Bizansın Tarihten Silineceği Gün Gelip Çatmıştı. İmparator ikinci Mehmet| k Bir Nutuk Söy_l_edi!_ Askerlerine Halbuki, ikinci Mehmet, gün | den güne artan bir şiddetle hü- | ctımlarına devam ediyordu. Biri kirâ hareketinden bir iki gün son ra Yürk ordusu umumi bir hü- cuma kalkınca harp meclisi “va- ziyeti tehlikeli bulduğunu Türk bombardelerine Teodos surları- nın ve Türk hücumlarına Bi - zans ordusuhun artık dayanabi- lecek kudretten mahrum kaldık larını,, imparatora bildirdi, Ne yapmak lâzımdı? Patrik, Grandük Notaras ve Jan Jüstinyani (1) her şeyden evvel, ilk tedbir olarak imparato run Kostantiniyeyi terketmesi ni teklif ettiler. Patrik diyordu ki: * — Haşmetmaap! Siz bu şeh ri taliine terkedip buradak uzak laşmalısınız. Ve öyle bir yere gitmelisiniz. ki, Kostantiniye- den uzaklaştığınızı öğrendikleri zaman sizi ve Bizansı sevenler yanımıza gelebilsinler. Morada- ki kardeşleriniz ve Türklere ki- Imçlarırın küvvetini hissettir - miş bulunan Arnavutlar her hal de size yardım etmek istiyecek lerdir. Bu son bir ümittir. Kos - tantiniyeden uzaklarda bulunarn Bizans imparatorunun başına bü yük bir kuvvet toplandığın: ha ber aldıkları zaman Türkler bor kacaklar ve muhasarayı kendi - liklerinden kaldıracaklard Jan Jüstinyani de ayni fikirde bulunuyordu. Tahmin ediyordu ki Moradaki prens Demetriyüs ve prens Toma orduları ve öt deberide dağınık. dolaşam-çeve- ler imparatorun etrafında bir milli birlik kurmağı doğru bula caklardır. Grandük ise daha ile riye gidiyor ve Arnavut prensi | meşhur İskender'in imparator - la bir ittifak yapacağını ve crdu sundan ayıracağı büyük bir par çayı derhal Bizans emrine vere ceğini sanıyordu. Bu takdirde imparator bu taze kuvvetle bir - denbire Türk muhasara hatları gerisinde beliriverecek ve iki a- teş arasında sıkışan Türkleri bözmak kolay olacaktı. Moskovalı, harp meclisinin bu 'teklifi etrafmda izahatına şöyle devam ediyor: “İmparator — müşavirlerinin sözlerini dalgm dalgın dinledi. | Sonra gözlerinden yaşlar akma | Ba başladı ve boğuk bir sesle şu cevabı verdi; “ — Tavsiyeniz pek mükem - mel.. Bunu düşündüğünüz - için size teşekkür ederim. Ve inanı- yorum ki, tavsiye ettiğiniz şe - kilde hareket edecek olursam şu bedbaht Kostantiniyeye pek büyük faydalar da temin oluna- bilecektir.Bütün söylediğiniz ih- tirmallerin tahakkuku mümkün - dür. Fakat ben, böyle bir felâ- ket, yangm, tufan ve ateş için - de rahiplerimi, payitahtın kilise lerini, tahtımı ve milletimi ter- ketmeğe asla karar veremiyece ğim. Sizden tica ediyorum. Ben den, sizi terketmemekliğimi is - teyiniz. Ölmeği, sizinle beraber ve hep birlikte ölmeyi bugünkü vaziyette sizden ayrılmağa tçr - çih ederim, “Sonra yine başmı önüne eğ- di, acı acı ağlamağa devam et - ti. Onunla beraber patrik, Gran dük ve bütün orada bulunanlar da acıgöz yaşları döktüler.,, « “Artık Bizansın son günleri ve şarki Rommanın son nefesini vereceği gün yaklaşmıştı. İkin- ci Mehmet mayısın yirmi seki - zinci günü büyük bir nutuk söy- ledi. Bunun son sözleri şöyle bi- | tiyordu:: : “Zafer ordumuzundur. Kos - tantiniye şimdi hem karadan hem denizden bir ağ içine alın - mıştır. Bizanslıların bu ağ de « Büyü — Yedikulede yaldızlı kapı klerinden sıyrılmalarına imkân | kalmamıştır. Muharebeye koşunuz! Ben, başınızdan bir saniye ayrılmı - yacağım. Yemin ederim ki, kı - İmç sallayan her er başmı çç - virince beni yanında bulacak « tır!,, Surlardakiler, Türk ordusun - da fevkalâde bir hava estiğini anlamakta zorluk çekmemişler- di. Şehirde açlık ve korku o ge ce kolkola yaşadı. “İmparatorun emri üzerine (2) yüzlerce ,bin. lerce örtodoks ve katolik papas- ları, rahipler, keşişler ve bunlar dan başka ağlayan, hınçkıran, | kollarını koparan, saçlarını yo - lan kadınlar ve çocuklardan mü- rekkep büyük bir dini alay. Yük sek sada ile günahlarını itiraf ederek, Allahtan kendilerini ko rumasını ve bu günahlar yüzün den şehri muhasara'eden şeytan ların ellerine düşmelerine mü- saade etmemesini — rica ederek şehrin belli başlr bütün sokakla rınt dolaştılar.Bütün bu kalaba- lik bir ağızdan: “ — Allahım! Sen bize mer - hamet et!,, “Duasını okuyordu. En mu - kaddes - tasvirlerle, mukaddes i Nizameddin NAZIF emanetleri taşıyan rahipler sur- lara çıktılar ve bunları her ta - rafta dualar okuyarak dolaştır- delar. * Bundan sonra Türk ordügâ - hında İkinci Mehmedin yaptığı gibi imparator da kendi zabitle rini başına toplayarak uzun bir nutuk irat etti. Bunun da son sözleri şöyle bitiyordu: “ — Sizden büsbütün mert ol manızı, bugüne kadar cesur ve fedakâr erkekliğin bir parça da ha üstüne çıkmağı tecrübe et - menizi rica ediyorum. Dünya - daki bütün şehirlerden — kıy - metli olan Bizans payitahtı- için canlarınızı feda etmeğe | borçlu olduğunuzu unutmayı - nız! “Ertesi sabah, gecenin zifiri karanlığını eritmeğe başlayan ilk aydınlıklar gökte belirirken (3) sert ve çevik adımlarla ve zırhlı gömlekler giymiş olan Türk hücum dalgalarının surla Ta doğru ilerledikleri görüldü. (Arkası var) (1) Moskovalı müstear namile bir vakayiname brrakmr şolan müelliften (2) Françes'den rivayet, (3) Barbarodan Vatmanların yanında ğ Orta okullara öğreten urulmaya alınacak Tramvay arabalarında hal - kın, vatmanların sağ ve sol ta - raflarında durmaması kararlaş- tırılmıştır. Çünkü — vatmanlar, zaten dar olan arabalarda fazla sıkışarak vazifelerini göreme - mektedirler, Belediye bu yüz - den doğacak kazaların önüne geçmek için bu işe önem verme lerini alâkadarlara bildirmiştir. Hk tedrisat müfelttişlikleri İlk tedrisat müfettişliğinde - ki titüsü mezunlarından ikisi ta - yin edilecektir. Bundan böyle ilk tedrisat mü fettişliğine mualli ği zi terbiye ensti! nm tayin edilmesi kararlaştırıl- mıştır. Bu karara göre ilk okul öğretmenleri baş muallimlikten yukarı terfi edemiyeceklerdir. i münhale Gazi terbiye ens | İ Orta okullar için öğretmenle re ihtiyaç vardır. Bunun için temmuz içinde bir müsabaka im tihanı yapılacaktır. Üniversite de yapılacak olan bu imtihana üniversite mezunları alınacak, talip az olursa üniversiteyi bitir meden terketmiş olanlarla lise mezunları da kabul edilecektir. Orta mektep açmak lâzım Şehrimiz orta mektepleri ih - tiyacı karşılayamamaktadır. Bu sebeple Bakırköy ve Kasımpaşa da birer orta okul açılacaktır. Münasip bina bulunabilirse bu okullarda tedrisat önümüzdeki ders yılından itibaren başlaya - caktır « AT 2 | gıda karşı oynayabilecek BRİÇ DERSLERIİ |Yeni başlıyanlar için : 60 Leni Deslıyanlar ti ST Empasın beşinci tehlikesi kâ- r ha- sımda bırakabilir. Bu tehlike he- le sanzatuda pek sık olur, Meselâ morda: Kör: 8, 4, 2 Karo: Rua, 5, 4 Trefl: As, rua, vale, 4, 3 Pik: 8, 6 Elinizde de: Kör: As, rua, dam, 3 Karo: As, 6, 2 Trefl: 8, 5,2 Pik: Rua, 4, 2 Var. Üç sanzatu “ oynuyorsu- nuz, (Sol) bir aralık pik deklâre etmiş ve oyuna karo yedilisile başlamıştır. Trefl empası yap- mayınız, çünkü dam (sağ) da tek yanlı ise boşuna bir el kay- betmiş olursunuz, Altıncı tehlike Empas, eli, muhafazalı Empas bir rengi, kısa buülun- duğu tarafta öldürür. Meselâ; morda: Kör: Vale, 9, 8, 7, S Karo:8, 4 Trefl: As, 7, 6 Pik: Rua, 7, $ Elinizde de: Kör: As, rua, 10 Karo: As, dam, 5 Trefl: 8, 4, 2 Pik: As, 8, 4, 3 Var. İki sanzatu oynuyorsu- nuz, Oyuna pik damile başlan- mıştır, Eğer kör empası yapar ve ba: şaramazsanız, hasim morda ka- lan el tutacak kâğıdı örtadan kaldırabilir ve morda geri kalan körleri yap: Yazsınız, Empasr çok erken yaparsanız renk ölebilir. Meselâ morda as, dam ve üç ufak varken ve başka el tutacak £ bulunmazkea, sizde de rengin üç ufak kâğıdı bulunurken empası ikinci elde yapınız. Morda as, dam, vale ve iki ufak varken ve başka el tutacak kâğıt bulunmaz'zen, sizde de rengin üç ufak kâğıdı bulunur- ken, ruanın üç yanlı olarak s0l- da çıkması ihtimaline karşı, ikinci empası ancak üçüncü el- de yapınız. K Bilenler için vıbe ..7 H1sd e133e . f—]vın' .rız (, e $ dvDE $0762 H losa 61751| s Çetuz WaDrI0N. DU *AvS ' . Kâğıdı (S) vermiştir. (8) bir, (N) iki, (S) dört kör söylemiştir. (O) trefl ikilisi çıkdmnıştır. (8) trefl ikil vale ile al- dıktan sonra görür ki, eğer ka- royu kendisi oynamak mecbu- riyetinde kalırsa, yükenin yeri- ne getirilmesi karo asının bu- lunduğu yere bağlıdır. Bunun için karoyu kendisi değil, (O) ya oynatabilmekte büyük avan- tajı vardır. Bu maksatla koz çekmeden hemen pik damını oy- nar. Bu suretle (ÖO) ya, pik da- mınm kendisinde tek olduğunu ve yerdeki pik ruası üstüne elin- den bir karo kaçmak yolumu aradığını zannettirir. (O) böy - lc bir kâğıt açmağa meydan vermemek için, — kluk, karo öy- namak mecburiyetinde kalır, Prensip: Yükenen (taahhüt eden) oyuncu, bir rengin hasım tarafınlan gelmesinde fayda gördüğü zamanlar, koz çekme - den evvel kâğıt kaçmağa hazır- lık olacak bir kâğıt oynuyormuş süsünü vererek hasmı istediği rengi oynamağa teşvik edebilir. | Vaktile bir Çinliye bir Avru- palı tayyareyi göstermiş: — Bak, demiş. Bu Avrupalı- ların işidir. Göklerde uçuyoruz. Çinli tayyareye şöyle umur - suzca bakarak gülmüş: — Siz Avrupalılar, demiş, göklerin yolunu keşfettiniz ama mes'ut olmanın yolunu keşfede- mediniz. Çinlinin bu sözü daha ziyade bazı âşıklara aittir. Öyle âşık - lar vardır ki, saadet ayaklarının ucuna kadar geldiği halde mes- ut olamamışlar, saadeti tepmiş- lerdir. İşte bunlardan biri: Tahmis sokağında Adil Ali.., . Bu yirmi altı yaşındaki genç, bir aile dostunun kendisinden üç yaş küç zt ile bir sene - denberi sevişiyor. Kendisi orta halli bir aileden, orta halli bir tahsil ve ortadan aşağı bir aş sahibi olduğu halde sev,; Si “şehrimizin sayılı zenginle- rinden birinin kızı”, yüksek tah- sil görmüş, dil bilir, terbiyeli, “ parmakla gösterilecek dere- cede de güzel bir kızdır.,, Bu genç kızla münasebetleri- ni iki tarafın ailesi de iyi göz- le görüyor. Bundan fazla ne is- tenir?. İşini bilir, zeki bir genç hemen kolları srvamalı; şu orta- dan aşağı maafşı arttırmağa, ya- rın evlenirlerse pek yaya kal - jmamağa bakmalı değil mi? Ha- yır. Adil Ali, bugüne kadar cl- de ettiği, yarım için kendisine zırlanan saadeti itiyor. Nasıl ini kendi ağzından dinliye- “zme Nisanın sonlarına doğru bir gün Boğaziçinde bir vapur rabyada bir aksam yemeği yiye- meği teklif ettim. Akşam yeme- ğini yiyerek eve varmamız gece- ye kalacaktır diye, bu teklitimi kabul etmedi. O kadar israr et tim ki, nihayet kızdı. Vapurda yanımdan ayrıldı. Gidip bir kö- şeye oturdu. Kibrime dokundu- u için ona gitmedim, Vapur Tarabyaya gelince çıktım, onu vapurda bıraktım. Ondan son- ra ailesi bize geldiği halde o gelmemeğe başladı. Ben de git medim ve böylece aramız açıl- dı. Fakat ben onun bu hareketi- ne karşı ne kadar lâkayt oldu- ğumu göstermek için çalıştı - gım bankanın daktilolarından bir kızla nişanlanacağımı kendi- sine duyurdum, Onun tarafın« dan hiçbir cevap çıkmadı. Ara. dan günler ve haftalar geçtiği halde...” Daha çoök günler, haftalar ve aylar geçecek, ses seda çıkma: yacaktır. Kendisile beraber yo- la çıktığınız bir kızt akşam üs- tü, Boğazın öbür başında nasıl bırakırsmız? Sizin istediğinizi yapmıyor diye — hele istediği- niz şey, gece vaktine kadar onu alakoymak gibi abes olursa — nasıl zorlar, israr eder, kızcağı- zı kaçırırsınız? O zaman bü gencin yapa: şey hemen ya- nina gitmek, özür dilemek iken vapurdan çıkmısş ve kaçmış. Hiç olmazsa bir iki gün sonra affını istiyecek yerde başka nişanlılar bulduğu haberini de uçurarak onu büsbütün * hkir etmiş. Bun dan sonra yapılacak şey uzunca dert yanan, bütün kabahatlerini $ gezintisi yaptık. Dönüşte Ta-, rek otomobille evlerimize git- | 21 .8. 