10 Mart Son Postanın tarihi romanı: © — İyi bir pehlivan olmak için sok | büyük bir arzu çekiyorum, Ve kendi- me şeref kazandırmak için de namdar bir pehlivan ile bir kere olsun güreş -! mek istiyorum. Dedi. Bu sözler, Mihailin çok hoşuna gitti. | — Delikanlıl. Ben öyle bir pehliva -' Bım ki, adım dillere destan olmuştur. Malatya askerinin serdarı olan namdar pehlivan Hüseyin Gazi bile sağlığında benim önümden kaçmış, elimden güç kurtulmuştur... Mademki bu işde nam ve şan almak istersin. Haydi gel, sana bir kaç oyun öğreteyim. Dedi. Battal, babası hakkında söylenen ya- İan sözden çok müteessir olmakla be - raber, bu teessürünü hissettirmedi. kis büyük bir sevinç göstererek: — Beni, çok memnun edersiniz. Bu- yurun. Lütfedin şu oyunlar: gösterin. Diye, mukabele etti. Battal ile Mihal, köşkün önündeki düzlüğe çıktılar. Mihail, Battalın levend gibi endamı- mı gözden geçirdi. Dudaklarında, ga * Tib bir tebessüm belirdi. — Delikanli. Silâhlarını çıkar da oy- Battal, zihninde tasarladığı hareketi Mibaile sezâirmemek için nezaketle eğilerek: — Serdar! Benim arzum, düğün der- nek pehlivanlığında değil, cenk pehli- vanlığındadır. Lütfedip siz de silâhla- rınızı taksanız ve benim ile oynaşsanız, beni daha çok memnun edersiniz. Dedi. Mihail, Battalın bu teklifine gülerek, belindeki altın ve elmas işlemeli hans çerin kabzasını gösterdi. — Bu, bana kâfi gelir. Diye, mukabele etti. Battal ile Mihail, evvelâ meydanda bir #ki defa döndüler, dolaştılar. bir kaç kere hafifce oynaştılar. Battal, evvelâ gevşek hamleler yap” tı. Mihallin gücünü, kuvvetini sınadı. Sonra, birdenbire onun karşısında di- kilip bacaklarmı gererek: — Ey, Şemasın seraskeri. Hamle ediyorum. Diye bağırdı. Ve, korkunç bir kaplan gibi, dev cüsseli Mihsilin üzerine atıl- dı. sıkı dur. kat Battal, ona göz açtırmadan, bac larının arasma girdi. O koca vü bir çekişte yere serdi. Göğs tüne oturarak hançerini çekti. — Yalancı mel'un!, Hüseyin Gaziyi nerede yendin de kaçırdın.? Kahpel Je pusuya düşürdüğünüz o müb şehide iftira etmekten utanmaz mi Ben, onun oğluyum. Eğer mecalin var- sa, bana mukabele et. İşte, başını ke- #iyorum. Dedi. Mihail; 9 kadar şaşırmıştı ki, bir an- da söz söylemiye muktedir olup cevab bulamamıştı. Elini kurtarıp hançerini çekmek is- tedi. Fakat, Battalın çelik gibi parmak” farı, bileğini o kadar sıktı ki, buna im- kün göremedi. O zaman boğuk bir fer- yad ile: — 'Tutun şu Allahım belâsını... Diye, seslendi, Oradaki beyler, Battal ile Mihailin oynaştıklarını sanıyorlardı. Onun için, bu tarafa ehemmiyet vermiyerek, sö” ze dalmışlardı. Fakat Mihailin can havlile bağırma" #mı duyar duymaz, yerlerinden fırla- dılar, Serdarlarının o korkunç vaziye- tini görür görmez, dona kaldılar, Battal, elindeki hançerin kabzasile, Mihailin başına bir darbe indirdi. Onu bir an içinde sersemletti, Ve hançeri- Saide hatun ağlaya havaya kaldırdı. Ne yapacaklarını $0- şırmış olan beylere ve uşaklara doğru sallıyarak” — Ben. Hüseyin Gazinin oğlu Bat - talım,.. Babamın Kanını, şimdilik Mi- hailden aldım... Şemas da, vaktine ha“ zir olsurt.. Yerinizden kıpırdamayın. Hepinizin kafasını birer birer koparı * rim, Diye bağırdı. Koşa koşa, Aşkarm yanına gitti, Yer- den mızrağını çıkararak bir hamlede atına bindi. Mızrağın ucunu ileri uza” tarak, yıldırım süratile fırlayıp gitti. * BABAMIN EKMEĞİNİ İSTERİM. Battalın, bir gece yarısı, apansızın ortadan kaybolması, Malatyada her - kese hayret vermişti. Saide hatun, ağlıya ağlıya Ömer be- ye giderek: — Cafer, benim evlâdım ise, size de Hüseyin Gazinin yadiğârıdır. Başına bir iş gelmesinden korkuyorum. Ne yapın, yapın onu buldurun. Diye Tica etti. Ömer bey, buyurdu. Bir çok atlılar, her tarafa dağıldılar. Dağ, taş bırakma | Son Posta'nın tefrikası: 53 ağlaya Ömer Beye gitti yıp her yanı aradılar, izini bile bulamadılar, Saide Hatun: Lâkin Caferin — Evlâdım.. Caferim... Nerelere git- tin.. derdli anacığını kimlere terkettin? Diye, zârı zârı ağlıyor.. kanlı göz yaş” İları döküyordu. Günler geçip de Battal ortada görün- mediği için, hem Ömer beyin ve hem de halkın merakı, arttıkça artıyordu. * Böylece aradan, yedi gün geçti. Ar * itik Battaldan, herkesin ümidi kesil - mişti, Lâlü Tevebil, günlerce ve gecelerce İ Batlalı aramaktan bitab kalmıştı, Fa- kat onu bulamayınca, meyus ve müte- essir bir halde dönerek eve kapandı. Düşünmiye başladı. 'Tam bu sirada, bağ evinin kapısında bir at kişmemesi işitildi. Tevabil, pen- cereden bakıp da Battalı görür görmez, sevincinden kendini kaybetti Fakat çarçabuk kendini toplıyarak, sesi yetti ği kadar bağırarak: — Müjdel. İşte, aslanımız geldi. Diye, Saide hatuna seslendi. (Arkası var) İbiraz kumlu toprakla yoğuruluyor. Türk hisarında Hisarın kumandanı vürudü mden dolayı bana selâmlar göndermekte gecikmedi. Buna alaturka kebab edilmiş koyun eti dolu bir tepsi de ilâve etti Tercüme eden: Bu fafstiâtı verişim Tatarların ahlâkı hakkında bizi tenvir ettiğinden teri gel- diği şüphesiz takdir olunur. görülür. i Yolumuz bizi Karadenize yaklaştır- muştı, Vakit vakit, kıyı sıra gidiyorduk.) Yalnız dalgalar gürültüsü bile bizi a- lâkadar edecek bir mevzu teşkil edebili- yordu. Çünkü şimdıye kadar geçti il, düz ve çıplak ovalarda bundan bile mah- rum idik, Daha geçeceğimiz yerler de ay- ni surette çıplak idiler, Fakat bana temin edildiğine göre, evvelce buralar. orman ile örtülü imiş. Nogaylar en ufak kökleri bile sökmüşler. Bu da her türlü baskın ihtimalini ortadan kaldırmak maksadile yapılmış. Bu #htiyat tedbir! filhakika iki saat içinde başka hir tarafa nakletmesi kabil, gayet mütehavriz bir milleti emniyet al- tında bulundurabilirse de Tatarları bu #klimde elzem teshin vasıtalarından mah. rum bırakmıştır. Bu vasıtayı elde etmek içindir ki her aile sürülerin pisliklerini itina ile toplar ve biriktirir. Bu pislikler Bir nevi etourbe» hâsıl oluyor. Maatteessüf bu teshin vasıtası Tatarlar: ısıtmaktan ziyade tütsülemeğe yarıyor. Hiçbir kavim Tatarlardan daha per- hizkârane yaşamaz, Darı ve kısrak sütü onların mutad gıdalarıdır. Maamafih Ta- tarlar eti pek çok severler. Bir Nogay bü- tün bir Koyunu yalnız başına yiyebile- ceğini iddia edebilir. Hiçbir hazımsızlığa uğramadan bu bahsi kazanması mümkün- | dür, Fakat bu husustaki düşkünlükleri- ne hasislikleri sed çeker, Hasisliği o de. Teceye vardırmışlardır ki satabilmek im- Kânı mevcud ölan bütün gıda maddeleri- ni satılığa çıkarırlar, nefislerini bunlar- dan mahrum bırakırlar, Hayvanlardan biri bir kaza neticesinde telef olduğu zamandır ki onun etile ken- dilerine bir ziyafet çekerler. Maamafih, daha evvel yetişerek hayvanı kanımı a. kıtmak suretile öldürmeğe vakit bulmuş olmaları şarttır. Hasta hayvanlar hak BAHAR KOKULARI Ciğerlerinizi nasıl yıkar, neş'emizi arttırır, zevkimizi tazelerse Nefis ve mükemmel bir gıda da Ömrümüze ömür, kuvvetimize kuvvet katar. ÇAPA MARKA Pirine ve hububat unları Sıhhat ve neş'e kaynağıdır ni göz kamaştıran bir sür'atle kullana” rak bir hamlede Mihailin kafasını kes- ti. Bu kesik basn sakalından tutarak Kuruluş tarihi: 1915 M. Nuri Çapa Beşiktaş Kılıcali ÇAPAMARKA Tel: 40337 Tatarların | daima gayet selim fikirler besledikleri| Hüseyin Cahid Yalçın kında da müslümanlığın bu ahkâmına rf- ayet ederler, Nogaylar hastalığın bütün safhalarını iüşahede altında bulundu. Turlar. Hayvanın kiymetini kaybetmeğe İne zaman mshküm olduklarına kanaat getirirlerse hayvanı tabii ölümden biran evvel öldürerek onu yemek hakkını ka- çırmamağa dikkat ederler Balta panayırları ve diğer Nogaylar hududlarında tesis edilmiş olan başka panayırlar onlara malik oldukları muaz- zam sürüleri her sene satmek imkânını temin eder, Mebzul surette elde e leri hububat ta yapağı Karedeniz ta- rikile satılır, Derilerden kireç vasıtasile ayrılan yapağılara «pelade, denilir. Bu ameliyeyi canlı hayvanlar üzerinde icra edemezler. Bu usul ile azami miktarda yapağı istihsal etmek kab'! olursa da cinsi fenalaşır, Nogayların ticaret mata- İlarına kötü cins bir miktar meşin ile bir çok tavşan derisini de ilâve etmek lâ- zımdır. Bu muhtelif maddeler 'Tatarlara sene« vi mühim bir meblâğ temin eder. Bu pi- İrayı ancak Felemenk yahud Venedik dü- | kası olarak elde ederler, Fakat bunları o İ surette sarfederler ki bu muazzam para yekünunun zihinlerd2 tevlid ettiği bü“ tün servet fikirleri mahv ve heba olur, Hiçbir mübadele ihtiyacına tâbi olup ta paranın bir kısmını tekrar tedavül sax hasına iade etmedikleri için para birikip durur. Tamahkârlık sevkile bütün bu hazineleri toprağa gömerler, Ovalar son« ra bu paraları bulmak istedikleri zamani onlara hiçbir işaret arzetmezler, Sırları, nı söylemeden ölmüş olan birçok Nogay« lar mühim mi da mebaliği ortadan kaldırmış oldular. Bu kavimlerin memleketlerini terke mecbur olurlarsa paraların: orada bıra kâcaklarını, mülkiyet hakkını ellerinden kaçırmamış olacaklarını düşündüklerine İde ihtimal verilebilir. Filhakika, beş yün fersah uzağa gitseler de onlar için değiş- miş bir şey yoktur denilebilir. Çünkü No- Raylarda sırf tasarruf ve temellük kanas atinden başka bir zevk yoktur, Fakat bu kanaat onlar için o kadar eazibelidir ki bir Tatarın bir şeyi sırf biran ona temel Tik zevki uğurunda zaptettiği çok kere görülür. Çok geçmeden o şeyi | indeye mecbur olur, istüne mühim miktarda bir para cezası da verir. Fakat o kendisine göre bir zevk duymuştur ve bundan memnundur. Tatarların hirs ve tamahı hiçbir zaman muhtemel ziyani ları hesabo katmaz. O yalnız muvakkat ve ani isti fadelerden zevk alır. Orcapiye yaklaşıyorduk. Artık yalnız İkbtü bir gece & k azabı kalmıştı. Tam bu sırada, bana gönderilmiş olan bir sâj geldi. Tatarlar Kemı tarafından hak« kımta kolaylıklar temin etmeğe memur ed i. Halbuki çok şükür bu kolay- İaikları ben kendim temin etmek saadeti- ne nail olmuştum Geceyi üzeri kamışlarla örtülü kötü bir barakada geçirdik bulunduğumuz bâ- İtaklıkta kamışıan başka bir şey yetiş mezdi. Baraka denize oldukça yakır bir mesafede idi. Ertesi sabah deniz kıyısını takib ettik. Çok geçmeden sağ tarafımız. da denize doğru uzanan yârımadanın garb kıyısını gördük. Ayni surette düz fokat bulunduğumuz ovadan yüksek olan bu arazi ovada ol « dukça hafif ve tatlı biz ş'v fle birleşiyor. du. Bu bir kordon gibi görünüyordu ve fist kısmı Orcapi müdafaa hatlarının profilini” arzediyordu. Erkenden bunla. rm boyu sıra ilerledik ve hendeği fena bir ahşab köprü üzerinden geçtik Bu köprü mall sathı Üzeri kubbeli bir kapı- ya raptediyordu. Kapıcı yarımadayı her | akşam kilid altında bulunduruyordu. Top | menzilindeki bu hatları kesen «rodoutes- lerden biri kârgir inşsat ile mesturdu. İçine top konmuştu. Birkaç Türk askeri Rus ve Tatar tacirlerine iltihak ederelğ bu kapı civarında kötü bir köy tesis et« mişlerdi. Ni (Arkası var)