Üç Memleket Arasında İTicaretimiz, Ticaret — Almanya, Yunan'sta ve Tür- kiye arasında takas iş eri 'Türk - Yunan muhtelit ofisi, her iki devletin karşılıklı ihracat tacirlerini bir çok zorluklardân kurtarmak için tiri partit usulü nü ortaya çıkarmıştı. Bu usülde, alacakları ve vere cekleri karşılaştırmak için iki ta raf arasına bir üçüncü piyasa - nın daha girmesi lâzım gelmek- tedir. Fakat epey bir zamandanberi her iki memleketle ticari işi olan bir üçüncü piyasa bulunamadığı için bu usul tatbik olunamıyor - du.. Son günlerde memleketimiz ile Almanya arasında yeni bir ticaret uzlaşması yapılmasile, Almanya üçüncü piyasa olmak vazifesini görmeğe başlamıştır. Tiri partit usulünün tekrar tatbik edilebileceğini gören Tür kiye Cümhuriyeti merkez banka sı dün İstanbul şubesine bir tel- graf göndererek Almanyaya ya pılacak ihracat bedelleri ile kar şılastırılmak üzere Yunanistan- dan alacaklı olan ihracatçıların hesaplarına ödeme yapılmasını bildirilmiştir. Bu usül sayesinde her üç memleketin alacak ve borcu, hiç bir döviz hareketi olmadan her devletin kendi sınırları için- de kapatılabilmektedir. K Avrupa ekonomik merkezi Viyana, 16.A.A. — Umum Avrupa birliği, eski Fransız ta- rım bakanı Ricard'ın projesi e- sası üzerine bir. umum ÂAvrupa ekonomik merkezi tesis etmiş- tir. Bu merkez, bütün Avrupa şehirlerinde — şubeler açaçak ve Avrupada daha - sıkı bir ekono- mik el birliği teminine çalışa- cak, Avrupa memleketlerindeki zırai, endüstriel istihsaleri mü - tekabil bir nizama koyacak, ti- cari iş hacmini büyütmeğe ve karsılıklı mübadeleleri fazlalaş - tırmağa çalışacaktır. Dünya işsizleri 7 “Arsrulusal iş bürosunun ista- tisklerine göre, 1934 senesinde, Fransa, Belçika, Hollanda, Çe- koslovakya ve Polonya müstes- na olmak üzere, bütün dünya ülkelerinde işsizlerin miktarı a- zalmıştır, A'man ticaret muvazenesi ,, 1935 senesi ilk üç ayma aid Alman ticaret muvazenesi açı- ğı, 1934 senesine nisbetle üç misli artmıştır. Açık 1934 de 5 milyon iken 1935 de 149,399,000 milyon marka çıkmıştır. Bu çıkış, Almari ihracatının a- zalması ile alâkadardır. Bu bakış madame Derville'i hayrete düşürdü, onun asıl ifa- de ettiği şeyi anlasaydı dıhı çok şaşardı; madame Derville'- de sezme gücü olsaydı bu ba- kışta, kanlı bir öcalma umudu- na benzer bir his okuyabilirdi. Böyle unurumuzun kırıldığı an- lar yok mu? Robespierre gibi #damları yetiştiren işte o anlar- dı. Madame Derville kuzinine yavaşça: — Sizin Julien'iniz pek hid- detli bir adam, beni korkutuyor, dedi. — Öfkelenmeğe de hakkı var. Çocukları şaşılacak derecede ilerletti, bir sabahı da onlara ders vermeden geçirmiş, ne çı- kar? Vallahi, kardeş, bu erkek- ker Ek insafsız oluyor. KIRMIZI VE SiYAH İspanyaile Uzlaşma bir ay daha uzatıldı İspanya ile aramızda - ticaret uzlaşması 24 mayısta bitiyordu. İspanyada bulunan ekonomi bakanlığı müşavirlerinden Nec - meddin Meto İspanya hüküme ti nezdinde yaptığı temaslar ne- ticesinde iki devlet arasındaki uzlaşmayı bir ay daha uzatmış - tır. Bu müddet içinde yeni uzlaş mada yapılabilecektir. Dün Rapofaro vapuru İnebo - ludan 4000 İstanbuldan da 7000 küçük sandık ekstra yumurta yükleyerek İspanyaya doğru yo la çıkmıstır. Almanya ile aramızda yapı - lan ticaret uzlaşması Üüzerinde de ihracat yapılmağa başlanmış tır. Dün Alman tacirlerile yapı- lan bir temasta 3 vagon yumur- ta satılmıştır. Bu yumurtalar cu martesi günü yollanacaktır, ——— | Bulgaristanın Ekonomisi Bulgar finans bakanı, Bul- gar Millt Bankası idare meclisi- nin verdiği bir ziyafette bilhassa şunları söylemiştir : * Acele kurulan monopollar değişmez bir kurum — değildir. Hükümet, şimdiye kadar kuru- lan monopollardan alman neti- celeri tdtkik edecektir. Finans bakanlığının gayretleri ulusal paranın bugünkü kıymetini ko- rumaya matuf olacaktır. Para- | daki istikrar, —tasarrufun kuv- vetlendirilmesi ve ekonomik ha- yatını rahatça gelişimi için el - zemdir. Hükümet, ucuz kredi temin edecek olan siyasasına devam e- decektir. v r Ulusal banka, Bulgarista'nın dış - ticaretini kolaylaştırmak için elinden geleni yapacaktır. Hükümet, finans sistemini sa- deleştirmek suretile mükellefle- rin ödeme kabiliyetini finans vergi kanunlarile telif etmeğe çalışacaktır. Bulgaristan'ın, borçlarını muntazaman ödeyebileceğini ya bancı memleketlere gösterece- ğiz. Bulgaristan, dış istikraz ku- ponlarının ödenmesindeki müş- külâta rağmen, teahhüdlerine riayet edecektir.,, — Kredi Fonsiye tahvilâtı Kahire, 16. A.A. — Yüzde üç faizli ve ikramiyeli Kredi Fon- siye tahvillerinin dünkü çekili- şinde : 1886 senesi tahvillerin- den 327.413 No, lu tahvil 50.000, 1903 senesi tahvillerin- den 489.977 No.lu tahvil 50.000, 1911 senesi — tahvillerinden 312.773 No.lu tahvil 50.000 frank ikramiye kazanmışlardır. STENDHAL dan öcalmak isteği isteği duy- Gu. Julien'in zenginlere karşı beslediği kin artık patlak vere- celı:tı. Çokd;ükü, ki M. de Rö- nal o sırada bahçıvanı çağırdı ve onunla beraber m,pç;îmiş bahçesinden geçen patikayı di- ken yığınları ile kapamağa ça- lıştı. Julien, gezdikleri müddet. çe iki kzdıı-ıdıını da ığniiiğu i- ifatlara, ikramlara ağzını açıp îevıb vermedi. M. de Rönal uzaklaşır uzaklaşmaz madame de Rönal de, r.adame Derville de yorgunluklarını ileri sürerek Julien'in biri bir koluna, biri öteki koluna girmişlerdi. Zihinlerinin perişanlığından yüzleri kızarmış, hzllerine bir kararsızlık gelmiş bu iki kadı- nın ortasında Julien'in azamet- li ve uçuk - benzi, düşünceli ve iradesine hakim hali garib bir FM AA AM LA BORSA — 6 MAYIS PERŞEMBE PARALAR Szerlin Dolar 20 Franstz Frangi 1 20 Liret a 20 Belçika Frangı 20 Drahmi 20 İsviçre ir. 20 Leva Florin 20 Çek Kuron Avusturya şilin Merk Zlot Kroş 20 Ley 20 Dınar Yen lsveç Kuron Altm Mecidiye Ban! not 46 ar 228.— Bd ÇEKLER Fransız Frangı diz lirası Çekoslovak kuronu Ben yirmi uzun yılını biliyo- rüm, o buna on iki yıl daha ka- tıyor. Demek ki tam otuz. üç yıl oluyor ki hep ayni masanın başındadir bu vatandaş. Dükkân değişir. Vitrinlerin şekilleri, içinde çalışan yardım- cılar, zaman zaman beğendiği methettiği muharrirler, sürme- ğe calıştığı kitaplar, adları, en- damları ve renkleriyle hep deği- şirler. Değişmiyen yalnız odur. O, yüzünün pembe rengi, enda- mı, masası.. Ve bitmez tüken- mez canlılığı ile bugünkü kitap- çıların en eskisi olan bu kitapçı. — Yahut! - dedim - İşler na- sıl? Havgi kitaplar satılıyor. Gülümsiyerek başımı önüne eğdi ve epey düşündü. Sonra gö- | ğüs geçirerek: » diye cevap verdi - Telâşa ma- lıkta da zamana göre bir deği- şiklik var ve daha da olacak. Bunu tabit görüyorum. — Bu kadar sakin duruşuna bakılırsa kitap işinin pek iyi yü- rüdüğüne inanacağım geliyor. — Yok.. Acele etme.. Bundan gamare evvel İstanbulda 175 ve Anado- Mark luda 600 kitapçı vardı. Şimdi İs- Zloti tanbulda kaç kişi kaldık, bilir î:',"“ 43 | misiniz? Dinar ; — Kırk.. Çernovete 1008 — Ya Anadoluda? İsveç Kuronu 3,15,90 — Altmış... : — Sebep? ERHAM — Söyliyeceğim.. — Eskiden Ia Bankası Mü. 98 gençler yalnız bir şeyle uğraşır- Van bi 359 | lardı. Yani kitapla uğraşırlardı. Anadolu 96 60 w î;.w — Şimdi ne yapıyorlar? Yal- Hklkalye Ya— | Niz dans mı ediyorlar? Daar n 30.25 — Hayır.. Bunu söylemek Teğel N wŞ | istemiyorum. Kitapçılığın düşü- Reji 238 | şü yeni nesillerin okumayı bir Koaa Gnsita sa34 | zevk ve bir ihtiyaç addetmeme- Çemanlı Bankası 2559 | lerinden ileri gelmiş değildir Na Ve | bu... sizin yüzünüzdendir. İttihat dei ilik TA. Şark 'n.m.ı'm“: d :ğg — Anlıyamadım, Seri, seçind eekketi hei — Dur., Sabırlı ol. O zaman- İSTIKKAZLAR 'Türk Borcu I 30,47,50 c B 28,60 ." Ku 29,25 Ergani Şi Sivis-Errurum ö — etikrasi Gahii — S TAHVILAT Rihtim 1075 Anadolu I ve TI 4335 . d Anadola mümessil SLA3S ——— — İngiltere le T caret müzakereleri Ankarada Türkiye ile İngil- tere arasında cereyan etmekte olan ticari müzakereler hayli ilerlemiştir. Ankarada bulun - rmakta olan Sir Perey Loraine auınlardan da, her türlak; seve müzakerelere devam ediyor. Ve rilen habere göre müzakereler kayli ilerlemiş, şimdiye kadar birçok meseleler halledilmiştir. Ticaret anlaşmasının bu ay so - nuna kadar imza edilmesi ütmid edilmektedir. gi hislerinden de nefret ediyor- du. İçinden: “Tahsilimi bitirmek için yıl- da beş yüz frank bile gelirim yok! Ah! bu kadarcık olsun pa- ram bulunsaydı o herife minnet mi ederdim!” Zihni böyle gamlı düşüncele- re-dalmış olduğu için, o iki ka- dının söyledikleri iltifatlı sözle- re hiç dikkat etmiyor, bir ikisini dinlemeğe tenezzül etse bile büsbütün manasız, bönce, tad- sız, hasılı kadınca sözler diye karşılıyordu. Her ne olursa olsun bir şeyler söyleyip konuşmayı devam et- tirmek arzusu ile madame de Rönal bir ara da kocasının Ver- riğres'den niçin geldi”ini anlat- tı: belediye reisi bir çiftçi ile pazarlık edip mısır kökeni al. miştı. (Ö memleket*e karyola. ların ot minderi, misır kökeni ile doldurulur.) Madame de Râ- nal ilâve etti: — Kocam bizim yanımıza gelmiyecek; o, bahçıvanı ve . alıp evdeki ot minderle- dury gerrvstlse Güçük—yekae lardı. Sinemalar, - tiyatrolar rla bu kadar bol değillerdi, gençlik evvelâ hürriyete ve sonra milli kurtuluşa susamış bir hale gir_- mişti ve hepsi inanmışlardı ki, bu hürriyet ve kurtuluşun anah- tarı kitapların içindedir. Anla- dın mı? Yani kitap onları hem eğlendiren, hem yetiştiren biri- cik vasıta idi. İşte bugün iş ba- şında bulunan o zamanın genç- leri bunun için bana gelirleri ve kitap alırlardı. Bugün üniversi- tede profesörlük eden birini nırım ki o zaman gençti, imti- handa bir altın saat mükâfat al- mıştı. Ne yaptı idi bilir misiniz? Saati alır almaz sattı ve parasile gelip benden kitap aldı. Aradan zaman geçti. Memlekette