12 «" SAN " m telrikası ç 25. “MEİN KAMPF , KAVGAM Hitler'in yazdığı IBU ESERDE İLERİ SÜRÜLEN DUÜŞÜNCE VE DUYGULARLA HIÇ BİR BAĞIMIZ YOK - TUR. BU TEFRİKAYI BÜTÜN DÜNYADA DE- DİKODU UYANDIR - MIŞ SIYASI BIR VESİ- KA OLARAK NEŞRE- DİYORUZ.) O zaman iktidar mevkiinde bulunan Başvekil Cuno “Alla - hın Alman milletine hediyesi,, dahilde sosyalist marksistlere, | hariçte Fransaya karşı o kadar | lüzumlu olan böyle bir mücade- leye cessurane girişecek yerde, sanki bir dehâ eseri bulmuş ve menfi mukavemete karar ver - mişti, Bu kararını tatbik için de evvelâ başları ezilmesi lâzım ge lenlere müracaat etmişti. “Tek cephe,, teşkil etmek isteyen Cu- no marksistlere baş vurmuş,bun ları Ruhr havzasında grevler yaptırmak için maaşlara bağla- mış, nihayet yeni ve utandırıcı bir inhizamı gayri kabili içtinap hale getirmişti. Hitlerin hiddeti son dereceyi bulmuştu. İşe geç- mezden evvel, dilek şiddetini arttırmış ve sosyalistlerle birlik yapan burjuva bir hükümete karşı açık, kapalı bir zarba ha - zırlamağa koyulmuştu. İlk iş o- larak da 27 sonkânun cumartes günü milliyetçi sosyalist partisi küuvvetlerinin bir nevi teftişten geçirilmesine karar verdi. Tef - tişte kıtalar hazır bulünmağa da vet edileceklerdi. Trenler, he - men her tarafta teşekkül etmiş olan kuvvetli hücüm kıtalarını Münihe taşıyacaklar ve bu mü - nasebetle “hayrağı takdis,, me- rasimi yapılacaktı. Bavyera hükümeti, harice karşı Cuno'nun - istediği cephe birliğini zâhiren olsun muhala- za etmek kaygisiyle, açık hava- da yapılacak ölan bu merasim ve tezahürata mâni olmak istedi. Fakat Hitler boyun eğmeğe mü- temayil görünmeyince, dahiliye nazırı Dr. Sehweyev'e — umumi komiser sıfatile geniş salâhiyet- ler verildi. Bu zatın elindeki sa- lâhiyetleri nasıl kullandığı hak- kında Münih gazetelerinde çı « kan mütalealar haşka başkadır. Bazı gazeteler, Milliyetçi sosya- listlere karşı alman tedbirleri Pprotesto etmişler, bazıları ise umumi komiseri Zzaafla, hattâ Hitlercilere karşt cemilekârlık - itham etmişlerdir. Dahiliye nazırı da bir kaç gün sonra ken- disini haklı göstermek — için bir nevi tebliğ neşretmişti. Bu teb- "Sj_kn şu kısımları alıyoruz: Alman Milliyetçi Sosyalist amele partisi ş$efleri, polis ken - dilerine sokakta tezahüratın memnu olduğunu söylediği za - man, böyle bir tedbire karşı kuv vet ve şiddetle mukabele ede - cekleri cevabını — vermişlerdir. Polis müdürü ile (*) yapılan bu görüşmeler esnasında, Hitler, kim menetmeğe çalışırsa çalış - sın, bayrağı takdis merasiminin açık havada yapılacağını beyan etti. Eğer hükümet ateş açarsa, Hitler kendi adamlarınım başın- da olarak ateşe göğüs açacağı- nı, fakat bir defa ilk kurşun pat- ladıktan sonra su gibi kan aka- cağını, iki saat sonra da hükü- met mukadderatının -taayyün etmiş olacağını söyledi.,, Vekayia bakılırsa, Hitler son- radan yumuşamışa benziyor. Fa kat hiç olmazsa partisine men- sup olanların kapalı yerlerde serbestçe toplanmalarına mü - manaat edilmiyeceğine vadal - mıştır. Filhakika Hitlercilere karşı olan bir çok memnuiyetler kaldırılmış ve Hitlerciler arzu- larını bir defa daha kabul ettir. meğe muvaffak olmuşlardır. . 27 son kânun gününde alınan * Çe) Pöhner artık polis müdürü kat'? surette Hitler partisine ASA — e SN D n G Nü v e. kitab kararlar memleketin hem dış, hem iç politikasını alâkadar e - diyordu. Hitlerciler, Fransızla - rın Ruhr havzasına girmesi ile ihlâl edilen Versailles muahe - desinin feshini, tamirat namına artık on para dahi verilmemesi- ni, aynen tediyatın kaldırilma - sını, paranın ıslahını, cumhuri - yeti himaye kanununun lâğve - dilmesini, “son teşrin cânileri - nin,, hapsedilmesini, para dala- verası yapan borsa oyuncuları ile murabahacılara idam ceza - sının tatbikini istiyorlardı. Hitler Volkischer Beobachter gazetesinde neşrettiği bir yazı - sında sosyalistlere karşı en şid- detli hücumlarda bulunuyordu. Artık 1923 son kânunundan son teşrinine kadar Münih'te vazi - yet daima böyle pek karışık git- miştir. Şurası da zikre değer ki Stre- semann kabinesi menfi muka - vemetten vazgeçtikten sonra Bavyera hükümeti ile Reich hü- kümetinin arası çok açılmıştı. Münih'te von Knilling'in başın- da bulunduğu kabine içinde, Hit lerin bütün fikirlerini kabul et- memekle beraber, Berlin hükü- metinin takip ettiği politikaya- kargı açıktan açığa hasmane va- ziyet almış — olanlar da vardı. âMünih'te efkâr heyecanda idi, Hitler bundan istifade ederek, General Ludendorf'un da iştira- kile, büyük bir darbe indirmeğe karar verdi. 8 son teşrinde hücum kıtala- rına mensup adamlar, hüküme- tin umumi komiseri von Kahr'"- m halkı teskin için nutuk söyle- diği bir birahaneye silâhla gir- diler. Bu zat, hükümet kıtaatı kumandanı General von Los - sow, miralay von Seisoer, Hit - lerin tehditlerine boyun eğdiler. Kabinenin bazı âzası, bilhassa başvekil von Knilling ve Dr. Sechweyer tevkif edildiler, Hitler von Kahr'ı mirliva ve Bavyera Krallığı naibi tayin et- ti. Eski polis müdürü Pöhner başvekil olmuştu. Reich hükümeti ise, başta Cumhurreisi Ebert olmak üzere sâkıt ilân ediliyor, Ludendorf' un kumandası altında milli bir Alman ordusu teşkil ediliyor, General von Lossow Reich hü - kümeti harbiye nazırlığına ve askeri diktatörlüğe geçiyor, mi- ralay von Seisser Reich polis nazırı tayin ediliyordu. Hitler sadece politikanın idaresini ü - zerine almış bulunuyordu. Fakat Hitler'in serbest bırak- tığı, hattâ kendilerine makam verdiği insanlar, az sonra Hit - ler'e karşı cephe almışlardı. Po- lis ve hükümet kıtaatını haret:e- te getirdiler. Bu yüzden Münih sokaklarında kanlı boğuşmalar oldu. on dokuz kişi öldü. Lâkin Hitlerciler mağlüp ol - Muş ve bizzat Hitler de tevkif edilmişti. Az sonra kendisini sorgüya çeken salâhiyettar mah keme Hitleri beş sene kulebent- lTiğe mahküm etti, $ 1 nisan 1924 te girdiği Lan - dsberg hapishanesinde geçirdi - ği günlerdedir ki, özünü aldığı- mız bu kitahı yazmıştır. * - Hitler'in hapishanelen kur - tulusu ve bütün — Almarya'nın devlet işlerini tam mânasıyle e- line alışı kitabın mevznu hari - cindedir. Yalnız o vakte kadar geçen vakaları. tamamlayıcı ve tenvir edici kısımları da iktibas ediyoruz: Cumhurreisi Ebert 9 son teş- rin 1923 te Alman mi' etine hi- taben bir beyanname neşretmiş- ti. Bu beyannamede deniliyor - idü ki: ÖZ TÜRKÇE Klavuz İçin Dersler Bim Aile Evcimen — Aileperver Aile kelimesinin eski bir yakut kö- kü olduğunu belki henliz bilmiyorsu- nuz. Fakat kılavuzun (T. Kö) leri izahlanırken bunu da öğreneceksiniz. Ancak kelimenin yeni türkçe şekli şudür: Ayle. Pek uygunsuz bir keli- me olduğu için bir türlü kullanma diline geçmiyen ailevi sözü için de aylesel diyeceksiniz. Halktan bu kelimeyi her vakit bu son türkçe şeklinde duyardık: ayleü Türkün ağzı böyle yoğurur. Arda'da ayle demektir. Onunla dilimiz zenginleşiyor, Yarm ilim te- rimlerini aradığımızda, onu da belki fasile yerine koyacağız. Bizim bakalarımız evcimen adam- lardı, Hiçbiri, sokakta geceye kalmaz- dı. e Akamet — Kısırlık, sonuçsuzluk Akamete uğramak — Sonuçsuz kal mak, sonuçsuzluğa uğramak, sonuç vermemek. Akamete — uğratmak — Sonuçsuz verimsiz bırakımık Akim — Kısır, sonuçsuz, verimsiz, Akim kalmak — Sonu gelme: yarım kalmak, yüz di ) BU- ya düşmek. Bir osmanlıca kelimenin karşısında bu kadar türkçe görürseniz, bu keli» menin dilde hiç yerleşmemiş olduğu- na hllkmı Z. Dün bütün düşman hücumları aka- mete uğradtı — Dün bütün düşman hücumları sonuçsuz kaldı; sonuçsuz- luğa uğradı. Akim kalan bu hareket — Sonu gelmiyen bu hareket. . “Südü tâkim etmek sözündeki ta- kim yerine kısırlaştırmak — sözünü kullanabilirsiniz. Takim o demektir. e Aktetmek — Bağıdlamak - (Con- tracter, conclüre un acte public ou Pprivâ) Âkid — Bağıtcı, bağıtlayan (con- tractant) Akd — Bağıd (acte) Hemen aklınıza andlaşmalardaki “tarafeyni âkideyn,, sözü gelecektir. Bunu “bağıterlar,, veya “iki bağıtçı taraf,, diye karşılıyacaksınız ve bir şey de anlamış olacaksınız. “Bvlenme erkekle kadını birleştiren bir bağıt'dır,, sözünde bağıt kelimesi | akt yerini tutuyor. Almanlarla Fransızlar arasında son andlaşma, 1918 de Versayda bağıtlan- mıştır. (aktedilmiştir.) Bu cümlelerde yeni bir kelime öğ- reniyorsunuz: Anlaşma — Muahede .. e Kdlavuz “bağlanmak,, kökünden Çok esaslı başka bir kavram ardası Üretmiştir. Burada onları tekrar ede- lim: Tabiiyet, menutiyet — Bağın, ba. Binç, uyruluk (döpandant) Tâbi, menut, muallâk, Bağıntı dependance. Tâbi kılmak, tahtı tâbüyete almak, eleki snik — Ürretmek (00 jetir 'übi (bu anlamda) — Uyruk Tübi olmak, tebâiyet etmek — Uy- ramak Metbu — Uyraç — GERUYNER 'Tebaa — Uyru (intöpendant), erkir ün Ademi tâbüyet, istiklâl — Yadbağınç (indöpendance), erkinlik. Tâbiüyet ve menutiyeti - mütekabi- Te — Arsıbağınç (indöpendance), er- kinlik. Tâbüyet ve menutiyeti mütekabile Arsıbağınç (ix Si ) Burada ilk dikkat edeceğiniz şey bağlı ile bağınlı arasındaki ayrımdır: Bağlı — merbut « bağınlı — tâbi, me- nut - muallâk, vabeste, Bakırköy ilçebaylığı İstanbul İlbay- lığma bağlıdır. Kanun çıkarmak, Kamutayın kabul etmesine bağınlı'dır. Konuşma dilinde “bağlı,, ayni şe- yi anlatabilir. Fakat ayırmak daha doğrudur. “İstanbul İlbaylığına bağlı olan Ka diköy ilçebaylığının ekonimik gelişi- mi, dalga kıran ve rıhtım yapılmasına N=hür.,. İşte size iki kelimenin ayırd edilmesini gğerd edilmesini kolaylaştıran başka “Tskoçya İngiltereye tâbidir.,, cüm- lesindeki tâbi hliı::ıinl syruk ile karşılıyoruz. Tebaa di ba ktkten ::ı'ı;um uyru da gene *“Osmanlı asırlarca, Hi- gaz arablarına uyraçlık ettiler. ,:,: diğimiz vakit, uyraçın metbu kelime. sini karşıladğını görüyorsunuz. Bu. nun feğli “uyramak — tebslyet e$ mek,, tir. Uyruluk osmanlıca “tebaalık,, anla. mına “tübiyet., in — karşılığıdır.: *“Bir devlet, kendi toprağındaki azın. lıklarda iyi uyruluk vasıfları arar!,, Fakat bir de daxndınc: karşılığı “ta bilyet,, vardır ki onu "bağın, bağınç,, kelimeleri ile TAN | meb'usluk,, "mahkemelerin istiklâli,, FEN DU 1937 yılında, San-Fransisko, | dünyanın en büyük ve en uzün | köprüsüne malik olmakla övüne- cektir. San-Fransisko dar ve müsta- til bir yarımada üstüne kurul- Muştur. Bu yarımadanım bir ta- rahı Büyük Okyanus, öteki tara- fi ufak bir körfezdir. Okyanus- tan bu körfeze meşhur (Altın kapı) ağzından girilir. Körfezin öte yanında, yani San-Fransis- konun karşı yakasında 300.000 nüfuslu Okland şehri vardır. Buhranım doğurduğu işsizliğin önüne geçmek ve sanayii koru- mak için sayısız münakaşalar ve projelerden sonra San-Fransis - koda iki köprü yapılmasına ka- rar verilmiştir. Bu köprülerden biri (Altın kapı) nım üstüne ku- rulacak, öteki San - Fransisko- yu Oklanda bağlıyacaktır. Dünyanın en güzel liman ağızlarından birini bozmamak için (Altm kapı) köprüsünün asma olarak yapılması kararlaş- tırılmıştır. Köprünün gözü 1260 metre genişliğinde olacaktır. İki sene- dir yapılan ve iki sene sonra bi- San Fransisko köprüsü suyun ortasına kurulan e b tirilecek olan bu köprü 30 mil- yon dolara çıkacaktır. Köprü- nün iki ayağı bitirilmiştir. Bun- 36 metredir, yükseklikleri ise 25 metresi suyun içinde olmak üzere 250 metredir. 90 santimetre kutrunda iki kabloya istinat edecek olan köp- rünün sudan yüksekliği 66, ge- nişliği 27 metre olacaktır. Köp- rünün heyeti umumiye uzunlu- ğu 2750 metre tutacaktır. Böyle olmakla beraber,(Altın kapı) üstüne tek gözlü bir asma köprü yapmak nihayet imkânı olan bir cesaret işidir, - Fakat San - Fransiskoyu Oklanda bağ- “Hayatı iktısadiyede, — milletler arasında, bir gün tâbilyet ve metuni- yeti mütekabile esası aranacaktır.., sözünü göyle çevirebiliriz; “Ekono- mik hayatta, uluslar arasında, bir gün arabağınç esası aranacaktır.,, Bir indöpendance sözünü bağınsız ve erkin diye iki türlü karsılamkata şüphesiz daha iyi ettik. — “Müstakil yerine “bağınsız saylavlık,, "hakyer. lerinin bağınsızlığı,, sözünü kullana- cağız, “İstiklâli milli,, nin - türkçesi "ulusal erkinlik,, dir. Yazı dili pek yakın zamanda: b Mh.m“ hayatında bağınsız- — Arsmlusal siyasada, ancak, er- kin ulusların hükmü geçer, Sözü arasındaki aytımı belirtecek- tir. “dktisadi bayatta mutlak bir ade- mi tbüyet ve merutiyet siyaseti ta- kip edilemez,, cümlesini ise şöyle kar RMADAN İLERLİYOR 6450 Metre Uzunluğunda Bir Köprü Amerikalılar San Fransiskoda dünya- nın en büyük köprüsünü yapıyorlar San Fransisko'yu Okland'a bağlayacak clan iki asmâ köprünün lamak için körfezin birkaç kilo- metre suyunu aşmak lâzımdır. İki şehri bağlamak fikri 1850 de ortaya atılmıştı. Bu tasavvu- run hakikat olması için 83 sene Tâzımgelmiştir. Çünkü bu sek- sen üç sene içinde yapılan son- dajlar sayesinde kalım bir kum ve çamur tabakası altında bir kayalık, diğer taraftan da San - Fransisko ile körfezin ortasın- daki küçük bir ada arasında da başka bir kayalık bulunmuştur. Üç kilometre uzunluğunda tek gözlü bir asma köprü yap- mak insan kuvvetinin üstünde bir şeydi, fakat körfezin