ON YEDİNCİ YIL. NO: 5545 4 SONKÂNUN 1937 PAZARESİ ; Son haberlerimiz üçüncü sayfadadır ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ 'ATATÜRK Ankaraya dönmekte olan dış bakanımızı Haydarpaşada teşyi ettiler İstanbul, 3 (A.A.) — Reisi- cümhur Atatürk, Hariciye Ve- kili Doktor Tevfik Rüştü A- ras'ı bugün saat 17 de Dolma- bahçe sarayında kabul buyur- muşlar ve bir müddet görüş- müşlerdir. Mülâkatı müteakib Atatürk, Dr. Aras'ı otomobil- lerine alarak şehir içinde bir gezinti yaptıktan sonra hep beraber motörle Haydarpaşa- ya geçmişler ve rıhtıma çıka- rak Ankaraya hareket etmek- 'te olan Hariciye Vekilimizi "*teşyi etmişlerdir. Başbetke TATBİK KIYMETİ Falih Rıfkı ATAY . Türkiye gazetelerinin şu son birkaç aylık koleksiyonlarında her bakımdan ehemiyete değer bir Sancak edebiyatı teşekkül etti. Bu edebiyat, hiç biri diğerini nak- Zetmiyen, bilâkis hepsi -biribirini tamamlıyan vesika - hâdiseler- den vücud bulmuştur. Sancakta bir perde arkası vardır ki onun hazin esrarlarını, yıllardanberi, — hükümerkerdt vasrtaları ile, ve türk basını kendi kaynaklarından hîıber almakta idi. Perde üstünde- »« göstermelik'lerin ne kıymeti olduğunu biliyoruz. — Hakikatte Sancaktaki ırkdaşlarımız türk- süzleşme ile yurdsuüz- Ha ş ma' arasinda hazin bir vazi- yete mahküm edilmişlerdir. Ora türklüğü için devam yolu, kendi taliine kendi hâkim olmaktan iba- rettir. Bu talile oynamak kudreti başkalarında bulundukça, her şey, kâğıd üstünde ve nazariyatta ka- lacak, teahhüdler, ancak lâfızları- nı kurtarmak, fakat manalarma hiyanet edilmek kasdi ile, kötü niyetli bir politikanın demagoji- sine kurban olacaktır. 1 Herhangi bir anlaşmada tatbik inancası elde etmek için, en baş- ta, bir takım prensipleri kabul et- mek lâzmmgelir. Bu prensipler şun- lardır: Sancak türktür, bir; San- cak vahdeti ile Suriye vahdeti ay- Yı ayrı şeylerdir, iki! Sancak türk- tür, ve orada, tıpkı Suriyedeki a- rab olmıyan ekalliyetler gibi, türk olmıyan ekalliyetler vardır. San- cak ayrı bir vahdettir, bu vahdeti sarih olarak ifade etmiyen her te- a!ıhüd, ne Hatay'ı, ne de Türkiye- yi tatmin eder. Anlaşmaların samimiyeti, an- cak, vuzuhlarına dayanabilir. Vu- zuh, yani, prensiplerde hiç bir te- vile elverişli K işli olmı - İnamaj ş yan tam bir an S ancak ıstırab çekiyor. Yıllar- danberi çeki yor: f y A yvardı: Akde[:'_ız_ı:kat bir ümidi da Fransanın kati . ASA şıldığı zaman, o;ınvîî'ğ:ıti'i î:la' yün edecekti. Bu ümidde güv;ıy_ lerinden biri kendisi ha'fklndalîi. teahhüdler, ikincisi, kendisini ba teahhüdlere razı etmek için şeref sözünü ortaya atmış olan Türkiye idi. Suriye - Fransa muahedesinin (Sonu 6 ıncı sayfada) bu kıyıların- İngiliz - İtalyan anlaşması emniyet lehindeki iş birliğine başlangıç olduğunu bildirdi B. Eden bu anlaşmuının enternasyonal .wo bir Roma, 3 (A. A.) — Stefani a- jansı bildiriyor: İtalya Dış İş- leri Bakanı Kont Ciano dün Büyük Britanya Büyük elçisini kabul et- miş ve Büyük el- çi B. Cianoya, B. Edenin kendisini | ingiliz - italyan anlaşmasının im- zt zasından dolayı — Yeni anlaşmadan memnuniyetini ve — bahseden B. Eden entarnasyonal emniyet lehindeki işbir- liğine bir başlangıç teşkil eylemesi hak- eylemiş oldüğunu tebliğ eylemiştir. * yı büyük elçiye teşekkür etmiş ve B. Edene bu memnuniyet ile bu ümidlerin metinin.de memnuniyet ve ümitlerini kındaki ümidlerini bildirmeye- memur ” Kont Ciano, bu lütüfkârlıktan dola- * ayni zamanda ve tamamiyle faşist hükü- B. DELBOS ANLAŞMANIN FR ANSADA