ea G_İkîncîk'uıun Sayfa 11 a Ye;İ;ıİhiida_ğls sene | Zonguldak kömür ocaklarının en ıhl_iyar işcisi Etem Çavuş hatıralarını anlatarak “ Son Posta ,, okuyucu- larını maden kuyularında gezdiriyor 'ü?h—h-.h“k—m adamıyız. Gün altında İş görmek bize yorgunluk uyusundan yoryüzüne çıkınca sudan çıkmış balık gibi ser - semle riz. ibaret çelik bir sap altında uzun bir —— —Elm Ğ fük kuîıîtı,îî: değilim ben! Ben top" | çubuk! Bu acâjb baslonun büyük mâ Baba evinden dika Siyizli, — işçi fetleri ır, Etem çavuş, bu bastonla Şında geldim. — enlere ön dört ya -|.0 , bağlarının sağlamını, çürüğünü - -| yırdeder. «Ocak bağı» nin ne olduğunu bil - -| mem biliyor musunuz? Maden işlen - yulan toprak tabakalarının için, galerilere tersine dön- «7> şeklinde vurulan direklere tmaş yaşın: M asrı on yıl a lem çavuşu artık kö- ihtiyar ıjnneınen:ı:].înîîı:î:île? a Eltem çavuşıın_ dryg.riuğ'uv Dü ıbelo_n arme» denilen ya’pı t atcılğın henüz meçhulü F; «bağ» derler. Etem çavuş, altı oyulan İkoca dağları sırtında taşıyan bu direk- |lere işte o elindeki acâib bastonun çe- İkiç tarafile vurur. Bu vuruş, tıpkı; bir piyanistin piyano tuşlarını yoklamas:- na benzer. Tuşuna dokünülan akord - Yaşına bakarak Et Şe Minderinde pi e zamanlar, 2 nşa « idi. Fakat, E- tem çavuş Baği ni $ - a g C.m;'_un kontrüksiyonu — «beton | *U bir tel, nu:,ıl' ki düzensiz bir sesle ."İ:hwı ' «ben buradayım!» derse, bastonun çe- di ı :n bir gövde, g omuzlar, | kiç tarafile yoklanan direk bağiar da « çizgilerle Bezenmiş tunç bir çeh- sağlamlıklarını, çürüklüklerini öylece €e ve kına ile beyazlığı g e açığa vururlar. yazlığı lmi: iSİ lar, &ı B ilmiş saç-| | Etem çavuş akordsuz bir bağa vtast- İşte «Son Posta ladı mı hemen bastonunun kazma ucu- tüda geren $ *Sa>, kar , Yer öl -| nu çevirir ve o bağa bir «X> işareti ya- ; irk beş yıllık iş hayatının | par, Bu o demektir ki: Bu bağ hemen akislerini canla andıracak, maden kuyu:- | larmın acı tat , Maden kuüy ht taraflarımı, * tenİ Beçen ve sah nı, başından nı:denxî&md’ olduğu bir çok korkucç Azalarının en enteresanlarını anlatacak çI portresi GSN adamın muhtasar bir değişmelidir! Değişmezse tepedeki bas İO zaman bu çöküntünün kaç «sağlam ölü» nün kalması işden bi le değildir. Etem çavuş, artık: «Buyurun bayan- lar, baylar!» diyor, sizleri toprağın üs- Türkiyeni v n Bı;)unın Düfusu on yedi milyon- | Uyu:an:P ).'_mh milyon içinde maden Eören ve tanıyan on yedi dü k SON POSTA Uğursuz yakut gerdanlık Abdülhamidin gözdesi yakut gerdanlığını Atinada çaldırdı v . . . ... ——— — Abdülhamit Antuvanete yakut bir gerdanlık vermiş ve kendisini yaverlerinden birine nikâhlamıştı, bu kadın Rusyada ve Atinada uzun maceralara karıştı, son zamanlarda Atinada sefalete uğramıştı, buna rağmen gerdanlığı satmıyordu, bir "İgün görmüş zavallı kıya dayanamaz, kırılır ve çöker. Vo... altında bir tünden fazla ömür harcadığı toprağın altındaki evine davet ediyor. Söz artık ihtiyar maden kurdunun. Sözlerinde Pariste intişar etmekte olan Detoc- tive mecmuasından: Abdülhamit 1899 yılında ve Sent Antuvan gününde, çok sevdiği ram doktorunun kızı Antoinette'e çok kıy- metli yakut bir gerdanlık vermiş ve ©- nu kendi yanında bulundurmak için yaverlerinden birine nikâhlamıştı . Abdülhamit bu rum kızını çok se- viyordu. Ve onunla mahrem maceralar geçiriyordu. O tarihlerden çok sonra, yani bir -| ki hafta evvel ihtilâllerin, inkılâpların | rüzgürlarına kapılan o günkü güzel | rum kızı ÂAtinapın aşağı mahallelerin- den birinde sefilâne bir surette hayata gözlerini yumdu. Geçen kânunuevvelin altısında bul ihtiyar kadın & vinde katledilmiş olarak bulundu. Katil onun kafasına iskemle vura- ürmüştü. Sonra da, kanlı cese- mış ve bir paket yapmak üzere sekiz gayri müsavi kısma ayırmıştı. Polis tabit derhal tahkikata başladı. tinanın bütün sabıkalıları elekten ge- çirildi. Kadının yaşlı olmasına rağmen gençlere karşı bazı inhimakler besledi- ği malâmdu. Polisler tam on defa katilin izi üze- rinde olduklarını zannettiler ve tam on defa yanıldıklarım anladılar ve bir türlü bu fakir kadının niçin katledildi- ğini anlamadılar. — Bunun acaba nesine tamah etti- ler? diye bir hayli hayret edildi. » Nihayet esrar çözüldü, kadının es- |ki bir hatıra defteri bulunmuştu. Bu |defterin birinci sayfasında völümüm- den sonra okunacaktır» ibaresi yazılı idi, defter tabil okundu ve şu satırlar polislerin bilhassa nazarı dikkatini cek betti: «İhtilâl sarayın etrafında... Bizi teh- dit ediyordu. Abdülhamit beni çağırt-| kmak — için süslen- dim, odasına gittiğim zaman kimseyi bulamadım. Birdenbire arkadaki kapı hızla açıldı. Abdülhamit ile — sonrar dan Enver paşa olduğunu öğrendi- 'm — bir zabit ve on kişi kadar adam içeri girdiler, babam da aralarında idi. Zavallı babacığım, Abdülhamidi çok | m"ı'ı— ıâ. Yoktur, dersem mübalâğa ol - bi Irl:nhıçııı, izin verin de, maden Öi " üsusiyellerine vakıf olma- Rmenv;nı_ Etem çavuş size yer altını b hrj:ı. llopnl altında yüzlerce met nni ikte uzanan kuyuların kıyıs- İt ";İ'm tanıtsın. Bu yer altı ziya- uy;kile lyn altına dair antatılacakları selkaiç hîlvrııııanız için elzemdir. Ve k-nhm insan çalışan adına | )-ın:h(. Uyusa denen köstebek yuva - n Tutmak için de bir fırsattır. ?Brlmîa'a-? lîîyliycyım. n CP V sik Çünkü, maden kuyularım, o - işında eline tutuşturuları bir ka- İyaşındaki bir adamdan, güneşi dörile ara sıra, onun size anlatmağı ihmal et- tiği madenci istılahları yer altına hâs tâbirler olursa söze karışabileceğim. severdi. Onu böyle zamanlarda bütün mevcüudiyetile müdafaa - etmek istedi. Kâğıt üzerine ş /|Enver paşanın üzerine yürüdü, fakat g: Bakanlk rf':": :1":" seslen- | ” vada on kılıç birden vücuduna sap- Köstebek genç bir |J a, ve babam cansız olarak yere se- b ç EBM!