4 Eylül 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

4 Eylül 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA 14 Sayfa , ; : : ——.ı' İllilıat"ni:dT Eı::kkidc on ıasn_v_l_ SON BiR iKi SÖZ Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen Halil, Nesimi, Haşim Baylar bildiklerini niçin yazmıyorlar ? Bu vazifenin ihmali milletin tarihine karşı pek büyük bir kabahat işlemek demektir Azerbaycana aid hatıralarımı da hı'vlonda kendi kendisina düşündüren in- tirdikten sonra hayatımın İttihat ve'san bir romancıdan başka bir şey de- Terakki devrine aid bir kısım hatırala- | ğildir. Roman yazarken hayali kahra- rına aid hikâyeleri, geriye doğru kısa | manları istediğimiz yerde, istediğimiz bir göz atan bir kaç sözle kapamak is-|zaman, istediğimiz şekilde düşündüre- tiyorum. Birkaç günlük bir teehhürle)| biliriz; fakat, bir devrin hikâyesini ya- bugün bunu da yapıyorum. parken, o devir kahramanlarını, kendi k. « |romanımız için kukla olarak kullan- Ben İttihat ve Terakkinin tarihini| mak hakkını haiz olamayız. Bunun için yazmadım. Esasen, İttihat ve Terakki|İttihat ve Terakki, Razete sahifelerinde devri gibi, her senesi türlü türlü vu.|ve tefrika romancılarının elinde, pa- kuat ile dolu bir devrin tam bir tarihi-|çavra haline getirilmiş olan talibsiz ni yazmak, ne bir kişinin, ne de birkaç|bir devirdir. Halbuki bu devir, ister kişinin hafızasile mümkün olan bir şey-| muvaffak, ister gayri muvaffak; ister dir. Ben kulisinde yaşadığım bir dev-| temiz, ister pis, bütün bir neslin, bil- re aid, seneler geçip hisler soğuduktan | hassa Türk olan, Türklük yapan bir sonra, kabil olduğu kadar objektif bir| Türkün yükselmesi için çalışan bir ruh ile, bildiğim bazı hikâyeleri anlal-| Türk neslinin müşterek eseridir. O dev. tım, bazı müşahedelerimi izah ve bnzıl fikirlerimi teşrih ettim. Kabil olduğu kadar hatıralarımda yanılmamıya, bil- mediğim şeylere ternas etmemeğe ve- yahud, ancak, doğruya en yakın zan- nettiğim rivayet veya nakilleri kaydey- lemeğe dikkat ettim. Bununla beraber, yanıldığım noktaların olduğunu da sonradan gördüm: Meselâ, son Balkan trenile Aleksinaç'da kaldığım:z zaman, İstanbuldan gelen gene son Balkan treninde Talât paşanın zevcesinin, ya- ver Ömer Abdülkadirle bırlikte, İstan- buldan Berline gitmekte olduklarını yazmıştım. Ben bunu, o0 zaman istas- yonda kendilerini gördüğünü bana söy- lemiş olan Müştaktan öğrenmiştim. Sonradan, ben hikâyeyi yazdıktan son- ra anlaşıldı ki bu seyahat yanlış imişs; gerek Ömer Abdülkadir, gerek Hayri- ye Hanım o trende yoklarmış! Görülüyor ki tarih yazılırken değil, benim gibi yalnız doğru olarak bildi- ğini yazmıya dikkat etmiş ve buna çok ehemmiyet vermiş bir insan tarafından hikâye edilirken dahi bir takım yanlış- lıklar yapılabiliyor ve bir takım hata. lara düşülüyor. Artık, tarih yazmakta- ki müşkülât; siz Lastvvur ediniz! Benim gibi, İttihat ve Terakki dev- rini, bütün çıplaktığı ile görmeğe mü- sald bir kulis köşesinde yaşamış ve - radan birçok şeylez seyretmiş-olan bir insan, tam bir hatıra samimiyet ve sa- dakatile, bildiklerini ve gördüklerini naklederken birtakım hatalara düşerse artık bu devri içinden görmemiş ve ö- tekinin berikinin ağzından naklen ya- zı yazmış olanların yaptıkları hikâye- Terdeki hataları da tasavvur edebilirsi. niz. Benim yazdıklarımı okumuş olan- rin temiz tarafları varsa içinde hep birden, derece derece, hepimiz temiziz ve eğer pis tarafları da varsa, gene i- çinde biz ve hepimiz derece derece pi- siz. Tnlât paşa cahil idiyse, onu kahra- ((Son POSTA||| nın h , TARİHİ | TEFRİKASI | î “îı——.ö;—'lj B_ir gece Rüstem uykusu arasında sarayın bahçesinden bir takım feryatlar ve çığlıklar işitti ve yatağından fırladi Zâl.. babasının yanına avdet ettiği zaman Samla İran hükümdan arasırda cereyan eden muhabere neticelenmişti. Babasının teşvikile şaha o da bir rica. name yazdı ve muvafakat cevabı gelin- ce bütün çektiklerini unutacak kadar memnun oldu. İ Kâbilde de, Nimruzda da aylarca ha- zırlıklar, şenlikler yapıld. Rüdabe, muhteşem bir gelin alayile Kâbilden hareket etti. Hududda aynı ihtişam ve coşkun tezahüratla karşılanarak Nim- ruza getirildi. Haftalarca düğün, der - nek yapıldı. İki hieranir sevdazede böy- lece muradlarına erdiler. * İran şahi Menüçehrin - vefatile oğlu Nüzerin tahta geçmesinden bir ay son- ra Rüdabe Rüstemi doğurdu. Rüstemin doğumu, annesine büyük Fil, Rüstemi görünce hortum unu uzatarak üzerine saldırdı man olarak kullanmıya razı olan ve et-/ ıztırablar verdi. Günlerce ağ içil : K ağrılar için- rafında toplanan kütle, aynı cehalette|de kıyrandı. Nihayet, çocuğu tabii bir dçnce der_u-e hisse sıl'!ıbı oldug'_l İçin- İ şekilde dağuramıyacağını anlıyan bir dir ki Talât paşa sadrâzam olabiliyor- | hekim, mahirâne bir ameliyatla onun du. Enver paşa, bir mütegallib ve mü-/ böğrünü yararak çocuğu aldı. Sonra bir tecebbir idiyse, biz hepimiz bu teştallüb | takım otları ezerek suyunu miskle ka- ve tecebbüre boyun eğmeğe razı olan | yıştırdı ve genç kadına içirdi. Rüdabe Iını;ılîıdık ı'ieınelllr. ARER , Jayıldığı zaman, yanında tosun gibi ev. Hülâsa, pis veya lîmıı. b:lyı ves;ıko-lıidmı görünce büyük bir muhabbet ve tü, doğru veya yanlış, bugün, bizim | iftiharla göğsünün kabardığın duydu. vazifemiz İltihat ve Terakkiyi olduğu Tn RAR A kın zamanda torununu görmiye gele-|bu iri vücudü; bu yakışıkl: endami, b ceğini bildirdi. zeki ve azametli bakış: ile tıpkı Sam.. torununu görmek arzusunu, an | gençliğini hatırlauyor. Hiç şüphesiz 8 cak seneler geçtikten, Rüstem on beş|da, onun gib: kahraman olacak.. yüzü” yaşına geldikten sonra tatmin edebü-|müzü ağartacaktır. di. O, Zâlin teşkil ettiği muhteşem bir| Diye alkışlıyorlardı. istikbal kafilesi tarafından Nimruza üç| Sam.. üç günlük yolculuğunu emsak günlük mesafeden karşılandı. Bu istik-|siz tezahürat arasında geçirdi. Bü bal kafilesi arasında Rüstem de bulu-|halkın alkışları ile karşılanarak deff” gibi tanımıya ve gelecek nesillere o su- retle tanıtmaya çalışmaktır. Çünkü bir milletin ve bir cemiyetin istikbaie aid inkişaf istikametlerini anlamak i- çin, onun geçmişteki hareketlerini ka- bil olduğu kadar vüzuh ile bilmekz lâ- zımdır. Halbuki, zavallı İttihat ve Te- rakki devri, böyle objektif bir tahlil a. desesinin altına alınacak yerde tefrika ramancılarının elinde kepaze edilmiş ve paçavra haline getirilmiştir. Bir zamanlar Fransada krallık dev- rinin tarihi üzerine romanlar yazılırdı. Bir çokları dilimize çevrilmiş olan bu romanlar, ortaya bir roman diye atı!