BİR SULH VE NİZAM UNSURU OLARAK TELAR Kİ EDİLDİĞİNİ SÖYLEDİ teşkil eylemekte olduğunu bildirmesi- ni büyük elçiden rica eylemiştir. Anlaşma karşısında Fransa Paris, 3 (A.A.) — Fransa dış işleri bakanı B. Delbos, Havas ajansının ken- disine ingiliz - italyan anlaşmasının im- zası hakkında sorduğu suallere cevab olarak, şu beyanatta bulunmuştur: İngiltere hükümeti ile İtalya hükü- meti, kendi aralarındaki münasebetlerin dostça mahiyetini belirtmek hususun- da mutabık kalmış görmekle bahtiya- rım. Fransaya sıkr menfaatler ve ana- nelerle bağlı olan bu iki büyük devletin anlaş: bizde F da, daima, Ak- denizde bir nizam unsuru ve bir sulh unsuru olarak telâkki edilmiştir. Lon- dra hükümeti tarafından bu mesud gö- rüşmelerin başlangıcı ile nihayetlenen ve aynı zamanda anlaşmanın esası ile ana hatlarından malfimat verilmiş ol- makla Fransa hükümeti, son Roma an- (Sonu 6. incr sayfada) Haftanın Spor Hareketleri Dün, Gençler Birliği, Çankaya ile, Mu- hafız Gücü laştılar. de Ankara 'Gücü ile karşı- Ankara gücü sahasında: Gençler birliği- ve Çankaya takım- ları tam kadrolariyle oyuna çıktılar. dükaç hâkim ve üstün bir oyununu gör- Maçın ilk ânlarında çankayalıların ol- Ankarada futbol niaçları, kış sporları ve atlı yürüyüş yapıldı. İstanbulda futbol lik maçlarına devam edildi Ankara lik maçlarının son haftası... | dük. Nitekim bu hâkim oyun, maçın ilk on beş dakikasında Fethinin ayağı ile ilk golü kazandı. Bu ilk gol, Çankaya- lrların şevkini artırdı. Buna mukabil Gençler birliğini sinirli bir oyun hava- sına sevketti. Çankayalı Mustafa, 35 in- ci dakikada takımına 2 inci sayıyı da kazandırdı. Vaziyet 2-0 Çankaya lehin- de... Artık herkes, Çankayanın bu maçı (Sonu 6. ıncı sayfada) Dün Dikmen sırtlarında kayak sporu yapanlardan bir grup. — Muhafız ğücü - Ankara Gücü maçından bir görünüş LENGİSTİK BİR SEYAHAT Güneş - Dil Teorisine göre: ELBİSTAN” adının tetkiki Tren; Türk azminin yerinden oy « nattığı — dağların yarıkları arasında gençlik ve dinçlikten seker gibi ilerli - yordu. Bitmez tünellerden kurtulur kurtulmaz lokomotif neşeli ne- şeli öttü. O şimdi tıpkı yeni dillenmiş çocuk gibi idi. Zaferle, sevinçle ötüyor, durmadan ötüyordu. Artık Maraş - Ma- latya demiryolunun mühim kısmını ar kada bırakmıştık. Çok hararetli ve he- yecanlı konuşuyorduk. Eski devir türk- lerinin ard ardına geldiği ve üst üste yerleştiği bu küçük fakat feyizli ova- larda Lengüistik bakımından kim bilir ne kadar zengin stoklar vardı. Arkadaşım artık yaklaştık, dedi. Bir istasyon sonra Elbistan'ın Kapuderesi istasyonuna varacağız. Bir lahza süstu, sonra ciddi bir tavır alarak ilâve etti. - Elbistan kelimesinin de türkçe ol- tükenmez duğunu iddia edemezsin ya. İşte bu bal - gibi arapça bir kelimedir. Bahçe mana-« sınadır. Hem de sebzesi, meyvası, çiçe- | ği-çok,-bol sulu bir bahçe: Ben oraları - tanırım. Bibistan; Ceyhan kaynağında H. Reşit Tankul ve Nurıhak yani “Tanrının nuru” dağı- nın eteğindedir. Arabın kastettiğinden daha yeşil, daha güzel bir bahçe. Arkadaşım tasdik etmediğimi gö- rünce daha fazla ciddileşerek: İnat et- mekte hiç de hakkın yok. Elbistan arap- ça değilse bile araplaşmış bir fars keli- mesidir. Araplaştığının en beliğ bürha- nını başında görüyoruz. El edatı arabın tasarruf silâhlarından başlıcasıdır. Ve onun takıldığı kelime mutlaka ya arab- çadır, ya arablaşmıştır. Dedi. Susuyor- duk. Şimdi beni kandıramadığına acıyor- du. Dik bakışlarında aynı zamanda hem hiddet hem merhamet ışığı seziyordum. — Sordum. Ya sana Elbistan kelimesinin türkçe olduğunu, arablık veya farslıkla hiç bir alâkası olmadığını isbat eder- sem; ne yaparsın? ş | - Çılğın bir kahkaha kopardı. . Ispat - mı edersen? Evet. hem de el “harfi tari- - fi-içinde olduğu halde,, Elbistan'ın bir — tek kelime ve türkçe olduğunu ispat e- - dersem? Ş : Arkadaşım artık gülmüyordu. Neşe- Yılbaşı dolayısiyle, Tahranda, büyü bir zi_zafet Yerdi Doğü Yılbaşı dolayısiyle Tahranda bir ziyafet veren Heyetimizin Reisi Bs Cemal Hüsnü Taray Tahran, 3 (A.A.) — Pars Ajansı * bildiriyor: Yılbaşı gecesi, türk heyeti reisi B. Cemal Hüsnü, evinde muhteşem bir zi- yafet vermiştir. Bu ziyafette İran hü- kümeti azası, mebuslar, elçiler heyeti ve hükümet merkezi seçkin zatları ol- mak üzere dört yüze yakın davetli ha. zir bulunmuştur. Süvare, sabahın saat yedisine kadar devam etmiştir. PSE LT BUĞÜN İÇ SAYFALARIMIZDA İKİNCİ SYFA'DA : İç haberler — Yankılar ÜÇÜNCÜ SAYFA'DA : Dış icmal — Dış haberler — Son dakika DÖRDÜNCÜ SAYFA'DA ; Yabancı gazetlerde okudukları. mız — Arkeoloğ Wiegand'in ölü- mü — Bilinmiyen insan tefrika- mız BEŞİNCİ SAYFA'DA : Sıhat bahisleri (Bezeler ne iş gö- rürler) — Radyo — Hatay coğ- rafyasına dair — Düşünüşler ALTINCI SAYFA'DA : Haftanın spor hareketleri — Kö- nigsberg hâdisesi etrafında akis- ler si darma dağın olmuştu. Eğer ispat e- dersen? Dedi ve derin derin düşündü. Nş;arlan kompartımanın açık periçere- sinden; dalgalı ve çok kesif dağ küme- lerinin çizdiği azametli ve sihirli tab - lolara saplanmıştı. Mavi sislerin teba- , rüz ettirdiği dalgaların koynunda tılı- sımlı bir nokta arar gibi idi. — Trenimiz durdu. Kondöktör deresi'ne geldiğimizi bildirdi. Ben in - 'dim ve tren Malatyaya doğru tekrar | yöllandı. Kompartıman pençeresinden | yarı beline kadar sarkan arkâdâşım hay- kırryordu. Elbistan'ın türkçe olduğunu ispat edersen her dediğine inanacağım. * * * . Trenin getirdiği keyifli gürültü, yü- celerden kopüp gelen seller gibi çabuk dağıldı ve söndü Kapudere'si istasyo « nu her günkü sükütunun koynuna çe - kilir çekilmez yalnızlığın ve sessizli « ğin sinirleri kemiren vahşeti duymağa başladım. (Sonu 2. inci sayfada) Fıkra: Onların - Akdenizi nların -Akd İspanya hâdiselerinden hoşlanıyor musunuz? Franko, sovyet vapurlarını, ve Madrid, alman vapurlarını tutuyor, Karışırlık karışmazlık lesinin bir de ispanyolca telakkisi var: Madrid'e göre yardım yalnız kendine yapılıiıa. hdır; Burgo?un fikri de aynen böyle- dir. Fakat münakaşalar Londradaki ka- rışmazlık komitesinde sözle, ispanyol Akdenizinde gülle ve torpille geçiyor. Gönüllü ihraç etmekten alrkonul- mak istenen Almanya diyor ki: — Pekiy, fakat İspanyada bir ko- münist idare kurulmamak şartı ile! Halbuki Almanyanın İspanyadan daha çok yakınında ve kendi bölgesi- nin denizlerinde bütün dünyanın ve kendisinin tanımakta olduğu bir komü- nist devlet var. : İspanyol halkının hangi renkten da- ha fazla hoşlandığını sormak hatıra geliyor. Bu memleket de yumurtasını istediği memlekete sattığı gibi, boya- sını da arzu ettiği yerden almakta ser- best değil midir? Kızıl veya beyaz, bo. ğalarının kankızılı, veya sağmal inek- lerinin südbeyazı! Sevinçlerini veya a- cılarını yalnız kendilerinin çekecekleri kararın kendisini de onlara bırakalım. İspanya işi, galiba bir gün İspanya- dan başka herkesin işi olacak! Ve is« ter misiniz, nihayet, bitaraflık da yal- nız ispanyollara kalsın ve asıl karış« mazlık komitesi İspanyada kurulsun! Fatay HAĞ S — »