paris - Soir'dan: Genç bir kız ilk defa köyden Parise gelmiş ve bir eve yerleş- mişti. Ev sahipleri, kendisini o gün öteberi almak için dışarı yolladılar. Genç kız hepsini be- cerdi, aldı geldi, fakat aksiye ba kın ki bir yerde $emsiyesini u - tu... Derhal ters yüzü döndü. Ace- le acele gitti. Şemsiyesini her uğradığı dükkânda aramağa baş ladı. Kasap: n — Hayır, dedi. Burada unut- madınız Bakkal: — Hayır, dedi. Burada unut- madınız!.. Zerzevatçı: — Hayıt, dedi. Burada unut- madınız!... Genç kız fena halde müteessir olmuştu. Sinirleniyor, hiddetle- niyor, köpürüyordu... Nihayet bir ekmekçi kalmıştı. Ona da uğ radı. Şemsiyesi orada idi, Ek - mekçi genç kıza malını uzattı. Zavallı bu suretle büyük ne - fes almıştı. — Çok teşekkür ederim, dedi. Bütün uğradığım dükkân sahip- leri içinde hiç olmazsa siz na - muslu çıktınız! Züppelik |de kalırsa, Lokarno andlaşmasına Laval, Eden ve Mussolini mülâkatı Fransız gazetelerinden: Laval - Eden görüşmelerini tefsir eden Temps gazetesi, 3 Şubat tarih» li Londra deyiminin bütün noktala- rını birden sonuçlamak - lüzumunu ileri sürüp diyor ki: *“Fransanın emniyeti için en çok gereken kara silâhları meselesi e - iğer ayni zamanda halledilmez, #er İtalya ile Orta Avrupa'yı ilgi- lendiren Tuna andlaşması yapılmaz da Avrupanın bu bölgesinde siya- sal karışıklık hâd ve sürekli bir hal | ekli bir hava andlaşması yapmak ve tatbik etmek neye yarar?” Debats gazetesi de, İngilterenin iyasasından Londra deyimi meş olduğun! şunu yazıyol “Bugünkü günde İngiltere, em - niyetin genel surette düzen altına alınmasına lüzum görmeksizin ve kara silâhları meselesi yalnız bizi ilgilendiriyormuş gibi, bu meseleyi, Freasanın Almanya ile doğrudan doğruya halletmesini tavsiye ede - rek, ne bahasına olursa olsun bir hava andlaşması yapmak istiyor gi- bi görünmektedir. Almanyanın, bu durumdan istifade etmek istemeni- | ni bekleyebiliriz. M. Fon Ribben - trop'un gölgesi tan yerimizde gö » rünmeğe başlamıştır.,, söyledikten — sonra, | â — Bak şekerim, bana çocuk yakışıyor mu? (New York World Telegram) ba No. 69 Ai $a Bürhan CAHIT « Mühtar Arif iğilmişti. Ve bir dakika önce elini sıktığı İspan- yolun yüzünde hâlâ kaybolmı- yan bir ihtilâç vardı. Kurşun tam kalbinden girmiş ve sol ci- * ğerini parçalamıştı. Moreno yanıbaşında olan vak- Ayı anlatamıyacak kadar ser- semlemiş, dehşet içind_e kıh—nış— tan arkadaşına bakıp bakıp ağlı- u. Muhtar Arif de şaşırmıştı. . © böyle kavgalı, kanlı işli den zaten çekinirdi. Hatta Er- güuvan ve Şahine karşı kurulan tuzak hadisesinden sonra Tur- Buda: — Buralarda böyle vak'alar sık sık oluyor galiba. Bu tehli- keli yerlerde herkes belinde re- volverle geziyor. Bu benim har- cım değil, diye şikâyet etmişti. ” Gözleri önünde geçen bu hâ- dise onu büsbütün sersemletmiş- ti. Ne yapacağını bilemiyordu. Böyle hadiselerde ne yapıl- mak lâzımgeldiğini tecrübeleri - le bilen kısım çavuşu Liceli Yu- suf yanındaki adamlardan bir- kaçını sağa sola hayvanla yola çıkardı. Jandarma gelinceye kadar vaziyeti bozmak doğru olmıya - cağını söylüyordu. Çok geçme- den Turgut yanında Basibrin jandarma karakol kamutanı ve birkaç süvari jandarma ile bera- ber geldi. İlk sorgular arasında Vatso- nu bulmak için her köşeye jan- darma çıkarıldı. Kumandanın sorgusuna Mo- reno aydınlık bir cevap verme- di. —Ben önden gidiyordum. Onlar arkamdan konuşa konuşa geliyorlardı. Birdenbire silâh patladı. Arkama döndüğüm za- man Pirovani hayvandan düşü- 'verdi. Vatson'nun revolveri kı- lıfına koymasiyle hayvanı mah- — Konuştukları neydi? İspanyolun beyaz dudakları titriyor, gözleri bayılacak gibi, akı karasını bulandırıyordu. — Konuştukları neydi? Kumandanın sorgusu tekrar- layınca ellerini açtı. Ümitsiz bir halde baş hareketi ile: — Bilmem ki, dedi. Ben o ka- dar dalgındım - ki!.. Aramızda oldukça açıktı. Rüzgârda sesler karışıyordu. Bundan başka cevap almak mümkün olmadı. Yerde yatan ölünün artık ha- diseyi tenvir edecek vazifesi kal- mamıştı. Biraz sonra gelen kasaba dok- torunun muayenesi de şu neti- ceyi verdi. Kurşunlardan biri kalbi parçalamış, biri de sağ o- muz altından girmişti. Ölüme sebep olan kurşun sol ciğeri de tahrip etmişti. Herkes üç el si- lâh sesi duymuşlardı. O kadar arandığı halde üçüncü kurşunun izi bulunmadı. Ölünün revolve- Ti de atılmamıştı. Pirovani ken- dini müdafaaya bile vakit kal- madan iki kurşun yemiş oluyor- & AA hi du, Yerde yapılan araştırmada otomatik tabancanın fırlattığı üç kurşunun kovanları da bulun- du. Şu halde üçüncü kürşunun boşa gittiği anlaşılıyordu. Rapor hazırlandıktan sonra jandaırma kumandanı Turguda döndü: — Artık gömdürebilirsiniz. Taş gihi, hiç lâkırdı söyleme- den bütün olan biten şeyleri so- ğguk, hareketsiz bakışlariyle ta- kip eden patron kuru bir sesle yanındaki çavuşlara emretti: — Onu kasabaya getiriniz. Ve hâlâ göz yaşları dinmiyen Morenoya işaret etti: — Geliniz benimle! O zaten kendi kendine hare- ket edemiyecek halde idi., İşçile- ;ı'ln yardımı ile hayvanına atla- Patronun kavruk ve sert çiz- gili yüzü çok değişmişti. Kaşları biribiri üstüne binmek ister gi- bi çatılımış. Göz bebeklerine kor- kunç bir renk gelmişti. Vak'a (Arkası var) Hakiki Harp Deily Mail'den: Japonyanın uzak doğuda son za- miz ile Pasilistlerimizin yeniden saç- ma tehditlere kalkışmalarına yol açtı. “Bizim iznimiz alınmadı,, diye bağırı- yorlar, “Lzin” den maksad ise harptir. Japonyayı ekonomik çevirme içine al- mızı ve ona karşı tecim boykotu lân etmemizi istiyorlar. Halbuki pek güzel biliyorlar ki böyle bir politika- nın ilk sonuçu Hong - Kong'u kaybet memize sebep olacaktır. 13 İkinciteş- rin 1933 den beri bu itirazcıların ele- başılarından biri olan Sir Stafford Cripps, uluslar kurumu sisteminin ta- vaşa varan kestirme bir yol olduğunu nazarı itibara almadan, ekonomik boy kot ile ve gerekirse silâhlı kuvvet ile Tngilterecin uluslar kurumu sist. me müzaheret etmesi lâzım gel ilân ediyor. Geçen martın on birinde Sir Cripps, Avam kamarasında “Ja - ponyanın Mançuryaya - taarruzünün önüne geçmek için Tngiltere her vası- taya müracaat etmeli idi. ve eğer sefi- rimizi geri çağırmak ve ekonomik taz yik usullerine müracaat etmek tesir etmezse silâha müracaat etmeli idik.,, seklindeki sözleri ile bu talebini yeni- den tazclemiş oldu. Bununla beraber, yine ayni Sir Stafford Cripps 22 Ma- yısta İngiltere hükümetinin hava kuv vetine yapmak istediği gayet müteva- zi bir ilâveye itiraz etti, ve kapitalist bir hükümet tarafından yapılacak si- Tâhlanma teşviklerine kat'i surette mu arız olduğunu bildirdi. Arkadaşı olan öteki elebaşı Bay Lansbury ise bütün askerlik şubelerini kı k, orduyu kaldırmak, deniz kuvvetlerini dağıt - mak ve 'a kuvvetlerini de bozmak isteğinde olduğunu ilân etti. Demek bu sosyalistler büyük Britanyayı gi - lâhsız bırakmak için ellerinden geleni yaptıktan ve bu yurdu acımacak kadar zaif bir duruma düşürdükten sanra ©- nu bir sürü çatışmalar içine atacaklar. Onlar bir tek devletler çarpışmakla da kanaat etmiyorlar. İtalyayı da Japon- ya kadar kötülükle itham ediyorlar. Habeş kabineleri tarafından İtalyan karakollarına yapılan mütevali teca - vüzlerden dolayı mukabil hakkını ara- mağa kaikan ıtalyayı cezalandırmak için İngilterenin Süveyş kanalırır İtal yan harp ve nakliye gemilerine karşı kapatması gibi mânasız ve saçma bir teklifte bulunuyorlar. Söylenmesine lüzum yoktur ki bu şekilde hareket sa vaşvilân etmeden larkle değildir. 4668 UZAK DOĞUDA Teşvikçileri andlaşması ile Süveyş kanalı, gerek savı gerekse barış halinde bütün ya gemilerine aç. . ır. Bikârı umu miyenin hiç bir müessir zümresini tem sil etmiyen bu bir avuç gayretkeş uğu runa Japonya ve İtalya gibi geçmişte en zor zamanlarımızda sempati göstermiş ve genel savaşda en yakm ve sadık müttefiklerimiz kalmış otan bu uluslarla aramızda geçimsizlik do- gurmak tam bir delilik olur. Dost dev letlere ders ve varz vermekten vazgeç me zamanı artık gelmiştir. Japonya, coğrafi durumundan ötürü uzak şark ta çok sağlam bir vaziyettedir. Aklı başında hiç bir Ingiliz sadece altı bu- çuk milyon İngiliz Hirası tutan İngil- terenin Çin ticareti uğurunda Japon- ya ile mücadeleye girişmeğe kalk - mar. İtalyaya gelince, Habeşistandaki i | karışıklığın ortadın kalkmasile dünya kazanacaktır. İtalya İngilterenin ita - bına değil, sempatisine lâyıktır. Doğ- ru görüş ve hüsnüniyet arsıulusal an- lıkların çoğunu — alt eder, Bu işlerde tutulacak yol Prens Dö Ga lin geçen gün “eski savaşlar sosyete- si” nde verdiği kısa söylevdeki tarz « dır. Prens söylevinde Almanyaya ya- pılması tasavvur edilen seyahatten bahsederken: “Almanyaya — dostane bir el uzatmak için sizlerden müna - #ip organizasyon bulunamaz.., demiş- tir. Prensin bu sözleri Almanyada iki büyük ulüs arasındaki tam barışık lığın sonuncu bir örneği olarak büyük bir sevinçle karşılanmıştır. Başkırd operası İzvestia'dan: Başkırdistan cumuriyeti son zaman Jarda Başkırd şivesinde operalar vü « cude getirmek için çalışmaktadır. Kompozitörler sosyeteleri ile özel mu kaveleler yapılmış ve Tahiri'nin Ala« dağ ve Burhan kolunun “Kalim" pi- yeslerini musikileştirme işine girişil- miştir, “Kinaz igor” öperası rusçadan Başkırdcaya çevrilmiştir. Başkırdista- nın Çar devrinde müstemlekeleştiril - me hayatından alınmış “Akşam” öpe- rasına notaları sipariş edilmiştir. Şim di Moskova konservatuvarının doğu gubesinde 25 Başkırd genci tahsil gör mektedir. Bunlar ulusal Başkırd ope- rasının birinci solistleri olacaklardır. Leningrat balet mektebinde bir grup Başkırd çocukları okumaktadır. Bun - lar da Başkırd balet sahnesinin temte- hx olacakuır. di Istanbul ikinci icra memurluğundan : Emniyet Sandığına Birinci derecede ipotekli olup yeminli üç ehli vukuf tarafından tamamına ikibin lira kıymet takdir edilen Beyoğlunda Kamer Hatun mahallesinde Karnavula so- kağında eski 30 yeni 38 No. lu bahçeli bir evin temamı açık arttırmaya vazedilmiş olduğundan 31-7-935 tarihi- ne müsadif çarşamba günü saat 14 ten 16 ya kadar dairede birinci arttırması icra edilecektir. Arttırma be- perşembe günü saat 14 ten isaresi bedeli müzayededen malümat almak isteyenler yapılacak ikinci açık arttırmasında kıymeti muhammenenin yüzde 75 ni bulmadığı takdir- de satış 2280 No. lu kanun ahkâmına tevfikan geri bı- rakılır. Satış peşindir .Arttırmaya iştirak etmek isteyen- lerin kiymeti muhammenenin yüzde 7,5 nispetinde pey akçesi veya milli bir bankanım teminat mektübunu ha- mil bulunmaları lâzımdır. Hakları Tapu sicilli ile sa- bit olmıyan ipotekli alacaklarda diğer alâkadaranın ve* irtifak hakkı sahiplerinin bu haklarını ve hususile faiz ve masarife dair olan iddialarını evrakı müspiteleri ile birlikte ilân tarihinden itibaren nihayet 20 gün zarfında birlikte dairemize bildirmeleri lâzımdır. hakları Tapu sicilli ile sabit. olmıyanlar satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar. Müterakim vergi, tenvi- riye, tanzifiyeden mütevellit Belediye rusumu ve Vakıf deli kıymeti muhammenin yüzde 75 ni bulduğu takdir- de müşterisi üzerinde bırakılacaktır. son arttıranın taahhüdü bakı kalmak üzere arttırma 15 gün müddetle temdit edilerek 15-8-935 tarihine müsadif Aksi takdirde en 16 ya kadar keza dairemizde arttırma — bedeli Aksi takdirde tenzil olunur. Daha fazla 5-7-935 tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık bulundurulacak arttırma şartnamnesi ile 934-1768 No.lu dosyaya müra- caatla mezkür dosyada mevcut vesaiki görebilecekletri ilân olunur. (3658) ——— Beşinci icra dairesinden : Mahcuz ve paraya çevrilmesine karar verilen elektrik motörü hbelvaci — tepsisi ve salre terazi, aynalar 8-7-035 pazarte- #İ günü saat 12 den itibaren Küçük Mustafapaşa Küçük — Mustalapaşa caddesinde 95 numarada satılacaktır, Taliplerin müracaatı lüzumu ilân o- lunur, (12743), ]uucuu ı.Auı.ıİıı 3 LİRA—Tuvalete ve ıtriyata ait her ne yapmak İsterseniz herkesin yapa- bileceği şekilde formülünü yazar gönderirim veya öğretirim. Sonfen dâboratuvarı. Kadıköy rıhtim 76. 4592