Hergün Kimin heykelini Dikmeli? Yazan: Muhittin Birgen Gi azetelerimizin müşterek bir mev- zuları vardır: Anket, Hemen her gazete arada bir bu mevzua müracaat ©- der; bunların içlerinde bazıları gayet en- teresan olur; bazıları da manasız geve » zeliklerden ibaret kalır. Fakat, herhan - © © gi bir ariketin dalma iaydalı bir tarafı vardır; en manasızından bile, hiç olmaz» © a bir anketin nasıl tertib edilmesi ikti - za edeceğini gösteren iyi bir netice çıka- — rabiliriz. © Geçenlerde, bu sütunlarda, Namık Ke malin yıldönümü münasebetile, bu in - kılb adamı namına bir heykel de di - kilmesi lüzumundan bahsederken buu» i sulün genişletilmesi ve bu memlekete a- Telmum içtimaf manasile büyük hiz » metleri dokunan © âdamların da şuraya. buraya birer büstlerinin konulması fik - rini ileri sürmüştüm. Aradan bir müd - det geçti, bir arkadaşımız bu fikri biran ket mevzuu olarık kulandı; okuyucula - © nna şu suali sordu: Kimin heykelini dikmeli? © Ekseriya bu gibi herkese birden soru- lan ve gazeteye karsı bir alâka uyandır- © ma gayesini güden anketlere asıl salâhi- © yettar olanlar cevab vermezler. Kalaba - hık arasında ezilmemek 'için. bu- gibiler, bir könarda durmayı tercih . ederler ve söz meydanı, böyle işlerde idâ vermek için kâfi salâhiyete sahib olmu » yanlara kalır. : * Bu defa da böyle oldu, Anketin şim - diye kadar verdiği neticelerden şımları © anlıyoruz: 1 — Cevabelların ekseriyeti, mekteb talebelerinden ve fikri tekemmül yoluna ya yeni girmiş, yahud da hiç girmemiş #nsanlardan mürekkebdir. Demek oluyor © ki; eğer maksad, milli bir meselenin ten- viri idiyse bu suali bu derece umumi su- relte herkese sormamak icab ederdi. “2 — Heykelleri dikilecek olan insan - ların seçim sahası, tarih o kadar geniş tutulmuştur oki Cen n İsmet İnönüne kadar devam (eden bir zaman mesafesini doldurmuş bütün tarih! çehre- ler okuyucuların muheyyeleleri önünde tekrar canlanmışlar ve hepsi de kendi - lerine birer heykel diklimesin! istemiş - lerdir. Eğer bunların hepsini memnun et- mek lâzım gelse, heykelden ormanlar vü cude getirmek icab edecek! 3 — Bu arada şunu da gördük ki, he « nüz hayatta bulunan insanların heykel - İerini dikmek caiz olmadığını ne heykel anketini açmış, ne de buna cevab ver - miş olanlar hiç düşünmemişlerdir. Hal - buki heykel dikmenin birinci şartı, hey- keli dikilecek insanın ölmüş ve o insan © etrafında harekete gelmesı mümkün bu- lunan, müsbet veya menfi, bütün ihti - rasların susmuş olmasıdır. 4 — Araya heykelleri dikilmek bakı - © mmdan değil, herhangi bir hayat saha - © sında şöhretleri bile duyulmamış insan - ların karışmış olmaları da gösterdi ki, cevabeilarm bazıları, belki de hısım ve akrabalarının, yahud da meselâ gazete « lerde bir veya iki defa resimlerini görüp hoşlandıkları çehre sahiblerinin de hey - kellerini isteyecek kadar (o safiyane ce - vablar vermişlerdir! Bütün bu neticeler hoş ve bir anket saye &inde bu müşahedeleri yapmış olmak faydah olabilir; fakat, derhal itiraf etme- © Miyiz ki, bu fayda çok menfi bir fayda - dır; bir heykel anketinin nasıl tertib e - âilmesi lâzım geldiğini ( bilmediğimizi, böyle bir ankete cevab vermek için, sus- masını da bilmek icab edeceğinden ha »- berdar olmadığımızı vesaire (o vessireyi gösterir. Neticede kimin heykelini dik - meli? susli de cevabaz kalır, Bana diyecek bulunabilir ki, bir ga » zete okuyucularile bir oyun tertib etmiş, bundan sana ne? Eğer, bu oyun bir futbol, bir balık kaç- tı, yahud paça pişti oyunu olsaydı, haki- keten bahse benim karışmam manasız 0- Jurdu. Fakat, iş öyle değil: Mevzu nes « © İimize ve nesillerimize nümüne olarak, Resimli Makale: SON POSTA a Münakaşadan korkmak meselesi... e Herhangi bir meselede kat'i bir kanaat sahibi olanlar ek- seriya