5e y Mllllp << T KY NM -— e U A YENİ DILİN SUTNİNELERİ Öz türkçe işinin uyandırdığı tasalardan biri de binlerce yeni sözü öğrenmek güçlüğüne aitti. Fakat son kararile Dil Cemiyeti bu korkuyu dağıtmış bulunu- yor: Her gün beş söz belleyece- ğiz ve sırası düştükçe bunları kullanacağız. Böylece, tasası çe kilen güçlük, müsavi kantitele- re bölünmüş ve hele biz yazar- ları bütün bir sözlüğü çabucak öğrenmek derdinden kurtarmış demektir. Günde beş söz öğrenmek, ye- rine göre çok kolay ve çok güç | bir iş. Kolaydır, eğer bu beş sö- zü kullanmak için het gün fırsat arar ve onları yaşatmaya çalışır sak; fakat, sadece listelere bir göz atarak, o günün hayatında kendilerine bir rol vermeden bu beş sözü hatırımızda tutma- ya kalkarsak güç olur. Söz denilen şey de tek adam gibidir, kendi başına yaşıya - maz. Onu, mensub olduğu sos- yete, yani cümle içinde hareke- te getirmek ister. Doğan bir ço- cuğu kalbalık bir meydanda kendi kendine bırakır gibi yeni sözleri de hâfızamızın mahşeri- ne salıverirsek yaşamazlar, Ön- ları hem emzirmek, hem de mu- hitlerine alrştırmak lâzımdır. Yeni doğan ve içecekleri süt matbaa mürekkebi olan sözleri emzirecek dil anaları biziz: mu- harrirler... O halde, bütün arka- daşlar, iş başına! Peyami SAFA Dün âyn yapıldı Dün saat 11 de Mareşal Pil - sudskinin Tuhunun” istirahati için Saint - Esprit kilisesinde bir dini ayın yapılmıştır. Bu ayında dün Ankaradan gelen Lehistan sefiri Potrki ile Lehistan konso- tosu Wegnerowicz,Lehistan ko- lonisi, vali muavini Rüknettin Sözer, İstanbul kumandanı Ge- neral Halis, sefirler ve konsolos lar, ortodoks, katolik ve ermeni papasları hazır bulunmuştur. Ki lise siyah kreplerle matem man zarasını almıştı. Ortaya konu - lan ve Mareşalın cenazesini tem sil eden tabut Leh bayrağına sa rılmış, etrafına bir çok büketler ve çelenkler konmuştu. Düa kilisenin Kora heyeti ta rafından okunmuştur. Merasim öğleye kadar sürmüş, sonunda davetliler sefire ve konsolosa ta ziyetlerini sunarak ayrılmışlar- dır. Erik Çiçekleri Insana bakarken bile, gözle - Ti boşluğa bakıyor gibiydi. _Çş - ketinin iç yan cehinden ku_çıış bir tarak çıkardı, tepesindeki dö kük saçların toz haline gelmiş son tellerini, ağır ağır taradı, avuçlarile bastırdı; tarağı tek - rar cebine koydu. K Birden ensesini eline götürdg ve hemen dönüp baktı; soldaki tezgâhta oturan gence bağır - dı : — Hasan, kör müsün? Kapı, açık duruyor. Kaç bin defa söy- liyeceğim, kanıyı açık bırakma- yın, kapatın, diye, Bana dönmüştü; rolünü hatır ladı, sırıtarak nezaketle iğildi; — Af buyurunuz. Soğuktan Bu resimlerde şunları göreceksiniz : İktısat Fakültesinde Stenografi imtihanı yapılıyor — Damızlık aygırlar geldi — Parası çalınan kadın polise dert yanıyor — Mareşal Pilsudsk.'nin ruh? istirahati için âyin yapılıyor KÜÇÜK HABERLER |E İmtihan talimatna- mesi değişti Hukuk Fakültesi imtihan ta- limatnamesinde son yapılan de- ğişiklik, dün