Resmımiz, Londrada çıkan Deyli Telgraf gazetesinin idarehsnesini ve gazetenin çık- madan evvel geçirdiği safhaları göstermek-| ayi şebirde, yani Londrada (Deyli Eks - tedir. pres) gibi günde (200000) dan fazla sa -! Bu safhalar Türk güzetelerinin nasil çık-İten gazeteler mevcuddur ki onların tesisa -! miyalım ki (Deyi Telgraf) gazetesi günde 500,007 - 800,000 satan bir gazetedir. Gene e. bilen okuyucular için pek de meç-İtanı düşünürken nisbeti bitlabi daha tazta| ılamaz. Yalnız arada büyük bir te -| büyültmek lâzımdır. Şimdi numa:a srasile —. isbeti farkı vardır. Resmi tetkik e - (Deyil Telgraf) gazelesini gezelim. okuyuculara gunu da söylemeyi unut -| Aşuğıdaki numaraları resimde arayıp bu- Junua: (1) Başmuharrir, (2) Tahrir müdürü, (3) Heyeti tahririye muavinleri, (4) Mubbirler, !(5» Sanat kısmı muharrirleri (resim daire- s0), (8) Mürettibhane, (7) Fotoğraf dâlre- si, (8) Basim dairesi, (9) Musahhihler dal- resi, (10) Döküm dairesi, (11) Döküm dai — resi, (12) Makine dairesi (burada munzzam tabi makineleri vardı 0 dalresi | 64 sene sonra alevlenen tarihi münakaşa | Abdülâzizin katledild iği iddiaları doğru mudur? Sultan Aziz, Topkapı sarayında geçmiş kanlı faciaları hatırlıyarak: “ Acaba, Beşiktaşta bir mahalde ikamet edemez miyim ?,, diye yalvarıyordu —10— Hafız Mehmeğ Bey, derhal mukabele Fakat Sultan Aziz bu cevabnameyi ©-| ederek: kurken yüzünde yels ve keder alâmet/| — Amar efendim. müsterih olunuz. leri beliriyor; okumasını bitirdikten son-| Zaman, o gibi badirelere müsal# değii. ra: dir ve, nefsi nefisi hümayununuz, emni. — Süphanellah.. acayib... yeti kâmile altındadır. Hiçbir kimsenin, Diye söyleniyor. sonra Mehmeğ Beye| efendimiz hazretlerinin bir kılına hata dönerek: getirmesi tasavvur edilemez. Böyle ah- — Bunu kendisi mi yazdı?. vale, ihtimal vermeyiniz. Hamdolsun, Diye, soruyor. Sultan Aziz, yatağının üzerinde oturu-| tutunuz. yor. Mektubu, yatağının kenarma koyu-| Diye, cevab veriyor. yor. Derin bir düşünceye dalıyor, Fakat bu süz! Bu sırada, deniz tarafmdan bir tokımletmiyor... - gürültüler ve bağırışmalar duyuluyor. | bi - eski kanlı Mâilerden, bazı pad, Halk, nümayiş yapıyor. İşahlara yapılan sulkasdlerden bahsettik. Sultan Aziz bu sesleri düyar duymaz:İten sonra: — Ben, bu hali beğenmiyorum, ve pek| — Allah aşkına olsun, şayed böyle bir çirkin görüyorum. Asker ve ahali tara-| hal hissetmekte iseniz, her nasıl ederse. fından icra edilen nlmayişler, fikrimelniz ediniz. bir miktar (sem) tedarik edip d mi ede-|bana yetiştirin. Diyor. Hafız Mehmed Bey, emniyetteyiz. Hatırı hümayununuzu koş| r. Sultan Azizi tatmin! gene bir takım te- selli verici sözler söylüyur, Hayat korku- sundan garib evhamlara kapılan hükün- darı, bir dereceye kadar müsterih ede- biliyor, Fakat, Sultan Azizin etrafındaki ab- luka çemberi, şiddetle daralıyor. Sabık hükümdar ile Topkapı sarayına kapanan valide sultan, şehzadeler, Kadınlar ve bendeğindan mürekkeb olan (18) kişi den hiç biri, baricle en küçük bir ihti- lâtta bulundurulmadığı gibi, hariçten de bunlara vukubulan en k temas va- staları kesiliyor, Yalnız (irtibat) vazife- si, Hafız Mehmed Beye veriliyor. Fakat un da daimi sürette tarassudu için, zbaşı rütbesinde bir zabit terfik edi. liyor. Sultan Aziz, bu dar çember içinde st- kıldıkça sıkılıyor. O sarayda vukubulan kanl faciaları hatırlıyor, Oturduğu dai- rede şehid edilen $ üncü Sultan Selimin kan kokularını duyar gibi olüyor. (Devamı 10 uncu sayfada) (burada memurlar gazeteleri paket yapar ve başlarının üzerindeki asansörle günde - rirler), (4, 15, 16) (Makine dairesinde basi- lan gazeteler mütehatrik şeridler Üserindelmek odaları, (26) Mutfaklar, tevzi dalresine gönderilir, orada paket ya-İve merdivenler (o (28) Marangozhane, İlânat büroları, (80) İş büroları, (31) Umumi pıbır, tekrar ayni yoldan aşağı indirilir ve kamyonlara yüklenir), yeti tahririye daireleri, (22) İçtima salonu (23) Yemek salonu, (24) Muharrirlerin. ye“ mek odamı, (25) Gazete mensublarınm ye * (17) İkinci tevaintİmethal, (32) Dehliz, (33) Asansörler, (0) Asansğf a) 0 dairesi, (18) Umum! müdür, (19) Tahrir vel Büyük merdiven, (36) Çıkış kapısı, (97) Fle sokağı. idare daireleri, (20) İlân müdürü, (21) He- Kuşaklı uskurlarla gemi süratleri artırıldı Almanya bugün seksen beş mil; nu bulan nüfusunu doyurabilmek için vâr kuvvetile çalışmaktadır. Aylardan- beri gıdasının mühim bir kısmını de * niz'erden temin etmeğe (başlamıştır. Son zamanlarda balık sarfiyatı pek faz la artlığından çok süratli balıkçı ge - mileri inşasi zaruriyeti hasıl olmuş - tur. Fakat süratli vapur inşa eylemek mühim bir masraf meselesidir, On mil süratten sonra makinelerin kudretinin bir misli © arttırılması icab eder, Meselâ 1,000 tonluk — bir balıkçı gemisi farzedelim: Tl mil sürat temin edilmesi istenirse 650 beygirlik'ma - kine iktiza eder. Fakat ayni geminin 12 mil sürat ile seyreylemesi için makinelerin kuvve tinin 1280 beygire (çıkarılması lâzım gelir. Bu da mühim bir masraf meselesidir. Masraftan tasarruf etmek suretile a » ami randımanın o temini için Alman mühendisleri vapur uskurlarının etra” fına resimde görüldüğü gibi bir kuşak geçirmeğe başlamışlardır. Bu çember geminin kudretini yüzde 30 ile 50 arasında arttırmaktadır. Mah rukattan fazla sarfiyat olmaksızın ge- minin sürati artırılmaktadır. Bu kuşak bilhassa fena havalarda te- sirini göstermektedir. Bir tecrübe yapılmıştır. Kuşaklı us « kura malik bir balıkç: gemisi dalgalı bir denizde 350 beygirlik motörile 830 beygir kuvvetindeki motöre malik ges mi kadar sürat temin eylemiştir. Bugün Almanyada (bilhassa küçük © ve vasat çaptaki gemilerin 500 ünden fazlasında bu kuşak kullanılmaktadır. Yapılan kömür hesabı bir balıkçı ge « © misi için bir senede 760 ton kömür tas sarrufu imkânı isbat eylemiştir. Bu usul Fransada dah: tatbik edil « meğe başlanmıştır. ;