995 — L’E'İ'g nMeler Ayakla tepilen saadet | soruyor ve diyor ki: | * Relikam çok <ihhatve ole duğu için çocuklarım da sıhhat- di olmak lâzımgelmez mi? Hal- buki ikinci ve üçüncü çocuğum- da bazı hastalıklar göründü... İmza: M., F. Evet, sıhhatte bir kadının ço- | cukları da sıhh...:: olmak lâ- zımgelir. Ilatta meş'ıur Marşal hayvanlar ü: ..inde yaptığı araş- | tırmalar sonunda annenin bazı hastalıklara karşı muafiyeti var- sa, bu muafiyetin süt vasıtasila çocuklarına da geçtiğini göre müş. Mes2lâ çiçek aşısı ile mü« afiyet kazanan bir ananın çocüs ğu da üç beş aylığa kadar bu | muafiyetten istifade ediyor. Fa- kat yalnız ananın sıhünati kâfi | değildir. Çocuk mükemmel şart- lar içinde doğduğu halde doğ duktan sonra fena gıda gö fena hava alır, vakitsiz bü; lürse ana karnındaki bütün ka- zançlarını kaybeder, Biribirinin arkasır lan doğan, aralarında üç dört sene fark bulunmıyan — ço- cuklardan sonrakiler muhakkak zayıf, cılız oltır. Bir doktorun ise tatistiğine göre ilk doğan ço- cuklarda öl — nisbeti binde 220 olduğu h<lde bu boyuna artar ve binde 330 ubulur. Son asırda hüfusun artmasımn sebebi do- ğuümün artması değil, çocuk ölümlerinin azalmasıdır. Yani çok çocuk yapmak marifet de- ğil, doğanları yaşatmak mari « Fettir. Bu da doğumlar arasın- | da üç beş sene fasılalar vermek- le kabildir. Yoksa üst üste her | sene, hatta iki üç şenede bir do- Ban çocuklardan sonrakiler sağ- | lam olamaz ve bundan dolayıdır ki, fazla çocuk yıpmamakta hiç bir günah yoktur. 3 LİRA—Tuvalete ve ıtriyata ait her ne yapmak İsterseniz herkesin yapa» bileceği şekilde formülünü yazar gönderirim veya öğretirim. Sonfça lâboratuvarı. Kadıköy rıhtım 76. 4426 Satılık Köşk — Kanlıca iskelesine üç dakika mesafede Fikirtepesinde yedi odalı yağlı boyalı bir dönüm bahçeli köşk ucuzca satılıktır. İçinde. kilere müracaat. —— ——— Üsküdar içra memurluğundan : Bir borçtan dolayı mahçuz ve para« ya çevrilmesine karar verilen bir ae det Şevrole markalı 32 modeli 14 ki- şilik Şile 17 plâka No.lu — otobüsün 24-6-935 tarihine müsadif pazartesi günü saât 9 dan 10 — na kadar Üse küdar Balabanda Sabri beyin gara- jenda açık arttırma — suretiyle satıla- cağından talip olanların — mahallinde hazır bulunacak memura — müracaate ları ilân olunur. (12545) ei öedşlnim üü DA *“Gençlik Tılsımı, SEKSÜLİN Eger iktidarsızlıktan şikâyetci iseniz. eger birçok ilaçlar alıpta hiç birinden faydâ açıkça zikreden, bunların ne bü- mış olduğunu ve kendisinden af dilediğini bildiren bir mektup yazmaktır. İnşallah affeder, e Durmadan çocuk yapmaya mani olmak günahmıdır ? Anlaşılan fakirce bir aile ba- bası, beş senedir evli olduğu halde üç çocuk sahibi olduğunu yazarak bundan fazlasına mâni olmanın büyük bir günah, vicda- ,I:im ve insanlığına dokunacak ir fenalık olup olmıyacağını görmedinizse size son bir TECRÜBE tavsiye edeceğiz SEKSÜLİN kullanın ÇA F L D L Di Kani, Sinirlerij Beyini lar sayesinde iki kelim KUTUSU 200 Krş BEŞİR KEMAL - MAHMUT CEVAT EOCZANESİ SİRKECİ —