2 Aralık 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e SON POSTA | İstanbulda gömülü milyarlar etrafındakı gızlı harb —— J (, //’l//,/WM/M’.'”"”’//’”M""” BB Aa ni ÇAi e BünEE DAi e TEĞEERİSÜREİE KLKB a e JV’*'“"W Gözlerimi açtığım zaman gene onu gördüm, Magdayı.. Arkasmda bir sabahlıkla odanın, aralarından guneş huzmeleri fışkıran pancurlarını açıyordu. Benim uyandığımı görünce yüzüme bir çocuk gibi gülerek baktı bir — şimşek darbeyi — yeyip beynimde ani , Kafama, gibi — çatlayan bayıldıktan sonra, kendime geldiğim za- | man, karşımda gene omu görmüştüm. Magda arkasında sabahlıkla oda - nın, aralarından güneş huzmeleri fışkıran pancurlarını açıyordu. Odaya sersem sersem bakındım. Bu, bayıldığım apartı- manın moödern döşeli odası değil, bilâkis, eski, belki yüz sene evvelki biçimde eşya ile dolu, büsbütün başka bir yatak oda- sıydı. Başımda ağır bir yara varmış gıbi şa- kaklarım sızlıyordu. Yüzüme bir çocuk gibi gülerek bakan Magdaya hayretle sordum: — Neredeyiz? Magda son pancuru da açtıktan sonra karyolaya yaklaştı ve gülerek: — Polonez köyündeyiz! Dedi. Dışarıda güzel, güneşli bir kış günü vardı: — Polonez köyünde mi’ — Evet! — Bir taarruza mı uğradık, Magda? Hatırlıyorum ki başıma, arkamdan, an- sizın ağır bir şey vurulmuştu? — Evet, taarruza uğradın. — Kimler tarafindan? — Benim tarafımdan.. — Senin tarafından mı? İmkânı yok.. çünkü sen karşımda oturuyordun. Yerin- den kımıldamadın ki. İçeriye de kimse girmedi. Başıma tavandan mı bir şey düştü? Magda gülijyordu: — Hayır, tavan sağlamdı, yıkılmadı, dedi. — O halde? — Ben senden bir mavi şişe istedim, ondan küçük bir kadeh te içmedim mi? — Evet.. — Bir de sigara yaktım? — Evet.. — Ö içtiğim şey, bayıltıcı bır gaza karşı beni gazın tesirinden koruyan bir mayidi. Sigara ise şiddetli bayıltıcı bir gaz neşreden modern bir sigara idi.. —- Ya? Demek siz böyle salon sigarala- rı içmek âdetindesiniz. Galiba, Edirne-İs- tanbul arasındaki trende de dostlarınıza ayni sigaralardan vermiştiniz. Magda kahkahalarla güldü: — Kızdın mı? dedi. — Peki, bunu niçin yaptın? Magda helecanla ilâve etti: — Hayatını kurtarmak için.. — Magda! Hayatımı birkaç defa sana borçluyum.. beni minnettarlıkla kazan- mak rolünü pek muvaffakiyetle başarı- yorsun. Hem teşekkür ederim, hem seni tebrik ederim. — Kaç gündür burada olduğunu bilsen daha çok teşekkür ederdin? — Ây! Nefis salon şigaralarmızı tüt- türdüğünüz günden birkaç gün mü geçti? — Pek çok değil, üç gün.. — Üç gündür baygın mıyım? — Hayır, uykuda.. — Çöok garib, niçin? Magda benim daha fazla sinirlenmemi arzu etmiyor gibi: — Artık mahzur yok, söyliyebilirim! dedi. Bu üç gün senin hayatın için pek / tehlikeli idi. Ondan uykuda geçirmeni | tercih eitim. — Sen mi, onlar mı? — Ben.. — Magda, çok garib!.. Benim sersem- liğimle, daha doğrusu ahmaklığımla eğ- leniyorsun. Magda birdenbire çok ciddi bir tavırla: — Asla? dedi. Sonra ilâve etti: -- O gün Baumanla konuşmanızdan derhal anlamıştım ki seni mutlaka öldü- receklerdi. Bense seni kurtarmıya karar vermişiim. Zihnimde hemen bu plânı ka- rarlaştırdım. Seni o gün bıraksaydım evi- ne sağ gitmiyecektin. Veya kim bilir bil- meden ne münasebetsiz hareketler ya- pacaktın.. benim için yapılacak en ma- kul