derinli- ği de birçok köprü ayakları kurmağa mânidi. Şu halde ka- GEREDARAL İN DA c« o Diş yüzünden Neler oluyor? Dr. Döşarm Paris Tıp Ce- miyetine şu ga rip iki vak'ayı bildirmiştir: —| “1 — Bir ka- dın bir sabah ateş yakmak i- çin üflemek is- tiyor, muvaffak olamıyor. — Ay- naya bakryor ve “ağzının çar- pıldığını,, görüyor. Komşula- rından biri koşuyor ve gözlerin- den birini kapıyamadığını anlı- yor. Kadının hiçbir ıstırabı. yok- tur, halbuki yüzün sağ tarafına inme gelmiştir: Yanak sola kay- mıştır. Göz kapakları kapanmı- yor ve hasta ıslık çalamıyor. İrsi bir hastalığı yok. Vaziye- ti normal. Kan mikropsuz. Yal- nız sağ taraftaki dişlerinin hep- si, alttakiler ve üsttekiler ağrı- mıyan çürük birer kökten ibaret. 19 mayısta üstte ve sağ ta- raftaki dişlerini — çıkarıyorlar. ,Kırk sekiz saat sonra hastada iyilik başlıyor. 22 mayısta iki diş daha çıka- rıyorlar. Göz tamamiyle kapana- biliyor. 24 mayısta iki diş daha... Yüzde hareket başlıyor. 26 mayısta bir diş daha.. Has- î'q hemen hemen iyileşmiş gibi- dir. Nihayet on iki diş söküldük- ten on beş gün soara ınme ta- mamen zail olmuştur “2? — Bir erkek üç sene yü- zür.de ağrılar çekmiştir. Bu ağ- rı yalnız gündüzleri alın kısmına gel nektedir. Bu ağrı gelince za- vallı adamın yüzü kızarmakta burnu akmakta ve yüzünün ada- leleri titremektedir, Nihayet bir gün dişler mua- yene edili.yor. . Hepsi sapasağ- dir. Yalnız bir diş sere hiçb'r faydası yok #'/ 17 » 5- 935 Sek Ö a e X : ayakları iki asma köprü yapmak fil ortaya atılmış ve bu inşaata baf'| Tanmıştır. a Bir tek köprü haline gelecet olan iki asma köprünün iki $#| hildeki inşaatla birlikte heyeti umumiye uzunluğu 6850 metif| tutacaktır. Bu suretle Zambel köprüsünün 3650 metrelik rekö” ru kırılmış olacaktır. İki sene sonra bu köprü bitecek ve sudan altmış meti© yükseklikte otomobil ve trenl şimdi her gün vapurlarla Saf Fransiskoya geçmek mecburi: tinde olan elli bin kişiyi taşıy$*| caktır. İ Süveyş ve Panama kanıM ile barajlar istisna edilirse, köprü insanların meydana geti dikleri.en büyük inşaat eseri 0'4 caktır. — v A e Kobra yılanında! Hayıryok! ” yordu ki Kot ra yılanıti zehri kanserlilerin ıstırabımı © Zaltır, vaziyetlerini düzeltir ** hatta hastalığı geçirir. Büyük bir ümit belirdi. Fakat, bu; tecrübe ve kontrol bunun B” olduğunu meydana çıka Profesör Kalmet ölmeden " az evvel, radyum enstitüsüni Pastör lâboratuvarından bu | daviyi tecrübe ve kontrol et sini istemişti. ef iki senelik mütemadi tecrübt rini Fransa Tıp akademi bildirmiştir. 55 kanserliye gün aşırı ol dört ay müddetle kobra zehii enjeksiyonu yapılmstır. Bu © jeksiyonlar hastalatdan ON dokuzurun irtıraplarımı hi# süretle azaltmamış*ır. Onda b rinin ise kıri: sekiz saat için a0i larımı son derece azaltmış sonra tesirini kaybetmiştir. —— 42 hastaya ur yanına wğ yon yapılmış, hastalardan hastalığın seyri hişbir w'î:, durduru'amadan ölmüştür. gün sağ olan ikisinin yaşamtt| TI ise rad ruma ıtfed.lmck"d’ 9 hastaya urun kmuisiı':y jeksiyon yapılmış, — bunli sekizi ölmüştür. Sağ &: hastalık teyrini takip etmek dir. Doktor Lavdan ııııdâfâ verdiği Taperunu şöyle | ’ yor: Kobra vılanı zehirinif | miştir, 16 eylülde bu diş miş. 19 eylülde iyilik b Marinlavelde