Bakanlıkça, Üni: versite Rektörlüğüne bildiril- miştir. Yeni vaziyet yarın tale- beye ilân edilecektir. Talimat - namenin 16, 22 ve 23 üncü mad- deleri değiştirilmiştir. Değişen maddeler mühim olduğu ve bin- lerce talebeyi alâkadar ettiği için aynen aşağıya yazıyoruz. Yeni şekil, talebenin çok lehine- dir : Madde 16 — Tahriri imtihan- Tar Mayısın sonundan sonra De- kanlıkça tayin ve ilân edilecek gün ve saatlerde başlar ve birer gün fasıla ile yapılır. Bir sınfın bütün talebesi, ayni zamanda imtihan edilir, Her tahriri imti- han en çok dört saat sürer. Tah- ririimtihan heyetleri imtihan neticelerini gösteren listeler ile imtihan kâadlarını Haziranın son haftasını geçmemek üzere Dekanlıkça tayin edilecek güne kadar kapalı bir zartila Dekana l verirler, Madde 23 — B tıkranın son cümlesi: “Her talebe şilahi imtihanlara birer gün fasıla ile girmeğe mecburdur.” şeklinde değiştirilmiştir. Madde 22 — Tahriri imtihan- iarda muvalfak olmak içi: ların her birinden en aşağı $ numara almak ve tahriri imti- hanlar numaralrının mecmuu - nun vasatisi en aşağı 7 olmak şarttır. Bu suretle muvaftak ola mıyanlar, şifahi mtihanlara gi- remezler. Tahriri imtihanlarda aldığı numaraların vasatisi 7 o- Iup ta bir dersten aldığı numa- ra 5 den aşağı olan talebe eylül devresinde yalnız beşten aşağı numara aldığı dersten tekrar im tihana girer. Tahriri imtihan - | farda aldığı numaraların vasa - tisi 7 den a: olduğu balde imtihandaki derslerden 5 veya beşten fazla numara almış olan- lar, eylâl devresinde bütün ders- lerden imtihana girerler. Talimatnamenin 27 mad- desine, dördüncü tıkradan son ö den anladım. Fakat onun bağırması, âde - ta bir bağırma değil, bir böğür- me idi, mış olduğu anlaşılıyordu. kemik yığını, neden bu kadar üşüyor, küçük bir hava sızıntı - sından ürküyordu? Ona, daha dikkatle bakmağa sıldı? diken diken ba- de genç çocuğa, D ağızlıktan kıyordu. Cigarasını ran bir tablaya bastırdı, kir!ı"ya semin ağızlığı, yeleğinin cebine koydu. ü Vakit vakit, çok sıra çizgili çok gözüm yılmıştır. Kapı, a- çık durması - sinirimdir.. Kapı, aralık duruyor, görüyorlar, işle- ti güçleri ne? Tembel tembel o- turuyorlar, Ensemin üşümesin- alnr buruşuyordu. Önümde dur- du: maşlarımız geldi, hanımefendi, bir göz atmaz mısımız? ra, şu ilâve yapılmıştır: “Bunda da muvalfak olmıyanlar sınıfta kalırlar.,, Yılan yutan adam! Dün belediyede ğıdb bir bayılma hâdisesi olmuştur. Kemaliyeli Kâmil, memleketine gitmek için yol parası temin etmek üzere, belediyeye müra- caat etmiş ve dün muhasebede mua-» melesini yaptırırken üzerine fenalık gelerek, birden düşüp bayılmıştır. Kâ mil, hemen bir imdadı sıhhi otomo - biline konarak Cerrahpaşa hastahane- inde tedavi altına almmıştır. Kâmil birkaç gün tedavi edilecektir. Bu ba- yılma hâdisesinin en merakir tarafı şudur: Kâmil Kemaliyelidir. Bir gün tar- lasında uyurken, ağzına yılan girmiş ve Kâmil bu yılanı yutmuştur. Bunun Üzerine müthiş ıztıraplarla kıvranan Kâmil, en yakın hükümet doktoruna götürülmüş, fakat yılanı çıkartmak mümkün olmadığından, hemen bir o- tomobile konarak İstanbula gönderil- miştir. Kâmil burada Gureba hastaha. nesine yatırılmış ve yuttuğu yılan çi karılmıştır. Kendisi burada bir müd - det tedavi edilmiş ve ondan sonra memleketine gitmek - Üzere taburcu dilmiştir. Kâmil zengin bir adam de- #ildir. Bunun içindir ki'dün belediyer | yeyeNmİş YÜ yaramı Deesmiş üti AM melesi yapilirken, birdenbire bayılma sının, gene evvelce yutmuş olduğu yıe lanın, karnında bıraktığı zehirden ileri geldiği anlaşılmıştır. Sokızejurk iltica etti Si kadm, 3 ü erkek olmak üze re 8 Türk mühaciri Trakyanın Kalkan Söğüt mevkiinde hudu du geçmişler, Türk muhafaza teşkilâtına sığınmışlardır. ——— Muhiddin Üstündağ Avrupadan gelen haberlere öre, İlbay ve Şarbay Muhiddin stündağ dün sabah Parise va- sıl olmuştur. Muhiddin Üstün- dağın seyahat programı haziran önbeşte bitecekti. Fakat Mu- hiddin Üstündağın programını T u $EHİRDE OLUP BİTENLER değiştireceği, bugünlerde şeh - rimize döneceği tahmin edili - yor * Karacal bu yıl açıları meri- 'nos yetiştirme çiftliği binası genişle- tletektir. Haziranda, çiftlik başir ba: şına bir metlessese haline getirilecek- tir. Bu arada memur evleri, misafir. baneler e bir gazino inşatı da karar- Taşmıştır. * Bundan birkaç ay evvel, Maarif, İkbal, Yenişark, Cümhuriyet, Inkılâp ve Remzi ki leri, aralarında bir şirket tesis etmişlerdi. Türk ki - tapçıları limited şirketi adını taşıyan bu şirket, önümüzdeki derxs senesi içinde bastıracağı mekteb kitaplarını, memleketin bütün fakir talebesine pa rasız olarak dağıtmağa karar vermiş. tir. Şirket, bu kararını alâkadar mâ- kamlara da bildirmiştir. * Tahlisiye idaresi tarafından Ka- radeniz Boğazına ko. .n Radyoform yapısı dün akşam bitirilmiştir. Birkaç güne kadar âletin ilk tecrübesi yapı- Jarak Belçikalr mühendislerden tes - lim alınacaktır. Tecrübe için bir va » purla Karadenize çıkılacak ve ikiyüz mil açığa gidilerek Radyoform telsiz dalgacıkları vasıtasile geminin bulun. duğu yeri tayin edip etmediği araştı- rılacaktır. Bu tecrübelerde Tahlisiye idaresj ve fen heyeti müntesiplerile İstanbul gazetecileri bulunacaklardır. * Tünel şirketinin Galatada yaptı- racağı üç katlr kârgir binanın fenni şartnamesi hazırlanmış ve Bayındırlık Bakanlığına gönderilmek üzere İmti- yazlı HeamilnesiSBlNA ea Filmişi manm inşasına ait malze- me tedarik edilmiştir. Onümüzdeki Ay içinde yapılmaya başlanacaktır. * Maçka Palastaı. Maçka mezar - lığına kadar noksan olan - tramvay hattının birincisi bitirilmiş ve ikinci- sinin de - yaplmasına tır. Haziran 15 de bu hatta tramvay İş- lemiş olacaktır. * Kızıday Aksaray şubesinin Şeh- zadebaşındaki Ferah tiyatrosunda ha zırladığı müsamere önümüzdeki per- şembeye kalmıştır. / * Şarbaylık Ökonomi direktörü önümüzdeki hafta Ticaret odasında Nazari ve umumi pahalılık mevzulu bir konferans verecektir. Bu konfe - rTansta, İstanbulun hayati vaziyeti an- latılacaktır. * Son hafta içinde Balkanlardan 200 den fazla göçmen gelmiş, Trak- yaya gönderilmiştir. * Kendi kendini kapatan Türk ka. dınlar birliği hesaplarına pazar günü bakılacaktır. * İstanbul İlk tedrisat müfettişleri kadrosunda bir müfettişlik münhal - dir. Buraya yeni bir müfettiş tayini, Kültüt Bakanlığına yazılmıştır. İstan bulun esas kadrosu 28 müfettiştir. * Mahalle aralarında beygir sı da ekmek satan tablaklârların kul Genç kıza seslendi — Münevver Hanım, yeni ge- len örnekleri çıkarın, getirin. Genç kız, ne cevap verecek, Şasıyordum; hava, ılıktı,mağa- | diye bekledim. Hayır! Ses yok! zadaki sıcaklıktan, nihayetteki | Patronun böğürtüsü, onları öy- sobanın, sabahleyin bir ağız yan | le yıldırmış ki, hiç ses çıkarmı - yorlar. Onlar da, seslerini, pat- Peki, bu kalın, hantal et, yağ, | ronun sesine eklemişler sanki! Yahut patron, bu dört divar ara- sında, kendi sesinden başka se& istemiyor.. Hangi güzel tesadüf, beni bu- başlamıştım. Şiş gözlü, löp, pıh- | raya atmıştı, Yarabbi! İçin için tı yanaklı, dana kafanın içi na- | öyle seviniyordum ki... Patron, genç kızın, tezgâh ü- O, boşluğa bakan soluk göz- | zerine yığmağa başladığı topla- lerinin ucile, bir genç kıza, bir | rı alıyor, açıyor, bana gösteri - :. — Bunun desenleri nasıl? En çıkardı ve kasanın üstünde du - | son modadır. Kahkaha ile gülmemek - için dişlerimi sıkıyor, dudaklarımı ısırıyordum. En son moda, dedi- ği desen, benim bir sene hizmetçime verdiğim kostümün desenleri, hattâ daha bayağıla- — Mevsimlik son moda ku - | rr idi. O, kendi kuvvetinden, malı - nın kıymetinden emin; hele be- nim görgüsüzlüğümden, biçarı liğimden büsbütün emin, göğsü nü gere gere öğüne öğüne gös- teriyor ve bir teviye anlatıyor - du: — Ben, bunları, toptancı elin den almayorum. Hüususi suret- te Avrupadan getirtiyorum, Bu desenleri, fabrikalara, ben, hu - susi sürette ısmarlarım. Birden elinde gösterdiği to « pu, tezgâhın üstüne bırakıver - mişti: — Bu, bende hastalık, illet iş- tel.. Yüzünü buruşturdu: — Ben, hastayım... Şunun şu rasında kaç günlük ömrüm kal- dı ki... Hayretle bakıyordum: — Maşallah, sihhatiniz, pek yerinde görünüyor... A O, yorgun yorgun içini çeki- yordu: — Görünüşe bakmayın... Has , ,Soluk gözlerini kapadı, göğ - ğüs geçirdi: — Tansiyonum var, Sıkı per« dıkları çinko sepetlerin çok pis ve mikroplu olduğuna dair şikâyetler ol- muştur. Mıntakalarda kaymakamlık- lar tablekârların bu sepetlerini muaye ne edecekler, pis olanlar müsadere e- dilcektir. * Üniversite diş tababeti şubesi | için yeniden tedavi koltukları ve bazı malzeme getirtilmiştir. Bunlar birkaç güne kadar yerlerine konacaktır. * Hukuk fakültesi Talebe cemiye. t bugün Yalovaya bir gezinti yapa- | caktır. Yalovaya giderken Büyükada: ya da uğranacaktır. * Rami halkı belediyeye müracaat ederek Fatihten Ramiye kadar işletil. mekte olan otobtislerin Ramiden Sul- tanhamamına kadar işletilmesini iste- mişlerdir. Baymdırlık Bakanlığı da, balkın bu dileğinin yerine getirilmesi || eme ve tehkaüd olma şekilleri de 17 « $ . 935 — Ne Dersiniz ? MEMURLARIN BAREMI Memurlar, devlet makinesinir şarklarıdır. Makinenir iyi işleme memurların saşama şartlarını iyileştirmek için sirçok adımlar atıldız ama doğru a söylemek lâzım gelirse ekono n sıkıntıları, sıyasal vak'aları: siribrini kovalaması bu amacu sarmaya engel oldu. Biz işin be arafına deymiyeceğiz. Açmak is sdiğimiz lâf şudur: Her yıl değilse bile iki sened #ir memurların para alma, tert. #işiyor. En son v yerinden oyna naz bir kanun diye çıkarılan Ba rem ancak bir yıl ayakta durabil di. Sonra onda da değişiklikle: yapılmaya başlardı. Ve stla bir müsvedde halini aldı, Ge- çen yıl son denilen bir rötüş gö- ven Bu kanunda bu sene gene bir :ahım değişiklikler hazırlandığın. öğreniyoruz. İşin bu gidişine bakı- lırsa gelevek ve öbür senelerde de ayni ameliyatın yapılmıyacağın. x<imse iddia edemiyecek. Biz bi değişikliklerin bir Finans sıkıntı sndan ileri geldiğini sanmıyoruz. Şünkü böyle olsa maaşları bir bel hx ölçü üzerinden kırparlar, kanu- sun yapılışına ilişmezlerdi. O hal- de sık sık yapılan bu değişiklikle- rin (niçin) i pek belli değil, böyle tede ne şartlarla yükselir? Ayda 2esintisiz. olarak eline kaç para seçer? Kaç sene çalışırse kaç ku ruşla tekaüd olur? Bunları bile için belediyeye bir tezkere yazmıştı. Fakat. belediye, buna imkân göreme- şıcl:ttdlr. Sı_::xıhınnmlm Fatih arası m_w tiyaz hududları * Adaları Güzelleştirme yeti, pazar günü Büyükadada bir toplantı yapacaktır. Bu toplantıda, bu yaz ter- tib edilecek eğlence ve bayramların peogramları durgulanacaktır. * Bursada 300 kilo tereyağı etiketi | altında bozuk ve gayri sıhhi yağ ya- kalanmıştır. Bu yağın menşei araştı. rılmış, neticede Ğınhuıd. Balıkpa - a z h Balıkpazarındaki bu müesseseyirka « || palauşlii. * Due de Devonahire'in damadı | ve Avam Kamarası azasından E. Y. Gray ve Bayan Üray dün husuâl y Jarile gezmek için İstanbula gelmiş - lerdir. Buradan 'Truva barabelerini âgımk için Çanakkaleye gidecekler. ir. * Dün Ankaradan gelen Lehistan sefiri Potorki tayyare ile Varşovaya gitmiştir. * Musiki işlerini tanzim için Al - manyadan mütehassıs olarak getiril » miş olan Paul Hindennik konseryatu- varı gezmiş ve halk şarkılarına ait ba zı plâklar dinlemiştir. Hindennik bu plâklart çok beğenmiş ve bunları ye- ni Türk mutikisi için çok değerli ol- duğunu söylemiştir. * Çek musikişinaslarından ve ta - nınmış bir bestekâr ve örkestra şefi olan Joseph Viach Vruticky şehrimi- ze gelmiş ve konservatuvar müdürü Yusuf Ziya ile görüşmüştür. Çek bestekâri konservatuvarın kendi ida- resi altında bir konser vermesini iste. miştir, Sanatkârın bu isteğ. kabul e- dildiğinden hazırlıklara başlanmıştır. Vlach Vruticky konserini 23 Mayıs Perşembe günü Saray sinemasında hiz etmezsem — artıyor. Artık, Bence yaşamanın zevki kalma - di. Pek iyi anlayamamıştım; a - caba hastalıktan mr, yoksa, sıkı perhizden mi? Hangisinden bah sediyordu? Hangisinin yüzün - den, yaşamanın zevkini kaybet - mişti? Hafif hafif gülüyordum: — Şimdi, herkeste - tansiyon var. Bu, ©o kadar gözde büyültü- lecek bir hastalık değil... O, şifasız bir hasta gibi başı - nrı sallayordu : — Hastayım... Daha kaç se- ne yaşayacağım ki... Çocuğum yok,kimin için çalışacağım. Bü- tün didinişim, hep kendi sini - rimden,.. Para ise, para... Mal- sa, mal., Eşyasa, eşya...Peki, be adam, niçin yoruluyorsun, neye | kendini üzüyorsun, bu kadar? Dedim ya, hantmefendi, illet... İşte bu desenleri seçmek, ısmar lamak, hep ayrı üzüntüdür. Ben, şiveden pek anlamam; mez, Bunu kimse bilemez. Böyle swine bir bütçe yapamcz, yarının. #hilsiz bir gözle göremez ve şüp vesiz iyi çalışamaz Çünkü yaşa ma şartlarının kararsızlığı onur yeynini tırmalar durur. Dünyanın bagünkü hastalıklar hiç kimseye umduğuna kazandır muyor, Aza hanaat etmeyi herke: 3öze almıtşır. Kimse bu günür İA e ekledir M € sAİ aNE| lur, Müc şey isteyebilirler. O da memurluk kanunlarında kararsızlık ve sıksık değişiklik olmaması, Bu da sanı rız kiş onlara çok görülmez. Siz ne dersiniz? -—T verecektir. * Alman Talebe birliği murahhas* larından bir genç dün şehrimize gel miş ve Talebe Birliği ile temat et < miştir. Almanyal: genç, burada Türke Alman talebe mübadelesi ve Türk tâ* lebesi hakkında tetkikler yapacaktır. * Şirketi Hayriye bilet ücretlerin” de Hazirande tatbik etmek üzere ©* saslı tenzilât yapmıştır. Birçok hat * larda Üeretler mühim 1 ikdarda indi” rilmiştir. * Küçük esnafın tescili bir aydaft beri devâra ettiği halde henüz dabâ mevcud esnafın yarısı tesçil edili Miştir. Sebebi de bir çoklarının daği” nık semtlerde oturmalarıdır. Hazirâ nın başında bütün esnafın yazı bitecektir. “patron,, konuşurken aklı! hep o Karamanlı bakkal gclıy": du, “Patron,, un dili, vakit, V& | kit, Karamanlıya çalıyordu. — Lâkin konuşuşundaki hâkili edadan anlıyordum; bunu, k*:ı' disine çıtlatacak olsam, derli almacak ve kumaştan, örnektefi modadan anladığı gibi, gü)"" temiz, pürüzsüz komışnığll"o ileri sürecek, ayak direyecek! ği Hep başımı sallayarak ©f, dinliyordum. O, söyledi, ©' dü, övündü. Çok sıkmtı çekerek kıl»“””,; ği ve malını, parasını, hıkpd' bir âşık gibi kıskandığı pe£ liydi. Sonradan “görme oid“' üzerinden akıyordu. yler Onun eline geçen, parma" , rı dokunan her şey, hantallaği , yor gibiydi. Altın saatını Gi yi p ta öyle bir bakışı varüla dakikalara, saatlara, tahak' etmek istiyor sanılırdı. » — pyk Ben; aradığım eğlencey' muştum. Bu adam, muhaF ç hele taklidi hiç beceremem, Fa- kat ara sıra alış veriş yaptığım bir karamanlı bakkal vardır. ki çok hasisti; tek meteliği? — tüne titriyordu. (Arkası VAf