23 Mart 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Sayfa Llî Matbuat Hatıraları Gündelik edebi gazete! toplayışta Etem Gazetelerde şimdiki gibi sabahlara kadar çalışılmaz, akşam oldu mu”iş de biterdi. Osman Cemal hepimizden ayrı ayrı para toplar, gidip dışarıdan rakı ve meze alırdı. Bu para İzzet daima en zararlı çıkan arkadaşımızdı İstanbulun mali âleminde olduğu gi- bi mecmuacılık, gazetecilik ve sahne gibi fikir âleminde de tacıdarlığını ilân eden «Pembe konak sahibir İsmail Faik, haddi zatında fena adam değildi. Fevkalâde müteşebbis ve çalışkandı. Çenesirideki kuvvet, sağlam bir dizel motörile mukayese edilirse o, bu mu- kayeseden muhakkak muzaffer çıkar - dı. Yarabbi, o ne çene!. Gramofon plâğına takılan bir çelik iğne bile sekiz on devirden sonra aşındığı halde öonun diş ve dudaklarının bu kadar senedir bu kadar sözle nasıl olüp ta aşınmadı - ğına hâlâ mütehayyirim. Kendisi ufarak teferekti. Pensli göz- lüğü altındaki küçük gözleri mütema- diyen fırıl fırıl dönerdi, pişkindi, kız - mak nedir bilmezdi. Mütekaitlere bir maliye nezareti va- ziyetinde, cüzdan mukabili maaşlar da- gıtan, mevduat mukabilinde bol faiz -| ler veren, bununla iktifa etmiyerek bir edebi mecmua neşreden, bununla da kalmıyarak bir yevmi gazete çıkartan, hattâ buna da kanmıyarak teşkil ettiği «Yeni Sahne» ye «Darülbedayi» in en kuvvetli artistlerini toplamak suretile sahne âlemini ikiye ayıran bu küçü - cük adam, haddi zatında — yaşamasını hiç bilmezdi. Hattâ çok defalar, onun öğle yemeklerini piyazcı Arnavutlan getirttiği fasulya piyazile geçirdiğini hatırlarım, Hiç olmazsa bu bir tabak piyazı da bari ağız tadile yiyebilsey - di... Ne gezer!.. Sağa sola lâf anlatmaktan, önüne sürülen kâğıtlara imza koymaktan sağdan soldan gelen müracaatları din - lemekten - daha doğru tabirile sağdan soldan gelen müracaatlara cevaplar vermekten - çok zamanlar, bu piyaz tabağı yazıhanesinin üstünde yarısı yenmiş, yarısı yenmemiş, çatala taktığı fasulyeler çatalın dişlerinde kalmış, öylece durur, nihayet, bazan tahağın içine düşen bir sinek, İsmail Faiği pi - yazın bakiyesini yemekten kurtarırdı. O vakitler, Sedat Simavi «Payitaht» isimli yevmi bir bazete neşretmekte idi. Bu gazetenin vasfı farıkı «gayri si- yasi» olması idi; çünkü İtilâf sansörü, mevcut yevmi gazetelerin haricinde siyasi bir gazetenin neşrine müsaade etmemekte idi. Düşününüz: Öyle bir gazete ki hem yevmi, hem de gayri si- yasi.. Yani edebi, içtimal yevmi gaze - te... Bunun nasıl bir ucube olduğunu sizin takdirinize bırakırım. Bu gazete de neşrine müsaade edilen yazılar yal- nız ajans bültenleri idi. Sonra bo| bol edebi, içtimat, fikri yazılar... O za - manlar bu gazete, şimdiki Ankara cad- desinde Reşit Efendi hanında çıkardı. Bir gün hayretle haber aldık ki, Pembe konak sahibi, bu gazeteye de el atmış, onu da «havzai saltanatına» ilhak etmiş. İsmail Faikten bu gibi fevkalâde nu- maralar beklendiği için bilâhare ilk hayretimiz zail oldu. Hemen ertesi günü «Şebab» a gel - di. Ve bana bu gazetenin tahrir mü - dürlüğünü deruhde etmemi teklif et - ti. Daha evvelki hatıralarımda söyle » diğim gibi vaktim müsait olduğu için bu teklifi kabulde bir beis görmedim. Aramızda büu iş için bir maaş ta takrir Yazan: Salâhattin Enis J ve tesbit ettik. Artık ben işimi Babıâli karşısındaki idarehaneden Reşitefendi hanına nak- letmiştim. Ayni suretle «Şebab» daki müuharrir kadrosu da' kısmen bu gaze - teye geçmiş olüyordu. Ben makale hususunda serbest bu - lunacak, dilediğim gün yazacak, dile- diğim gün yazmıyacaktım. İşin sikleti merkezi benim omuzla - rıma yüklendiği ve çıkan eser de haf- tallıfğe mecmua olmayıp yevmi gazete olduğu cihetle ilk günler hayli yorul - düm. Gecenin geç saatlerine kadar ça- lıştım. : Bir gün öğleye doğru çay içerken İs- mail Faiğin, yanında nazarı dikkati celbedecek kadar uzun boylu birisile odadan içeri girdiğini gördüm. Esasen boyu küçük olan İsmail Faik bu mü - heykel ve müşekkel gencin yanında da- ha ufalmış görünüyordu. İlk bakışta manzara, insana çınar ağacile bödür boylu fesliğen saksısının yan yana du- ruşunu hatırlatıyordu. Pembe konak sahibi geçmeden dedi ki: * İ Çok yorulduğunuzu görüyorum. İşte size bir mesai arkadaşı getirdim. Genç muharrirlerimizden ve kıymelli gençlerimizden Ethem İzzet Bey... Yerimden doğrularak hemen elini sıktım. Ve oturduğum geniş masanın etrafında ve kendi yanımda bulunan sandalyeyi ona gösterdim, Halinde bir sıkılganlık hissediyordum. Filhakika Etem, bir kaç günler ağır davrandı, sıkılganlığını gideremedi; fa- kat sonraları ©o da bizim kafileye ilti - hak etti. «Payitaht» ım kadrosu, şu süretle tanzim edilmişti: Başmakaleler Ekrem Vecdet tarafından yazılacaktı. Her Ga- latasaraylının tanıdığı meşhur Bekir, gazetenin fransızca mütercimliğini ifa edecek, Etem bana yardımcı olacak, sabık maarif eminlerinden Sabri tas - hih yapacak, Osman Cemal mizah kis- mını ve istihbarat işlerini ifa edecekti. Bunun haricinde daha başka kimse - ler de vardı. Benim vazifemi de gaze - tenin bütün yazı işlerini idare Ve tan: zim etmekti. Başından çok büyük işlere girmekle iktifa etmiyen İsmail Faik, bir de mat- baa makinesi ve mürettiphane edin - mişti. Yalnız bunu, Pembe konakta kurduğu cihetle biz, bir müddet, Re - şitefendi hanında çalıştıktan sonra iş jicabı gazete idarehanesini Pembe ko- mukaddemeye 'nağa nakletmeğe mecbur olduk. Bakırcıların köşesinde olan ve çiy renk pembe bir boya ile boyanan bu bi- na, dolup boşalan erbabı müracaatla, bir arı kovanından farksızdı. Bizim mesai odamız, her ne kadar bu kala - balıktan kısmen uüzakta ve cadde üze - rinde ise de geç vakitlere kadar bakır- cıların çekiç gürültüleri bizi pence - releri açmaktan menediyordu. Oraya ilk taşındığımız gün, görüle- | cek bir âlemdi. Masaların nakli geç vakte kadar kabil olamadığı cihetle o gün yazılar ayak Üüstünde yazılıyor, serlevhalar ayak üstünde konuluyor, ve pek tabil olarak bu kargaşalık hepi- mizi ayrı ayrı sinirlendiriyordu. Bununla beraber masalar gelip he - (Devamı 11 inci sayfada) İ Nasıl giyineceğiz I Bu senenin Bahar modası Her moda kendinden evvelkinin bir a Zdi değil, an - O cak onun, bir in- . - kişafı, bir tekem- ö W mülü ve deva - mıdır, Her yeni modada, veda et- <etiğimizin — izleri soj C 6 görülür., Yalnız M Ve . bu izlere bazan ; 1 G, / daha fazla neşe, l NŞ Z bazan daha ağır- başlılık, bazı sa- — delik, bazı da faz- la bir süs meyli <4 karışır. İşte o ka- pi Ş K . . | , Bu bahar mo - ŞŞ dasında da geçen Do Ca y yıla nazaran da - ) - ha fazla neşeye meyil var. Bu yıl renklerin da - » ha ziyade gözalı- Crolduğunu, e - — teklerin daha bollaşıp serbestlediğini, kumaşlarda da daha ziyade fanteziye meyil olduğunu görüyoruz, Beraber hâlâ siyah ve bahara pek u- yan lâciverde çokça Tastlıyacağız. Sade klâsik tayyörlere bu yıl modasında da yer var. Kumaşlar için de ayni şey mevcut. Sade kumaşlara tamamen yüz çevirmiş değiliz. Sabah ve spor elbiselerinde boylar biraz daha kısa, Omuzlar gene geniş, fa.- kat ifrat derecede değil. Kalçalar in - ce, kollar düz ve dar. Etek kısmının diz- den aşağısı godeler, veya plilerle geniş - letilmiş. Bilhassa - belden başlıyarak dizlere kadar dikili ve dizden aşağısı açık plilere çok rastlıyacağız. Bel biraz yükselmiş görünüyor. — Umumiyetle sentür var. Tayyörlerin çoğunda etek ve ceket ayrı ayrı renklerde... Tayyör boyu ge- req]_ingota kadar her boyda tayyör var. Öğleden sonra için emprime roblar gene rağbette, Bu seneki emprimeler- de çok hoş desenler göreceğiz, Bu el - biselerde alpeoya ile jerseye de çok te- sadüf olunuyor. Akşam elbiselerinde eski devirleri çen yıl gibi çok muhtelif. Bolerodan | biçim mantolardan bazılarının önleri yade beğenilmektedir. Solda — Spor manto. Roba yalnız tavsiyedir. Sağda — Bu bahar çok beğenilecek olan redingot biçiminde manto. Bu kruvaze yapılmaktadır. Fakat belde iki düğme ile tutturularak alttan giyilen elbiseyi gösteren bu tarz daha zi - öndedir. Bilhassa genç kızlara şayanı hatırlatan tarzda vücuda sarılan tu - valetlerin yanında belden itibaren büz- gülü, pliseli bol bohem elbiseleri gö - rülmekte. Kısaca bu bahar modasına taşkın bir neşe göze çarpmakta, Neşe ve gençlik. Moda mucitleri çiçeklerdıîn. kele - beklerden, kuşlardan ve gökün en tatlı uyacak bir moda hazırlamışlar, Yeni tarz bir saç tuvaleti KATI ASN SEVA S0 MA AM Fazla kıvırcık ve oldukça yukarıya doğru taranmış bu saç tarzı bu sene sek modadır. Bir kuvaförü her başa iydurmanın çâresi vardiır. Saçları düzeltinken en“güç uyan yer alın üzerindeki saç bitimidir. Solda yukarıda: Eğer bu saç bitimi düz bir çizgi şeklinde ve normal yük - seklikte ise modeli hemen hemen ay - nen tatbik edebilirsiniz. Yalnız alnı - nızın ortasından yukarıya doğru ta - ranmış ufak bir bukle yaparsınız, i â d — Bu tuvalet için başın şekline göre ufak bazı değişiklikler yapmak icap eder. Sağda yukarıda: Alnınız pek darsa modeline seyrek bir kâkü! ilâve eder - siniz, Bu, saçların kaşlara olan yakın - lığının kâkülden ileri geldiği hissini verir. Solda aşağıda: Alnın iki yanında saç dönümü varsa buraları birer bukle ile kapıyabilirsiniz. Solda aşağıda: Alnınız pek genişse gene bir sıra kâkülle bunun da önüne geçebilirsiniz, En alttaki küçük resimde beyaz çiz- giler saç bitimlerini göstermektedir. renklerinden ilha malarak bu bahara, Bolerolu bir rog-_ğ Kolların omuz kısmı geniştir. Bilıeh.' ler dardır. Boleronun ön yakası $'" ve çok kapalıdır. Hemen hemen yaka tesirini vermektedir. Kalçalarif üzerinden - ön ve arkada - yuvaâ'” /" birer kup geçirilmiş, eteğin alt tarâ bu kupa dümdüz bir şekilde ekleN 'tir. Sentürle yakadan geçirilen #9? renk band ve fiyongaya pikür yap mıştır, ğ Sokakta giyileceği gibi ev içind” ü giyilebilecek bir elbisedir. Gen$ VE oıl: ta yaşlı bayanlara çok iyi giderT- Giye ” lâcivert, ve diğer koyu renkli kum lardan yapılırsa güzel olur. çeit Lekecilik Bir mütehassısın bu .meV': etrafındaki şayanı dikkat ma kalesi yarınki sayımızdadır.. göeLrE

Bu sayıdan diğer sayfalar: