“Ben bir tımarhane kaçkınıyım !,, Konuşmıyan adam Dilsiz mi, hayır! Sağır mı, değil! Deli mi? Kâni: “ Ne delisi be! dedi, katil suçlusudur. Numara yapıyor! ,, Röportajı yapan: (Tercüme ve Iktibas —il— İnanr madılar. Üstümü başımı baştan aşağı aradılar. Baktılar ki bizde mangır nanay, gönderdiler Adem babaya.. Sordum: Adem baba da kim?.. Karnik cevab verdi: « Mahpushanede fakirler koğuşuna Adem baba de a Kâni hikâyesine devam etti: Gece oda arkac ım sordular: — Dostun var mı? Yok.. dedim. de motör ne gezer? - otör değil canım. Sen de Baliba ilk defa orsun buralara?, Evet. — Öyle değil, akşamları kazandığı parayı aldığın bir orospu dostun yok mu? Bo Öyleyse hapı yuttun?.. Hakikaten hapı yutmuştuk. —Allah devlelte millele zeval vermesin, altı ay bir çift kuru tayınla günü geçirdik ve bir hukukcu kadar da ceza kanunu öğ- rendik. Adam dalandırırsan kaç gün yatarsın? Hırsızlıktan ne kadar mah- küm olursun? Yen i girdi mi cürmünü soru- yorlar ve derhal hükümlerini veriyor- isa — 6 ayla yakanı sıyırırsın... En aşağı iki sene... Ve ne dersin, cudıkle.. de çıkıyor. ün dediğin göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor. Bir gün bizim de müd- Hürriyet ama ne hürriyeti.. azab ye- tan başladı. Hapishanede yatacak ımüyorduk. Hiç olmazsa bir biliyorduk. Şimdi onu da bulamaz olduk. İş nerede? Hem bir sabıkalıya kim iş verir? Hapishanede bulunduğum müddetce hiç olmazsa es- rar ve eroinden vazgeçmiştim, Dışarı çıkınca gene başladım. Yeni bir iş.. haydi yeniden hapisha- neye. Fakat bu defa acemilik filân çek- medim, Bilâkis beş on kuruş para bi- le yaptım. Bir kaç da dost peyda ettik. Bunun sayesinde hapishaneden çıkar çıkmaz Galatada senin gördüğün oteline yerleştim. Orada şu se - nin elbiselerini çalan sabıkalı Sarı Ha- Bsanla — tanıştım. Biraz rtesim yapa - tım, Tabelâcılığa başladık. Ben tabelâ yazıp parasını alıyordum, Hasan da ko- lunda çanta, elinde sahte makbuzlar, a- fişaj memuru diye dayanıfordu. Türk polisinin elinden ne kurtulur? İşin fi- yaskosu meydana çıktı.. tüydük.. Bu sefer Avramla beraber Altındiş Necdetin cmmlcnni aamnı başladık. Onun da neticesi sen. biliyorsun. Ense! ik, Şimdi de buradayız. Bun - dan & ne olacağımızı Allah bilir? Kâni sustu. Gözlerini duvara dikti. Düşünmeğe başladı. Karnik bir söz söylemeden yanımızdan ayrıldı. Yata- ğına uzandı, Muhâvere esnasında etrafımızı alan- lar hiçbir şey söylemeden dağıldılar. Çember sakallı, yere ceketini serdi. Ü- zerine uzandı. Küçük çocuk da yanına yattı. Uzun boylu, zayıf, sarışın adam da biraz ileriye boylu boyuna “yattı. Ben de köşelerin birine arkamı dayayıp u-| zun oturmağa karar verdim, Kalkarken Kâni: tuzan. — Rahatsız etmiyeyim?.. Sonra tıknaz, mavi saçlı birisine se: 'îı»nı' sen bu gözlü, kırmızı - Hu_v ha; Ben de t k teşekkür ettim., evab verdi. şekkür meşekkür iİstemez, Bu gece misafirsiniz. Sonra Kâni ağabeyin de arkadaşısınız. Faruk, dedi, nereye.. gel yanıma Farak Küçük Bakklı mahfuzdur) şeyler düşünüyorum. Ama ne düşündü- ğümü ben de bilmiyorum. İnsicamsız bir sürü fikir zihnimden geçiyor... Bugün resmi deliliğimin ikinci gü- nü. Dün gece bu vakitleri Taksim mer- kezinde idim. Bugün burada |ce, Pangaltı merkezinde gördüğüm İmuamele palis hakkındaki kanaatimli |kökünden değiştirmiş, rejimin her yer- |de olduğu gibi poliste de büyük bir in- kılâb yaptığı kanaatini vermişti. Maalesef halkımız, saltanat devrin - |deki kötü itiyadla karakola bir işi |düştü mü korkuyor. Kendisi gitmiyor, mutavassıtları gönderiyor, bu adamlar da işi olan adamları sızdırmak için; «bu iş olur ama komisere şu kadar, muavi- ne bu kadar vermek lâzımdır. diye pa- ra çekiyorlar. Ve Türk po! ediyorli Onun için size tavsiyem; işiniz düş- D tüğü zaman karakola başkasını gönder- meyin, bizzat kendiniz gid . Bu sa - yede hem işiniz daha iyi ve daha çabuk olacak hem de Türk polisinin ne ol - |duğunu daha yakından görüb tanıya - cak ona itimad edecek, onu seveceksi- Nniz. Böyle düşüne düşüne dalmışım. Ne kadar uyuduğumu bilmiyorum. Bir çığlıkla uyandım. Kemiklerim, sızım sızım sızlıyor. Omuzlarım — tululmuş. Güçbelâ doğruldum. Etrafa bakınıyo- rum. İkişer veya üçer herkes karyoi, da, kimisi hızlı hızlı neles alarak, ki- misi horlıyarak, elhasıl hepsi bir çeşid uyuyorlar, Kadınların odasında çığlık devam e- diyor: — Yetişin, yetişin & dostlar, Evlâdı- mı elimden alıyorlar. Yetişin! Ortalıik çın çın çınlayor. Gece bek - çisi, jandarma Ahmed ve bir kadın gardiyan uyanmışlar koşuyorlar. Ben de pencereye koşuyorum. Uzun- boylu, sarı püskülü saçlı, zayıf bir ka- dına deli gömleği giydirmişler, gö rüyorlar. Haydi taş hücreye ikinci müşteri daha! Gürültüden geldim gelesi konuşmu - yan Ahmed de uyanmış. Şununla konuşsam vakit geçer. Pentereden iniyor, yanına yaklaşı- yorum, — Merhaba! Aldırmıyor, Acaba sağır mı? Tekrar ediyorum: — Merhaba! Gene cevab yok, — Neye cevab vermiyorsun? ! bir Sesimi daha yükseltiyorum: — Be herif sana söylüyorum mer - |haba! Cevab versene be! Herif oralı bile değil Abdal abdal ? Herkes uyuyacak ne ğında doğrulmuş, hem göz- lerini uğuşturuyor, hem de söyleniyor, Cevab veriyorum: — Kâni,, bu herife içerledim. Mer- haba dedim, cevyab vermedi. — ©O cevab vermez. 52 gündür bu- rada doktorlar — konuşturamamışlar,, sen mi konuşturacaksın? — Kim bu adam? — Malatyalı.. orada adam mı vur- muş, ne yapmış.. tevkif edilmiş. Hapi- saneye girinceye kadar bülbül gibi ko- |nuşuyormuş. Sonra böyle dilsiz olmuş. Uzandım.. gözlerimi kâpadım.. bir|Senin anlıyacağın numaraya başlamış. Taksim merkezinde kaldığım bir ge' BON POSTA Mes'ud bir yuva kurmasi beklenen bir genç kız tahlilini istiyor: — — Maceraya yol a. çan temayülleri 4 © rade altına alım mazsa — mevsimsiz teessürleri meyda. na getirebilir. Ar- zuları pek gayri tabii olmamakla beraber tez elden bir eş seçip mes'ud bir yuva kurmağa çalışması daha makul bir ha- reket olur. SAa Fena tesadüflerden korunmak - Tâzımdır İ 1 düflerden ve ara- fa giren dedikodulardan korunmak Vâ- tımdır. banad Yaratıcı kudreti olan bir genç Yozgad — okuyu- | cularımızdan Nüz- het Dağan dâ - ka- | rakterinin - tahlili- ni istiyor: Kuvvetli niyet- |ler, iradeli hamle- ler, nasib denilen neticeyi meydana getirir. — Yaratıcı | kudretlerin iyi kullanılmasile bizzat bir istikbal temin | etmek mümkün olur, Müşkülpasend bir genç Basri de karakte- rinin tahlilini isti- yor: Zeki ve kısmen alaycıdır. Başka- larını beğenmekte ve takdir hislerini izhar etmekte müş külpesend