t tefrikası : 4. “Gizliyi saklamak işi, onu 'Tecrüb teriyor ki, gizliriğin muhafazası yenmek ve yenilmek üzerinde ehemmiyetli bir müessir olmak- tadır. İstihbarat servislerince kabul edilmiş bir kaide var: “Gizlilik her vakit değil, fakat her vakit başka bi - gimde, başka kılıkta, yanlış gös- termekle (tahrif ile) muhafaza edilebilir.,, : Gizlilik nedir? Evvelâ kanunu açalım. oradan çıkardığımız ta- rife göre yurdun emniyeği bakı - mından gizli tutulması gerek o- lan yazılar, belgeler, buyruklar, talimat, eşkâl, istihbarat ve baş- ka her türlü maddeler ve malü - mat ile askerliğe mahsus kitap- lar ve risalelerdir. Fakat gizlilik her hangi bir tarifin sınırlart ve civarları arası ma sığacak nesnelerden değildir. Bugün gizli olmıyan bir şey ya- rın gizli olur. Yahut bizim gizli görmediğimiz bir şey askerlik - çe veya hükümetçe gizlidir. Şu- raya bir yol yapılır, bir yere bir köprü kurulur, şu fabrika yeni bir makine getirtir, gümrükleri- miz şu kadar mal çıkartır ve şu kadar mal verir, bizim şu kadar armnele ve şu kadar çiftcimiz var- dır, şu otomobilde bir adam gi- diyor, şu zabit başka bir tabura tayin olunmuştur.. Bunlar her gün görülen ve geçen şeylerdir. Fakat övle kurunlar olur ki, bun ları söylemek de bir gizliliği ele wermiş olur ve düşmanın eksik kalan bir haberi lar, adam elde eder, yuri Mmenfaatlerini bozar. kendisi ka- Şifreli tarak ve diş fırçası — sında sivil bir İtalyan zabitinde bulunmuştur. saklamakla | fanınmıyacak hale koymakla başlar! eleç ve heltiçelet gö | e aai 5 Odaların kapısına “girile- nez,, levhası asmak, zarf ların üzerine “mahremdir,, yazmak ve kasaları kırmızı mühürle kapamak casusla ra yol göstermek olur zanır , Halkta ağız pekliği bir âdet, bir terbiye işi olmalıdır. Gizli « lükte akrabalık, dostluk, itimat ve kayıtsızlık yoktur. Herkes « ten şüphe etmcli ve gizlili in kimseye em.nct edilemiye, >k bir tılısım olluğdunu bir inan o- larak kabul etmelidir . Ancak, gizlilik işlerinde gü - lüne olmamalıdır. Sizden ayın kaçı olduğunu, kevfinizi ve sa - atleri soranlar casus değildir. Yalnız gizlili * «.kla.nak değil, maksatsız — soruşturmamak ta 8. ysal bir terbiye..! yaban- cr anlatıyordu: “Sarklılarda tu- haf bir âlet var: Rastgellikleri tanıdılarını “n: ılsınız?,, de - Ciktecı sonra nereden gelip ne - reye gittiğini de soruyorlar. Bu karşılıksız kalacak, yahut yalan bir sorgudur ki, cok defa ya söyletecektir. Tanığını buna mecbur etmek nezaketc sığar mı?,, b Bu bahsi geçelim. Odaların kepısına“girilemez,, levhası asmak, zarfların üzerine “mahremdir,, yazmak, kasaları kırmız ımühürle k o ca- BSUSLATA omaru vakit kazandırmak, yardım et D ! 1909 da Tirol mıntaka- Tarak ve ftırça noktalanarak şifreli rapor haline konmuştur) *“'TAN " im tefrikası : & — Sen bekârsın demek, niçin ev- Tenmedin? — Bilmem, vakit bulamadım ga- liba, bizim zift kuyusunda geçen hayatımıza h:ilıdıı dayanır mı? üldü: yorlar. Sen istedikten sonra.. Fa - kat ne olursa olsun iyi etmişsin. Çok şükür ben para sıkıntısı çek « medim. Fakat evlât acısı evlilik ha yatının en dayanılmaz bir faciası.. Yetiştir, büyüt sonra bir bastalık, bir tesadüf elinden alsın.. Çocuğunu kaybetmek Orhanı çok içlendirmişti. Bu acıklı bahsi kapat mak için dedim ki: ; — Gençsin, dinçsin, daha birçok yetiştirebilirsin. — Geşçti artık.. İşte bir. kızım var, Büyüsün bakalım, istersen İs- tanbula gelmişken seni baş göz e- - delim, — Teşekkür ederim, dostlarımın benim için böyle ağır zahmetlere gî:ııı'-ı razı im. Vaz geç. öyle geliniş böyle gitsin. Nerede oturuyorsun! — Ayaspaşada... Seni muhakkak beklerim.Yarın akşam yemeğe ge- lebilir misin? — Bir kaç gün müsaade et. Da - ha ilk gecem, şöyle İstanbulun ba- vasma biraz alışayım, her halde geleceğim. — O halde sana telefon numara- larımı da vereyim. İstediğin zaman | haber verirsin. Ayaspaşada, Mavi apartıman ikinci kat. — No güzel isim. — Kızımın adı... Doğduğu za - man yaplırdım ve onun adını ver. dim. &* Caddeye çıktığımız zaman bahar gecesinin ince rüzgârı yüzümüzü okçadı. Orhani : — Ben apartımana kadar gi- deceğim, dedi. — Ben de otele kadar yürü - mek istiyorum. — Haydi hoşça kal, Aksi istikametlere ayrıldık. Tepebaşma doğru ağır ağır yürürken hep Mulıtarı düşünü- yordum. Biz ona — mektepte Topçu Muhtar derdik. Futbola NN A * yJw_ Yazan: Aziz Hüdayi Akuemir JA S nn Ağaç yaprağı şeklinde askert plân. Bir Fransız casusu tarafından yapılmıştır. mek olur , Entellicens servis şeflerin- den jeneral G. Aston diyor ki: “we Şüpheli göz ve ellerden kaçırılması istenilen şeyleri kr y imetsiz ve ehemmiyetsiz gibi gös termek * iyi bir usuldür.,, _Vr bını şöyle bitiriyor: variz Bir-sözü tanınmıyacak hale koymakla başlar,.. Ve hemen ilâve edi - yor : “Fakat gizli hizmet adı için en ivi nasihat şudur: “ön- ce,, her işten önce emniyet!,, Gizli kuvvetlerde şu satırları okuyoruz: * .. Bir çok vatan hainlerine ve Almanyayı dolduran düşman casus- Jarma rağmen, harp başlaymcıya kadar en mühim askerlik sırlarını saklıvabilmiştik. Şişman bir taler — 42 lik topların, Alman ordula - rımmm nerelerde toplanacağı — gibi #rrların gizli kalmış olması düsman- Tarmmızı — şırtacak kadar çabuk ve büyük muvaffakivetler kazanma - mrzı temvin etmietir.,, * Fakst Almanva İçerisinde bulunan itilâf casusları pusuda kal- amış olduklarından, die>rıdan gele - cek casuslara karsı aldlıörmız ted - Kişlarden basler, iserdekileri de al- datmak lâzımdı. Carp cenhasinden Avusturva cephesine sacirilecek * vük kıtaları. simendüfer na' tmı. hmnlardan sislemak » gaKHAL Mermven Salad'e BE p vları Numarasını bile hatırladım. 112 Muhtar. Neşeli bir çocuktu. Babası da zengin derlerdi. Demek Muhtar, menmleketin © meşhur zengin — mütcahhidi Muhtar Arifti. Mektepte yatak- larımız, — dershanede masamız yan yana idi. En sevdiği arka - daşı da bendim. (Mardin) € gittikten sonra bir iki kere mektuplaştık, Sonra bütün eski mektep arkadaşları gibi temas kesilince mektupla - rın da hızı geçti. Yıllar aramıza 'Toroslardan yüksek bir duvar çekti. Orhanın dediği gibi, para, ka- zanç, — yüksek hayat her ha'de onun gözleri gibi hâfızasını da dumanlandırdı ve mektep yar - dımı ile şark vilâyetlerinden bı- rine sevkedilen eski arkadaşını pek tabiidir ki unuttu. Öyle ya. Istanbulda, burnu - nun dibindeki arkadaşlarını bile güçlükle tanıyan bir adam neft kuyularında izini kaybedeh yir- mi yıllık — çocukluk arkadaşını çok merakı vardı. Hattâ bu yüz- den kaç kere izinsiz bile kalmış- hatırda tutabilir mi? el nni eei İ evvelâ şimale ve oradan cenuba dö nüyor ve ancak harekât mıntakası: na gelince asıl hedefl, gevrili - yordu. ”1915 ilkbaharında Gorliç - Tar- mov yarması bu suretle hazırlanmış | ve muharebe tam bir baskın halin- | de olmuştur. Darbeyi hazırlıyan Al- man erkâniharbiye reisi en- | hayn, Derlin felsefe fakültesi tara- fından doktor ünvanile takip ed"? mistir. Bu büyük muvaffak? asıl sebebi hazırlığın tamam: Ki tutulabilmiş olması idi,,. ülüyor ki, harp*e & reketin lüzum ve icrasına mandanın karar vermesi kâfi değildir. İstihharat şefinin ha - zırlık ve başlangıçta mühim rolleri vardır, ve kumandan ©- nun tekliflerini dilkate almak ve yapmak ihtivacıundadır. İstih baratta gizliliğin muhafazası ve bunun kazanmak veya kaybet - mek hususundaki tesirleri bak - kında jeneral Aston iki mühim misal veriyor ki, kumanda ve istihbarat noktasından okunma StaktyOLLE 5ı liyoruz; bu yazılar bize ayni za- manda Sir George Aston'un hem binb *meral olma- sının seb tacağı için biraz mer « Aston ya- zıyor: CLARK CABLE - MYRNA Son G 2 Film brden CONSTANCE ve EMİL N A Deniz yoiları İŞLETMESİ Acenteleri: Karaköy Köprübaşı Tel. 42362 — Sirkeci Mühürdar- zade Han. — Tel. 22740. gy wmERSİN YOLU INEROLU - vapuru 28 N (2107) AYVALIK YOLU BANDIRMA vapuru 27 Nisan CUMARTESİ günü su 119 da İzmire kadar. (2168: Mersine kadar, munranzama nında paran hem iyi, herr Uucuz mala ver: VİKİNG markalı SÜT maki- nası bu iki meziyet. haizdir. J'Wma LTD. ŞTİ. 'STANBUL, CALATA, PERSEMRP PAZARI & Bugün görülecek yegâne film İPEK SİNEMASINDA tarafından emsalsiz bir surette yaratılan harika filmidir. gıdiniz görünüz. İlâveten Paramount haradisler Bugün saat 1i de tenzilâtlı matine ANNA STEN Matineler ? 14,1€ de ve süvareler 20.30 da haslar. 26 -4. 99 ——— LOY, WİLLİAM PAUVELL UNAMHI maa> Bugüin SARAY Sinemasında BROADVAY GECELERİ CUMMIİNCS taratından ZOLA'nın meşhur eşeri N tarafından A YÖORNNLE WALKER Barda veya lokanıa da iyi ve halis bir viski içmek isterseni> JOHNNIE WAL- KER viskisiniismar layınız. Çünki JO: YKSN sabap HNNİE WALKEF OAİMA GENÇTİR yiski şişelermmin ağız arı pat ntah bir sistemle kapatı nişur. Ve içime başka bir mayi ilâ- vesi mümkün değildir. 3 Doktor Horhoroni Em'nönü Valde kıraathanes' va mında Telefon: 24131 Dr. Hafız Cemal Dahiliye mülehassısı Cumadan başka günlerde saat (2,30 dan 6 ya) kadar İstanbul Divanyolu No. 118. Muayenchane ve ev telefonu: 22398. Kışlık telefonu 21044. (2381) miştir , , Larezac'a üç taraftan(750.000) kişi h- um ediyordu. -—İneiliz ianarali Freneh kumanda- derilmesi ve vaziyeti kurtarması lâzımdı. Fakat Fransa gihi düş mau casuslarının ' ynasığı bir dan gelecek binlerce adamı, atları, topları ve katarları saklamak ve yol lar üzerinde uzayarak yüz mil ka- dar bir mesafe tutacak olan '"küçük bir ordu,,nun toplanıp kurulmasını *“Harbin en iyi örtülmüş gizliliklerinden biri,, ”Fransızların Alman ordularma karşı koyacakları kuvvet ve alacak- Jarı tedbir Fransız erkâniharbiye - sinin meşhur "plân 17., si ile tesbit edilmistir. Fakat bu plân /İman or. dusunun sayı ve değeri hakkımda tüm bir cehalet Üüzerine kurulmus- tu. Nitekim bu plânm tatbiki derhal Morhanme (1) ”kan banyoları,, ve daha baska mağ'*Siyetlar ribi ağır fe'âketler doğ ve Fransız ku- mandanlarınd mezaç ordurm - nun "Mewsa.. il mbre,, nehirle. ri araamdaki di 4e etrafmın cevrilmesine sehep şter. Bu ihata lenca hir Sed olabile « cekti. Bereket ver bir "amrrın ha larner kuna mevdan verma ;-,ılııı gösterememek kabil miy İmkânsız görünen bu iş istihbarat servisine verildi. Harpte emniyet, sır'ın muhafa - zatı ile ve bu da yanlış işaalar, gös terişler ve tahriflerle temin olunur. Almanların Fransaya karşı kur- dukları plâna ”Sehliffen,, deniyor- du. 1906 — 1908 senelerinde yeni teşekkül eden İngiliz erkânibarbi- yesile Fransız erkâniharbiyesi ara. sında “askeri eörüsmeler,, olmuş ve Belcikanm bitaraflığına tecavüz edildiği takdirde Fransava bir İn- wiliz ordusu gönderilmesi kararlış- tırılmıştı . Ben o arralarda Camberlev har- biye mektebin? sevküleeyş okutu. vordum. Maktehin bütün manallim - leri büyük erkâniharbiye zabitlik « lerine tayin olunmuştu. Harbiye ne- zaretinin gizli işlerini kuran sube- mı__ı[ Henry Wilson moktep biz muallimler ve mektep ta« lebesi, zaman zaman Belçikada Al- manların harp plânlarına ait e- mare ve eserler aramağa başladık. Sehlieffen plânının varlığını anla- dık. Fakat plânın teferrüatmı şim- dm kadar ele geçirmek mümkün olmadı . Şu halde üç plân karşısında idik: Büyük Britanyanın Fransaya sev kiyat plânı. (Arkası yarın) (1) Alman ordülarının ilk muvaf. fakiyetli harplerinden biri burada ol. muştur. (20 ağustos 1914) — Fransız Castelnau ordusu çevriliyor, esir ol mak Üzere iken geri çekilmek sure- tiyle kendini ancak kurtarmıştır. (2) 1870 harbinin en felâketli bir sahnesidir. Napoleon ITI. (100.000) kişilik ordusiyle burada: Almanlara teslim olmuş ve bu mağlübiyet üçün- cü imparatorluğun yıkılmasiyle ne- ticelenmistir . ea L e— — — —— — — — ——— —— ——— — | — Buna şüphe yok. Fakat ne o - lürsa olsun onu görmek istiyo - rum. Bana öyle geliyor ki mek- tepten çıkarken içli ve sıcak and- larla bağladığımız dostluk ve ar kadaşlık hislerini tekrar duy - makta zorluk çekmiyecektir. Her şeyden evvel kendime biraz çeki düzen vermek lâzım. Mar- din terzilerinin ustalığı ile İs - tanbulun bu yüksek salonlarma girmek saygısızlık olacak, Ben iddiacı bir adam değilim ama, ne olursa olsun İstanbul acayip yerdir. Kılığa kıyafete bakarak itibar gösterirler. Ertesi günü Taksim tarafın - da yeni acılan bir otele naklet. tim. Burası limanı görüyor, konforu daha güzel, — müzik te var, Bir Buçuk ay için pansiyon şeklinde pazarlık ettiğim için u- cuz geldi. Yirmi yıl makine gibi çalısan bir adamın böyle birdenbire is - tirahate çekilmesi de garip olu - yor. Sabahları İremışım. Bütü beş yirmi kilometrelik bir sa - hada dolaşıp çalışmanın verdi - ği yorgunlukla akşamları çok erken yatıyordum. Şimdi gözlerim güneşle bera - ber açılıyor. Kulaklarım işbaşı düdüklerinin acı seslerini bek - liyor. İstirahatte olduğumu ha- tırlryarak başımı tekrar yastığa bırakıyorum, Fakat günler de ne kadar u - zadı. Her gün terziye, gömlekciye uğruvor, sırf vakit gecirmek i- çî.n öğle yemeğini uzak yerlerde yiyorum. Tenbellik bir hastalık gibi içi- mi yiyor. Bir aralık kendime şöyle bir kadın arkadaş bulmayı düşün düm. Orhanın bahsettiği (Altm bar) a bir kaç gece gittim. Fa - kat cana değer bir $ey görme - dim. Artık İstanbulun barları - nan eski zenginliği kalmamış. Orhanın — dediğine — bakılırsa Muhtardan sonra daha bir çok Türk zenginleri barlara dökü - len Rus kadımlarının kalburüstü kalanlarını almışlar. Hattâ ço - ' luk çocuk sahibi olmuşilar. Rus akınından Avrupaya gi - dip de orada bir yuva kuramı - yanlar bunu duysalar İstanbula koşarlar belki! Şimdi tekne kazıntıları kal - mış. Onlarla ahbap olmağa de- gil, ellerinden bir kadeh şarabı içmek bile değmez. Orhan beni gene geldi, buldu. Tepebaşında ilk indiğim ote - lin adını söylemiştim. Benden ses çıkmadığını görünce oradan aramış Bu otele #ect'Fimi *ö mişler. Bir akgam tâam yemc: ineceğim sırada telefondan is - tediklerini habet diler. Orhan kendi aravıp sor madığımdan uzun uzadıya yetler ettikten sonra: — Yarın akşam yemeğe ge - leceksin. — Hem bak kimleri de göreceksin! dedi. Sordum, söylemedi. — O halde, merak ettiğim i- çin değil, fakat arzunu yerine getirmek için geleceğim. Bilmem neden bu aranış ho « şuma gitti. Yalnızlık bir zaman için insa- (Arkası var)