4 Kasım 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

4 Kasım 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 — Sayfa Bdi 30N POSTA S9 Hergün İstanbulun katkınmasına Yardım etmek için O ezemmYazan: Muhittin Birgen —a B rinde İstanbulun halinden bah- sötmiştim; bugün de onun bü halinin ıslahı üzerinde birkaç söz söylemek is- tiyorum. j İstanbulun biraz düzelmesi, sokakla- —0 rınin kaldıriım yüzü görmesi, sinek is- ) | tilâsına bir çare bulunması gibi birta- 0 kım işler, dönüp dolaşıp paraya taal- 44 lük eden şeylerdir. İstanbul Belediye- — sinin varidatı ise malümdur. Bu vari- dati arttırmanın çarelerini bulacak, bulabilecek te elbet ben değilim. Bu- nunla beraber bir İstanbul şehirlisi o- larak etfafıma bakıp varidat çaresi a- ramaktan kendimi alamıyorum, Fakat?i bu öyle varidat olmalı ki verme takati çok düşmüş olan bu halk için yeni bir yük olmasın. Böyle düşünerek etrafıma baktıkça arada bir gözlerime bazı şey- ler ilişiyor. İliştikçe bunları yazmaya karar verdim. İşte büugün bir tanesi: * undan evvelki yazılarımdan bi- Ku İ li .'ı' L gT di <ef İstanbulun şehir olarak umumi hiz- ' metleri eğer şimdiye kadar İstanbula ' zaten varidat temin ediyorsa bundan — sonra daha iyi etmelidir. Etmiyorsa da - bunların varidat temin etmeleri lâzım- dır. Bu prensip eğer doğru bir prensip- se, meselâ, şu Akay vapurlarının temin ettikleri kazancın da İstanbul şehrine ait olması lâzımdır. Hem sade Akay de- — gil, Şirketihayriye de, Tramvay da, E- | lektrik te - suda olduğu gibi - İstan- bulun olmalıdır ve bunlar hem İstan- — bul halkına daha iyi hizmet etmeli, hem de Belediyeye varidat temin eyleme- lidir. Şimdilik İmtiyazlı Şirketler işini bir tarafa bırakalım, bunlarla ayrıca meşgul olmalı. Fakat, ne gibi şartlarla işleyip senede ne varidat bıraktığı ma- © lüm olmıyan, fakat herhalde güzel bir “ irat getiren şu Akay vapurlaıı neden — İstanbul şehrinin olmamalı :? Bir şehrin halkını o şehrin içinde ta- şıyan her nevi nakil vasıtası mutlaka o şehir halkının ve o şehir belediyesi- nin menfaatleri namına işletilmek lâ- zimgeldiği en basit bir hakikat oldu- ğu halde Akay vapurları, İstanbul Be- lediyesine hiç birşey temin etmeksizin — İstanbul halkını taşır ve ondan xazan- — dıiğı paraları ya devlet hazinesine ve- O rir, yahut ta, eskiden olduğu gibi, Sey- — Tisefainin büyük deniz işletmesinde — yaptığı açıkları kapatırdı. İstanbul hal- - kıhndan yapılan kazançla Seyrisefain |— idaresinin başka taraflardaki açığını ka patması ne kadar haksızsa Akay idare- sinin İstanbuldan kazandığını Maliye- İ yğ vermesi de o kadar haksızdır. l * : Gerek Akayın, gerek Şirketihayriye- — nin bugünkü vaziyetleri bize Saltanat devrinin bıraktığı yadigârlardan başka - birşey değildir. Saltanat devri zihniye- — ti bir şehir halkının şehirli ve belediye birliği sıfatile haiz oldukları tabit hak- - ları saltanat devri kolaylıkla inkâr ede- ' bilirdi. Fakat, Cumhuriyetin böyle bir — hakkı inkâr etmesine imkân yoktur. : - İstanbul Belediyesinin bu hakki sade - istemesi kâfidir; Cumhuriyet bu talep © karşısında kalimca bittabi, İstanbul Be- — lediyesinin hakkını inkâr etmiyecek ve © onün ihkak edilmesi için kendisi ile ko- — nuşmayı kabul edecektir. Ben bundan — kat'i surette eminim. Çünkü bir Beledi- — ye bünyesi ile bir devlet bünyesi ara- | sındaki farkı bugünkü Cumhuriyet çok — İyi bilir ve bildiği için de hakkı teslim- de tereddüt etmez. * - Şirketihayriyeye gelince, bu da Ba- — gaziçinin şenlik devrinde Saltanat dev- rinin Boğaziçi ile alâkadar olân ekâ- - bire verilmiş bir imtiyazdır. Bu ekâbir " vaktile o imtiyazı almışlar, ondan ge- | Mişçe istifade etmişler, bugün şirket f; / hisseleri kimlerin ellerinde bulunursa - onlar da hâlâ bundan istifade çaresini - âaramakla meşguldürler. Bundan başka şehrin nakil hizmeit- .. “pgl ŞŞ lerı bakımından biribirine bağlı olma- || |ları iktiza eden bu iki idarenin ayrı —,iyı ifa edilmemesinde de âmildir. —Akay, Şirbetihayriye vapur tarifele- Lermı tetkik eyleyiniz, bunîarm arala- rında halka — kolaylık bakimından ayrı ellerde bulunmaları bü hizmetin || .Ağibir rabıta ve alâka bulamazsınız. ada —P FD , Pr Y A Bir insanın kendisine ait olmıyan işe karışmaması ahlâkın emrettiği ilk kaidedir.. Fakat mevzuu bahsolan iş bir hak- sızlık ise ona karşı koymak ta insan- lık vazifesiıdir Şahsımıza karşı yapılan haksızlığa olduğu kadar başkasına yapılan hak- sızlığa da karşı koymalıyız. ( Yapışık kız kardeşler Trene binerlerse Kaç bilet alırlar Birbirlerine yapışık olan Siyamlı hemşireleri artık bütün dünya tanıdı. Son günlerde bunlar yüzünden huku- ki bir mesele meydana çıkmıştır. Si- yamlı hemşireler trene binmişler, fa- kat bir tek bilet almışlar. Kondoktör- ler iki bilet almaları lüzumunu ihtar edince, bunlar itiraz etmişler, neticede telgrafla müdüriyetten sorulmuş ve şu cevap gelmiş: «İkisinden de ayrı ayrı bilet alma- ğa çalışınız, vermezlerse ısrar etmeyi- niz, birinden birini aşağıya indirmek imkânı olmıyacağına göre, nihayet çarnâçar tek biletle seyahat etmelerine müsaade ediniz.» Avrupa hükümdarlarının Amcası «ÂAvrupanın amcası» lâkabile anılan Danimarka prenslerinden Valdemar 78 yaşına basmıştır. Prens Valdemar Ay- rupa hükümdarlarından beş tanesi - nin, İngiltere, Danimarka, Norveç, Yunan krallarile eski Rus imparato - runun amcalarıdır. L Halbuki idare bir olsa işletmede de bir vahdet olur. Hattâ idare bir olduğu za- man işletme masraflarında da şaşılacak kadar tasarruf olur. Bence yalnız bu tasarruf bu iki idarenin Belediyeye devri halinde Belediyenin vermesi icap eden senelik taksitleri odemege kâfidir. İşte, adaşım Üstündağa küçük bir lâ- yiha, Hoşuna giderse bu mevzu üzerin- de işler ve İstanbul halkının minnet- tarlığını kazanir. Muhittin Birgen SÖZ ARASINDA HERGÜN BİR FIKRA | Para kazanmanın yolu Berlinin en işlek bir caddesi olan Kurfürstendamda ihtiyar bir dilen- ci, gelip geçenden sadaka toplüyor. Göğsünde koskocaman bir yafta var: «Yahudilerden sadaka kabul etmem!» Derken, oradan geçen bir yahudi, herife' çatıyor: — Yahudilere ne diye hakaret e- diyorsun? Utanmıyor musun? Ne fenalıklarını gördün ki, onlaı:ı__ böyle tezyife kalkışıyorsun. Dilenci, bir müddet bu tekdiri, tahammülle dinledikten sonra, ni- hayet dayanamıyor; ve keskin bir yahüudi şivesile: — Ande, sen