- mıştır. Halbuki bizimkiler yoman yaz- dılar ve okuyucuların önlerine «tarih» diye attılar. Demek oluyor ki, tarihe karşı hürmet hissi bizim münevverle- rimiz arasında henüz lâyıkı derecede inkişaf etmemiştir. Halbuki, tarih bi- zim millet ve cemiyet olarak bütün ha- yatımızdır. Tarihe aid her şey, bizce mukaddes olmak lâzımdır ve biz onda yalnız hakikati aramak ve araştırmak- la mükellefiz. Böyle olduğu halde, İt- Zâl. Rüdabenin bir çok tehlikel an- !Iır geçirdikten sonza kurtulduğuna çok sevindiği için, oğluna «Kurtuluş» ma- nasında olan Rüstem ismin; koydu. Rüstem, üç yaşına geldiği zaman, çok alımlı ve sevimli bir yavru oldu. Babası ile anası, bir ressama, onun fil üzerin- de bir resmini yaptırdılar; artık Sicis- tanda istirahate çekülmiş olan Sama gönderdiler. Büyük baba, tarnamile kendi küçüklüğüne benziyen torunu- nun resmini büyük bir muhabbetle sey- retti. Ve gönderdiği cevabda: «Ben, ge- ce gündüz senin neslinden bana benzi- yen bir çocuk doğmasım diledim. Du. nuyordu. Rüstem, ipekl, sırmalı elbiselerile,| Şerefine, şehirde birkaç gün coşklü göz alıcı ve kıymetli kumaşlarla süs -|şehrayinler yapıldı. Mükellef ziyafetltf lenmiş olan bir muharebe filinin üzeri- ne konulmuş olan bir altın tahtın ü . zerinde oturuyordu. Başında, en kıy- metli taşlarla müzeyyen altın bir taç, belinde göz kamaştıran bir kemer var- dı. Ellerinde altın ve gümüş kakmalı bir yay ile oklarımı tutuyordu. Cins atların kişnemeleri, fillerin ava- zeleri, halkın alkışları içinde pek heye- canlı anlar yaşıyan Sam, tarununun vakur, zeki halini. gösterişli endamı- nı.. enli pazularını seyrederken kendin- am müstecab oldu. Bundan sonra Al-|den geçiyordu. Yanında gelen ihtiyar. lahtan dileğim onu muammer ve mes'-|lar Rüsteme baktıkça: ud etmesidir.» dedi ve mektubunda ya- — Maşallah! Rüstem, bu güzel yüzü, ketin maalesef iliğine işlemiş, bununla| Fakat, bazı tarih romancıları bunlarla beraber, elbet bugünkü Avrupa ve A- meşgul olmadılar. Şuursuzca, rastgele, merika cemiyetine nisbetle her halde|çala kalem ve ekseriya AL Kemal ve çok hafif, menfaat düşkünlükleri, ana-|Refik Halid edebiyat:nın tesiri altında, forculuk duygusu elbet bu devir için|yeni Türkiyenin ilk milli hareketi o. ayrıca bir vasıf teşkil edecek şeyler de-|lan İltihat ve Terakkiye hücum etti- ğildir, - ler. Halbuki hulüs ile yapılacak bir va- Cihan Harbi esnasında bütün iktısadi ;zife, bu gürültü içinde herkesin sura- lara şunu söyliyebilirim ki anlattığım |tihat ve Terakkiye ait bütür neşriyatta şeyler benim, esaslı meseleler hakkın-| bizim eli kalem tulanlarımız ve tefrika. daki bildiklerimdir. Ben teferrüata aid|cılarımız, hakikatten başka her şeyi a- şeylerle ve bilhassa şahıs meselelerile |radılar! hiç meşgul olmadım. Fakat, bildikle- * rim, hattâ nakletmediğim teferrüata â-| İttihat ve Terakki devrine dair ya- id olanlar ile birlikte hesab edildiği ze-|zılan romanlara tam bir roman çeşn:si man dahi, bilmediklerime nazaran pek(vermek için hâdiselere türlü türlü es« az bir şeydir. Şu halde devrin bir kı-İrar rengi verildi ve öyle bir devir tas- sım hâdiseleri meçhul ve birtakım mu-| vir edildi ki onun içinde her şey dala- dalavere Türkler arasında İsmall Hakkı paşa muhitine münhasır kaldı. Bunun haricinde küçük bir levazımcının şunu, küçük bir iaşecinin bunu yapması İtti- hat ve Terakkiye mahsus fenalıklardan değil, belki de o devrin harbe girmiş ve- ya girmemiş bütün milletleri arasında tına kollektif bir çamur sıvamak de- ğil, belki de bir devrin çalkanan hâdi- seleri arasında doğruyu aramak idi. İş- te yapılmıyan şey budur. Ve Fakat, bununu yapılması lâzımdir. Bu kanaatledir. ki ben bu devre aid görülen şeylerden ve -Türkiyenin şe-| bildiklerimin bir kısmını söyledim. Te- rTefi namına söylemek lâzımdir ki- bun- ların en hafiflerinden idi. ferrüata aid olan bazı şeyleri de ayrı- ca yazacağım. Memnuniyetle görüyo. ammaları bugün için izahsız kalmakta devam ediyor demektir. * Bu devre aid olarak yazılan şeyler a- rasında, zannedersem, en ciddi olan hatıralar, Bay Cahidin yazdıkları ve yazmakta olduklarıdır. Tanin köllek- siyonlarını takib ederek içinde müca. dele ettiği bir devri tekrar yaşatmıya tğraşan üstadın yazdıklarından başka bu devir hakkında ciddi olarak hemen veredir. Mukaddes bir ideal uğrunda kendisini tehlikelere ve ateşlere atmış insanların bile bunu bir dalavere ola- rak yapmış olduklarından bahsedilme- yişine hayret ederim! Ben bu devir içinde en çok çalışmış Ve kendisini yıpratmış olmasına rağ- men nihayet mütevazi bir hayat yaşa- mış bulunan bir insanım. Ben dalave- re yapmadığım için elbet dalavere ya- pılmasını da istemezdim. Sonra, İtti- Harb esnasındaki iktısadi dalaverele-İrum ki Bay Cahid de yazıyor. Fakat, rin yüzde doksafı Türk olmıyanların|daha, yazabilecek olanlar, birçok şey- elile yapılmıştır. Bir makaracı Yahu-|leri benden ve Cahidden çok iyi bilen- diyi bir büyük zengin yapan ve onuller vardır. Halil, Nesimi, Haşim Baylar bize kâh yapağı tüccarı, kâh ayakkabı-|niçin ? Osmanlı tari cı, kâh kahve spekülâtörü gösleren| vak'anüvisler, nihayet bir padişahlar harbin bütün iktısadi pısliğini, bizim | ve seferler tarihi haline getirmişlerdir. tarih romancıları, hep İttihat ve Te-| Yeni Türkiyenin tarihini. bütün haya- rakki iaşecilerinin omuzlarına yükledi-|tın tarihi yapmak ve bu maksadla o ler. Ben bu insanlarla beraber çalışma-|hayatın hakikatlerini bir araya topla- dım ve hepsini gayet yakından bi.|mak icab eder. Şu halde niçin süküt hiçbir şey yazılmış değildir. Benim bil-)hat ve Terakki devrinin içinde kulisin mediğim ve gözümden kaçmış olan ba-|en iyi bir köşesinde bulunduğum için zı şeyler varsa, onların da bir yekün|birçok şeyleri de yakından görürdüm; tutabileceğini zannetmiyorum. olmazsa sezerdim. Hayır, vicdanı- Halbuki çok şeyler yazıldı. Gazete-|min hulüs ve safveti ile söylüyorum ki lirim. Ben bildiğim gibi, bir kısmı ha- yatta olan bu insanları Türkiyede pek çök insan gayet yakından tanırlar. Bunların hepsi, harb esnasında yalnız, halkın iyiliği için çalışmış ve hepsi de ediyorlar? İnsanların bugün yaşıyan ve mahsul verebilen kafaları, bir gün gelip, birdenbire işlemez oluyor ve on- dan sonra da nihayet toprağa inkılâb ediyor. Tarih içinde bulunmuş olanlar, ler, İttihat ve Terakki devrine aid ben bahsedilen siyasi, mali, iktısadi|harbten fakir olarak çıkmışıtır. Bunla; bir.anm evvel, bildiklerini ve gördükle- türlü türlü