—— 18.35.935 ç Küçük Cemile ablasr yeni bir kDA"İXr'n yaptırmıştı. Fakat Ce- Bil hiç te memnun değildi. So - —Ğl çıkıp her zaman beraber B iğı arkadaşlarına da söy - 'Bdi: hf Bula bula bana bu elbiseyi tmuş. Bakın Allahaşkına, ya- '*!xr bir tarafı var mt? Ne yap- acaba, ah ne yapsam? “Çem'ıl ikafasının içinde bu su- le ile dolaşrp dururken, mahal - Komşularından Türkâna rast Etldi. Türkânm dikkatle ken - Sine baktığını görünce sordu: — Ne o Türkân? Neye öyle hlkıym? biz Bugün ne kadar şıksın öyle &mil? Ablan seni doğrusu çok iyor. Böyle konuşa konuşa gocukla n her zaman toplanıp oynadık 1 çayıra geldiler. Bu çayırda Yarıda kalmış bir yapı vardı. Ya =Imı.lzemesim muhafaza için 'l'düe :;rıkı yapılmıştı. rkânın aklıma bir şeytanlık Zeldi. Dedi ki: ü nıf Galiba sen elbisenden mem N değilsir.. Ben — senin ğ'inde olsam bu elbiseyi sata - Musluğun esrar keşfetti- İÇ işittiniz mi? Eğer hay- ,Siz Şölk !iı;ıninizse pek basit olan bu bi | Seyi Aanlatalım: Alelâde MüykÂğit almız ve kaleminizi Bat, *kkep yerine zamk şişesine Yazın ÜZ ve istediğiniz yazıyı tiş 77 Yahut bir resim yapı- beç SAmk kuruduktan sonra bir toç, P Wcası alarak bunu kurşun h'îu 4, Yahut soba kurumuna Bürp " kâğıdın her tarafına Tingey ” Ö zaman kâğıdın üze- ":H::; Yazı ve yahut resim gö- "rış;(:ğ'd' arkadaşlarınıza gös- ğâ K IF" sonra musluğun başı- li rpı tesirile kâğıttaki zamk- Tesim <- Yazılan yazı ve yahut Yaz çi ah zemin üzerinde be- & Mmeydana çıkar, Na- ğ » e Yniz miğlun mariletini beğen- D DA ; M 'ih Dersinde Baneitllim ü isâ Bi Hüdavendigâr Tııı'_“"mğ:de öldü? — Şey... şey... " Muharebede... son ı-ıııç_A_ Eçini, Siniz ve kâğıdı yrkayınız. |O WESİ tım, yerine başkaşını alırım, Bu fikir Cemili: de hoşuna gitmişti. Fakat nasıl satmalı, kime satmalı? Türkân bu mese leyi de halletti: — Ben bu elbiseyi hemen on liraya satın alacak birisini bili - yorum. Sen şu barakaya gir, ora da soyun. Ben elbiseyi satar, sa- na başka, daha güzel bir kostüm alır getiririm, Cemil, hem akşam ablasına bir sürpriz y ak, hem de hiç beğenmediği bir elbiseden kur - tulmak için bu teklifi beğendi, Hemen barakanın penceresin - den içeriye girerek, soyundu ve elbisesini pencereden Türkâna uzattı. Türkân elbiseyi alır almaz u- zaklaştı. Artık Cyu'nll dakikala - Tı sayıyor ve Türkânın dönüşü - nü bekliyordu. Dakikalar saatler kadar uzun görünüyordu. En nihayet pen - cereden Türkânm sesi duyuldu: — Cemil, Cemil, elbiseni ge- tirdim, — Aman öyle ise hemen pen cereden içeriye at. Türkân elbiseyi attı ve kaç - Aysel'in annesinin bahçeye astığı çamaşırlar dur- madan havalanı- $ yor, etekler uçu- şuyordu. Aysel'in küçük gömleği ipten kur- tuldu, uçtu, uçtu... Altıntopun başına eçti. Sevimli piliç bir bebek gibi geyinmişti. Fakat rüzgâr göm- leğin içine dolunca SAltıntop,,U tayya- re gibi havalara çıkardı... Zavallı Altıntop | TAN afınm tr. Fakklat Cemil bir dene gör- sün? Elbise kız elbisesi değil mi? Türkân evine gitmiş, ken- di eski elbiselerinden bir tane « sini alarak getirmişti. Artık Cemildeki hiddeti ve su ratı görmeli. Ne yapsın? Başka çare yoktu. Oyle kız elbisesini giyerek evine dönemezdi, elbise siz de gidemezdi. Çaresiz gece - yi beklemeğe mecbur oldu. Artık karanlık iyiden iyiye ortalığı kaplayınca, Cemil çare siz Türkânın elbisesini giydi ve tenha sokaklardan kimseye gö- rünmemeğe çalışarak evine git- ti. Artık ablasından ne azarlar işittiğini tahımin edersiniz. Türkâna gelince, o verilecek çevabı evvelden hazırl E- ğer sorarlarsa diyecekti ki: Ablası ona güzel bir elbise al. mış, Halbuki Cemil beğenmi - yor. Bu kadar “akir fukara ço - cuk sırtlarına giyecek bir şey bu lamazken, yeni elbiseye de naz olur mu? Ben kendisine ders ol sun diye bunu yaptım. Büyükleri LiTEsTE sus Pus) Size eğlenceli bir oyun tarif edelim. Bilirsiniz ki, tabiatte dört unsur vardır: Hava, su, toprak, ateş. Oyuncular bir halka olup otu- rurlar, Kirm oyunu idare edecek- Be, o da ortaya geçip oturur. Ör. 1 geçenin elinde lâstik ip- let tbir küçük top vardır. Ebe —w oyunculardan birine doğru <tar, tabif top Tâstik ipe bağlı olduğu için tekrar kendi- ne doğru gelir. Fakat ebe oyun- culardan hangisine doğru Ba, yukarda süylediğimiz dört unsurdan birinin adını söyliye- En büyük gemiler —at U Resimde gördüğünüz vapur, farzedelim ki dünyanın en bü- yük vapurlarından Majestic'tir. Gördüğünüz diğer küçük vapur- lar da romorkörlerdir. Vapurun yola koymazdan evvel fırtınanın dinmesini bekliyorlar. Sular sa- kinleşince vapuru halatlarla çe- kerek limandan dışarıya çıka- taklar. Acaba vapur neden kendi ken- dine dışarıya çıkamıyor? Çünkü vapurun kendi kendine dışarıya çıkmasında tehlike vardır. Ma- jestik gibi 45.000 tonluk büyük vapurlar, bilmecburiye “sakar,, olacaklardır. Liman gibi der bir yerden kendi kendine çı' nağa kalkarsa, sağda solda zasarlar yapabilir. Çok büyük makinele- ri böyle küçük liman manevrala- rından ziyade, açık denizlerde tam süratle işlemek için yapıl- mıştır. Onun içindir ki bu koca gövdeyi küçük romorkörler çe- kerek açık denize çıkarırlar, ar- tık ondan gonra vapur kendi makineleriyle yola çıkar. Dünyanım en büyük vapuru lan ve geçenlerde ilk defa se- fere çıkan Normandiyanın sekiz tane romorkörü vardır. Bu va- pur ise 70.000 tondur, « Bardaktaki su Bir bardağın içine bit parça su koyunuz ve ağzına bir tabak kapatınız. Sonra tabağı barda- €m ağzından ayırmamak sure- tile baş aşağı çeviriniz. Göre- ceksiniz ki, su dışarıya taşmı- yacaktır. Şimdi bunun heyeti umumiyesi- ni bir masanın Üzerine koyunuz ve arkadaşlarınıza deyiniz: — İçinizden hanginiz yalnız bir tek elini kullanmak şartile cektir. Meselâ “su,, dedi değil | Pardağın içindeki suyu içebilir? mi, kendisine top atılan oyuncu da suda yaşıyan mahlükattan birinin ismini söyliyecektir. Fa- kat “ateş,, derge oyuncu hiç ce- vap vermiyecektir. Çünkü ateşte hiçbir hayvan yaşamaz değil mi? O zaman pek tabil olarak cevap verilmiyecektir. Kim yan- lış cevap verir, yahut “ateş,, de- nildiği zaman cevap vermeğe kalkarsa kendisinden bir gaj alınır, Eğer top bulamazsanız, bu oyundan mahrum kalacağınızı zannetmeyiniz. Oyuncuya doğ- rudan doğruya parmağımızla, yahut bir çomakla da hitap ede- bilirsiniz. ? Bir de şehir oyunu vardır. Oyuncular gene halka olurlar, birisi ortaya geçer ve oyuncular- dan herhangi birine bir memle- ket ismi söyler. O oyuncu da derhal o memleketteki bir şehir ismini söyliyerek cevap verir, Yanlış söylerse gaj vermeğe mecburdur. . Deve kuşunun Midesi Hayvanlar içinde devekuşu- nun midesi kadar sağlamına rasgelinmez. 