iş buydu.. — Ne idi? — Seni bayıltmak, bir çanta gibi oto- mobilime koymak., Geteden istifade ede- rek hiç kimsenin bilmediği bir yerde, tehlike geçinciye kadar, 3 gün sakla- mak.. | Magda çok zehirli bir gülüşle güldü. O vakit karyoladan doğruldum “ Son Posta ,, nin sergüzeşt romanı — 90 — — Hayalımda üç günü konserve halin- de yaşıyacağımı hiç düşünmemiştim.. Magda çok zehirli bir gülüşle güldü. O vakit, karyolada doğruldum: — Magda! Benimle böyle kedi bir fare ile oynar gibi oynadığın için sana izzeti- nefsim pek kırgındır.. dedim. Neden üç gün beni konserveleştirdin? Magda karyolanın ayak ucuna oturdu: — Çünkü bu üç gün içinde mühim hâ- diseler geçecekti.. dedi. — İstanbulda my? — Belki İstanbulda da.. da da.. — Allah Allah! Pek garib.. — Garib değil, korkunç! — Ne gibi korkunç şeyler, Magda? Ri- ca ederim, entrikalı konuşma., nıçin ve kimlerin elinde oynatıldığımı bilmeli- yim!.. Magda, derin bir muhabbetle gözleri- min ıçine bakıyordu: bütün dünya- — Anlatacağım.. dedi. Sen Siırbistan- daki Ustaşi teşkilâtını biliyor musun?.. — Hayır, benim casuslarla alâkam yok.. — Casus değil, bunlar gizli ve müdhiş bir komitedir. İşte bunlar pretsi ölüme mahküm etmişlerdi.. Hemen atıldım: — Hangi prensi? Şu Arşidük hazretle- rini mi? — Evet!, — Niçin? —- Orasını bilmem. Veya izah etme- main sana bir faydası yoktur. Yalnız, şu kadarını söyliyebilirim ki senin bugün- lerde can düşmanın olması pek tabii bu- lunan Bauman da bu Ustaşilerle beraber hareket ediyordu. — Bauman mı? — Evet. — Bauman siyasi bir casus mudur? — Hayır.. — Peki bu Ustaşi komitecilerile ne a- lâkası var? — Onun yalnız bildiğin işle vardır. alâkası (Arkası var) İlân Tarifemiz : Birinci — sahife 400 kuruş İkinci sahife 250 —» Üçüncü sahife 200 — » Dördüncü sahife 100 —» İç sahifeler 60 » Son sahife dÜ » Muayyer bir müddet zarfında fazla- ca mikdarda ilân yaptıracaklar ayrıca tenzilâtlı tarifemizden istifade ede- ceklerdir. Tam, yarım ve çeyrek sayfa ilânlar için ayrı bir tarife derpiş edilmiştir. Son Posta'nın ticari ilânlarına aid işler için şu adrese Müracaat edil- melidir: Hâncılık - Kollektif Şirketi, K A Grip, Baş ve Diş Ağrıları, Nevralji, Artritizm, Romat zma İstanbul Ziraat Mektebi Müdürlüğünden: Ş E Mektebimiz meyva bahçesi için ücretle tecrübeli bir meyva bahçıvanı ustası alınacaktır. Matlub evsafı haiz olanların evvelce çalıştıkları yerlerden aldıkları vesikalarla beraber Halkalıdaki Mekteb Müdürlüğüne müracaatları. «7996> 1938 YILBAŞI HAVA KUHUMU BÜYÜK PiİYANGOSU yiik İkramiyesi (500. 000) Liradır Ayrıca 200.000, 150.000, 100.000- 70.000, 60.000, — 51,000, 30.000, 20.000, 15.000, Tİiralık liralık iki adet mükâfat vardır. ikramiyelerle ( 100. UÜU 400.000 ) Keşide Yılbaşı gecesi yapılacaktır... Biletler : (2,5), (5) ve (10) liradır. Vakıt kaybetmeden hemen biletinizi. alınız. Sayfa 1- —— | Hatayın hakkını isterken | Suriyeden birşey istemiş olmuyoruz! (Baştarajı 1 inci sayfada) manya mes'uldür. Eğer Almanya Ver- say muahedesine harfiyyen riayet etsey- di, eğer Almanya fiili emri vaki!lerle ahdierine sıtkile vefa göstermek ısti - yen milletlere fena bir misal olmasaydı ve nihayet Almanya, harb sonu devre - bir rol oynamasaydı, âlemin şirazes. çö- zülmez, iktısadi ahenk bozulmaz ve m.il- letler, bitip tükenmek bilmiyen bir en- dişe, bir endişei tahaffuz içinde silâh - lanma yarışına çıkmazlardı. Filvaki Fransız matbuatının bu şikâ - yetleri yapmakta hakkı vardır. Fakat, ayni Fransa, bugün, kendisini başta mil. letlere bağlıyan muahedelere *am bir ih- çik e mi riayet ediyor? Bu hazin ha - *ııuu #sbat etmek için uzaklardan misal aramıya bacet yoktur. «Hatay> n müzs- takbel mukadderatını tayin edecex olan statüyü bir vesika olarak ele alabilirız. Bu vesıkanın altında bizim gibi onun da imzası vardır. Ve Milletler Cemiyeti, bu ahidnamenin tatbiki için, manevi nülu- #ru AnRaje Etmiş bulunmaktadır. Fakat bütün bu teminata rağmen, Hatayda gü- ze çarpan Şey, acı bir ahidşikenlik man. zarasıdır. Orada bir Mösyö Garo vardır ki cemaat, cemaat, hattâ ev ev dolaşa - rak bu muahedenin tatbikini hükümsüz bırakacak fena bir propaganda ajanlığı yapmaktadır. O Mösyö Garo Fransanın mümessilidir ve biz Türkler, Fransanın bitaraflığını berveçhi peşin kabul ederek bu iatikal ve seçim devrelerinde, bu gibi ecnebi memurların mevcudiyetine ta - hammül göstermiş, onlardan bit tehlike gelemiyeceğine — inanmışızdır. Çünkü Fransa gibi bir devlet, bize, hu hususta teminat vermiştir. Çünkü Fransanın şi - kâyetçi olduğu bir hale bizzat kendısinin kendisini kaptırmıyacağına inanmışızdır. Halbuki ne kadar aldanmışız! Düşünmemişiz ki, düne kadar empe” - yalist bir siyaset takib eden bir Fransa, bugünden yarına, Hatay için, tam bir bi. Memleket 'sinde muahede ve misak tanımez menfi | taraf zihniyetle hareket edebilecek me « mur bulamaz. İnsan, bir nesne değildir ki onu imal etmek için bir kaç zaman kâfi gelsin! Siyamdan veya Hindi Çiniden ge- tirilen bir Mösyö Garo, Türkün ve Ha « tay Türklüğünün hayati menfaatlel:ine, işte bugün gördüğümüz şekil ve su'ctte müessir olmıya başlamıştır. Hatay, is « tiklâlini tes'id etmekten menedilm's-lira Ona, ebedi bir esaret hayatı yaşıyı (ğI zan ve zehabi verilmek için hiç bir <ü 4| mayişten geri durulmamıştır. Za! ye, | dipçiği, Vatani süngüsü, hakkını ara <ak, cür'etine kapılan her Hatay Türkünün tabii bit nasibi olmuştur. Fakat bu halin ilânihaye böyle devam —edemiyecefinin de artık bilinmesi lâzımdır. Türk, Suriyeden bir parça istemiyor. O, bilâkis, her istiklâle hak kazanmış ca« miaların, haklı davalarının müşterek müs dafiidir. Lübnan Suriyeden ayırılırken, müdahale hakkı olmamakla beraber, bu haksızlığa ilk işaret edenlerden biri, © olmuştur. Cizre'de çevrilen entrikalarım iç yüzüne agâhtır ve bütün bunlarx bil « diği için, Süriyeyi parçalamak ıstış enle « rin, bir kısım gafil Suriyelilerin önünre, Hatay meselesini, bir «divertissement», bir dikkat çekici mevzu olarak attıkları. na emindir. Ama, bu manevra muvaffak olmıyacaktır. İcabında hakikati göremiyen Suriyeli « lere biz Türkler bu hakikati gğüsterece « ğiz. Suriyede ve Hatayda ihdas edilen sun'i ekalliyetler davasının nasıl sahte bir şey olduğunu isbat edeceğiz ve Sii- riyeli Araba, komşu kalmıya mahküm bulunduğu Türk kadar hiç bir dostun bu« lunamıyacağını anlatacağız. Misal istiyenlere, Irakla aramızda mev. cud olan gillügışsız dostluğu en büyük bir bürhan olarak göstereceğiz, Irakın servet, hayat ve varlık fışkıran petrol kaynaklarına sırt çeviran 'Türkün, arık Suriye toprağında gözü — olamaz. Demek ki o, hakkından başka bir şey is temiyor. — Selim Ragıp Emeç : meseleleri (Baştarafı T inci sayfuda) Memleket Milyon Milli kütübhane Nüfus Adedi Amerika 127 11.000 Ruüsya 170 18.000 Polonya 32 8.000 Çekoslovakya 15 16.000 İtalya 42 3.000 Belçika 7 2.800 Fransa di 400 Kütübhane adedi bakımından bu hal- de bulunan nisbetlerden sonra okuyu- cum aynı mecmuadan naklen, millet- lerin kütübhane bakımından yaptıkla- rı umumi masrafları gösterir şöyle bir mukayese listesi veriyor: Memleket Nüfus başına Frank Amerika 25 Almanya 20 Belçika <i İLMI İngiltere YECAEANE ÇA SENDENN TERCONANE Fransa 0.5 Aziz okuyucum bu rakamları verdik- ten sonra, bu defa da bana dönüp; «Ya biz?» diyor; «Acaba bizim bu bakımdan mevkiimiz nedir”» «Ya biz? Acaba bizim bu bakımdan mevkiimiz nedir?» Ne muhterem oku- yucumun bana böyle bir sual sorması "doğru, ne de benim bu suale cevab ver- iİmem münasib olurdu. Fakat, mademki İsormuştur, cevab vereyim: Eğer on, on beş sene sonra okuyacak göz bulamıya- cak olan eski kitablarla süslenmiş kü- tübhaneleri şimdiden müzeye naklede- cek olursak Türkiyede ümumi kütüb- hane ya hiç kalmıyacak, yahud kalsa da bunlara devam edecek insan bulun- mıyacaktır. Eğer, arada bir birkaç roman, birkaç mekteb kitabı basılmasa, Üniversite senede birkaç kitab ve muhtelif dev- let müesseseleri bazı hususi etüdler ve- ya raporlar. bastırmak mecburiyetinde bulunmasalar, Türkiyenin bütün neş- riyatı, .gazetelere münhasır. kalır ve matbaalar da yalnız defter, bilet, res- mi kâğıdlar, ticaret evrakı basmakla iktifa ederlerdi. Türkiyede kitab yok ki, kitab basılmıyor ki kütübhanemiz olsun ve bu kütübhaneler için masraf edelim. Biraz mübalâğa edecek olursaki diyebiliriz ki Türkiye okumadan öğ- renen ve düşünmeden yaşıyan bin memlekettir! - İşte, benim vereceğim cevab. Bel acıklı, fakat galiba, doğru bir cevab! Muhittin Birgen Hataydaki tecavüzlere Karşı üniversiteliler Bugün miting yapıyorlar (Baştarafı 1 inci sayfada) tarafından yapılan tazyik, tehdid ve te« |cevüzler yurdun her tarafında olduğu gibi Üniversite talebeleri arasında da |derin: bir hassasiyet yaratmıştır. Üni- versiteli gençler, yapılan tecavüz!eri protesto ve takbih etmek için dün ak« şam bir miting yapmak teşebbüsünda bulunmuşlarsa da vaktin geç o]mast yüzünden toplantının bugüne bırakıle masını ve daha geniş bir mikyasta yas pilmasını münasib görmüşlerdir. Gençlerimiz bugün öğleden sonra Beyazıd meydanında toplanacaklardırm Oradan Taksim meydanına gidilecek v& hatibler tecavüzleri protesto ve takbiki eden nutuklar söyliyeceklerdir. Miting Türklüğe hâs büyük bir vam kar içinde cereyan edecektir. Eminönünün istimlâk plânı hazırlandı Eminönü meydanındaki istimlâke ax id plân hazırlanmış, Nafia Vekâletine gönderilmiştir. Bu plânmı tanziminde' şehircilik mütehassısı tarafından ha« zırlanan ileri şehir plânının hututu esa- siyesine göre hareket olunmuştur. e— e p MA ee g AA v0 AA Gökten gelecek — tehlikeleri önlemek, : fitre zarflarına koyacağınız beş on ku- 1 ruşla çok yakından alâkalıdır. Yapaca. ğınız yardımın kıymetini İyi bilmeliyiz. ı İaka eti sdik ı e ğiğElkell.

Bu sayıdan diğer sayfalar: