ON YEDİNCİ YIL. NO: 5545 ATATÜRK. i Ankaraya dönmekte olan dış bakanımızı Haydarpaşada teşyi ettiler İstanbul, 3 (A.A.) — Reisi- cümhur Atatürk, Hariciye Ve- kili Doktor Tevfik Rüştü A- ras'ı bugün saat 17 de Dolma- bBahçe sarayında kabul buyur- muşlar ve bir müddet göri müşlerdir. Mülâkatı mütcakib “Atatürk, Dr. Aras'ı otomobil- lerine alarak şehir içinde bir gezinti yaptıktan sonra hep beraber motörle Haydarpaşa- ya geçmişler ve rıhtıma çıka- rak Ankaraya hareket etmek- e olan Hariciye Vekilimizi teşyi etmişlerdir Başbetke 'TATBİK KIYMETİ Falih Rıfkı ATAY Türkiye gazetelerinin şu son birkaç aylık koleksiyonlarında her bakımdan ehemiyete değer bir Sancak edebiyatı teşekkül / etti. Bu edebiyat, hi zetmiyen, p: tamamlıyan vesika - hâdiseler. den vücud bulmuştur. Sancakta bir perde arkası vardır ki onun bâzin cerarlarını, yıllardanberi, ükümel vasıtaları ile, ve türk basını kendi kaynaklarından haber almakta idi. Perde üstünde- göslermelik'lerin ne kaymeti olduğunu biliyoruz. — Hakikatte Sancaktaki ırkdaşlarımız türk- süzleşme ile yurdsuz. Taşma' arasında hazin bir vazi- 'yete mahküm edilmişlerdir. Ora türklüğü için devam yolu, kendi talüne kendi hâkim olmaktan iba- rettir. Bu talile oynamak kudreti başkalarında bulundukça, her şey, kâğıd üstünde ve nazariyatta ka- lacak, teahhüdler, ancak lâfızları- ni kurtarmak, fakat manalarna hiyanet edilmek kasdi. ile, kötü niyetli bir politikanın demagoji- sine kurban olacaktır. inancası elde etmek için, en baş- ta, bir takım prensipleri kabul et- ek lâzımgelir. Bu prensipler şun- lardır: Sancak türktür, bir; San- cak vahdeti ile Suriye vahdeti ay- Yi ayrı şeylerdir, iki! Sancak türk- tür, ve orada, tıpkı Suriyedeki a- Tab olmıyan ekalliyetler gibi, türk olmıyan ekalliyetler vardır. San- cık_hlyrıı bir vahdettir, bu vahdeti sarih olarak ifade etmiyen her te- ahhüd, ne Hatay"ı, ne de Türkiye. yi tatmin eder. Anlaşmaların - samimiyet sak, vuzuhlarına dayanal Zuh, yani, prensiplerde hiç bir te- Şile elverişli olmıyan tar e elveriş tam bir an- Sancak isti Btrab çekiyor. Yıllar- “danberi çekiyor: fakat bir yardı: denizin 'a Fransanın ha çL kıyıların ti. Bu ümidde lerinden biri kendisi haklımarı üdler, ikincisi, kendisini bu İlere razı etmek için şeref ortaya atmış olan Türkiye idi. Suriye - Fransa muahedesinin (Sonu 6 ımcr sayfada) Roma, 3 ÇA, A) — Stefani a- jansr bildiriyor: İtalya Diş İşe deri Bakanı Kont Ciano dün Büyük Britanya -Büyük elçisini kabul et miş ve Büyük el- çi B. Cianoya, B. Edenin kendisini ingiliz - italyan anlaşmasının im- zasından — dolayı — Yeni anlaşmadan memnuniyetini ve — bahseden B. Eden entarnasyonal emniyet lehindeki işbir- liğine bir başlangıç teşkil eylemesi hak- kındı eylemiş olduğunu tebliğ eylemiştir. Kont Ciano, bu lütüfkârlıktan dol yı büyük elçiye teşekkür etmiş ve B. Edene bu memnuniyet ile bu ümiğlerin ayni zamanda ve tamamiyle faşist hükü- metinin de memnuniyet ve ümitlerini Ankara lik maçlarının son haftası... Dün, Gençler Birliği, Çankaya ile, Mu- Jaştılar. ğ Ankara gücü sahasında: Gençler birliği ve Çankaya takım. Jarı tam kadrolariyle oyuna çıktılar. Maçın ilk ânlarında çankayalıların ol- dükaç hâkim ve üstün bir oyununu göre emniyet lehindeki iş birliğine başlangıç olduğunu bildirdi ümidlerini bildirmeye memur “| ULUS ., ANDIMIZDIR. — İngiliz - İtalyan anlaşması