% yarım asırdanberi | g; ;,:r'l,nnı :ı:emı eşeliyen Etem çavuşun söz Bu manzaranın karşısında bütün i- Mabea ge: aynı ton, aynı eda ve çidalimi kaybettim ve babamın üzerine | ayn çe ile dinletebilseydim. Kendi kapanarak ağlamağa başladım. Kalktı- " ğ m zaman boynuma yakut gerdanlı- :Ç dış(îıdâhl &Z gören adamin, keskin | ğın yanında babamın — kanından bir e*:rv, lehcesile eşimdi» leri hincik di- gerdanlık daha takmıştım ilâh...» ye telâffuz ederek ve gene onun ağzile: Demek Antoinette'in kızıl yakut- ;_.5"““"; şaplağı çaku çakar ürpertici 'tan bir gerdanlığı varınışl... ir ocak faclasını anlatışını dinlemek,| — Aradan bir kaç sene geçmiş... 1912. sabıkalı onu öldürdü ve gerdanlığı çaldı, kendisi de boğuldu 4 Antuvanetin son resmi lü dokunmak istememiş. Onda bir u- iğur tevehhüm etmiş. Ne İstanbulda, ne de mübadeleden sonra Atinada sat- mak istememiş. Ne vakit elini sürse: — «Hayır hayır, bu işi yapamıya- cağımlı der, ve mücevherini — saklar- miş.. İhtiyar kadın son zamanlarda dile- nerek geçiniyor ve arkasından gelen kimselere " de yüz vermiyormuş. Bir hayli zamandanberi kendisine papaz süsü veren birisile yaşıyormuş. Bir ge- ce sahte papazın eli Antoinette'in göğ- süne ilişmiş. Antoinette mücevherini gömleğinin altında diktiği bir torbada saklıyormuş. Orada kıymetli bir şeyin mevcut olduğunu anlayan Socrate Sta- matelakis kadını öldürmüş ve giranba- ha gerdanlığı çaldığı gibi kaçmış. Bir kaç ay sonra, bir genç bu yakut- lardan birinini “sürmek isterken yakar lanmış... Hiç bir şey bilmediğini söyle- miş. Fakat dayağı yiyince, cinayeti a- gabeysinin işlediğini itiraf etmiş. Derhal ağabeysini aramışlar bir tür- Kü ele geçmemiş, fakat bir gün bu gen- cin muhakemesi olurken müddeiumu- miye bir mektup gelmiş. Bu mektup! Socrate'den imiş. Ve Cenevrede oldu-| ğgunu, yakutları bozdurup — bozdurup afiyetle yediğini yazıyor ve onlarla a-' lay ediyormuş. | — Gerdanlık Sokrata da yaramamış... Ya par .| sizin içt: TÇasına bakarak kayanın hangi | SiZin için daha orijinal ve çok daha he-|de Antoinette'in bir Rus doktorile O- pundan iki ay evvel Kanarya adası e- , "::'lk:imarm aid olduğunu kesti - refakak u:hax Usta bir /maden kurdunun T gfımksınıı. e N, size lfistik çizmeli, mavi İ vebue ve kösele madeni şapka - * ;,“ikıl bunlar baş mühendislerin k mühendislerinin ocak kıyafe- Yarıyan şeylerdir ama, zarar yok, um";hfuılmı Şunlar da emniyet arınız. Hazırsınız değil mi? İşte v dç;ıvu, da geldi. Yer altı kurdu - ü ndeki bastonu hayli garib bul- 'UZ anlaşılan.. bir tarafı tu küçük bir » Öbür tarafı küçük bir çekiçlen yecanlı ve zevkdli olurdu. desada evlenerek Alexis Gölenine adı- ni takınmış, 1918 de Rusyada Bolşe- » ü n wik ihtilâli koptuktan bir sene sanra ©- Kadıköy iskelesindeki kahve — |cada bütün kibar muhitinde maruf ©- Kadıköy vapur iskelesinin bakımı|lan gerdanlığını maballi Sovyetler is- Akfıy işletme idaresine ve geliri de be-| temişle! balbuki o tehlikeyi evvelden lediyeye aittir. Belediye vapur iskele-|sezdiği için gerdanlığı İstanbula yolla- sinde kiraya verilmesi icap eden yerle- | mış imiş. ve bedeli icar tahmin etmiş ve evrakı- A.N. miştir. : Falvıt. Akay işletme idaresi vapur iskelesinde bulunan kahvenin saat 23-|muş yalnız hapishaneden & de.n sonra açılmasını muvafık görme- | yadan da kaçmış, her şeyini satmış $ miştir. inette'e üç ay işkence etmişler. — Yok... demiş, sözüne kimse inan- nı arttırmaya çıkarmak üzere ikmal et-| mamış, hapishaneye atmışlar ve Anto- Nihayet günün birinde fırsatını bul- , Rus- kir düşmüş,.yakut gemdanlığına bir tür. çıklarında Pohi ismindeki bir ,Yunan gemisinde batarak boğulanlar meya- nında Stamatis isminde birisi varmış. Bu adam, beyaz kadın ticareti yapıyör- muş... Ve Stamatis ismindeki bu a- dam ihtiyar Antoinette'in katili Soc- rate Stamatelakis'den başkası değil- miş. Son Posta — Bizim bildiğimize gö- re bu kız aslen vam değildir. Çerkes- tir. Vaktile Sultan dan (Nakşifend) uz rabibelerinin eline geçmiştir. 12 ya- n SA « İ kız, bir doktor tarafından Abdii'hamk de ihbar edilmiş; ve bir gece giz bir şekilde, rahibelerin elinden ka- çırılmıştır. | dülhamit tarafından evlâtlık edilmiş | tir. (Çünkü, Sultan Muradın kızı ol- Muradın' sarayın- | isminde bir saraylı| tarafından kaçırılmış.. Bilâhara Fran- şına kadar onların yanında kalan bu Abdülbhar i'in ve göz Antuvanı lte rene Fevkalâde güzel olan bu kız, Ab- ması da muhtemeldir.) Bu kız, Abdülhamidin su:utuna kadar sarayda kalmış, koca kadın ol muştur. İnkilâptan sonra — vaktila kendisini himaye eden — (Aleksandn — Girlandi) ismindeki bir (Mascn) la — buluşmak için Atinaya gitmiş, orada — kalmıştır. Amerikadan İspanyaya gönderilen motörler hik& esi (Baş tarafı 3 üncü sayfada) kıyamı emleketin büyük bir mani İşga DA ni ayrı ve ona muhalif bir hüküme! sisine muvaflak olurlar; 3 — Her iki taraflan biri veya het hangisi yabancı yardımlardan istifa » de ederler; bu üç halin tahakkuku tak> — dirinde Amerika firmaları, taraflardan dilediğine silâh ve cephane gönder - mekte kendini serbest addeder. E- ğer bu formül bulunmamış olsaydı, Madrid hükümetine Amerikadan yüz- lerce tayyare gönderilecek, 0 zaman Almanya ile İtalya daha faal bir mü - dahaleye mecbur olacak ve bilinmea artık daha neler olacaktı. Selim Razıp gekürsemeecen ereeca l eSaESEREnREnEeSAnEEALAREEERARAERAnNAN. Son Posta 'Yerebatan, Çatalçeşme sokak, 25. İSTANBUL İlân fiatları I 1 — Gazetenin esas yazısile bir sü- tunun iki satırı bir (santim) sayılır. 2 — Sahifesine göre bir santim ilân fidti şunlardır: 3 — Bir santimde vasati (&) keli- me vardır. 4 — İnce ve kalın yazılar tutacak- ları yere göre santimle ölvülür. l