davra- nabilir. Alâkadar olduğu kadınlarla kolâylıkla anlaşamaz. Parayı sarftan çekinir. —— Çekingen bir genç kız Ankara kadım okuyucularımızdan ( İfatografının ve imzasının neşrini istemi- İyerek karakterinin tahlilini bekliyor: | Gösterişinden daha genç ve dinçtir. U- Mumi surette mahcub, çekingen ve alın- Jdilen ma Sultanahmadde | İgandır. Hususiyetlerinin etrafa taşması- |m istemez. Konuştuklarile samimi — ve| ciddi olur. Sevgi meselelerine pek iltifat | |etmez gibi görünürse de buna dair heye- canları için ıgm taşır ve renk vermemeğe Iga)ım ede iyinir ve giydiğini | yakıştırır. İşlerine hile ve fesad karıştır- maz, hrnı bu ı— ibi şcykn pek bccue mez. Acaba kendisinde bir şey var mı diye alelusul buraya havale etmişler, Gel- diği ilk günler biraz konuşuyormuş. Günden güne daha ziyade süküti o1 » muş. Bugün artık hiç konuşmıyor, — Acaba abdal mı, yoksa numara mı yor? Z Ne abdalı be? Numaracının bi- ri. Baksana suratına.. âbdal olan böy- le mi olur? Dur, sana konuşturayım, Karyoladan sıçrayor. Ahmedin yanı- na yaklaşıyor. Gırtlağına sarılıy — Bak Ahmed ce y vermezsen boğacağım.. Cevab yok... (Arkan var) Sayfa 7 Avrupa silâh yarışında Ingılteremn vaziyeti Yapılan silâhlanma programı dört sene sonra tamamlanacak, eskilerle beraber yeniden kurulan 58 silâh fabrikası geceli gündüzlü çalışıyor İNGıLTLRi 5 İNŞA HALÜNDE RursmA T 1 ANŞAHALİNDE- (AMERİKA | l p .&ı İJAPONYA f 4 TASAVVUR HALİNDE. 2 İNŞA HALİNDE Deniz devletlerinin yaptırdıkları ve yYaptırmağa karar verdikleri büyük harb gemik ürin mikdarı Fransızca L'İllustratlan mecmuası <İn-|ları 28 den 44 de ve tahtelbahirleri de 60 gilterenin silâhlanması ne vaziyettedir?» başlıklı şayanı dikkat bir yazı neşret - miştir. Ehemmiyetine binaen tercüme e- diyoruz: Bugün mütemadiyen İngilterenin si - lâhlanmasından bahsediliyor. Ancak bu faaliyetin ne nisbette bulunduğu hak - kında kat'i bir bilgimiz yoktur. Fakat bir çok mütehassıslar tarafından İngiltere - nin bahri silâhlanması hakkında neşre - malı ele alarak bu hi kikate oldukça yakın h: rabiliriz. Dün, mler mın bugürkü vaziyeti karşısın - nması Ö- kalmış ol- duğünu tekrar etmek faydasızdır. Bu işin sebeblerini de uzun uzadıya araştır- mak lüzumsuzdur. Yalnız şunu kaydet - mek lâzımdır ki geçenlerde ölen eski İn- giliz bsesekili Ramsey Mac Donald, ö- lürken omuzlarında bu hususta büyük bir mes'uliyet yükü götürmüştür. 1807 senesinde kraliçe Victorla zama - nında İngiliz donanması bütün dünyada iz ve rakibsiz bir dönanma 1di. Ve o zaman yapılan bir programa tâbi olarak ta 1914 senesine kadar bu mevkiini mu - vaffakiyetle muhafaza etti. Fakat bü - Yük harbi müteakib, yani 1919 senesinden sonra İngilterenin, kendi emniyetini ga- anti eden bu sgistemden ayrıldığı görül- dü. Bahriye bütçesini indirdi. Ve neti - eede bahri kuvveti, eski halini kaybet - | meğe başladı. Bu sırada neşredilen bir istatistik, İn- giltere, Fransa ve İtalyanın son 10 se - nelik bahri faaliyetini şöyle göstermek- tedir. 1 nah mileri, 12 vazöründ 'T yılı başladığı zaman İngiliz do - sının belli başlı büyük harb ge - süyük kruvazör ve 3 harb kru- 4 Mürekkebdi. Fakat bunların üçü müstesna, hepsi 20 yaşından —daha yaşlıdırlar, Ancak son Akdeniz buhranı sırasında bunlardan dördü alelâcele ta - mir edilmişlerdir. Bugünkü halde ise İn- Bi e ancak 11 büyük harb gemisini kul- lanabilecek vaziyettedir. Ve donanması için icab eden efradı da tedarik etmekte çok müşkülât çekmektedir. Gelelim İtalyaya. İtalya, 1926 senesinde hepsi büyük harbden evvel yapılmış $ kruvazöre malikti. Fakat 1934 genesinde iki tane 35,000 er bin tonluk kruvazi yapmış, iki tanesini tamamile modern - leştirmiş ve sür'atlerini 27 mile çıkar - miş bulunmaktadır. Hafif kiruvazörlere gelince İtalya harbden sonra tamamile modern olarak bunlardan 19 tane inşa et- miştir. Hepsi dünyanın en seri kruva - zörleridir. Bunlardan başka 38 torpidosunu 73 c ve 54 tahtelbahirini de 88 e çıkarm.ış'.x:. Fransaya gelince 1926 sanın da hepsi büyük Nr.ıdm evvel şa edilmiş olmak üzere 6 kruvazörü var- İs: i bunlara yefi inşa edilmiş * kruvazör ilâve etmiştir .Bir çokları da hali inşada bulunmaktadır. Eski gemile- ri de hep modernleştirilmiştir. Torpido- İyemiyor ve esasen diyecek vaziyet ulunmaktadır. sene yeni ve dan 86 ya çıkmış İngiltere geçen bir silâhlanma y içinde her tipten o an veya buşlanmak Bu inşasına a atıldı. 2 ser Akdenizde bugür eyi derin derin zamanda 'arelerinin €en bir meseledir. Ayn mevcud harb ge re bombalarına ve ağır ebileceği mukave « met de şayanı münakaşadır. Nihayet geçen sene orta bir mesele daha çıkmıştı. Bir çok İngiliz amiralları Maltanın, İngiliz filosu için çok tehli - keli bir mevki olduğunu ortaya atmış « lardır. İngiliz harbiye nazırı Sir Thomas İns- kip Lordlar kamarasında geçenlerde İn- gilterenin maruz bulunduğu tehlikeler - den ve yapılan çalışmalardan bahsede - rek şöyle demiştir: «— Bugün bütün ilim ve fen kuvvet « lerimizi seferber etmiş bulunuyoruz. Nikbin olarak şunu söyliyebilirim ki az zaman sonra artık hava hücumlarına kar $L âciz bir vaziyette bulunmuyacağız.» Bir sene zarfında İngilterede sade harb Malzemesi inşa etmek Üzere 58 yeni fab- Tika tesis edilmiştir. Bunlardan 26 sı de- niz, 17 si kara ve 15 i hava silâhlarına tahsis edilmiştir. Fakat yukarıda da dediğimız gibi İn - giltere ancak dört sene sonra modern bir şekilde silâhlanmış olabilecektir. Nite. -» kim, Japonya Uzakşarkta Şanghayı z i, Çini yutuyor. İngiltere bir şey di « de iltere Akdenizden tek Uzakşarka göndermek iktidarında bulunmamaktadır. Nihayet İngiltere ile Almanya arasında yapılar sön bahri anlaşmada Almanyaya İngi tereye nisbetle 96 35 nisbetinde gemi yap, mak imtiyazını bahşetmektedir. Muhakkak ki İngiltere bugün bu tche likeye maruz bulunmaktadır. Fakat 1942 de İngiltere bâhri programını tamamlı « yabildiği takdirde bu tehlike epeyce aza. lacaktır. Çünkü o zaman Büyük B: ya 20 kadar büyük ve yeni harb gemisine malik olacaktır. Kendisine dost olan A« merikanın da buna yakın derecede kuw. veti bulunacaktır. Ayni tarihte Japon « yanın 14, Fransanın 12-10, İtalyanın 7 v 8, Almanyanın da harb kruvazörleri müstesna 7? büyük harb gemisi olacaktız. Maamafih bütün bunlar nihayet tahmin den ibarettir. İslikbali kimse keşfede « mez. bir gemisi Rasadhane kuvvetli bir zelzele kaydetti 30 sönteşrin saat 15 i beş dakika üç İstanbul rasadhanesi kuv- kaydetmiştir. sünün İstanbuldan mesa. fesi 4600 kilometre tahmin edilmekte dir.