B. Eden bu anlaşmsanın enternasyonal bir B. DELBOS ANLAŞMANIN FR ANSADA BİR SULH VE NİZAM UNSURU OLARAK TELAR Kİ EDİLDİĞİNİ SÖYI Vİ teşkil eylemekte olduğunu bildirmesi- ni büyük elçiden rica eylemiştir. Anlaşma karşısında Fransa Paris, 3 ÇA.A.) — Fransa dış işlı bakanı B. Delbos, Havas ajansının ken- disine ingiliz - italyan anlaşmasının im- zası hakkında sorduğu suallere - cevab olarak, şu beyanatta bulunmuştur: İngiltere hükümeti ile İtalya hükü- meti, kendi aralarındaki münasebetlerin dostça mahiyetini belirtmek hususun- 'da mütabik kalmış görmekle bahtiya- rım. Fransaya sıkr menfaatler ve ana melerle bağlı olan bu iki büyük devletin anlaşması, bizde Fransada, daima, Ak- denizde bir nizam umsuru ve bir sulh unsuru olarak telâkki edilmiştir. Lon- dra hükümeti tarafından bu mesud gö- rüşmelerin başlangıcı ile nihayetlenen ve aynı zamanda anlaşmanın esası ile 'ana hatlarından malümat verilmiş ol- makla Fransa hükümeti, son Roma an- (Sonu 6. iner sayfada) Haftanın Spor Hareketleri Ankarada futbol maçları, kış sporları ve atlı yürüyüş yapıldı. İstanbulda iutbol lik maçlarına devam edildi dük. Nitekim bu hâkim oyun, maçın ilk on beş dakikasında Fethinin ayağı ile ilk gölü kazandı. Bu ilk gol, Çankaya- hların şevkini artırdı. Buna —mukabil Gençler birliğini sinirli bir oyun hava- Sına sevketti. Çankayalı Mustafa, 35 dakikada takımına 2 inci sayıyı da kazandırdı. Vaziyet 2-0 Çankaya lehin- de.. Artık herkes, Çankayanın bu maçı (Sonu 6. ıner sayfada) Dün Dikmen sırtlarında kayak sporu yapanlardan bir grup. — Muhafız Ankara Gücü maçından bir görünüş 4 SONKÂNUN 1937 PAZARESİ * Son lı-:ı_berleı'imiz üçüncü sayfadadır 'ELBİSTAN 'Tren; Türk azminin yerinden oy - nattığı — dağların yarıkları arasında gençlik ve dinçlikten seker gibi ilerli - yordu. Bitmez tükenmez tünellerden şeli öttü. O şimdi tıpkı yeni dillenmiş gocuk gibi idi. Zaferle, sevinçle ötüyor, durmadan ötüyordu. Artık Maraş - Ma- Jatya demiryolunun mühim kısmını ar kada bırakmıştık. Çok hararetli ve he- yecanlr konuşuyorduk. Eski devir türk- lerinin ard ardına geldiği ve üst üste yerleştiği bu küçük fakat feyizli o1 darda Lengüistik bakımından kim bil 'ne kadar zengin stoklar vare Arkadaşım artık yaklaştık, dedi. Bir istasyon sonra Elbistan'ın Kapuderesi istasyonuna varacağız. Bir lahza süstu, sonra ciddi bir tavır alarak ilâve etti. Elbistan kelimesinin de türkçe ol duğunu iddia edemezsin ya. İşte bu bal gibi arapça bir kelimedir. Bahçe mana- #ınadır; Hem de sebzesi, meyvası, çiçe- #i çok, bol sulu bir bahçe; Ben oraları B. C. Hüsnü Yılbaşı dolayısiyle, Tahranda, büyük bir ziyafet verdi veren Heyetimizin Reisi B. Cemal Hüsnü Taray Tahran, 3 (AA.) — Pars Ajansı bildiriyor: Yılbaşı gecesi, türk heyeti rel Cemal Hüsnü, evinde muhteşem bir yafet vermiştir. Bu ziyafette İran hü- kümeti azası, mebuslar, elçiler heyeti 've hükümet merkezi seçkin zatları ol- mak üzere dört yüze yakın davetli ha. zir bulunmüştür. Süvare, sabahın - saat yedisine kadar devam etmiştir. B. BUGÜN İÇ SAYFALARIMIZDA İKİNCİ SYFA'DA : İç haberler — Yankılar UÇUNCU SAYFA'DA : Dış icmal — Dış haberler — Son dakika DÖRDÜNCÜ SAYFA'DA * Yabancı gazetlerde okudukları. mız — Arkeoloğ Wiegand'in ölü- mü — Bilinmiyen insan tefrika- BEŞİNCİ SAYFA'DA : Sıhat bahisleri (Bezeler ne iş gö- rürler) — Radyo — Hatay coğ- rafyasına