1” “Son Posta,, nın Hikâyesi “Wim Annemin Oğlu Hmmm». Yazan : Muazzez Tahsin Berkand 4m Ferid ağabeyimle ana baba bir kardeş| haftabaşı eve gelen Tıbbiyeli ağabeyime, olmadığımız halde onu kendi öz kardeş-| en güç vazifolerimi, içinden çıkamadığım Jerimden çok severdim. Esasen babala -Jen zor derslerimi yaptırmaktan çekin - rımızın ayrı olması fikrimce bizim tam | medim. Onun masanın başına, tâ yanıma kardeşliğimize bir halel veremezdi. Ma- demki o da, benim gibi, annemin boymu- na sarılıyor, onun sağ yanağının orta - sındaki hafçe batık olan yere dudak - Jarını değdirerek ona: — Anneciğim! diye hitab ediyordu ve mademki ikimizin de başlarımız annemin kumral saçları üzerinde birleşiyordu, o halde Feridi öteki kardeşlerimden ayır - mağa hiç bir sebeb olamazdı. Ferid ağabeyimin de bana karşı gözle görünür derecede büyük bir sevgisi var. dı. Evde benden başka daha beş karde - gimiz olduğu halde, ne kızlara, ne de er- keklere bana gösterdiği büyük alâkayı göstermez, bana baktığı gözlerle kim - seye bakmazdı. En büyüğümüz olan Feridin, silenin küçüklerinden biri olduğum halde beni seçerek kalbinin en sıcak şefkatini bana vermesi annemle babamın gözlerine yaş getirecek derecede onları mütehassis et- tiği halde diğer kardeşlerimizi dırmaktan hali kalmazdı. Öyle babamdan sonra en çök korktuğumuz ve saydığımız bu ağır başlı ağabe; benim yanımda iken ç benimle meşgul olması ve haft dan biriktirdiği paralarla be cak oyuncaklardan be dükçe bu hediyel, bana kitab, ipek çorab gibi hediyeler alması öteki kardeşlerim kısken ıyacak hâdiseler mi idi? Fakat evde Feridin Nilüferi en çok sev- mesi Yavaş yavaş normal ve çok tabii bir başladı ve se - tikçe bunu artık kimse mühim- semedi. Yalnız, Ferid ağabeyimin bu ter- cihinden kendime bir gurur hissesi çıka. riyor ve onun sıcak sevgisini çocukluğu. mun ve ilk gençliğimin en kiymetli bir duygusu gibi de taşıyordum. Daha beş yaşında minimini bir bebek - ken bütün huysuzluklarımı, şımarıklık - Yarımı, koskocaman bir adam olan Ferid ağabeyime karşı yapmakta tereddüd et - mezdim. O da, kalabalık bir ailede bit - tabi pek fazla şımartılamıyan bu sevgili kardeşini kucağına alır, onunla saatlerce meşgul olur. onu büyük kardeşlerin ve hizmetçileri indeh hafaza ederdi. Sonradan rad” ge. adım adım ta “Son Posta,,nın Edebi Romanı: 30 — Bilâkis bu benim için iyi bir meş- le olacak ve bu zavallı çocuğun saa” ni hazırlamakla pek memnun ola * cağım. — Çok güzel... O halde Feridi size emanet ediyorum. Onu mükemmel bir adam olarak ortaya çıkarabağınıza e * munim, Genç adamın bu sözlerinde, tesadü - Ten olacak, hiç bir istihza yoktu. Ertesi s&bah erkenden Muallâ küçük zenciyi kendi ki dibinde buldu ve daha o günden ona alfabeyi öğretmeğe başla” dı Kocasının üç sene müddetle yanında yasattığı bu zavallı Oo yavrucakla hiç meşgul olm nı ve fakat, maddi ve â hi başka birisi hatırla” iyük bir tehalük ve sa- zlığını itiraf ederek| ığını gören Muallâ, o teşkil eden his ve nda tamamile şaşır- le tezad Hayatı daima sert bir kalble, soğuk bir muhakeme ile, haşin gözlerle gören bu bu gibi tesirler altında meydana getir oturup sarı saçlarımı okşıyarak bana derslerimi göstermesini, bana yardım et. mesini bugün bile hatırladığım zaman gözlerim minnet ve teşekkürle yaşarı - yor. Ben on beş yaşıma geldiğim zaman, Yirmi beşini aşmış olan Feridin bana kar- Şı olan büyük sevgisi büsbütün artmıştı. | Benim sıhhetimle, benim tahailimle, beni alökadar eden en küçük şeylerle yakın - dan meşgul oluyor, eve aid bütün mese - İeleri, bir defa umumi bakımdan, bir de- fa da bana taallüku bakımından muha- keme etmekle devam ediyordu, Babam orta halli bir memurdu ve ka- labalık #ilemizi ancak idare edebiliyor. du. Böyle İken ben en zengin aile kızla - rile rekabet edebilecek kadar iyi giyinir, İyi gezerdim. Bunda Ferd ağabeyimin yardımı vardı; çünkü onun babasından Nima oldukça bir parası mevcud- İdu. Annem çok defa onun bu masrafla - rma itiraz etmek istemiş, Fakat a sarfetmek bence bü -| haftada bir iki defa Sanihanın yardımile | buluşmağa başladık. Lise diplomamı aldığım gün, evde bü- yük bir bayram yapıldı. Bunu, bittabi &- gabeyim doktor Ferid Bey yapmıştı, Bü- tün alle ve arkadaşlarımız bu sevinçli günü bizde geçirmeğe davet edilmişler- di. Bunların arasında Saniha ve Fanl da vardı. Liseyi bitirmiş olmak benim için, sırf Famla yaklaşmak ve hayatlarımız birleştirmek bakımından mühimdi; hal i Ferid bunu, bilmiyorum, nasıl bir hâdise telâkki ediyor ve beni hediyelere boğuyordu. Keşki o büyük gün hiç gel meseydi! Keşki ben, o müdhiş bakikati öğrenmeseydim! İlk defa o sevgisin n, çocukluğümun en sıcak n ağabeyimden bir düş- man gibi nefret ettim, onu sadece kendi menfaati gördüm! Saniha ile bir yolunu bulüp Fazılla beş on dak'ka olsun bahçede yalmz kala. bilmek için bir manevra yapmıştık. O güne kadar ağabey gördülüm ve sevdi. adamın k ç gözlerinin benden bir saniye uzaklaşmadığını rasıl & i ve yük bir saadettir anne... diyerek bunla rin önüne geçmişti. Ferid ağabeyimi dünyada herkesten çok ğe başlamış, on yedi hayata onu sevmekten bi detin mevcudiyetini tahayyül etmemiş - tim. Ona yaklaşıp kollarımı onun boy - nuna dolıyarak başımı onun göğsüne koy- duğum zaman en büyük kederimi bile u- nutuyordum. Hele orun geniş elleri saç; mw okşar, sıcak dudakları alnımda, ya « k bir saa -| lursa olsun akan göz yaşlarım, acile ka- baran göğsüm sükünet bulurdu. Yerid ağabeyim benim ilk genç kızlık senelerimin ideal erkeği idi; istikbalde hayatımı elleri arasına vereceğim adamın tıpkı ona benzemesini istiyor, hayalimde başka bir erkek çehresi yaşatamıyordum. Nitekim, Fazılı biraz ona benzediği için sevmeğe başlamıştım. aşıma kadar| ç naklarımda dolaşırken her ne sebeble o-|, bilirdim! Tam biz ağaçlar arasın z aşkımızı söylerken Fe lerini karşımda bul madan, Fazıla bir şey doğruca ve ânnemin (odasına çıktım hıçkırıklarla sarsılarak os na Fazılla birbirimizi sevdiğimizi, onunla evlenmeğe karar verdiğimizi söyl min acile sararan y züm önünden gitmiyor; beri konuşurken titriyen sesi hâlâ ku dim zü rımda çı — Fazılla m? Aman Yarabbi* Ya Fe- l id mi? Ne söylüyorsunuz anne? | in bu izdivaca mâni olmasina in var mı? Gider, ona yalvarırım. adar benden bir şey esirgeme - gibi buna da izin verir, Fazıl en sevgili arkadaşım Sanihanın ağabeysidir. Serelerdenberi onlara gidip| gelirken Fazıla rastlar ve onunla bir dost gibi konuşurdum. Onun bana, bir dosttan | daha yakın gözlerle baktığını farkettiğim | İgün, Ferid ağabeyime çok benzediğini, gözlerinde onun müşfik ve derin bakışları olduğunu, saç! l onunla! Muazzez Tahsin >: İdiği eserlerin zayıf ruhlu insanları, he- İle kalbi ümidle dolu olan gençleri 2e - hirliyecek bir mahiyette olduğu mu - hakkafktı, Halbuki, hayatı biraz sevse, saadete biraz olsun inanmış olsa, ne güzel eser- ler vücude getirecek, yazdığı yazılar ne kadar bedbaht ve ümidsiz insanın kal- bine ışık verecekti! Kocasının kitablarını okudukça onun ruhundaki vahşete, itimadsızlığı ve bezginliğe hayret ediyordu. Bir gün öğle yemeğinden evvel sa - İlonda olurmuş, kocasının bir kitabını | okurken, tesadüfen Cevad içeriye gir- İdi ve omun elindeki eseri görünce sor- Jdu: — Bu kitab hakkında fikriniz nedir Muatlâ? Genç kadın henüz daha onun mühey- İyiç ve tatlı ifadesinin tesiri altında ve İ beyecan içinde olduğu için derhal de- İ vab verdi: — Ne kadâr güzel yazıyorsunuz! Bu Her şeye izin verir, fakat senin baş- kasile evlenmene razi olamaz kızım kü seni o senelerdenberi seviyor, dine saklıyor. — Aş — Kızım o benim oğlu nu çün- n eyim mi? Ne diyorsunuz anne? değildir. Bu « genç etmek $ benim kocamın oğludur. B çin çalışan bir hodbin olarak! iken)|se iddi bir tavırla: mütehassis oldum Mual asıl kitdbın ruhu ve içinde Bu beklenmedik sual karşı im şaşirm Bir iki sa | düdle durdu, sonma samimi olmağa ka- İ rar vererek söy! » — Bazı yerlerini çok beğendim, bazı” larını daha az. Onun hâlâ asıl düşüncesini gizlemek istediğini anlıyan muharrir ısrar etti — Hangileri hoşunuza gitti, hehgile- gitmedi. Bunları bana açıkça söyle“ mez misiniz? Bunun üzerine Muallâ, sarih bir ifa- İle ve çok samimi ve açık bir Jisanla düşündüklerini söyledi. Anlattıkça açı- lıyor, kelimeleri daha kolay ve daha çabuk buluyor, bütün fikirlerini söy- Tüyordu, Cevad onun karşısında bip masaya dayanmış, büyük bir dikkat ve alâka ile karısının sözlerird ' dinlemiş, onu Aelâşlandırmaktan korkarak, bir defa bile kendi fikrini ileri sürmemişti, O susunca cevap verdi: — Hakikaten sizin düşünceleriniz çok güzel ve benimkilerden pek daha' yük- sek! Bunları size temiz kalbiniz, sâf vicdanınız ve derin duygularımız ilham ediyor. Benim gibi çok yaşamış, çok görmüş ve hayatın fena taraflarını ta- nımış olan bir adamın bir gün gelip böyle yilksek duygulara varabileceğini ümid eder misiniz? kitabı büyük bir teessüfle bitirdim, O- i mesini istiyordum, Bunları söylerken dudaklarında her am ne acib bir mahlüktu! Onun | nun daha, daha uzamasını, hiç bitme" | zamanki şeytani ve müstehsj tebessüm tekrar canlanmıştı, s İıztıraba benziye: leri mucibince (200,000) adet (100) kiloluk ve (50,000) adet te çuvalı kapalı zarf usulile satın alınacaktır. II — (100) Kiloluk çuvalın beherinin muhammen bedeli (46) kuruş, (50) kilo - Tuk çuvalın beherinin muhammen bedeli (27) kuruştan (105,500) lira; muvak. kat teminatı (7912) Jira (90) kuruştur. HI — Eksiltme 12/4/939 tarihinde Çarşamba günü saat 15,30 da Kabataşta Le- vazım ve mübâayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır. IV — Şartnameler her gün sözü geçen şubeden ve İzmir, Ankara başmüdür. lüklerinden (525) kuruş bedel mukabilinde alınabilir, V — Eksiltmeye iştirak edecekler mühürlü teklif mektublarını kanuni ve - saikle 9 7,5 güvenme parası makbuzu veya banka teminat mektublarını ihtiva edecek kapah zarfların ihale saatinden bir saat evveline kadar komisyon baş - (1845) kanlığına makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır. Cağaloğlu erkek ortaokulu satınalma komisyonundan 7/4/889 Cuma günü saat 15 te İst. Beyoğlu İstiklâl caddesinde 349 numaralı binada liseler muhasebeciliğinde toplanan okul komisyonunda 2180 lira 40 ku - ruşluk keşif bedelli okulumuz tamiratı açık eksiltmeye konmuştur. Bu işe ald şartname ve mafia şeralti okulda görülür. İlk teminat 164 lira olup eksiltmeye iştirak eklerin en az 1000 Wralık bu işe benzer iş yaptıklarına dair eksiltme gününden 8 gün evvel İstanbul vilâ- yelinden alınmış ehliyet ve 1989 yılı Ticaret odası vesikalarile beli gün ve sâatle teminat makbuzile komisyona gelmeleri, (1919) İstanbul Erkek Lisesi Satınalma Komisyonundan: 4/4/939 Sah günü saat 14 de İstanbul Beyoğlu İstiklâl caddesinde Liseler Mu- hasebeciliğinde toplanan Okul Komsiyonunca 1888 lira 18 kuruş keşif bedelli Li- semizin çatısındaki aydınlık veren kısmın tamiratı açık eksiltmeye konulmuştur. Bu işe aid şartname, mukavele ve nafıa işleri şartnamesile keşif hülâsas mek tebde görülür, Muvakkat teminat akçesi olan 142 kiramın belli saatten evvel Li- U i veznesine yatırılması gerektir. benzer en az bin liralık iş yaptığına dair idarelerinden almış istinaden, İstanbul Vilâyetinden eksiltme muş olması İâzım gelen bir ehliyet e Komisyona müracaatları, tarihinden sekiz ame İle ve 939 yılı Ticaret O- «1785» ik LİE ic SABAH, ÖĞLE ve AKŞAM Her ye mekten sonra günde 3 defa muntazaman dişlerinizi fırçalayımız. diğim zaman öksüz kalan Feridi de be -Jşarak Fazılla evlendim; fakat hâlâ one I tirmiştim. | kanşı beslediğim kin vakit vakit içimi mün önündeki perde bir ateş gibi yakıyor, tam on yedi sene tı ve ben hakikatli gördüm. Kardeş) kalbimde saltanat süren rakibeiz bir ağa- lediğim adamın beni niçin bu kadar| bey sevgisini kirleten Feridi kabil değil, ni anladım ve içimde Ferid ağa -' affedemiyorum. yime karşı doğduğum gündenberi bes-| rabe Yarınki nüshamızda: Aşkın kudeti Yazan: H. Alaz m o yabancıya, annemin oğ - rşı sonsuz bir kin ret canlandı | Ondan kaçtım; beni aldatan, benim ço- -İcük kalbimle oynıyan o adamdan uzakla- —— wn kalbinde hiddete, acıya iz bir heyecen vip ışık - zlerden gözerini ka- oğuk bir sesle: Kuallâ siri arkadaşma bil - âve ediyordu. Senin mektublarından onun hak * yukarı bir fikir edindim; ii gözlerimle gördükten son mad ne düşündüğü” 'ud edecek bir tiy- doğru söyliyen bir insansı - ”. hakkınız var, maamafih yanılmanız ihtimali de yok değil... Be- nim neler yapmağı muktedir olduğumu kimbilir? Kimbilir? Hattâ ben bile bu- nu bilmem. bunu itiraf ediyorum, Zeyneble mürebbiyesinm içeriye girmeleri, o vakte kadar alışmamış bir çığırda ilerlemiye başlıyan bu muha - Verelerine nihayet - vermişti, fakat Ol çay, Mektublaştıkları halde, istediğ gürler donme Sa ri, kei mima okuması" | Sar şeyi ona söyliysmediği için onunla MEn Sm si da Me ; z kalıp derdisşmek, ona içinin alaz ki yüz alen el artan acısın: anlatmak için ya” akkında onun ne ŞU! anla” mak için onunla bu mevzu üzerinde İ konuşmağe başladı. Fakat bu konuşma- İlar, ilk defaki gibi, yani Muallâda fena bir tesir yapan müstehzi ve mağrür bir şekilde değil, daha samimi, daha münis ve mütevazi bir lisanla cereyan ediyor” du. manda kocamın dx hem dün yada en samimi dostum olan seni, hem de Cevad beyi tanımasını istiyorum. Bana mutlaka derhal cevab yaz; faz la vaktim yoktur. Şayed Beykoza gitti- ğimi istemiyorsan seninle dişarıda bir yerde buluşur, konuşuruz. Seni öyle göreceğim geldi ki Muallâcığım. Musllâ da Lâmiayı görmeği pek isti- andan da kalbine isimsiz bir ıztırab veriyordu. Lâmia İle kocasının kumru” i iştiklerini ve mes'ud olduk” larını görmenin kendi kalbinin gizli yarasını esinden korkuyordu. “ Bir mesele daha vardı. Kendisini İz- mitten getirip Bevkoza gömen kocası ir kabul etmesine, bir nede mümar lar gi xm edecek miydi? Müreteddid nazarlarla saate bakı. Lâmiâyı ertesi gün için davet etmek Muallâ arkadaşı Lâmiadan bir mek- tub almıştı. Bu mektubda genç kadın İzmirden İstanbula geldiğimi, bir kaç) isterse telgraf söndermek için önesk gün kalıp tekrar gideceğini, bu müddet | vakit vardı; yoksa geç kalacaktı, Lâkin zarfında arkadaşını bir defa olsun gör-| bundan evvel de nezaketen Cevada da- mek istediğini yazıyor, bu vesile ile ko|nışması ve bunun için onun dalres'ne casını da tanıyarak yazılarına meftun| gitmesi lâzımdı olduğu bu meşhür romancnın kendi - (Arkası var)