birçok inkılâplar oldu. Kitapçılık her birinde bir başka sadmeye uğra- dı. — Şikâyetin var mı bundan? — Hayır.. Ama ben, otuz üç yıl evvel kitapçılığa başladığım zaman zengin olmak hulyasiyle işe girişmemiştim ki.. Faraza ri yenilemekle uğraşacak. Bu sabah birinci kattaki minderle- re mısır kökeni koydurdu, şim- di de üst kata çrkacak. YJulien'in rengi attı; madame de Rönal'e tahaf tahaf baktı ve az sonra, adımlarını hızlaştıra- rak onutla gizli bir konuşaca- gı olduğunu belli etti. Madame Derville aların uzallaşıp yal- nız kalmalarına - ni olmadı. Julien, madame de Rönal'e: — Beni kurtarın hayatımı kurtarın, dedi; beni ancak siz kurtarabilirsiniz; bili-orsunu. ki M. de Rönal'm uşağı banı kin besliyor. Size itiraf edabili- T a,madame, hend bir resi: var; yatağımın ot minderine g kladım, Bu sözü duyunca R&nal sapsarı kesildi. — Şimdi odaya yalnız siz gi rebilirsiniz, madame; şiltenin penzere- tarafındaki köşesin » elinizi sokun, orada siyah ve parlak bir kutu bulacaksınız. Madame de ”önal “üşüvere- cek gibi oluyordu: adame de — Kitaplarımız satılıyorlar... | hal yok: Fakat elbette, kitapçı- | hK — 17 . 5- 935 —— ENİ - ESKİ Köprülüzade Fuadın gelip: “Hangi kitabr okuyayım?,, de- mesi bana zevk — veriyordu. Zevklerin insanları sıkıntılara düşürmelerinden daha tabii ne vardır? — Genç kitapçıları nasıl bu- lüyorsunuz? — Bence bizi genç ve ihtiyar, yeni ve eski diye ikiye ayırma- ğa imkân yoktur. Genç kitapçı yaşı küçük kitapçı demek değil- dir, kafası genç olan kitapçı de- mektir. (*) Bu bakımdan size diyebilirim ki şimdikilerin bizim mesleğe yeni bir şey ilâve ede- nini ben göremiyorum. — Yeni nesil okumuyor mu? — Bize uğrıyanlar epey azal- nıştır. İsi benim dükkândan &! İ | —Ö kutunun içinde Lir resim Münevver ve eski bir k tabcı: Naci çerseniz “eskisi kadar okumu- yorlar,, diyebilirsiniz. Fakat de- nilebilir: “Şimdikiler daha çok okuyorlar, ama matbuat sahasr geniş olduğu için gözükmüyor.,, İzah edeyim, Eskiden böyle bol sayıfalı gazeteler ve böyle bir sürü mecmua yoktu. Ve biliyorsunuz ki bunların hepsini okuyorlar, Beni düşündü ren yalnız hir taraf kaldı.” * (” - ıîı'ıiı'üm a.. gazetelerde ner şey vardır. Fakat hazmı güç ciddi eserlere yer veremezler.. ki, bunları tervin etmek de bizc, kitapçılara brrakılmış olan yegâ- ne çalışma sahasıdır. İşte azi- zim okunmıyan, binde bir ara- nan da bunlardır. — Haydi şu yeni nesli bir ke- nara bırakalım da biraz da ka- dınlardaki değişiklikten konuşa- lim. — Kadınların eskileri de iyi idiler, yenileri de iyidirler. Ama, eskiden kadın işe yarardı. — Ya şimdi? — Şimdi de.. kadın, işe yara- mağa çalışmaktadır. Meselâ be- nim kızlarım bugün benim ki - taphanemde çalışıyorlar. İlerde ihtimal ki iyi birer kitapçı da olacaklardır. Yalnız bunların (*) Naci kitapçılığa dair birkaç eserin muharriridir. (Matbuat ve neşriyat 1929) (Türk irfan hayatı ve mektep kitapları 1932) bunlar ara- sındadır. mi var? diye sord . Julien, kadının halindeki yei- si gördü ve hemen bundan da istifade etmek istedi: — Sizden bir lutuf daha isti- yeceğim, madame: çok rica ederim, o resm: bakmayın, o benim için bir sırdır. Madame de Rön.. ölgün bir sesle tekrar etti: — Bir srdır... Zenginliklerile öğünen ve an- cak para işlerine alâka gösteren adamlar arasında büyümüş olma sına rağmen madame de Rönal, seveli beri mürüvvet de edin- mişti. Julien'in sözleri onu ta içinden yarzla.nıştı ama istedi gini hakkile yapabil' sek için bilmesi lazım gelen şeyleri yi ne de katıksız hir sadakat eda- « ile sordu. Eve doğru gider- ken: — Siyah, parlak mukavvadan â'pvaxlık bir kutu, değil mi? de- N (Arkası var) ğ N, ATAÇ Eski Kitapçı Naci Yeni Kitapçı YAZAN : NIZAMEDDİN NAZİIF bugün benim kadar iyi düsştüiner bildiklerini, benim işlerimi bt nim kadar başarab tdiklerini zannedemiyorum. Fakat belk ilerde... Dedim a zamanla yet” şirler. Bununla berabar bentt her kadın değil, istiyen kadıll çalısmalıdır. Çünkü smwf yaşı” mağa mecbur olduğu için çal” şan bir kadın randımın vert” mez. İstiyen kadın çalısmalıdi! ki. yükselebilsin. Ama asıl kadif ana olan kadındır. Ve bence Hü tün kadınların ana olmalafi daha doğrudur. ... Cümhuriyet — k'taptanesin't sahibi yüzde yüz bir “yeni ne” sil,, kitapçısıdır.. Dükkânmâ girdiğim zaman iki genç kitap4 le yeni çıkmış bir kitabın gü ülü bir münakaşasına dalmışt Onunla konusmak için dükkâr| nında yarım saat beklemeğt mecbur oldum. Nihayet iİk suâ lime şöyle cevap verdi: — Kitap basmak mı? Benct bu akıllı adamın kârı olmasâ gerek. — Neden? — Satılan kitap yoktur d ondan. — O halde siz ne yapıyorsit | nuz? — Kitap satıyoruz. Eski Ki tapları devridaim etmekle me$” gulüz. Ben bir tek kitap bastım.“AZ” zımın payını aldım,, demiyeyil' ama neticenin beni memnun €© tiğini de söyliyemem.Naci B. iff söyledikleri pek doğrudur. Bif yatandaş beş kuruş verdi mi 39 sayıfalık bir “Tan,, alıyor, içifi” deki bol resimleri bir tarafa bf rak., O gazeteyi dörde kzth.ıf kere otuzikimne eder. 128 bif daha kıvır tam 256 sayifa edef Anladınız mı? Kisamalılr seki Kü ği vermekten Birel avları kirti ner. Fakat bana kalırsa en bU yük felâket Türkiyede iyi bt tevzi teşkilâtı olmayışmdandıf Bütün kitapçılar, gazetecileli mecmuacılar birleşip büyük bi teşkilât yapmağa mecburd! Anadoluda 800 nahiye var zediniz. Bunların her birinde se mezunu derecesinde birer hiye müdürü yok mudur? Elbef te vardır. Jandarma çavuşlari vardır. Bunlar birer kitap al olsalar kitapçılık meselesi orti” da kalmaz, kurtuluruz. Esasd onlar da bu ihtiyaç içinde krvf# nıp — durmaktadırlar. MGS’ emin bir satış vasıtası yıpl'; tadır ki bu da küçük sermaye'| işi değildir. — Yeni nesil okuyor mu? — Öküyor tabit... Bir haftâ” | dükkânıma yüz kişi gelse buf? yarısı gençtir ama gençler de ciddi eser okuyanımnı p la göstermek lâzımdır. — Ya kadınlar? — Kadınlar mı? Derin bir” düşünceye gibi bir müddet durdu. — Vallahi.. - dedi - bi ki.. Onlar - kitap okumny'"’,ı her halde... Bana uğrıyan! gibi de.. / Stenagral imtihan!ar m" Yüksek iktisat ve üwt'm’ tebinde dün stenoğrafi W yapılmıştır. Bu imtihan idi mahsustu ve yalnız na: Bu imtihana 5 i kız olmâ& — re 32 kişi iştirak etmiştir. Bunlar arasında Gala! lisesinden 6 talebe de buluf” du- İmtihan bir saat dev miştir. İmtihanda el yazısındâ? .,İ. yazısına çevrilmeler — yâl 4# İmtihanda kazananlart da W Ç 6 * diploma ven'lecelıu':: y noğrafiye ve stenoğrafi tır. çi İmtihan neticesi pazartef” li olacaktır . Stenoğraf sürat imtihâf