münakaşaya girişmekten korkarlar, — Neden? Menfaatiniz herhangi bir meseleye inanır görünmek ve onda sebat etmek ise münakaşaya girişmemekte haklı ola» bilirsiniz. Fakat menfaatiniz en doğru yolu bulup osun — Çünkü münakaşadan hakikat kıvılcunı çıkar, hiç de » * üzerinde yürümeyi emrediyörsa bu takdirde münakaşaya girişmek, haltâ münskaşayı aramak vazileniz olur. Her - gilse çıkabilir. — Peki kıvılcımdan niçin korkarlar? — Çünkü kanaatlerini sarsar, Kadın tayyareci Şimdi de konferanslar Vermiye baş'adı Meşhur kadın tayyarecilerinden Yeni Zelandalı Jean Batten Norveç, Letonya ve Litvanyada konferanslar vermek Üze- re yola çıkmıştır. Vatansever bir İrlandalı profesör 4 çocuğuna kuşpalazı seromu yapılaca- ğına, verem mikrobunu havi seromlar aşılandığını iddia eden İrlandalı profesör Mister Kinili, Dublindeki yüksek mshke- mede davasını anlatı:ken: — Yirmi senedir ingilizce konuşmü- yordum, fakat ne yazık ki şimdi mecbur oluyorum. deyince, hâkim: «İddianızı İr. landa lisanile de serdedebiiirsiniz!» ceva- 'bını vermiştir. İrlandalı profesörün 12 çocuğu vardır. Yanlış şırmga yütünden ölen kızile, be- deni arızalara uğrıyan diğer üç çocuğu için 100 bin Hira zarar ve ziyan taleb et-| Bir yıl içinde tek bir zabıta mektedir. Otomobili ve tayyareli kadın hırsız mıştır. İSTER İSTER İH İNAN, Eğer yanılmıyorsak üç beş sene evvel İstanbulda ucuz, iyi ve sıhhi ekmek çıkarmak meselesi günün mevzuu olmuştu. Üzerinde uzun vzadiya incelemeler yapılmış. Nihayet: — İstanbulda bütün fırm sahiblerinin el birliği ile bir şirket yapmak, ınsan eli değmeden ök'mex çıkaracak ma - kineli fırmlar yapmak lâzımdır, denilmişti Hattâ bütün şeh'r için dört beş tane fırının yetişeceği de hesab edilmişti. Fiatlara hâkim olmenım da bu şekilde mümkün olacağı dü- ergün bir fıkra Zannetmişlerdir Zengin ve çok kibar bir: adamın, aptal bir uşağı vardı, Bir gün zengin ve çok kibar adam uyandığı zaman hizmetçisinden, uşuğının o gece bir meyhanede zilzuma sarhoş olduğu - nu yhaneden küfe ile eve ge - gini haber oldı. Uşağı çağırttı — Sen utanmadın ma, dedi, Dilhas- sa senin benim uşağım olduğunu da öğrenmişlerdir. Uşak ellerini uğuşturdu: — Sizin uşağınız olduğumu nere « den öğrenecekler, kimseye söyleme « dim ki. — Kimseye söylemedin de seni bu- raya nasıl getirdiler, — Beni siz zünnetmişlerdir. Ce » bimde dalma kartınızı taşırım, Pl br iksiri Yeni çeşid mayolar Bu yaz çok ge- rib deniz mayoları Bunla- rın üzerlerinde türlü türlü man zaralar (gösteren resimler buluna. caktır. Meselâ bir yelkenli, bir va. pur, bir köy veya bir kanarya rem 5 mi... Ayrıca sevi. len bir sinema yıl dizının veya bir futbolcunun. res, mi de bu mayolar da bulunmuş ola, caktır, Güzel olup ol vakası olmıyan 22 köy İngilterede Little Bowden nahiyesini teşkil eden 22 köyün 5000 kişilik halkı a- Bir otomobili ve iki tayyaresi olduğu |Tasında on senedenberi yalnız üç sar- anlaşılan bir İngiliz kadını hırsızlık şu-| hoşluk vak'ası kaydedildiği. geçen sene çile mahkemeye verilmiş suçu sabit o1.|1s€ kanunu ihlâl edecek tek bir hâdise bi- duğundan 30 lira para cezasına çarptırıl-İle olmadığı. polis müdüriyetinin verdiği raporlarla anlaşılmıştır. İSTER şönülmüştü, 20 inci asırda 800, İNAN, İSTER MEAN SE, miyacağını ise takdirinize bırakıyoruz. Bugün, aradan üç beş yıl geçtikten sonra görüyoruz ki. İstanbulda yene ekmek meselesi konuşulmakta, göne ek - mek meselesi üzerinde incelemeler yapılmaktadır, Hüsnü - niyeti kabul ve turdik etmemek mümkün değildir. Fakat ,000 kişilik bir şehrin ihtiyacını !8 inci asırdan kalma vamtalarla temin etmenin mümkün olabile- ceğine biz manmıyoruz. Ey okuyucu sen: Yapişmıyan Posta pullarına Care bulan kadın Â İ İ İ Leydi Riding, yapışmıyan posta pulla- rından istifade etmek için gayet pratik bir çare bulmuştur, Kuruyan pullara re- çel sürmekte ve öylece zarflara yapıştır» maktadır. Bir tecrübe pilotunun baygınlığı Nevyorkta bir tecrübe pilotu saatte 670 kilometre uçarak, ancak bayıldıktan son- ra bütün rökorları kırmıştır. Pilot 9500 metre irtifan çıktıktan sonra oksijen san- dığı işlememiş, bunun Üzerine zavallı pi- lot bayılmıştır. İdaresiz kalan tayyare, baş aşağı düşmeğe başlamış, fakat talihli delikanlı yere $ bin metre kala kendisi. ne gelmiş ve meharetle tayyaresini ka- raya indirmiştir. Otelde oturmağa meraklı bir İngiliz Londrsli bir zat otelde oturmaya me. raklı imiş Onun için 60 yaşında olduğu halde, karısını, çoluk, çocuğunu, torun» larını bırakarak ve hiçbir haber verme- den ortalıktan kaybolmuş. Ailesi kendi- sini arayadursunlar, o beğendiği oteller. de birer ikişer gün kalmaya başlamış. Bu hal iki sene devam etmiş ve nihayet me- rakhı İngilizi son kaldığı otelde ölG ola- rak bulmuşlar, İNANMA! İNANMA! Sözün kısası Şefin şefkati E. Talu pi İ nönünde düşman ordusunu, Lozandai da cihanın gayzmı mağlüb eğerek Milli kahramanların ön safında en başa geçen Milli Şef, milletinin ittifakı ârâ“ sile devlet relsliğine gelir gelmez, ilk iş İ olarak köylünün ayağına kadar gitti ve onun derdini dinledi. Demokrat ruhlu Türkiye Reisicümhu- rü bu meyanda, Karadeniz kömür havza sında çalışan işeilerin hallerile de alâka. dar olmuştu, Tahammül! ve feragat de« Jrecesini, kumanda ettiği orduların safle« rında beraber bulunurken denediği va tandaşlarınım maden ocaklarındaki ezici sesaisini yukından gördü. Ve bu mille babasının sevgi ve şefkati, (o amelenin, katlanmağa mecbur oldukları ağır şart- lardan müteessir oldu, devletin. müdafa asile yakından alâkalı bir hizmette çalts şariların derme çalma bir gıda ile bu yü- kü pek güç taşıyacaklarını düşündü ve icab edenlere, bu meseleyi hemen hallet melerini söyledi. Birkaç gün var ki Millt Şefin emri ye rine getirilmiş bulunuyor. Zonguldaktas ki kömür şirketlerile hususi ocak sahib- leri ayda 4 lira gibi çok ucuz, adetâ e« hemmiyetsiz bir ücret mukabilinde işcl- lere, günde 4000 kalöri temin edecek mikm (| tar ve keyfiyette üçer öğün yemek vem | meyi kararlaştırmışlardır. i j İ | | | | | | | Muazzez ve muhterem Cülmhurreisimir zin kıymetli irşad ve yüksek direktifle rile tahâkkuk eden bu hayırli işin, mas den amelesini ne dereğeye kadar sevin« dirmiş olacağını tahmin etmek güç des ğildir. Yurdun en mütevazı ferdlerine kadar İsamil olan Onun cihandeğer. şefkati 18,000 e yakın kömür işçisinin temiz gö“ nüllerinde, rejima karşı sonsüz minnef ve şükran hisleri uyandırmakla, camiaya ve davamıza da hizmet etmiş bulunuyor. Umdelerimizin başlicilarından olan shalkçıyız»e sözünün kuru bir iddia ok madığını, Cümhuriyet Halk Partisi pren- siplerinin tatbik sahasına konmasına e büyüğümüzün dahi nesıl bir titizlik gös- terdiği bu vakıâ ile bir kere daha sabit olmuştur. Mübeccel İsmet İnönünün yüce huzuru na, sevindirmiş olduğu kömür amelesile beraber, biz de tekrim ve minnet duygu« ! larımızı arzetmeyi milli ve vicdani bir li vazife addederiz. İki genç kadının çantalarını kapan ' o 16 yaşında bir hırsız Fatihte Sinanağa mahallesinde oturan Nimetle Sabahat tramvay (caddesinden 1 geçerlerken çantalarını £ çaldırmışlardır. Hırsız on altı yaşlarında Edirnekapıda & turan Leon'dür, Leon kadınların yanla « rmdan Koşarak geçmiş ve çantayı kapıp İ kaçmıştır. Çocuk yakaianmışsa da çants- o nın içifideki 20 lira bulunamamıştır. Y Bir alacak kavgası f Beşiktaşta Dikilitaşta oturan Abidin ila babası Hilmi, Kenan isminde birisile ala « 1 cak yüzünden kavgaya tutuşmuşlardı" i Kenan, baba « oğulu yaralamış, kaçmış * i tır, Abidin ile Hilmi hastaneye kaldırı * o İl İl İl miş, Kenan yakalanmıştır. TAKVİM