1817 senesi nisa- nında ölü olarak bulunan bir de- vekuşünun — midesinde şunlar büulunmuştur: 1 — Çamaşır ve elbise ları, 3500 gram kadar. KELar 2 — Üç parça demir. 8 — Dokuz madeni para, 4 — Bir bakır tas. $ — İki demir anahtar. 6 — Yirmi demir çivi, 7 — On yedi bakır çivi, 8 — Yirmi dört elbise düğ- mesi, 9 — Bir kurşun parçası. 10 — Yuvarlak iki çakıl taşı. 11 — Yirmi altı çeşit muhte- lif eşya. Bütün bu eşyanın sıkleti dört kilo, 228 gram gelmiş, Pek tabiidir ki, bir elle kapa- lr bardaktaki suyu içmek hayli müşküldür. Kimse bu işi bece- remeyince, tabil sıra size gele- cektir. Siz de ıza suyu nasıl içebileceklerini gös- tereceksiniz, Bunu yapmak için, tabağı tu- tarsınız ve yavaş yavaş alnmı- zın hizasına kadar çıkarırsınız. Başınızı arkaya eğersiniz ve ü- zerinde kapalı bardak bulunan tabağı ufki olarak alnınızın üs- tüne koyarsınız. Öyle muvaze- neli koymalısınız ki, tabak ve bardak düşmesin. Sonra serbest 183 —— Ev eğlenceleri Odanızda küçük bir alâimise. ma yapmak ister misiniz? Tec» rübe ediniz, ve arkadaşlarınızı da hayrete rüşürmüş olursunuz. Evvelâ içinde bulunduğunuz odanın kapkaranlık olması lâ- zımdır, Yalnız ufak bir delikten dışardaki ışığım iceriye girmesi için tertibat alınız. Bu delikten odaya girecek güneş ışığının odaya parlak bir huzme halinde girdiğini göreceksiniz, Çünkiü güneş odanın havasındaki yüz binlerce nurları aydınlattığı iç'n güneş ışığı gözle görünüyormuş gibi olur. - Bundan sonra içi su dolu bir şişe almız, şişeyi ufak delikten kırk santimetre kadar bir mesa- feye koyunuz. O suretle ki gü- neşin ışığı şişeden geçerek oda- girsin. Yalnız ş'şenin yuvar- lak şekilde olması lâzımdır. Bu şişe güneşin ziyasını tahlil ede- rek, duvara aksettirir ve duvar- da güzel bir alâlmisema peyda olur. © En. deriln Denizler Acaba dağlar mı çok yükerke tir, yoksa denizler mi daha de- rindir? Alimler dağların yüksek- liğini ölçmüşlerse de, denizin de- rinlikleri hakkında kat'i bir şey söyliyemiyorlar. Fakat birk-ç senedir yeni sondaj - usulleriyle denizin derinlikleri mütemadi- yen araştırılmaktadır. Herkes biliyor ki, dünyanın en yükse': tepesi Himalaya dağlarmdaki Everest tepesidir. Bu tepe d- kuz bin metreden yüksek değil- dir, Diğer taraftan en son ustl- lerle araştırılan deniz derinlik- lerinde 9636 metreye kadar va- rılmıştır. Demek oluyor ki, de- nizin derinliği en yüksek dağla- rı geçiyor, kalan ayni elinizi hafifçe barı ğin üzerine koyarsınız, hafifçr tazyik edersiniz. Tazyika de- vam etmekle beraber başınızı doğrultur ve yavaş yavaş ileri- ye doğru eğersiniz. Ta ki bar- dak alta ve tabak ufki vaziyette üste gelinciye kadar... Artık ondbg sonra hepsini birden masay* koyup, yine ay- ni elinizle tabağı kaldırmak ve bardağı alıp suyu içmek kolay- dir. İki kardeş oynayorlar