dair — Düşünüşler ALTINCI SAYFA'DA : Hattanın spor hareketleri — Kö- nigsberg hâdisesi etrafında akise der kurtulur kurtulmaz lokomotif neşeli ne-i —e e Yılbaşı dolayısiyle Tahranda - bir ziyafet OAT LE AMAD ARLADE HER YERDE 5 KURUŞ LENGİSTİK BİR SEYAHAT Güneş - Dil Teorisine göre: adının tetkiki H. Reşit Tankut ve Nurihak yani “Tanrının nuru” dağı 'nın eteğindedir. Arabın kastettiğinden daha yeşil, daha güzel bir bahçe. Arkadaşım tasdik etmediğimi gö rünce daha fazla ciddileşerek: İnat et mekte hiç de hakkın yok. Elbistan arap- ça değilse bile araplaşmış bir fars keli mesidir. Araplaştığının en beliğ bürha- nni başında görüyoruz. El edatı arabın tasarruf silâhlarından başlıcasıdır. Ve onun takıldığı kelime mutlaka ya arab- çadır, ya arablaşmıştır. Dedi. Susuyor- dük. Şimdi beni kandıramadığına acıyor. du. Dik bakışlarında aynır zamanda hem hiddet hem merhamet ışiği seziyordum. Sordum. Ya sana Elbistan kelimesini türkçe olduğunu, arablık veya farslıkla hiç bir alâkasr olmadığını isbat edere sem; ne yaparsın? Çılğın bir kahkaha kopardı. . Tapat u edersen? Evet. hem de el “harfi tari» fi-içinde olduğu halde,, Elbistan'ın bir tek kelime ve türkçe olduğunu ispat e- dersem? Arkadaşım artık gülmüyordu. Neşe- #i darma dağın olmuştu. Eğer ispat e dersen? Dedi ve derin derin Nazarları kompartımanın açık pençerek sinden; dalgalı ve çok kesif dağ küme- derinin çizdiği azametli ve sihirli tab « Jolara saplanmıştı. Mavi sislerin tebar rüz ettirdiği dalgaların koynunda tılı- ıi bir nokta arar gibi idi. Trenimiz durdu. Kondöktör Kapu- Geresi'ne geldiğimizi bildirdi. Ben in - lm vatren Malatyaya değri tekrar Yöllanda. Kompartıman - pençere: yarı belint kadar sarkan arkadaşım hayı kırıyordu. Elbistan'ın türkçe olduğunu ispat edersen her dediğine inanacağım. Trenin getirdiği keyifli gürültü, yü- celerden kopüp gelen seller gibi çabuk dağıldı ve söndü Kapudere'si istasyo - 'nu her günkü sükütunun koynuna çe » kilir çekilmez yalnızlığın ve sessizli « ğin sinirleri kemiren vahşeti duymağa başladım. — — (Sonu 2. inci sayfada) Fıkra; |Onların Akdenizi İspanya' hâdiselerinden - hoşlanıyor. musumuz? Franko, sövyet vapurlarını, ve Madrid, alman vapurlarını tutuyot. Karışırlık karışmazlık meselesinin bir de ispanyolca telakkisi var: Madrid'e göre yardım yalnız kendine yapılma. İıdır; Burgo$'un fikri de aynen böylek dir. Fakat münakaşalar Londradaki ka- rışmazlık komitesinde sözle, ispanyol Akdenizinde gülle ve torpille geçiyor. Gönüllü ihraç etmekten alıkonul- mak istenen Almanya diyor ki: — Pekiy, fakat İspanyada bir - kos münist idare kurulmamak şartı ilet Halbuki Almanyanın — İspanyadan daha çok yakınında ve kendi - bölgesin 'nin denizlerinde bütün “düm kendisinin tanımakta olduğu nist devlet var. İspanyol halkının hangi renkten da- ha fazla hoşlandığını — sormak geliyor. Bu memleket de yumurtasını istediği memlekete sattığı gibi, boya- sını da arzu ettiği yerden alr best değil midir? Kızıl veya beyaz, bo. Şalarının kankızılı, veya sağmal inek- lerinin südbeyazı! Sevinçlerini veya a- cılarını yalnız kendilerinin çekecekleri kararın kendisini de onlara bırakalım. İspanya işi, galiba bir gün İspanya- dan başka herkesin işi olacak! Ve ise ter misiniz, nibayet, bitaraflık da yals nrz ispanyollara kalsın ve asıl / karışe mazlık komitesi İspanyada kurulsun! Fatay