4 Eylül 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

4 Eylül 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Kendi işimize Bakalım Yazan: Muhittin Birgen ünyanın umumi gidişini görü- yoruz. Diplomatların bütün Kayretlerine rağmen, hâdiseler günden güne fenalaşıyor; Akdenizde, silâhla o- yun oynayan çocuklar veya deliler pey da oldu; şimdi, dünyanın her tarafımda denizaltı gemileri — görülm başladı. İnsanların gözleri yakında deniz üstü gemilerini de denizaltı ge gibi göre- cek ve yahut deniz üstünde her karaltı- yı bir torpil farkedecektir. Hâdi mütaleasında muayyen ölçüler kay ca artık her şey bir başka şekle gl Bunun gibi, siyast muhitin fikrinde hu- zursuzluk bâğ gösterince, gözler her ta- rafta denizaltı gemisi görecektir. « | Eskiler <iş olacağına varır!» derlerdi. Bugün bizim için de iş olacağına varır | demekten başka çare yoktur; bizim için değil, dünyanın en büyük dilomatları ve dünya siyasetinin dizginlerini ellerinde tutanlar için dahi bu eski söz, günün en mühim hikmetidir. * Bunun için, biz de «iş olacağına varır» diyerek kendi işimize bakalım. Şu esna- da mühim olan işimiz de Hatay işidir. Suriye gazetelerini oku, Hatayda Türkler Arabları ya hergün öl- dürüyorlar, yahut onlara dünyanın en büyük eza ve cefasını yapıyorlar zanne- dersiniz; ayni şekilde Türk gazetelerin- len şeyler de Türklerin mütema- uğradıkları göslerir. ğe ak olursanız de di Bunların han Herhalde, buluıı burla fın da düştü nu farzettiğimiz ahi kikat olan bir şey vardır ki o da Hatay- daki huzursuzluktur. ç rabları ile Türkler a teessüs edemedi ve Ermeniler de, yın huzur ve sü ı temine samimi surette hizmet © cek bir Tol oyna- maktan uzaktirlar, Bu vaziyet böyle sa Hatay huzur ve emniy bir memleket olacaktır. Memlekette ruhları tes birlerin bir an evvel alınması, gün geç- tikçe zaruret şekline giriyor. Bu tedbir de, bir an ev ni rejimin tatbikine başlamak ve hiç ol- mazsa orada bugün henüz hükmü geçen Suriye hükümetinin Hatay işlerini ka- rıştırmasına mâni olmaktır. * gazetelerinde hergün lerden biri de Hatayda ndirilmesi için bir ta- gör bir. tazyike k lâzi , her iki bulunduğu- ortada ha- da bir anhrm_ı Hata- gidecek olur. ttenn mahrum Bunun için, bu lecek — ted- Hatayda ye- gördüğümüz şe Arablığın kuvve raftan tahrikât yapıldığı ve bir taraftan da muhtelif namlar altında teşkilât v cuda getirildi bdır. Bunlar şebbüslerdir kümetin değilse bile Vatani teşi bu harekete müzaheret etmekte oldu, da şüphe yoktur, Su kiyenin hudud gerisi ve hususf toşkil i ve hattâ para toplandı. rde halkın yaptığı te- hü- tının Herhalde hükü n ve gazeteleri, Tür- memurları dan bahis ile dalima şikâyette bulunuyor. Halbuki yakındâ yeni bir Tejim girecek ve müstakil bir idare İle huzur ve refah görecek olan bu memlekette şu dakikada Suriye —mer larının — bizzat Arablık propaganc bu bususta teş- kilât ile meşgul oldı bir ş Bütün bu müşahedeler bize şunu gös- teriyor ki Hatay işlerinin bir an evvel yeni idarenin eline geçmesi ve hiç değil- se bugünkü idarenin elinden çıkması |â- zımdır, Bir senedenberi hiç olmazsa ma- nen huzursuzluk — içinde bulunan memlekette ruhların daha fazla geril- mesine meydan vermemek ve bu saye- de yarınki rejimin tatbikatını kolaylaş- tırmak için bu noktanın büyük ehen yeti vardır. Ümid ederiz ki Hatayı huzursuzluktan kurtaracak olan kat'? tedbirlerin ması daha ziyade gecikmiyecektir. Muhittin Bırgcıı Urfada ti tıııırılu;ılık birliği Urfa (Hususi) — Halkevinin köycü - lük kolunun çalışmasiyle Urfada kuru - lan köyeülük birliği cidden büyük bir boşluğu doldurmuştur. Urfa tam mana- altına bu alın- sile bir ziraat memleketi olduğuna na - zaran böyle bir birliğin ileride ne bü - yük faydalar sağlayacağı kestirilir. Bu birliğin adı <«Toprakcılık Birliği» dir. SON POSTA Resimli Makale: Bu resme dikkat bildiğimiz bir çok man Hayali bir Mesele şudur: Ortada yapılması icab eden bir iş vardır. Fakat işi yapa- cak adam: — Dursun canım, yarın yaparım demektedir. Meşhur bir şairin «gecikme, altın saniye uçar, gider, kaybolur» sözünü tamamen unutmuştur. dertler karşısında ne yapacağı- nı şaşırmış, mütereddid bir adamı gösteriyor: ormanda hepimizin madığını görmüşle: Büyük filozoflar, büyük âlimler: — Bir işi geciktirenin, ihmal edenin asla muvaffak ola- r, Lord Cesterfieldin dili ile: — Aylaklık, tembellik, ihmal, insan oğluna ârız olan has- talıkların en mühimleridir, demişler, Franclinin dili ile de: dır. Unutmıyalım — Bugünkü işinizi bugün yapınız, kaidesini koymuşlar. ki bugün hayattayız, yarın toprağın al- tına girmiyeceğimizi bilemeyiz. SÖZ ARASINDA Gözleri görmediği Halde golf ve briç Oynıyan adarm Büyük harpte, aüşman ateşi altın - da ilk vurulanlardan ve neticede göz- leri kör olan meşhur goliçüu — yüzbaşı Lowry, san maçlarından birinde, çok mahir olan bir hasmını kolaylıkla yen- miştir. Gözleri hiç görmiyen yüzbaşı -| nın gölf topunu uşağı düzeltmekte, e- fendisine nerede olduğunu işa mekte, yüzbaşı da ondan sonra topa ayni zamanda ga - yet mahir bir yüzücü ve dalıcıdır. Gü. zel yat idare eder. Atletik müsabaka- larda koşmalara iştirak eder, gayet iyi de briç oynar. Tütün içenler kralı Çekosltovakyanın İzar ismindeki kö - yünden t, geçenlerde yapılan bir tütün içme müsabakasında hiç fasıla ver- meden mütemadiyen 50 saat tütün içerek ciliği kazanmış ve «tütün — içenler nvanını almıştır. sabakaya iştirak edenlerin şekilde olursa olsun yiyecek ye ne müsaade edilmemekte, fakat her içki serbest bulunmakta idi. birl. eri- türlü «Tütün içenlerin kralı» ünvanını kaza- nan Passelt müsabakanın devam ettiği elli saat esnasında 22 şişe rakı ile 24 lit- re bira içmiştir. Fakat bu budalaca ün vanı kazanmak için elli saat mütem: yen tütün ve ispirto içen bu adam, ken- disine krallık ünvanının teveccühü (!) merasimi esnasında — hastalandığından hastaneye nakledilmiştir. ISTER İstanbul belediyesi İstânbul şehrin zarlığı tesis edilip edilemiyeceğini düşünmüş, bir yer aramaya koyulmuş. Proje bu dekika | betmiş değildir, fakat günün birinde cek olursa hayvan mezarlığı 'iki kısma rinci kısım bütün hayvanların gömül bir çukurdur. İkinci kısım ise sevgili hayvanları için hu- | hi susi bir mezar yaptırmak isteyenlere yerdir. İSTER et et -| İNAN HERGÖN BİR FIKRA Defolan belâ Birkaç arkadaş umumi bahçelerden birinde oturmuşlar, içki — içiyorlardı. Bir aralık yanlarına bir dilenci geldi; tni uzattı: — Az sadaka çok belâyı defeder, Dedi. Oturanlardan biri hemen çan- tasını çıkardı. İçinden bir kuruş aldı, dilenciye verdi ci gittikten son- ra sadaka verene sordular: — Sadakanın belâ defettiğine ina- nıyorsun güliba! — Tabij inanırım (giden dilenciyi gösterdi). İşte sadakayı verince belâ da başımızdan defoldu. c Biricik ilâcı buse olan Bir hastalık Burmada, ârazı hararet ve iştiha az- lhğı olan bir hastalık baş göstermiştir. Tıbbın hiç bir ilâcıyla iyi edilemiyen bu hastalık, doktorları şaşırtmaktadır. Yalnız son günlerde bir kocakarının tavsiye ettiği usul, bu hastalığa tutu- lanları çok kısa bir zamanda iyi etmiş- tir. Usul şudur: Hastayı akrabalarından anda, herha: bir kimse, günde, sa. bah, öğle ve ak: olmak üzere üç ke |re, dudaklarından öpecektir. Parisi binlerce serseri istilâ etti Paris, sergi münasebetile dünyanın ber tarafından gelen her türlü insan ur. İzdihamın çokluğun pek çok sabıkalı serseriler de bı lunmak |tadır. Zabıta, bunların faaliyetlerine meydan vermemek üzere ikide Monmarter ve Monparnas gibi yerlere baszkınlar yaparak şüphelileri yakala - maktadır. Yalnız geçen çarşamba gecesi yapılar |bir baskında 5000 şüpheli insan yakalan- mıştır. Bunlardan 3600 nün vaziyetle ise hemen hapishanelere tıkılmıştır. Ha- pishaneye tıkılanlar arasında her nevi mücrimler bulunmaktadır. İSFTER Proje de bir hayvan me - münasip | kat'i ka n biraz ecekleri müş Xııek | F“k" her ne olurs: satılacak | ra para ile birde| — Tayyare şirketinin baş mühendisi o| tetkik edilmektedir. Geriye kalan 1400 ü| “Tayyare Laidy,, si ı Güzel Dafne Nihayet evlendi Dafne, alımlı, neş'eli bir İngiliz kı zıdır. Kroydon - Paris, Kroydon - Lı Tougnet arasında işleyen tayyareler - de, binlerce müşteriye kokteyl ve kah ve vermek üzere (tayyare laidysi) di- ye seçilen Dafne'nin güzelliğine kapı - lan, cazibesinin tesirile mecnuna dö - nen binlerce yolcu, her vesile ile genç kıza, yere indikleri vakit birlikte ye - mek eği teklif etmişler, daha ace- lecileri ise, bunu bile beklemeden yek- ten; «Karım olür müsünüz?» sorgüsü ile, genç kızı üzmüşlerdir. Dafne her seferinde: «Hayır.. fakat sizi tanımıyorum., binaenaleyh sev - İ |miyorum» diyerek müz'iç taliplerini r. Bunun sebebi biraz da kı- birinde görmi - yerek çarptığı bir delikarlıya âşık ol - masıdır. lan delikanlı da genç kızı beğenmiş ol- |mal li ki, son günlerde gene hangarda lm ana çıkmış: «Karım olur musün?» ye sormuşlur. Tabii acaba güzel kız kendisine ne cevap verdi diye soracaksınız. Fakat, herhalde mutadı cevabı ver. miş olmalı ki şimdi karı koca, bal ıni tayyare ile yaptıklarından se- atte geçirmektedirler. Di ayal NANMA! erinde münakaşaya lüzum görmüyoruz, da söylenebilir. Karacaahmet, 'Top - kabristanları el'an asırlık şekillerin - mevsimsiz olacağı da iddia edilebilir. a olsun bu mutasavver hayvan mezar- da para ile toprak alarak hayvanı için mezar yaptı- ak kimselerin pek çok olabileceğine biz inanmıyoruz, | fakat ey okuyucu sen: İNAN İSTER İNANMA! Sözün Kısası UÇ manzara Üç Devir.. E. Talu Abdülhamid d padişahtı.. Elime geçen ga2€* telerde ffei sunufu tebaai şahant* nin emnü refah içerisinde yaşadıklari? na dair r görür, «& j lai hümayu: i şecaati nihadı şâhanenin vapurile, muazzezen ve müreffehtif memleketlerine sevkedildikleri» ni O * kurdum. Bir g mektep dönüşü, Tnp)ınll. rıhtımında perişan bir kafile ile kar * gılaştım. Üstleri başları, kılık, kıyati” leri sefil, simaları çökük, kimi sakalllı kimi bıy bazılarının başlarında külsüz bir fes, bazıları eski bir keçekü” lâhı üzerine bir çevre dolamış, arKâ* larında birer torba, soğukta — titreşif duruyorlardı.. Yanımda birisi: — Tezkereci askerler, memleketle” rine dönüyorlar.. dedi. A Ben çocuktum.. Devir, saltanat dev* ri idi., en çocuktum. bendl » Bunün üzerinden yirmi yıl geçti, Delikanlı idim. Abdülhamid haFedil * miş, memlekette meşrutiyet diye ku * rulan idarenin başına beşinci Mehmet mâtuh getirilmişti. Dış politikası da iç politikası kadâf bozuk olan bu idare, memleketin ha “ eti birden mü* yenildik.. Ye“ Ayni perişanlık, ayni süfli manza meşrutiyet . Devir, x isi gün köprüdea geçi vili cadde» nin beri _—. anında miş bir hal ğ kam kaldı rımda şer ikişer s bir şey bekliyormuş gm görünen bif «efendi» kafilesini seyrediyordu. Yepyeni, temiz ceketler, külot park talonlar, kaba fakat sağlam kundura* ları içinde, başlarında kasketleri, ellet rinde bavulları, bu adamlar, gören in* sanların üzerinde, bir halk seyyah vâ* purunun mütevazı fakat müreffeh yol cuları tesirini yapıyordu. Hepsi, tertemiz tıraşlı, kanlı canlt üzlerinde mes'ut geçmiş ve bundafi böyle de mes'ut geçecek günlerin IV)' 5 tını ifade eden asil ve beşüş bir mân? vardı. Orada duran polis memuruna sor * dum: 3 — Ne var? Bu halk neyi îcyn_dn'ü— ordurnk süne maddi ve m , bu disiplini temin eden, asker © 1 gerçekten bir mektep haline kü* xan ve orada yurd için yüksek karak* ydalı unsurlar yetiştiren DÜ devı'ı bir kere daha tebcil ettim. e BAYPE A ae ”; Dün hava sıcak ve rüzgârlı geçli Kandilli rasat istasyanunun — verdi malümata göre dün hava oldukça TÜ” gârlı ve sıcak ola- rak geçmiştir. Rüz- gâr yıldızdan — sa- niyede 14 metre ile esmiş, en fazla sıcaklık 26, en az sıcaklık ta 19 ola- rak kaydedilmiş- tir. Hava tazyiki 62,

Bu sayıdan diğer sayfalar: