——— ı2 İsviçrede, Lul şetirinden ka- Çırılan gazeteci Jacob muamma- sı elân halledilemedi. Bir taraf- tan retmi tahkikat, tan diplomatik teşebbüsler de- vam ederken, bu düğümü çöz - meğe Uğraşan gazeteler de Sainte - Vel.me adında gizli bir ekkülden bahsettiler. Alman hükümetinin resmi tekziplerine rağmen bu gazetelerin iddiası, cci Jacob'un bu gizli te « kül tarafından kaçırılmış ol- hayli ibi imiş. 14 ÜN CU ASIRDANBERİ.. Almanya'nın res mi devlet İ ğ m:nsup - â hizmetlerden, a ten uzaklaştırıl- dığını söyelmektedirler, Jacob profesör — Gümbel ile beraber 1929 da bu gizli teşekkülün iç - atı etrafında bir de kitap neş- retmişti. Şimdi nerede olduğu belli olmıyan bu adamın kita - bından Sainte - Vehme hakkın- da şu malümatı çıkarıyoruz: *“Tarihe bakarsak, bu teşek - kül Almanya'da orta kurunda vücuda gelmiş gizli bir mahke- me idi. Vazilesi de nizami mah- kemerlerden kurtu'anların ense sine yapışmaktı. O tarihte Al manyada tevhit edilmiş bir adli ye sistemi yoktu. Mahkemeler müuhtelif hükümetlere göre ten- sik edilmişti. Halbuki buna mu- kabil ondördüncü ve onbeşinci a sırlarda Vehme müuhakemeleri a da gizli mahkemeler vardı, n Almat tebaasını mu - eme etmek salâhiyetini ha - odi ve kararları gizli tutulurdu. Asırlar geçtikçe, Almanya'da pek mebzül olan, kuvvet ve sert muamele taraftarı olan gizli ce- miyetler bu ismi almışlar ve harpten sonra da faaliyetlerine devam etmişlerdir. Hiç şüphesiz eskisinden da - ha şiddetle — hareket eden yeni sanların miktarını . öğrenmek kimseye müyesser olmıyacak - tır. Sainte - Vehme casusları, lekete içeride dısarıda ma- zarratı dokunabileceği anlaşı - lan kimseleri takip ederdi. Al - anya'da böyle bir çok gizli te- iller vardı ki, bunlar sonra- Kara Reichswehr adı veri - len teşekküle kalbedilmişlerdir. Pu tesekkülün kumandası üçün- cü fırka erkânı harbiye — reisi kaymakam von Bock'un elinde idi. Kendisine yardım eden di - ğer bazı zabitler de vardı. Fa - kat yeni teşekkülü idare eden - ler bilhassa binbaşı Buchrucker ile mülâzım Paul Schulz idiler. Daireleri de üçüncü fırka bina - sının içinde bulunuyordu. KURBANLARIN YEKUNU KABARIKTIR Tabii büyük şefler şahsan bu m GAZETECİ JAKOB'U KAÇIRAN GiZLi TEŞKİLAT işlere karışmıyorlardı. Asıl iş - leri organize eden ve yürüten Sechulz idi. Bu mülâzımın emri altında çavuşlar bulunuyordu. Fırka Schulz'a emir verir, o da aldığı emri tatbik için icap eden tertibatı alırdı. Çavu-'-- kendi- sine o kadar sadık insanlardan seçilmişti ki, mülâzımın bir işa- reti onlar için kat'i bir emir sa- yılırdı. Sainte - Vehme'in kurbanları arasında bir çok politika adam- ları bulunduğu gibi, hattâ biraz faz. sezelik ettiği için Bav - yera'da öldürülen Maire Sand - sülleri, idama mahküm edilen a- damı bir tarafa çekmek ve ta - banca ile öldürdükten sonra, is- tintakta öldürülenin kaçmak is- tediğini veyahut kendisine hü - cum ve taarruz ettiğini söyliye- içinden sıyrılmaktan i- CEZASIZ KALMIŞ SUÇLAR Gene Jacob ile Gumbel'in ver- dikleri malümata göre, 376 gi - yasi suçtan 354 ü sağ, 22 si sol cenaha mensup olanlara aitti. (1911 ile 1922 yılları arasımda) Sağa mensuplardan bir tek suç cezalandırılmıştır: Nathenau'un öldürülmesi... Sola mensuplar « dan da 17 si infaz edilmiş, 5 i ta kipten kurtulmağa muvaffak ol muşlardır, Sonraları gazeteci Jacob'un faaliyeti sayesinde bir çok idam larm failleri mahkemelere sev - kedilmişlerdir. O zaman mah - kemelerin verdikleri karar şid- detli idi. Sehulz ve adamların - dan bir kaçı idama mahküm e dilmişlerdi. Gene Jacob'un sö lediğine göre, mahkemolerin i- dam cezaları Reisicüuml — tara- fından mücbbet —küreş — tuwil edilmiş ve mahkümlar da dildikleri hapishanclerden, babr sihhiyeden dolayı,, d A çıkmak fırsatını bulabilmişl dir . Sainte - Vehme âzası bazan kendi aralarında da biribirleri- ne saldırmışlardır. İçlerinden çoğu bir türlü aydınlatılamı esrarengiz şerait içinde müşlerdir. Başlıca katil ile Fahlbusçh'un bi şefi — tarafından — öldür | zannedilme':te: Sainte - V: e'in başlıca a - damlarından biri de Breslau be- lediye reisi Erns Heines idi. Bu adam da 30 haziran 1934 te bir Vaç arkadeşile — tevkif edilerek kursuna dizildi. Fakat Sainte - Vehme onunla beraber ölmüş değildir, yaşıyor. KN |OKUDUKLARIMIZ, DUYDUKLARIMIZ | Mekcer, Avusturyada yakalanan bir gizli Nazi teşkilât BUNLARI OKUMUŞMIVDINIZ?I 25 ikinci kânun 1931 de inşa- sına başlanılan ve 29 birinci teş- rin 1932 de denize indirilen Fransızların “Normandiya,, adım daki dünyanın en büyük Trans- atlantiği ilk defa yolı çıkmak üzeredir. Bu hâdise insana bu - harlı vapurla Okyanusu ilk ge - çen vapuru hatırlatıyor. Bu ilk geçen üç yüz elli ton - luk Amerikan vapurunun adı Sa vannahdır. Normandiya vapuru ise yetmiş dokuz bin tondur. 24 mayıs 1819 da Nevyorktan ha- reket eden bu küçük vapur yir- mi dokuz günde Liverpola gele- bilmişti. Hattâ az kalsın gele - miyordu. 17 haziranda İrlânda sahillerinde Kate adındaki İn - giliz harp gemisi, Savannahı ü - zaktan kalın bir duman tabaka- sı içinde görünce, geminin yan- makta olduğunu zannederek, a- teşin etrafa siraryet tehlikesini önüne geçmek için, topla batır- mağa kalkmıştı. Bereket versin mermiler Savannah'ya isabet et medi ve gemi buharlarını savu- rarak İngiliz bahriyelilerinin şaş kın gözleri önüne kadar gelebil- di. İngiliz bahriyelileri o vakte kadar böyle şeytani bir manzara Ka ada aslüeaği görmemişlerdi. Londradan Amerikaya ilk ge- çen buharlı vapurlarda Sirius Great — Western adındaki ge - milerdir. 28 mart 1838 de yola çıkıp 21 nisanda Amerikaya var mışlardı. Her iki vapur da ayni günde Nevyorka gelmişlerdi. O günden bugüne kadar ne büyük fark var. Bugün yolcu - lar Normandiya gibi yüzer şehir denecek büyük vapurlarda her | türlü konfor içinde Okyanusu altı günde geçiyorlar, 16 Günde Zayıflamek İçin Neler Yemeli? DÖRDÜNCÜ GÜN Oğle yemeği 100 nercimek tereyağlı 400 Hindibağ salata 150 2 elma tatlısı 120 Akşam yemeği 2 yumurta ile omlet 150 200 gram salata 150 Bir muz 100 Mahza —Yalnız, ancak Mahzen — Kav Mahzuf — Çıkarılmış, kaldırılmış Mahzur — Çekinecek, sakınca — (Fr.) İnconvönient Örnek: Bunda ne mahzur görü- yorsunuz? — Bunda çekinecek ne görüyorsunuz? — Bunda ne sa- kınca görüyorsunuz? Mahızuz olmak — Örnek: Pek mahzuz oldu — Pek hazlandı. Maide — Sofra Mail — Eğik Örnek: Bu direk maildir — Bu di- fek eğikdir. Maili inhidam (Müşrifi — harab) — Yılcılmak üzere, yıklım Maişat — Geçim — (Fr.) Suhsistane Örneke: Maişeti güçlüğe ağranuş. tı — Geçimi güçlüğe uğram.şt.. Medarı maişet — Geçinecek Müniyet — Süder — (Fr.) Suits Ma'yetinde — Yanında Makabl — Önce, öncesi Örnek: İşin makablini bilmiyordu. «İşin önces'ni bilm yordu. e — Betke — (Pr.) Article kamı memuriyet — Örün Mrkarrı hükümet, makarrı idare, pa- yitaht — Başşehir — (Fr.) Capitale rkez — Baskent wri vilayet — İl başkendi Tçe barkendi — Kamun baçkendi Makbuzat — Girea (Banka terimi) Maldüb — Çevrik, çevrilmiş Mirksad — v".ı, ek: e 1 para kazanmak'ı para kazanm-ktı. — Böleç, 2 — Savak, Maksemm — maslak M aksud (Bak: meram) Kesit — (Pr.) Coupe tu — Kesme et — Kesenek — Usalır, beğen'k Makul hareket etmedi — (beğenik) hareket etmedi. ul — Usalmaz yri makul bir düşünce H TÇi do'u vani — Boş ne —Yeti, maliktne (T. Kö.) Malüm meçhul — Bilinen bilinmeyen Malümat — Bilgi — (Fr.) Connais- sances Malümatfüruş — Bilgiç — (Fr.) Pe- dant Malümatlı — Bilgin — (Pr.) Ins- truit Malzeme — Gereç — (Fr.) Matör'el Mamafih, maazalik, maahaza — Bu nunla beraber, böyle ise de, böyle i - ken, şu var ki Meraslek — Nesi varsa, varı yoğu Örnek: Bütün mamelekini maarif işlerine bıraktı — Nesi varsa (va- rını yoğunu) kültür işlerine bırak- &. Mamul — Yapık, yapığı Örnek: Bu #abrikanın mamulâtı sağlamlığiyle tanınmıştır. — Bu fabrikanın yapıkları sağlamlığiyle tanınmıştır. Mamur — Baymdır Mânâ — Anlam Müânasız — Yavan, boş, anlamsız Manond — Gibi, benzeş Manevi — Tinel — (Fr.) İmmatiricl Öınek Bu kitabı her okudukça yeni bir manevi haz duyarım. — Bu kitabı her okudukça yeni bir ti - nel haz düyarım. Mani, mania — Engel, önge Menkabe — | - M— 2 - (Bak: hikâve) Mantık — Lojik (T. Kö.) (1) — (Fr.) Logigue Hakim, feylesof — Filozof — (Fr.) Philosophe Felsefe — Filozofi (Fr.) — pbilozo- phic, Fılo!nı —Fildlog — (Fr.) Philo- logue Filoloji — Filoloji — (Pr.) Philolo- gie Hayatiyat — Biyoloji — (Pr.) Bio - lorle Atikıyat, ilmi asari atika-- Arkeoloji —(Pr.) Arehâologie Antropoloji — Mebhasülbeşer (Fr.) Anthropologie Grafoloji — Grafoloji — (Fr.) Gra- phologle Nâbiyat — Teoloji — (Fr.) Thöolo- gie Tolgraf — Tolgraf — taphe Fotoloji — Fotoloji (Fr.) Photo- logie İlmi nücum — Astroloji — (Pr.) As trologie Nekroloji — Nekroloji — (Fr.) Nece (Fr.) Tülig- DIKKATI DİL TEMİZLENDİK- ÇE, AYIKLANDIKÇA, noşonoşnuüzun VE LTILARI DÜ- elRER AY- NIR. ÖZ DİL ÜĞÜNDEKİ RİN YAYIL- YARDIM BİR BORÇ- RA NE rologle Bakteriyoloji — Bakteriyoloji — PFr.) Bacteriologle ülarz — Jeoloji — (Pr.) Göologle Jigantoloji — Jigantoloji — (Er.) Gigantologie ı"-'**oı — Haloloji — (Fr.) Hallo. ogie 'wbıi — İpoloji — (Pr.) Hippolo- aa VÜF L Tableau, Örnek; Sergide hiç bir güzel tab- lo yoktu — Sergide hiç bir güzel görey yoktu. Manzara, nezaret — Görü — (Pr.) Vue Örnek: Bu evin manzarasına (ne- zaretine) doyulmaz — Bu evin gö- Tüşüne doyulmaz. Manzume — Dizse ;Jıııı — Hartalık Marazı müstevli — Sal,; Pr. Epidömie TARRARLI Marazı mühliki müstevli — Kıran — (Fr.) Epidemie mortelle Mariz — Hasta Mareke — Vuruştk, uruşak — (Fr.) Champ de bataille Marifet — Blgi — (Fr.) Connais Görey — (Pr.) svnce Uaruf — Tanmmış, angın Connu — (Fr.) — Masal (T. Kö) açmiş — (Er.) Prüc matlahat — İşin re Samaaler Mamamakaren ea di İ orunundan kaldı ği idi. | Masrs” - 1 - Harç, 2 . Saypa Sarf — ciz — Saypamak, harcamak M 3, sar'alı — Tutaraklı >asetmek — Emmek Masum, birünâh — Arı, suçenz Mammiyet — Sucsuzluk, arılıle Mesun — Dolunulmaz Pammivet — Dokunulmazlık — (Pa .) İmmunite Masuniyeti mesak'n — Evlerin dokunulmazlığı. Maşer (Bak: Cemaat) — Maşuka, maşuk — Sevgili Matbaa — Ba:kı evi, basım evi Matbaacı — Basan Matbaacılıl - tabaat — Bası Matbu — Basma Matbua — Basılı Matbuat — Basın Matem (Bak: Hüzn) — Yas Matlab — Dilek — (Pr.) Demande Matlub — 1 — Alacak — (Fr.) A Tecevoir 2 — İstek — (Pr) But Matmahı nazar — Gözdikeği (Fr.) Convoltise Matuh — Bunak — (Pr.) Döment Mavera — Aşırı, öte — (Fr.) L'au delâ Mayhoş — ekşimiş Maye — Maya Moyi — Suyuk — (Fr.) Liguide iMazannci sü — Karalı — (Pr.) Sus P“(;mek: Polis mazannei sü erbabın dan olanları topluyor. — Polis ka rabları topluyor. Mazbut —usı;h,:oıh — (Frr.) Ar- rangö, comme t Mazcret (Bak: İtirer) — Özür Mazhar, nail — Ermiş Mazharı itibar olmak — Elüstü tu - tulmak Mazhariyet, nailiyet — Ergi Mazhar ılmık mail olmak — Ermek Mazi — Geçmiş Mazlüm, mağdur — Kıyık — (Fr.) Persöcutâ H başlanımıc Mebhur olmalı, behte uğramak — Ş sakalmak — Tutar *den ötürü Örnek: Buna mebnidir ki — Bun- dan ötürüdür ki Mebuş — Saylav Mebzul — Bol Mebzuliyet — Bolluk Mecal (Bak: Takat) Mecburen (Bak: Cebr) — Zorun — (Fr.) Par contrainte, foreâment Örnek: Bu isi gönül isteğile değil mecburen yaptım — Bu işi gönül 26 -4 . 935 ——— isteğile değil zorun yaptım. Mecburi (Bak: Cebr) T yükümsel — (Fr.) Obligatoire Örnek: Bu vazileyi ne kadar va* him olursa olsun, ifa etmek mec- buridir — Bu ödevi ne kadar a « Üer olursa olsun yerine getirmek — Zeriis ieymeli zoru altında kalmak, zorunda kalmak Moccanen — Par> 12, câba — (Pr.) Gratis, gratuitement | Meclis, heyet — Kurul — (Fr.) As» | samblâ, consell Örnek: Dil heyeti dün toplandı. — | Dil kurulu dün toplandı. Meclüb — Tutkun Meclüb olmak — Tutulmak Meclübiyet — Tutkumluk Mecme — Yığınak Örnek : O gün şehrin meydanı bir köylü mecmar oldu. O gün gehrin meydanı bir köylü yığınağı oldu. Mecmu — Top, tümel Mecmua — Dergi Mecnun — Çılgın, deli Mecra — Yatak, akağ Meocruh — Yaralı Mecur — Kiralık Meczup —Sanık, sapıtkan, çahk Meçhul — Bellis'z, belirsiz, bilinme . dik, tanmmamış, bilinmez — (Fr.) İnconnu Örnek: 1 — İlim meçhulü arar — Him hilinmes 2 — İzi meçhul kaldı — İzi belli- siz kaldı. “eçhüliyet — Belirsizlik, bilinmez- Vik tanmr enişlik Madar (İstisatgâh anlamına)-Söyke Medar (Terim) — Döngül Medarı ma'şet — Gecinerek Meddü cezir — Yayın çekin Medeni — Soysal Med'en — Kabir Medfun — Gömük Medh (meth) — Övgü — (Fr.) E- loge Medhal — Girit Medhar — Yığla — (Fr.) Entrepöt Mechal — Avım, ayıplı Me-lhuıü münhazim, muzmahil — Stapn Me!rl ——U an, süre'di Mef-edet (Bak *Otan — Tutkun Mtun ve meshur olmak — Tansı. mak — (Fr.) Etre charm& Meftur — Bezgin, brkken Mehabet, heybet —A ybat Meharet — Uzluk — (ör.) Adresse Mehaz — Kaynak Mehcur — Ayrı, irak, uzak birakil - miş, atılmış Mehuzat — Alınç, giren (Banka te- rimi) — (Fr.) Tntrde Medfuat — Verinç, Çıkan (Banka te rTimi) — (Fr.) Sortie Mehd —Beşk Melfuf — nwn — (Fr.) İnclus, ci-jolnt Mehib — Aybar Örnek: Mehib bir asker — Aybar | bir asker Mehtab — Ay aydınlığı, ay ışığı, bay (T. Kö.) Örnek: Onun yazı işlerinde büyük melekesi var. — Onun yazı işlerin- de büyük vordamı var. Müluf — Alışık Mekân — Yer Meknuz — Gızli, gömülü saklı Mekr (Bak: Hile) Mekşüf — Acık Memduh — Özet Memer — G-çit, geçek Memen (Bak: Melâz) — Sığınak Mamlâha - Tüuzla Memleket — Ülke, mümlek.t (7.K.ö.) — (Fr.) Pays Memlü — Dolu Memlük — Karabaş Memnü — Yasak Memnun — Hoşnut Memul — Umulur Memur — İşyar Menaat — Sarplik | | | | |