.B SUBAT SON POSTA HAFTANIN KARİKATÜRLERİ & Yapan: Orhan Ural E VOL M83üLeş, Gazetelerden: Sariz (şeklinde şapkalar Gazetelerden: «De grupu resim sergisi o — Bundan sonra herkese istikbal moda oldu: açıldı. merasimi yapılmıyacakmış.. Polis — Şapka kananuna muha- — Acaba bu da mı uD» grupun. — Peki amma, istikballer nasıl lif... Tevkif etsem mi acaba?.. dan?.. temin edilecek!. Genç mektebillerin klüplerde oynamaları yasak edildikten söura,, — Sorma hemşire bizimki yorgan döşek yatıyor... — Geçmiş olsan, ne oldu?, — Dün stadyomda maçları vardı.. romatizmaları tazelendi?. — Vapuarlarımızı niçin Hasköyde tamir edip bo - yayorlar?.. — Bütün eskiciler orada oturuyorlar da ondan! Adliye tebilgati posta İle gönderiimiye başladıktan sonra. Postacı — Yahu kapıyı açın... Vallahi namınıza para havalesi getirdim.. idendir. Bu zstın en büyük arzusu çok Hariciye memurluğuna Sayfa 9 geçen bir yıldızın hayatı gm Babası Tallulah Bankhead'"ı sefir veya hariciye memuru yapmak istedi Fakat genç kız yıldız olmak istedi ve oldu da... Bu meslek ona hoş ve ciddi görünmedi. Nihayet babasının dediğini yaptı ve memur oldu. Tallulah Bankhead İngiltere hükümeti erkânından M. Bankhead'ın resmi sıfatı «Speaker of İhe Houses dir. Tanınmış şahsiyetler - sevdiği kızının sefir olmasıdır. Güzel Tallulah, 18 1 kadar babasının suretle mümanaat et a kadar da sinemaya ayak basmamıştı. IR a basar basmaz sinema seyredebilmek müsaadesini is- tihsal eylemeğe muvaffak olmuş ve ye- ni bir Aleme girmistir. İlk ve bakir heves İlk defa gittiği sinemadan dönüşün- de güzel kız kendisinde sinema san'at- kârı olmak kabiliyetini duymuştu. Ve| o saatten itibaren de sinema san'atkâr | olabilmenin çarelerini düşünmeğe baş| lamıştır, İkinei defa sinemaya gidişinde beyaz perdeye karşı daha fazla bir meyil his-| seder olmuştur. Üçüncü defa Greta Garbo'nun bir filmini seyretmis, aradan bir iki gün geçinee de bir skşam babasının yanı. na sokulmuş ve şunları söylemiştir: — Baba, ben sinema san'atkârı ol - mak istiyorum! Çok sevdiği kızının bu sözleri kar - şısımda M. Bankhead, fenalıklar geçir miş, kendini tonlar toplamaz şu ceva- bı vermiştir: Hayır kızım, sen sefir olacaksın. Sefir olamazsan bile hariciye memuru, meb'us ve nihayet yüksek memur ola- caksın. Fakat asla sinema san'atkârı o- İnmazsın ve olamıyacaksın... Adamcağızın bu şiddetli sözlerinden 15 gün sonra güzel Tallulah Bankhead İngütereden bir vapura binmiş, Ame- rika yolunu tutmuş ve Holivud'da mo- bilyalı bir apartıman tutarak yildız olma sırasını beklemeğe başladı. Muvafinkiyetsizlik ve keder M. Bankhead'ı kızmın aile ocağını birdenbire terkeylemesi çok sarsmış - tı. Fakat adamcağız heyecanını mey » dana vurmak istememişti. Kızmın bir tetkik seyahatine çıktığı şayiasını or- taya çıkardı. Diğer taraftan ise Ameri- kaya, sinema ülkesine yerleşen Tallu- lah'ın ilk teşebbüsü omuvaffakiyetle neticelenmedi... Utanarak, inkisari hayale uğrıyarak, arak Vaşington trenine binip ge- ri döndü İ Bunu haber alan babasi onu Welles-! di. Bu arada gece gündüz sınema meğs mualarını takib ediyordu. Nihayet se ne sonunda imtihanlarını muvaffaki « yetle bitirdi. Bir gün bir delikanlı ile tanıştı, Bu delikanlı onu Holivud'da sözü geçer bir sinemacıya takdim edeceğini bil dirdi. Bu sinemacı onun amcazadesi idi Sinemacı çok zeki bir adamdı. Kızı beğenmekle ber#ber onun âile sıfatın. dan istifadeyi düşündü. Birkaç gün sonra iyi şeraltle ona mükemmel bir angajman temin eyledi Siüdyodan beyaz eve Tallulah, nihayet sinema san'atkâm olmuştu. Hem de san'atında kabiliyeti günden güne artan bir san'atkâr.. Amerikan Cümhurreisinin ikamet * gâhı olan «bevaz ev» de tertib edilen bütün resmikabullere muhakkak da « vet edilirdi, O sırada Vaşingtan'a gelmiş olan babas: artık kızımı hoş görüyordu. Bir gün onu bizzat Amerikan Cüms hurreisi Ruzvelt'e takdim eyledi. Ru» velt'e takdim edilmek şerefini ihraz eylemiz olan kinci sinema san'atkâ « rı... (İlki küçük Shirley Temple idi), Genç kızın Holivud'da şöhreti büs « bütün artmıştı, Fakat sinema san'atkârlığının peli gıpia edilecek birşey olmadığını çabuli enladı ve bu defâ kat'i surette seneler» denberi sevdiği bu meslekten ayrıldı. Almış diduğu dişloma sayesinde hariciye memurluğuna girdi... Şimdi mükemmel bir hariciye memuruduz, İşte güzel Tallulah'ın hayatı. $'nema meraklılarının klüpleri Sinema meraklıları tarafından sevdilğ leri san'atkârlara izafeten klüpler açil « dığını duymuşsunuzdur. Bu klüplerin sâ- yısı gün geçtikçe çoğalmaktadır: Pariste bir «Tino - Rossist Club» vardır. Bu klüp de hep Tino Ressi'yi sevenler, onu tek « dir edenler toplanır. Londrada bir «Ship. ley Temple Club» vardır. Bu klübün aza ları da Pki üç yüz genç kızdan mürekkebe dir. Son alınan hab bir <Deanna Bu klübün tes Yy tidadları olan genç kızlara yardımda lunmaktadır. Kral sarayı orkesti nin riyaseti altında muhtelif kon: lere göre Stokholm'da n Club ü aşılmıştır ki ley kollejine gece yatısı yazdırdı. Genç | rilmektedir Konserlerden elde edilen pas kız mektebi iyi derece ile ikmal etti ralardan klübün ihtiyaçları temin edile « ve yüksek siyasi flimler mektebine gir cektir, #”