26 -4 -935 M/)OO çueürm[) PROGRAM| İSTANBU 12,30: âk neçriyatı, 18: Dans mu- 1) Pıuınn ile) : Bayan wıu) radyo ları, Pirsen (çan - Gaz ve tango or 175 Khr. MOSKOYA1728m. 10: Bâalacha kilisesin- l 14: Duyumlar. 30 : Domnitza den nakil. 223.Khı. VARŞOVA1345m tüt 23301 Che: I pi dan könşer. 23,45: Konferans. 24,05: Caz orkestrası ve hafif musiki parçaları. © 686 Khz. BELGRAD 437 m. rler. 20, 30: Ulusal ya- .2 Kon - ferans. Duyuml 191 Kh. Deutschlandsender 1571 m. 20:Bir mayısta ne yapılacak? 2 Kısa D 21,15: Ulusal se 22: Silrler. 23: Duyum! nizcilik. 24: Dans mus o 904 Khz. HAMBURG 332 m. 20: Şen yayım. 20,40: En keri arayınız. 21: Duyurmnlar. Ulusal yayım. 22: Marşlar. 23: Du amlar, 23,25: Musikili program ara- . 24: Gece konacı mlar. ——— ——— SİNEMA, TİYATROLAR Sarayı (Brodway geceleri) ve (Caz muçannisi) ve (Bir milyoner) Sumer: (Kırmızı vagon) ve(Pron- sesin çılgınlıkları) 1 Melek: (Bu gece benimsin? © İpekı (Son Günahı) o Hale: (Maskeli kadın) o Tan: (Kraliçe Kristin) e Elhamrat: (Dans rüyası) ve (Aşk ölünce) e | Süreyya: (Esrarengiz hane) Yıldiz: (30 gün prenses) — | —H NÜBETÇİ ECZANELER Eminönünde (Agop Minasyan),An- kara caddesinde (Eşref Neşet), Be yaz dda — (Cemil), — Küçükpazarda (Yorgi), Şehzadebaşında (Hamdi), Y 'da (Sarim), Samatyada (T— hremininde (Nazım), Ka- razümrükte — (Fuat), B-iıırhdıh (Mehmet), qu.ı'a. (Tanaş), B-- kırköyünde m), ni Türkiye), Kasımpaşada (Yeni T- ran), Kadıköyünde İskele enddesinde (Dııvı"lk), Yeldeğirmeninde (Uckr)— Çarşıboyunda (Omer Kenan), G: tada Mahmudiye caddesinde Svlronyıdıı) Taksimde (Taksim), Kalyoncu ku'luğunda(Beyoğlu), Şiş- | Imdaki memuta (yangın) kelimesini lide (Hak), Eyüpte (Hilmet) ccza. ECZANELER HASTANELER İITFAİYE v.s, YOLCU MÜRACAAT YERLERİ Deniz Yolları acentesi Te- lefon 42362 o Akay (Kadıköy iskelesi baş memurluğu) Telefon 43732 Şirketi Hayriye, Telefon 44703 Vapurculuk Şirketi merkez acentesi, Telefon Şark Demiryolları müraca- at kalemi. Sirkeci Telefon Devlet Demiryolları müra« caat kalemi. Haydarpaşa. Telafon 42145 LİMAN HAREKETLERİ Dün limanımızdan giden vapurlar şunlardır: Bandırmaya: (Saadet), Karade - 1 (Güney Su), Müdanyaya: (As- mroza: (Kocaeli), İzmire: (Sa- ya), Akdenize: karya, Burgaza: (İzco), (Monte roza). Dün limanımıza şu — vapurlar gek miştir: Bandırmadan: — (Gül Nihal), İz- mitteni (Güzel Bandırma) Müdan- lan: (Asya), Karadenizden: (Ak- sa). Bugün Himanımızdan — gidecek va- | purlar şunlardır: İzmite: (Ayten), Müdanyı (Asya), Mersine: (Dumlupınar), Bugün limanımıza şu vapurlar ge- lecektir. İskenderiyeden: (Izmir), Ayvalık- tan: (Mersin). eli dğledereini, İTFAİYE TELEFONLARI Tstanbul itfaiyesi 24222 o B-yoğlu itfaiyesi 44644 o Kadıköy itfaiyesi 60020 o Usküdar itfaiyesi 60625 e Yeş"l!wy Balkırköy, Büyükdere, . aSi | LIUOKOY, İMür- tal, Büyükada, Heybeli, Burgaz, Kı- malı mintakaları için telefon sanlra- söylemek kâfidir. Şamani el ğ eee eye HASTANE ADRESLERİ ve TELEFON NUMARALAR |1 Cerrahpaşa hastanesi. Cer- rahpaşa o ep Kâmil hastanesi. Üsküdar, Nuh kuyusu, Gün doğumu caddesi e Haseki kadınlar hastanesi. Aksaray Hasoki cad. 32 e 21693 Beyoğlu Zükür — hastanesi. Firuzağa e Gülhane hastanesi. Gülhane © K:dııx hastanesi. Çapa Emrazı akliye ve asabiye hastanesi. Bakırköy Reşa- dive kışlası o Etfal hastanesi, e 16..60 şli 42426 Haydarpaşa Nümune has- tanesi 60107 ——— Çabuk Sıhht Yardım Teşkilâtı Bu mumaradan imdat oto- mobili istenilir. kaarman ö FNU DAVETLER Erenköy Temsil ve Musiki yası Başkanlığından : Yıllık larrmamız 30 Nisan 1935 Salı günü akşamı saat tam 20 de yal ktır Yuvaya yazılı Bayan ve Bay üyele rimizin belli edilen saatte C. H. F. Erenköy Sahrayi cedid ocağı bina- aa gelmeleri bildirilir. K laR öt İş ve İŞÇİ İSTİYENLER Mütercim — Türkçe, fransızca, almanca, ingilizce ve italyanca bilen 44998 | de gösterecek | maktadır. tecrübeli bir mütercim iş arıyor. (Galata Maden han 9 numaraya mü- racaat.) | Matbaalarda, şirketlerde, barka- larda, yazıhanelerde, iş tak'bine mü- | teallik müesseselerde — mubharrirl'k, | muhasiplik, şeflik arryorum. Her çı git işi yapabilirim (Eyüp, Zılplıı cad. No, 1 İbrahm Nusret, Sinemada aşk kadınını en mu vaflakiyetle temsil eden üç ka- din var: Marlene Dietrich; Gre- ta Garbo ve Jean Elarlow .Bi Alman, öbürü İsveçli, üçüncü- Amerikalı. Dünyanın neresinde olursa olsun ekseriyet sinemaya aşk muammasını hallekmek, gördü- &ü bir İı.mden ilhiım alarak bu- nu kendi husust açık macerasına n gidiyor. Bun- hic birim n #şüphesi olma- kü hayattaı, hepimiz mu- ak surette bir kere olsun se- oruz. Bazılarımızda da aşk ir hastalık halirne geliyor. Bir ders almak, başımızdan geçen tatlı sergüzeşt ile ulâka derece- sini ölçmek için sinemaya koş- maktan başka çare var mı? Bu iş için dol:tor, psikologue, mektep, kitap, hoca olmadığı için sinema kapılarından başka nereye başvursuük faydasız de - ğil mi? Aşkın bıraz hummalı, biraz baş dön ücü, biraz delirtici bir ateş olduğuna göre bunu en tabii şekilde bire sahne üzerin- artistlere gün günden daha fsızla muhtaç de - | ğil miyiz?İşte, Garbo'nun, Mar- lene'in, Harlow”'un bu kadar çok sevilmesindeki sebepler! Bir filmin muvaffakiyeti için, içindeki aşk hüikâyesinin tabil EAN HARLOV bir aşk materasına benzemesi bi rinci şarttı: müz yüzlerce filmin içinden se- çecek olun ancak bir kaç tanesi bizi bu husaısta doyurmuş, kan- dırmıştır. Aşkı anlatmak, onun bayıltı- cı ve insanı her günkü heyecan- sız zevklerden kurtararak mü temadi fakat tatlı sızısı ile y şamak neşe.si yaratan bir his ol duğuna inarimak beşer - için bir | ihtiyaç ise Hunu alde be yaz perde ü ki, daha canllı olarak gux'neın z lâzımdır. Aşk macertlarında hakikat - ten ziyade fatıtaziye kaçmak ve aşkı her günktü hayatımızda te- sadüf etmek Şöyle e didinen. insanlarım hayal- lerinde bile vül:ut bulmıyan ma- ceralarla karışıtirmak, hayatın en büyük sırrıdır anlamak için emaya koşatı milyonlarca in- 1 hayal kırılılığına uğratı - yor. Çünkü bana pek iyi bir arka- daş olacağına, yemin olduğum | sevdiğim esmer' güzeli ile ev - lenmeme üç sörbedeni mâni olan annemin büu saadetin önü gi setletli aşmak yollardan | gitmek lâzım kraliçe Kristin'in aşk maceralarında aıtımak hakika - ten beyhudedir. | Aşk işlerinde bunun kadar ıl(l l, fakat bunun , Halbuki gördüğü - | ve dursun, işi | MONTENEGR kadar hakiki muammaları hal- letmek istiyen milyonlarca in - sana ”En büyük oyunu,, sun - mak, hummali bir hastaya kır - mızı turp yedirmeğe benzer. Aşk filmlerinden bir çokları, aşk hakkında yanlış ilhamlar alarak çıkıyor. Kocalarının ha- kiki birer âşık olmaktan uzak erkekler olduğuna inanarak ya- şamak zevkini kaybeden kadın- lardan tutun da karısının, Gre- | ta Garbo yahut Konehita Mon- | tenegro kadar işveli ve oynak bir kadın olmadığından şikâyet eden erkeklere kadar hepsi bu ilere aldananlar - Sinemada aşk sahnesini can- landıran artistlerin yüzde dol sanı daha ziyade erkeği kan - dıran, çocuk ruhlu, biraz da fazla yüz bulmuş kızlara ben - zerler, Aşıklar da birer Don Ju- att yahut büsbütün âcemi mek- tep talebesi gibi toy tiplerdir. Bu tiplere hakiki bir aşk sahne- si yaşatmak hakikaten güçtür ve bunun için de aşk ve seviş- | mek beyaz perdenin Üzerine ol- duğu gibi aksettirimek yerine çok zaman karma karışık bir ka- rikatür yahut en göze batan bir karnaval çiçeğine benzetiliyor. Bu, doğru mu? Hakikt hayatla çok az alâka- sr olan hayali maceralarını hiç M YARA r TARZANİ Kİ Son senelerde — yedisinden yetmişine kadiıır hemen herkesi yakından alâkadar eden hayali, fakat çok kuvvetli bir şahsiyet var: Tarzan. Şimdiye kadlar 22 dile çeviri - len Tarzan remanları Amerika Hindistan, İtalya, İngiltere, Is- veç, Avustralya'da en çok oku - nan kitaplardandır. Hele meş - |bur yüzücü Weismuller sinema artisti olarak Tarzan'ı çok he - | yecanlı bir şirkilde yaşatmağa başlıyalıdanbieri büyük küçük herkes, bilhassa kadrular Tar - zan'ı beyaz perdede severek seyretmektedirler. Tarzan'ı tumsil edecek en iyi | tip olarak Vi'eismüller çıkmış - tır ve bu roldi üç senedir yaşat - Fakat tipi yaratan muharrir de eskiden Tarzanva- ri yaşamıs bir adamdır. Edgar Royt Borovs remancı- liğa başlayındcaya kadar türlü türlü meslek değiştirmiş, süva- ri çavuşluğu, kovboyluk, polis |lik, gazetecilik yapmış velhâsıl ;er boyadan bayamış bir insan- İlk kitabını 191.'v te çıkaran muharrir bir sene 'zarfında (3) milyon nüsha sataı ak birdenbi- re zengin olmuş - bir adamdır. 1929 a kadar servet tini git gide si- palı olarak al artık işi! bi milyonerler sınıfını ' d: Bugün işlerini tröst şe! de i | rovs, oğlunu şi: tayin etmiş ve artık ' günde dört saatten fazla çalışma mağa ka rar vermiştir. En son gelir men bar olarak Tarzan ismini ilâncıl ıkta kujla- nı!lmak Üzere satmış ve gene milyonlar kazanmıştıt -. 1934 senesinde gü l delik 160, ve pazar günleri çıkağ ı 63 gaze- te Borovs'un yazdıj'1 komik Tarzan serilerini sayf a halinde neşredebilmek için | kendisine gene milyonlarca cİolar ver mekten çekinmemişle i dir. Fakat avantürye bi? adam ol- masına rağmen Boro 48 iş bilir | nır bir sporcudur. bir insandir. Çünkü henüz mu- vaffak olup olamıyacağını bil - mediği bir zamanda bile Tarzan ismini (alâmeti fârika) olarak kaydettirmeyi unutmamıştır. Şimdi altmış yaşına geldiği halde Mr. Borovs hâlâ çok genç ve kuvvetli görünüyor. Onu ilk görenler kendisine 45 ten faz - la vermezler. Hâlâ ata biner; tenis oynar ve son zamanlarda hususi tayyaresini kendi kulla- Senenin 9 a- yını da Hollywood ve Malibu de, artistlerle birlikte geçirdiğini söylersek kendini 45 yaşımdan daha genç hissettiği ni anlamış olursunuz. Bir kaç zaman sonra Tarzan filmlerinin Afrika'nın karanlık ormanlarında cekileceğini ha - ber veriyorlar, Mr. Borovs ken- disinden bu filmleri kontrol et- mek üzere oralara kadar gidip gitmiyeceği sorulduğu zaman: — Asla! Daha henüz aklımı kaybetmedim.,, demiştir. Bu da kendisinin henüz yaşamak zev. kine dovmadığını göaterir. Tarzan'ı yaratanı Borovs mu o olmazsa biraz daha kısarak - bir misal olmak. Üzere alıyoruz - milyonlarca arta yaşlı kadının her gün kargulaştığı sahici aşk muammalarıdı halletmeg: uğ - raşan eserler"i göreceğimiz gün uzak değildir.. Çünkü ilk aşk ne kadar hakiki, ne kadar yakıcı o- lursa olsun, kadının yüzünde orta yaşlılık izleri belirmeğe başladı mı, ke<casının aşkını es- kisi gibi taze we canlı olarak ya- şatmak haki!© bir muamma şek- lini almış dexnektir. Sinen n böyle bir ihtiyaca tekabül ede - cek bir hayat dersi almak müm- kün olduğu glin seyircilerinin a- | dedinin milyanlarca artacağına şüphe yoktur. Bu iht Hollywood'un belli başlı filfmcileri arasında şimdilik müzüakere ve münakaşa hasını geçimiş değildi. Fakat ilkönce fikri ortaya atan meş - hur Pisikarist, doktor Böran Wolfe da stüdyo sahipleri tara- fından bu mes#zu üzerinde ça - lışmak üzere angaje edildiğine bakacak olursak yarın açılacak aşk mektebine sahnenin yeni ve eski yıldızları birer birer girip çıkacaklar ve Garbo'nun soğul: bir iklimden getirdi yakıcı aşk ürpermesi: hayata tatbik âmkânını bulacı lardır, TTI hakkak ki çok kuvvetli bir mü- harrirdir. Ancak Weismüller de Tarzan'ı sevdirmek, günden gü- ne daha sevilen, aranılan bir ha- yal haline getirmek hususunda eser muharririnden aşağı kalır bir sima değildir. Bilhassa ka - dınlara sorarsanız Tçarzan, Weismüller'i bulmadan çok ih- mal edilir bir şahsiyetti. Kadın ekseriyeti Tarzan'ın; Weismül- ler gibi yüzde yüz bir erkek ti- pi tarafından temsil edildiğini beğendikten sonra mesele kal- mış mıdır, dersiniz? © DİKKAT.. DÜŞMEYİNİZ Foks şirketinin rejisörlerin - den İrving: Kamings bir göl ü- zerinde bir fi'm çeviriyor, artist- lere, operatörlere ikide bir: — Dikkat.. Suya düsmeyiniz! Diye bağırıyordu, Bir aralık cup! diye bir ses, peşinden bir küfür duyuldu. Ilqueıe dikkat tavsiye eden îfjmmgs, kendisi göle düşmüş- tü.