de, be! diyor.. Yit işi- ne! Para kazanmanin yolunu bana sen mi oryeteceksin?! Amerikhkada yeni bir Moda: Eşek yavruları Otomobillerde Gezdiriliyor * Amerikada kibar kkadınlar, şimdi yeni bir moda çıkarmışlardır. Eşekle- ri arabalara bağlamaktan vazgeçmişler ve eşek yavrularını otomobillerine a- larak yanlarında gezdirmeğe başlamış- lardır. Resim yavru bir Abdurrahman çele- binin etrafı seyrettiğini göstermek - tedir. Son zamanlarda bu moda yüzünden Amerikaya eşek idhalâtı da hükümet: (Kâfi derecede eşek var- dır» diye bu idhalâtı durdurmuştur, Holivut rejisörleri Hayallerindeki Adamı arıyorlar Holivud rejisörleri, mükemmel - damı aramaktadırlar. Bu mükemmel- lik ahlâk bakımından değildir. Zira, ahlâk ve huy tarafı Holivud sakinle- rini gayet az alâkadar etmektedir. A- radıkları endam mükemmelliğidir. Bu- lacakları şahsın şu şartları haiz olma- sını istemektedirler: Klark Gabl'in kafası, Şarl Boyer'in gözleri, Francis — Sehilol'un burnu, Gery Cooper'in ağzıdır. Bu güzel erkeği aramaya genç kız- lar memür edilmişlerdir. başlamışsa | Kadınlar moda olsun Diye başlarına Madalyalar tak ıyorlar ; yesinden hiç bir fedakârlık yapmağa Sozun Kısası —— E. Talu zun kulaktan haber aldım: Hükümden düşen tabirler Yedi U yaşındaki torunum FErdem, bir yerde, benim için: — Büyük babam bunamağa 'ıa»ladı galiba.. Bazan saçmalıyor.. demiş. Bu suizannın sebebini düşündüm, bula - madım, Nihayet, araya babasını koy- dum, tahkik etti. Mesele o zaman an « laşıldı. ; Ben, bu sene mektebe başlıyan Er- demi geçenlerde bir gün karşıma alıp, kendisine nasihat vermeğe kalkışmış- tım, — Yavrum! demiştim. Mektebini sev, derslerine dikkatle devam et, oku, adam ol. Çünkü okumıyacak olursan, elifi görsen direk, beyi görsen mertek zannedip, cim karnında bir nokta de - nilen ham ervahlardan biri olursun. İnsanların arasında mevkiin Keremâ- nın kefi gibi kalır.. Şimdi hatırlıyorum: Çocuk, terbi - | kail olamıyarak, sadece 'afal afâl yüzü- me bakmakla iktifa etti. Tabii, sözlerimden hiç bir şey anla- mamış, saçmaladığıma hükmetmişti. Nasıl etmesin ki, ben ona, bu, cunıhu- d Geçenlerde pullu kadın - şapkaları- nın moda olduğundan — bahsetmiştik. Son İngiliz gazetelerinde yeni bir mo- da daha ilân edilmektedir. Bu sefer de kadınlar şapkalarına - av ve spor ma- dalyaları takıyorlarmış. Bu moda fev- kalâde fazla rağbet görmüş. Resim bu çeşit şapkayı göstermektedir. Kral Edvard Kral olduğuna memnun mu? Sekizinci Edvard, Kral olduğun- dan dolayı memnun olup olmadığı hakkında sorulan bir suale şu cevabı vermiştir: — Kral olduğumdan dolayı tek bir şeye memnun — oldum. O da şuduür: Şimdi, her önüne gelen hususi hayatı- ma karışmıyor. Veliaht iken, kim ol- duklarını bile öğrenemediğim bir sürü adamlar: — Aman, Rugbi oynama, bir tara- fını sakatlarsın, atletizm yapma ve- rem olursun diye her işime karışırlar- dı. Şimdi bu sporlari yapacak vaziye- tim de yok, etrafımda sinirime doku- nan bu insanlar da yok. İşte bundan dolayı memnunum. Kumarda hile yapmak için âletler satan mağaza İki hafta evvel Nevyorkta açılan bir ticarethane bütün dünyada emsa- line tesadüf edilemiyecek bir yenilik yapmıştır. Merpzon ve şürekâsı isminde olan bu ticarethane herkesin bildiği ve al- dığı eşyayı değil, ancak saf insanların iğfaline yarayacak bir takım — eşyayı satmaktadır. Mağaza bu eşyarıın bir de listesini ilân etmiştir. Bunlar arasında bir roleti muayyen bir yerde durduracak elektrikli mikna- tis makinesi, işaretli iskambil kâğıtları, karşısındakinin elindeki iskambil kâ- gıtlarını görmek için gizli aynalar ve buna benzer türlü türlü seyler vardır. Bu ticarethanenin sahipleri çok na- muslu Amerikan vatandaşları olduk- “larını iddia ediyorlarmış. r İSTER İSTLR Dün Karaköy durağından tramvaya bir yolcu bindi. Ayakta duramıyacak kadar sarhoştu, maamafih etrafına sarkıntılık etmedi, bağırıp çağırmadı. Sadece bir müddet gittikten sonra bulunduğu yeri bir tuvalet köşesi sanmış İSTER İNAN İSTER - İNANMA! | olacak ki tramvayın orta yerine gelerek önünü kirletme- ye başladı. Yolcular pürtelâş yerlerinden fırlayarak can havliyle sahanlığa koştular. Tramvay durdu, adam da tu- tularak Müddeiumumiliğe yollandı. İNANMA! S AM AM ŞA W riyet devrinin öz çocuğuna eski arap elifbâsı zamanından kalma köhne ta- virler, temsillerle hitap etmek gafle « tinde bulunmuştum. : Anladım ki, biz, eski nesil konuş - mamiızı da zamana uydurmak mecbu- riyetindeyiz. Lehçemizden, bir çok ta- birleri silmek, unutmak, mazinin çu- kuruna gömmek lâzımdır. Otomobilin mesafelere hâkim oldu«- ğu bu asırda, artık biz sokaklarda lâ - melif çevitemeyiz. Bazı âdetlerimiz müzelik olduğu gi- bi, bunların ilham ettiği tabirleri de rafa koymak gerektir. * Yoksa işte böyle hepimiz, yeni neslin maskarası oluruz! | P Biliyor musunuz? | — Babilin son kralının oğlu kim- dir? 2 — 1924 de Fransız reisicumhuru kimdi? . 3 — Tarihte Kam kimdir? 4 — Türkiyede bugünkü komünizm esaslarına benzer bir şekilde iştiraki» yon mezhebini kuran kimdir? (Cevapları Yarın) * Dünkü Suallerin Cevapları: I — İngiltereden Türkiyeye ilk de- fa 1594 de elçi gönderilmiştir. Ve bu elçi, o yıl içinde harp halinde bulun - duğu İspanya ile Türkiye arasında bir sulh muaâhedesinin aktedilmemesi için İstanbula gelmiştir. 2 — Bazı Avrupa kadınlarının, bil- hassa İngiliz kadınlarının kullandık - ları saplı gözlük ilk defa Romalılar za- manında, meşhur hükümdar Nerorn ta- rafından kullanılmıştır. 3 — Goöşo Pampa nebatından yapıl- mış bir nevi iptir ve bunu en ziyade kement olarak Arjantinde Arjantin köylüleri kullanır, İkiz doğuran İkiz kardeşler Yugoslavyanın küçük'bir kasabası olan Grosniça'da bir evde ayni gün ve ayni saatte iki çifte ikizler doğmustur. İkiz olan iki kız kardeş bundan bir se- ne kadar evvel evlenmişlerdir. İkisi de gebe kalmışlar ve ayni günde ikiz do- ğurmuşlardır. Her çift birisi kız diğeri oğlandan ibarettir. Her ikisinde de kız- lar daha önce doğmuşlardır. Grosniçanın ahalisi bütün bu alâ- metleri uğur sayıyorlar ve cenabı hak- kın bu küçük kasaba ahalisile bütün Yugoslavya ahalisine «artınız çoğalı- nız» emrini vermiş olduğuna inanıyor- lar. Grosniça ahalisi kendilerine böyle uğurlu bir mucize gösteren cenabı huk- ka karşı şükranlarını — bildirmek için köylerinde büyük yortu ve bayramlar tertip etmişlerdir,

Bu sayıdan diğer sayfalar: