Sokaklardaki levhalar okaklara levhalar astırıp halkı ıslah etmek fikri meğer yalnız bizim belediyeye has bir buluş değilmiş. Dünkü gazetede okudum. Bilmem hangi gehrin belediyesi de, öpüşmenin önünü almak için sokaklara şu levhaları astır - miş: «Kimseyi öpmeyiniz, kendinizi öptür. mayiniz.. verem öpmekle başlar.» Veremin öpmekle başlayıp başlamıya- cağına pek aklım ermez amma, O şehir sokaklarında öpüşenler her halde bizim şehrin sokaklarma tükürenler kadar çok olmal ki, nihayet belediye bu çareye baş YarMAŞ. Acaba faydarı oldu mu, hiç zannet - mem.. belki daha çok zararı artmıştır. Meselâ kadın, erkek bu lev - baları gördükleri zaman birbirlerine ga » rib garib bakmamışlar mıdır, kadın: — Senin beni iki saattenberi öpmedi - Binin şimdi farkına vacdırm. Verem olu- rum diye korkuyorsun değil mi? Meğer| © ben ne kadar bedbahtmışım da bilmiyo. rum, Dememiş midir, bu sözü işiten erkek hemen kadının boynuna sarılıp: İm Ben mi böyle düşündüm, asla, bana Diyerek kadınm boynuna sarılıp şa - pur şupur öÖpmemiş midir? Duvarlara levhalar aşan belediyenin memurları öpüşenleri görünce müdaha- e edebilirler: . — Neye öpüşüyorsunuz, haberiniz yok mu, öpüşenler verem olurlar.. Tarzında fkarlar yapar amma, onlara verilecek cevsin da bulmak güç değil ki. olmuş, bu| yüzden öpüşenlerin sayısı eskiye nisbetle | Hocs, mektebde ders okutuyormuş. Bir tepsi baklava göndermişler. Hoca bakla - vayı görür görmez ağzı sulanmış, dolaba koymuş. Tabii çocuklar da görmüşler. Hoca, çocukları bir fırsatını bulup dolab- daki baklavayı yiyeceklerini aklına ge - #rmiş. Bu tehlikenin önünü almak için: — Çocuklar, demiş, dolaba koyduğum baklavayı gördünüz mü? Çocuklar iştahlı iştahlı cevab vermişler: — Gördük hocafendi, — O baklava zehirlidir. sakın yiyeyim demeyin, ölürsünüz. “Hoca, çocukları böylece korkuttuktan sonra rahat bir nefes almış, bir aralık ta | Hikâyeyi belki bilirsiniz? ne görsün.. baklavanın birkaç dilimi ek. silmiş. Hoca çocuklara dönmüş: — Kim yedi bu baklavayı? Diye bağırmış. Bir çocuk yerinden kalk — Ben yedim hocsfendi. — Zehirli olduğunu söylemedim mi? — Söylediniz amma höcafendi, ben dersimi bilmiyordum. Orun içir; bari zehirli baklavaları yiyeyim de öleyim, dayaktan kurtulurum, diye yedim. * Sokakta öpüşenler de, çocuğun hocaya verdiği cevaba benzer bir cevab verebilir. > diğimiz için öpüştük. Birbirimizin ola - miyoruz, bari öpüşelim. Verem olalım, ö- lelim.. diye öpüştük. İ — Öpüşenlerin verem olacaklarını bil- İsmet Hulâsi Bunları biliyor mu idiniz? | Kör banker ve körler parkı Mister Hüvit isminde Nevyorklu bir banker 1929 senesinde Londraya gelerek meşhur sinema rejisörlerinden Koşvanı ziyaret etmiş, konuşmasını bitirdikten sonra ayrılarak caddeye çıkmış. Hava gü- peşli imiş, keyifli keyifli yoluna devam eden banker birden etrafının karardığı- nı, sonra simsiyah kesildiğini hissetmiş, Hayreti geçince de gözlerinin görmedi - Bini, kör olduğunu dehşetle anlamış. Zavallı adam, yasından iki şene kadar uğradığı felâkete alışamamış, nihayet ka- dere rıza göstermiş: «Mademki bir kaza- ya uğradım, buna tahammü! etmeliyim. Bu kara dünyada ömrüm oldukça, kör hemcinslerime yardım edeyim!; demiş, ve Londrada körlere mahsus bir park aç- tırmıştır, Bu park şimdi şehrin en güzel mesirelerinden biridir. Bütün bekçileri kördür, bahçıvanı, yamakları da kördür. Caz kelimesi nereden ge'mişt r? Bu kelimenin aslının yunanca olması fhiimali vardır. Tanrı manası ifade eden deostan gelmiştir. Lâtincede Allaha dev, portekizcede de dios derler. Portekiz müstemlekecileri bu dios kelimesini Afri- ka sahillerine götürmüşlerdir. Afrikalı - lar da Tanrı adını isimlendirirken, bu ke- Himenin aslını tahrif ederek «Cos evi» de- mişlerdir. Afrikada yapılan merasimlerde çalınan musikiye Cos musikisi adı verilmiş, on - dan sonra da gitgide caz musikisi denme - ğe başlanmıştır. * Iki başlı buzağı Amerikada Kaliforniyada bir çiftlikte iki başlı bir buzağı doğmuştur. Buzağının ayakları bir hayvana aiddir. Yavru nor- mal bir vaziyette yaşamasına devam et- mektedir, Okuyucularıma Cevablarım Pendikten bir mektub aldım, bir delikanlı bu mektuba: miş. Bu satırları yazanı öksüz kalmış bir çocuk sanmayınız, verdiği izaha» ta bakılırsa; — 22 yaşındadır, yüzü gözü gü - zel, gücü kuvveti yerindedir. Bana öyle geliyor ki bu genç mek tubuna şu satırları ilâve etmeyi u “ nutmuş: — Öyle birana baba arıyorum ki kızlarını bana versinler, üstelik de temin etsinler, gibi bir şey söylemesi de lâzımdı. Fakat bu teklifi satırların arasından da okuyabiliriz. Kendisine söyliye- seğim şu: — Çocuğum, başkasının sırtından zeçinmek hevesinden vazgeç, ömrün oldukça sefil kelyısın, bedbaht o « Tursun, hakir görülürsün, R. B. imzasile aldığım bir mektub- dan size birkaç satır okutacağım. diyor ki: — 26 yaşında, uzun boylu bir gencim, Veçhen de çirkin sayılmam, epeyce gelirim de var. 6/3/39 tarihli gazetenin Gönül İş- eri sütununda bahsi geçen genç kı m isteğime muvafık buldum. Gâzete ilânı vasıtasile evlenmek isteyişimin sebebi de muhiti tanı- mayışımdır.» Bu gencin adresi bende mahfuz- dur, adı geçen genç kız gelip isterse alabilir. * Adanadan gelen mektub Bir kadın okuyucum gönderdiği mektubun cevabını posta ile adre- sine yollamaklığımı istiyor. Cevab için pul da yollamış. Fakat adresini yazmayı * unutmuş. Mektubunun zarfı Adana postanesinin damgası- nı taşıyor, yazanın adının ilk harfi de «Ss dir, Adresini bildirirse cevas bini yollıyacağım. TEYZE dışarı çıkmış. Tekrar içeri girince dolabı| açmış; baklava tepsisine bakmış, bir de| BON POSTA Kadın Köşesi Kız çocuğunun saç tuvaletleri Bu güzel kuvafürlerin biri 14-16 yaşlar rındaki kızlar, öbürü 6-5 yaşlarındaki çö- cuklar içindir. 1 Küçüklerindir. İki yanda hafıf, iri birkaç bukle, Sol tarafta bir yiv. Bir de kâdife kordelâ... Bu kuvafür gür ve kı- vırcık saça İhtiyaç göstermediği için he- men her çöcük başına tetbik edilebilir. Şimdiki (hâle biçimi - oreo!) şapkalara da pek uyar. Çünkü saçın asıl bukleli ve en güzel tarafı şapkadan dışarıda kala- caktır. * . 11. Bu kuvaför daha büyüklerin, yeni yetişen genç kızlarımdır. Bir Amerikan tarzıdır. Pratik genç kızlar; saçlarım böyle uçları içe bükülü tek yuvarlak ha- dinde toplamayı, oldukça güç yapılan ve çabuk bozulan bukleye tercih edecekler- dir. Yüz çizgileri klâsik bir güzellikte 0- lanlar aynen almalıdırlar. OOlmıyanlar yaraşması İçin bir de seyrek kâkül kes- melidir. O vakit yüzleri olanca şirinliğile meydana çıkar, Kâküllü, kâkülsüz... İki- si de güzeldir. kadife Kadın elbisele - rinde bu sene çok moda olan kadi - fe, küçükler için de elverişli bir ku maştar, Isıtır, bir. çok biçimlere ü « yar. Parlaklığı ço cuğun körpe yü - züne yaraşır. Yu- muşaklığı da o», nun zevkini ok - şar. 'Tabit bütün bun lar, ara sıra giyi. lecek, abiyye bir eibise için düşü « nülecek şeyler - dir. Sık sik giyi « lecek bir çocuk el bisesi * yaparken kadifenin buruşma mahzurunu unut - mamalhıdır. Çocuk elbiselerinin en pratik garni- türü ketenle pikedir. Çünkü kolay yı - kanırlar, Fakat böyle ağır bir elbisede bir başkalık olsun için pike yerine beyaz saten kullanmak daha iyi olur, Mese - lâ: Üstü pikürlü bir yaka İle, bir çift saten kol kapağı, düğmeler beyaz olur- sa çiğ düşer. Ya kadifenin (renginde düğme almalı, yahud doğrudan doğru- Her kadın bilmelidir Çocukların geceleyin çalışmaları için katil, idamı talebile Bundan bir müddet evvel, Beylerbe- yinde çok feci bir cinayet işlenmiş, İsş isminde bir adam kendisinden ayrı ya” şıyan karısı Sadiye ile kaynanası Seni - hayı bıçaklıyarak öldürmüştü. O va- kit cürmümeşhud kanunu abkâmına göre Ağırcezaya intikal eden bu dava, tahkikat noksan görüldüğünden, ik - mali için sorgu hâkimliğine sevkeğil- mişti. : Sorgu hğkimliğince yapılan tahkikat neticelenmiş, suçlunun Karısı aleyhi evvelce bir zina davası ikame eti Sadiyenin İsmail Hakkı isminde birile münasebette bulunduğunu, İsânın bir gün karısile İsmail Hakkıyı Beylerbe- y. sırtlarında beraber yakalayınca, bu cinayeti işlediği anlaşılmıştır. Suçu, ikrarı ve toplanan delillerle sabit görülen İsâ, hâdisedeki hafifleti- ci sebebler muhâkemenin takdirine bırakılarak, ceza kanununun 450 imei maddesinin beşinci bendine tevfikan, İ iki kişiyi öldürmekten dolayı idamı is" tenerek, ağırcezaya verilmiştir. Dün yapılan muhakeme sırasında, suçlu hâdiseyi şöyle anlatmıştır: — Karım Sadiye ile ayrı yaşıyorduk. Vak'adan evvel zina cürmü meşhudu tertibi için zabılaya müracaat etmiş “ tim, Vak'a günü akşam üzeri vazifem- den ayrıldım. Bilâhare Üsküdar erani: yet âmirliğine giderek karım aleyhin- deki zina evrakının ve tahkikatının ne safhada olduğunu sordum. Cürmü” meşhudun yapılması için bana iki si - vil memur vermelerini istedim. Emni- yet âmiri: «— Akşam gel, sana /ki memur ve - ririz», dedi, Sonra Üsküdar iskelesine indim, Orada arkadaşlarımdan Niya - ziye rasladım. Bana karımı muhtelif yerlerde başkalarile birlikte gördüğü - nü söyledi. Niyazi fle birlikte Kuzgun cuğa gittik, Kuzguncukta, dört yol ağında birbirimizden ayrıldık. Ben kıra doğru gidiyordum. Bir incir ağa - cnm altında karımla dostu İsmail Hakkıyı birlikte gördüm. İsmail Hakkı kana doğru yaklaştı ve: «— Yanıma yaklaşmak dedi, taban” casını çekti. Ben de bıçağımı çekineö, inbanca elinde olduğu halde, kaçtı. Bundan sonra Sadiyeve dönerek, geç vakitlerde böyle yabancı adamlarla ni- çin gezdiğini sordum. Bu sırada, ka - yıhvaldem yanımıza geldi. Bana ka - rakola gitmekliğimizi söyledi, eğit - mem» dedim, Karım Sadiye yüzüme bir yumruk indirdi, anası da arkadan, saçlarımdan yakaladı. Onu itim ve iş te bundan sonra artık ne yaptığımı bi lemiyorum, kendimi kaybetmişim.» Bundan sonra dinlenen bazı şahid - ler hâdiseyi gözlerfle görmediklerini, cinayeti müteakıb vak'a mahalline git- “klerinde, iki kadın cesedini yerde ya- tarken gördüklerini söylemişlerdir. Duruşma, diğer bazı şahidlerin celb- leri için başka bir güne bırakılmıştır. Kömürle zehirlenen bir aramın cesedi Morga kaldırıldı Karısını ve kaynanasını öldüren katilin muhakemesi yapıldı —— | Suçu, toplanan deliller ve ikrarı ile sabit görülen Ağırcezaya verildi ban, gece odasında ısınmak için yaktığı! beze zehirlenerek ölmüştür. Ce” İsedi muayene eden adliye doktoru En ver Karan, ölümü şüpheli görerek c#* sedin Morga nakline karar vermiştir. Rüşvet tahkikalına devam ediliyor Karaköyde bazı fırıncı, sütçü, şeker ci ve saire gibi esnaftan haftalık sidaf almak suçundan adliyeye verilen kot miser ve polis memurları haklarındaki) tahkikata dördüncü sörgu hâikimliğin* cs devam edilmektedir. j Dün, 39 kadar şahid Adliyeye cell ve hepsinin ifadelerine müracaat edil* miştir. Tahkikat birkaç güne kada$ neticelenecektir. N Diplomasız bir dişci hakkında tahkikat yapılıyor Dün, Sirkecide bir garajda çalı Cebbar isminde birisinin diplomas dişçilik (yaptığını Müddetumumüli ihbar etmiştir. Cebbar Demirkapı Selçuk apartımanında Fatma isminde bir dişçiye iki altın diş yaptırarak od lira ücret verdiğini, fakat yapılan al <| tın dişlerin iki gün sonra düştü iddia etmektedir. Müddeiumumilikçe tahkikata başlansa mıştır. | Yangın mahallinde bugün keşif yapılacak Sultanhamamı yangını tahkikatına adliyece devam edilmektedir. Tehlike | tamam'le bertarsf edilmediğinden, dün yangın mahellinde tetkikata devam e dilememiştir. * Bugün icak eden bütün tedbirler a* nacak ve Sultanahmed birinci sull ceza hâkimi Reşidin huzurile, Müddet* umumi muavini önünde ehlivukuf tw rafından esaslı ve ikinci bir keşif ya" pılacaktır. daeseemesseneesznsasanassamessammsi Trakyada su baskınlarının önüne geçiliyor Edirme (Hususi) — Trakyanın © münbit ve mahsuldar topraklarını teş kil eden Meriç sahilinin nehir mecra 4 sının dolması yüzünden her yil müter addid defalar su baskınına uğradığı ve bu yüzden Meriç sağ sahilindeki Bos na köyünün büyük tehlikeler atlati malimdur. Bunu gözönüne &lan Na fıa Vekâleti geçen yıl verdiği tahsisat İa büyük Bir sed ve iki büyük mah « muz inşa ettirmişti. Bu sene de yeni “ den verilen tahsisatla bu seddin takvi” yesine başlanmıştır. Ergene nehrinin Meriçe karıştığı Es kiköy mevkiinde de 8 küsur bin lira sarfile bir sed ve mahmuz işine baş" lanmıştır, Uzunköprünün Eskiköyün * de yapılmakta olan bu inşaat yakında | bitirilecek ve önümüzdeki yıl içinde İpsalanm Sarıcaali köyü ile Enez ya” kınlarında yeni bazı sed ve mahmux lar inşa edilecektir. Geçen yıl yapılan sedle en küçük feyozanlarda bile su baskınma uğrıyan kullanılacak en uygun abajur, işi beyaz “Dün Fatihte Sinanağa mahallesinde! Bosna köyü bu yıl bu âfetten korun « 70 numaralı evde oturan Ali oğlu Şa -imuştur. dışı yeşil renkte olmaiıdır. İ Bacaksızın maskaralıkları Bubasının pipoları | ci e LL Pu Tİ