tefrikalar neşrettiler. Fa-| dalaverelerin hiç birini ne gördüm velrın arasında o zaman en mühim bir ro-|rini, duyduklarını ve düşündüklerini, kat, bütün bunlar, türlü türlü sebeb-'ne de sezdim. Yahud, daha doğru söy-|lü oynayıp da bilâhara bir karısı ve| yaşıyan şahidler huzurunda, herkesin terle susmayı tercih eden İttihatcıların | lemek için ,gördüğüm ve sezdiğim da-|üç — çocuğu ile birlikte — sofraya| gözünün önüne koymakla mükelleftir- boş bıraktıkları tarih meydanında tü-|lavereler, bizim memleketin bütün ta-|oturmuş olan bir insan tanırım ki ben-|ler. Bu vazifenin ihmali, milletin tari- remiş tarih masalcılarının eseri oldu.İrihinin normal olan dalaverelerinin|den biraz yardım ıstemek ıçin üç gün|hine karşı manen vek büyük tsr kaba- Hattâ vesikalara istinad ederek, muh-| vasati seviyesinden çok aşağıda idi. Si-| biraz fasulyeyi kaynatıp onunla üayan- | hat işlemek demektir. Bunun için söz- telif yaşamış insanların ağızlarından| yasi entrikalar çok mahdud ve siyasi|mayı tecrübe etmiştir! hikâyeler toplryarak yazılmış olan şey- müdirler arasında para ve menfa- lerimi, henüz hayatta olanların bil- Fakat, bu demek değildir ki bu devir|diklerini söylemeğe davet etmekle bi- ler bile Avrupalıların «tefrika romanı»|at dalaveresi hiç yok denilebilecek de-| içinde de yağmacı ve kapıp kapıcı un-| tirmekten kendimi alamadım. dedikleri roman hududundan dışarı çı-|recede az ve basit şeylerdi. Küçük in-İsurlar yoktur. Bu unsur, bu arz üze-| kamadı. Talât paşayı bir odaya ıokup.ıııııhrınnnh anaforcular, bu memle-|rinde, her yerde ve her devirde vardır. . Muhittin Birgen BSON beyliğin merkezi olan Nimruza gil verildi. Sam.. Nimruzda ancak bir ay kadâf kalabildi. Hayatınrın son günlerini yâ” şadığını anladığı, sakin, dağdağasız yaşayıştan sonra tatlı bir ölüme kavii' mayı özlediği için tekrar Sicistandi sarayına avdet etti. Zâl.. babasını âynı debdebeli teşrifat ve tezahüratla üç günlük mesafeye Kâ” dar göçirdi. Sam, hayatının son günle” rinde mazhar olduğu bu saâdetten bür yük bir zevk duyarak oğlu ile torunul” dan ayrılırken onlara şöyle nasihat ü — Evlâdlarım' Ben, ömrümü halkifi hayrına, memleketimin saadetine hâf” rederek yaşadım. Yaptıklarımın hati” ralarından hiç bir eza ve nedame: GUY” mıyarak ölmiye gidiyorum. Sız de, sofl nefesinizde en büyük teselliniz olac olan vicdan cahatıma mazhar olmak ” terseniz Allah korkusunu kendinize ber ediniz. Akıl ve hükmünü her türlü alâyişe tercih ediniz. Herkese Jütüf V? merhametle muamele ediniz. Bililf" ki dünya fânidir. Öldükten sonra Sf hayırla yâd ettirecek, yalnız adalet ı'; vicdanlı hareketleriniz - olacaktır. cihanda bahtiyar olmak isterseniz terdiğim yoldan şaşmayınız. * Samın bu nasihatini bütün h.lkbl? kışladı. Herkes, eski derebeylerini öb yük bir sevgi ve saygı ile. gözyaşı kerek uğurlaü.. Sam.. ölümünün yaklaştığını doğrt | tahmin etmişti. Altı ay sonra hiç "i b gkmeden, rahat rahat can ve! —3— RÜSTEMİN İLK CENGİ Rüstem., ik! sene daha saraydA hei 'e gördü. Memleket idaresi ik”, iverlik san'atlerini iyice öğrendi. T kes zekâsını, ahlâkını takdir ve oı" ediyordu. (Arkası VO DOYÇE ORİENT BANK Dresdner Bank Şubesi Müerkezi; Berlin Türkiyedeki şuabeleri: < tef bi B

Bu sayıdan diğer sayfalar: