RTREE T ĞAU VÜŞ 14 — Sayfa” “Son Posta ,, nın tefriKası: 20 AR. Cemilin gözleri bir çift lâcivert gözün içinde titredi. O tatlı bir kahkahayı andıran sesile “Cemil Bey nasıl olsa size teşekkür edeceğim fakat bunun için bize olan lütüfkârlığızın ikmal edilmesini bekliyeceğim...,, dedi — Prenses Olga Feederovna... Mü-|karşısında kalacağını.. ve kendisine an- tevcffa biraderim, Prens Fcederov-|cak asılzadelerin hissizliği — ile basma nanın büyük kızı... Bu da, küçük ye-|kalıp bir kaç kelime ile teşekkür olu - ğenim, Prenses Emma Feederovna... |nacağını zannederken, bu kadar bü - İşte, bütün yaramazlıklar, bunun ba -| yük bir samimiyet ile karşılanmak, Ce- şınin altından çıkar. Tıpkı, bir jimnaz |mili hayretlere garkeylemişti. kızına benzer. Cemilin gözleri bir çift lâcivert gö- SON POSTA « Son Posta ,, nın zabıta romanı : 20 DÖRT ile Yazan : Hugh Austin — Köşkten gelen Cani duvarın üstüne tırmanarak YEDİ ARASINDA İngilizceden çeviren : Hasnun Uşaklıgil polisler makası yoldan geçen bir kamyon içine : fırlatabilir. Yemeği müteakip, saat 2,5 da ev- den çıktınız. Miz Patton ile Mister — Hayır, diye cevap verdi. — Başka bahse geçelim.. Madam manlarını biraz hafifletmiş olu: Kent gülümsemiye tenezzül Lang tenis sahasına gittiler. Geriye| Marrite istediği makası verdiğiniz za-|den: kalanlar da havaz başında toplandılar. | man ile Mister Pattonu çimenlikte ko- Orada takriben bir çeyrektenberi bu- şarken gördüğünüz zaman arasında — Cevabınız nedir? dedi, Cemil; prenseslere, yalnız birer baş!zün içinde titremişti. selâmile iktifa etmek fikrinde idi. Fa- kat kızların her ikisi de ellerini uza - tınca; Cemil artık bu elleri ayrı ayrı sıkmak mecburiyetini hissetmişti. O kaza esnasında, prensesleri ayrı ayrı arabanın altından çıkaran Cemil, bu kızlara karşı o kadar lâkayt dav- ranmıştı ki; hatt& onların simaları bile dimağından — silinivermişti ... — Fakat şimdi; gözlerinin önünde ve emsalsiz derecede debdebeli bir dekor - içinde karşılaştığı bu kızlar, ona tatlı bir he- yecan vermişti. Prenses Olga, portakal rengi Çin ipeklisi geceliği içinde, baş döndürücü bir güzellikle görünmekte idi. Çıplak kolunu inci işlemeli yorganın üstün » den kaldırarak, Cemile uzatırken, me- nekşe rengindeki gözleri gülümsemiş: — Mösyöl.. Size hangi lisanla te - şekkür edeceğimi bilmiyorum... Bize yardım ederken, sizin de bir felâkete kurban gitmeniz ihtimali mevcut ol - duğunu düşündükçe, âdeta - titriyo - rum, Demişti. Cemil, Prenses Olgaya münasip bir cevapla mukabele etmek istemişti. Fa- kat arkadan, âdeta kahkahayı andıran oynak ve şakrak bir ses yükselmişti: — Olgal.. Efendiye, sadece üç ke - lime ile teşekkür etmeyi kararlaştır - mıştık. Halbuki tamam, yirmi bir ke- Eme söyledin... Söylediğin bir şey de- gil, bana söyliyecek söz bırakmadın... Muhterem Türk efendi!.. Lütfen beni de dinler misiniz?.. : Bu sözler, Cemili mestetmişti... O, buraya girerken soğuk bir resmiyet Bir Doktorun Günlük Çarşambe Notlarından — €) Öksürük Ve tansiyon Yüksekliği Hemen her evde bühassa çocuklar ara - sında oldukca yöksek ateşle müterafik öksürükler görülüyor. Bu, son aylar zar- fında havaların çok değişik gilmesinden Neri geldiği gibi mekteblere devam öden öksürüklü çocuklardan da sirzayet etmek- tedir. Filhakika hastalık Üç dört gün zar- Tında geçimekte ve ihtilât yapmamakta- dır. Pakat analara ve babelara tavsiye, miz şü olsun: Nezleli ve öksürüklü Çocuklar «chemmi- yetsizdir!, diyerek mektebo gönderilme- melidir. Bu hem çocuğun nezleşinin art- maxma, hem de başkalarına sirayete 5e- beb olur. a e Yaşları çok Nerlemiş olanfarda tansiyon yüksekliği görülüyor. Bu, Çok gayri tabil bir haldir. Derhaksebebiril uraştırmalr - dır. Tansiyon yükseküğinin böbrek ile alâ » kası çoktur. Böbrekleri buzuk olanlarda, idrarlarında albomin ve buna yakın alâ- metller derhal damarlar üzerinde aksi te- sirini gösterit ve tanalyon yükselir. Böbreklerinizi iyi muhafaza ve kontrol ettiriniz. Meşhur sözdür: Böbrekleri sağlam olan ihtiyarlamaz, gençliği uzun olur. (*) Bu notları kesip saklayımız, ya « hut bir albüme yapıştırıp - kolleksiyon yapımı. Sıkımti samanınızda bu notlar bir * -ktor gibi imdadınıza yetişebilir, lunuyordular ki Madam Merrit bah - O, tatlı bir kahkahayı andıran öy -| çeye çıktı. Aradan bir çeyrek saat da- nak ve fettan scs, devam etmekte idi. |ha geçtikten — Doğrusunu isterseniz.. ben, ab-|zevcesine — iltihak etti . sonra Mösyö Merrit On dakika lam gibi körükörüne komplimancı de-İsonra geri geldi . Saat takriben 3 ü gilim... Maamafih, borcumu inkâr e-|10 geçiyordu. Hemen derhal Madam başladı. Ben size Madam Merrite hiç decek kadar da nankörlük göstermi -| Arnold aranızdan ayrıldı. On dakika|bir şey (vermediğimi) söylemiştim. yeceğim... Evet.. nasıl olsa, size bir|sonra geri geldi. Onu Mister Lang ta- teşekkür edeceğim. Fakat, bu teşek -İkip ediyordu. On dakika kadar kal -|dam Merrite makası. iade ettiğiniz zar — Hayır, diyeceğim. Bu cevap B? ve vazihtir sanırım. da hiç kimse gözünüze ilişmedi mi? Bahçıvan uzun uzadıya, memnun ç n AĞ 30 l bir tarzda nefes aldı, gözlerinde de bir| - Tcğmen başı ile evet işareti yapt sevinç ışığı parlıyordu. rak bahçıvana sırtını döndü. Adam dıyı kadan: — Bu ifademi de değiştirmeyesi | niz, diye bağırıyordu, Kent dön — Pekâla, suali değiştireyim. Ma - |Polise hitap etti; — Jak bu adamı ve makinesini * — İfademi değiştirmişsiniz, kürü şöylece cânı dilden edebilmek |dıktan sonra tekrar tenis sahasına dön-|man ile Mister Pattonu çimenlikte ko- |raştırınız, sonra gelip beni bulunuz: için, bize olan Hütüfkârlığınızın ikmal edilmesini bekliyeceğim. Cemil, âdeta afallamıştı. Bu sözlere karşı nasil cevap vereceğini şaşırmıştı. — Üzerinde, o kadar durulmıya değmiyecek olan bir mesele için, te - şekkür zahmetini ihtiyar etmemenizi rica ederim... Eğer prenses hazretleri- nin verilecek başka bir emirleri varsa, onun ifasını da ayrıca bir şeref telâkki edeceğim. Prenses Emma, yattığı yerden fır - İamıştı. Sol dirseğine dayanmıştı. Ber- rak bir sabahın şafak rengini andıran âdeta şeffaf geceliği içinde, omuzları- nin ve göğsünün irtisam eden hatları, Ceamilin bütün kanımı kalbine topla - mış, bütün vücudünü sarsmıştı. — Prensos Fmma, sol dirseğine daya- narak sağ elini havaya kaldırmış; daha şen, daha şakrak bir scale: — İşittiniz mi, söylediklerini... Bü- tün azizler üzerine yemin ederim ki, Moskova saraylarında da insana bu kelimelerle cevab verirler... Fakat, bir daha yemin edeyim ki; bu Türk bin - başısınin sözleri bana, onlardan daha parlak geldi... Hâlât,. Nafile, karşıdan işaret edip durma. Bilirsin ya, kalbim- de doğan şeyleri dudaklarım zaptede- mez. Bırak da açıkca söyliyeyim... E- vet, bu binbaşı efendinin sözleri, bana tamamile süf ve riyasız geldi. Onun i- çin de bana bu coşkunluğu verdi... Şimdiiü, gelelim, sizden ricamıza...... Kontes Olga, müdahale etti: — Emma.. doktorların - tavsiyesini tecavüz ediyorsun, Biliyorsun ki; Mos- kovadan gelecek- doktorlar muayene edintiye kadar; sizi fazla hareketler - den, fazla söz söylemekten menetti - ler... Hiç yorulma, Ben; - arzunuzu, binbaşı efendiye söyledim. Prenses Emma sabredemedi: — Eminim.. çok eminim ki.. kâbul etiniz, değil mi?.. Cemil, fena halde sersemlemişti. Tatlı bir baş sönmesi içinde, âdeta in- ler gibi cevab vermişti: — Evet. Emrinize âmâdeyim, pren- ses hazretleri. ğ * Cemil, ortalık kararırken, — çiftliğe avdet etmişti... Dairesine girerken ko- ridorda çiftlik başmuhasecbecisi Mora. nof'a rastgelmişti. Moranof, Cemilin yüzüne gülümse. dikten sonra, kulağına eğilmiş: — Sizi, tebrik ederim... Buğün (Çar) hğin o müzeyyen ve muhteşem bahçesine girdiniz. Ve.. en nâdide çi- çekleri temaşa ettiniz. Fakat, dikkat e- diniz, dostum. O çiçeklerin venk ve kokularile zehirlenmiyesiniz. Moranof, bu sözleri söyler söyle - mez, uzaklaşmıştı. Cemil, bu derdli a- damın arkasından bakakalmıştı. n Kulağına birdenbire Annanın sesi çarpmıştış | g ğ — ÇArkası var) dü. Saat 3 ü 30 geçiyordu. Mister Pattonun bahçeye gidişinden bir çey- rek saat sonradır ki polis otomobille- rinin sirenlerini işittiniz ve olup bite- ni anlamak üzere eve doğru koştunuz! Sözlerime ilâve edeceğiniz bir şey var mı? Hepsi de bir iki saniye düşünceden sonra menfi mana ile başlarını salla- dılar. Kent: — Şimdi başka seye geçelim, dedi. Mister Arnold köşkün bahçıvan ta - kımları nerededir? — Kış çiçek camekânının yanında- ki kulübede. — Havuzun dibini araştırmak için bir tırmığa muhtacım.. Cinayete âlet olan silâhı henüz bulamadık . Arnold başını salladı: — Eğer bulamazsanız, bu cinaye - tin dışarıdan gelen birisi tarafından yapılmış olduğuna delâlet edebilir, de- di. Kent cevap vermedi, fakat bu mü - talea bekliyen altı kişinin gözlerinde birer Ümit ışığı uyandırmış gibi idi. Hep birlikte balkondan içeri girdiler. pea 3T AA N YAZI MI, TURA MI? ( Sant 5, dakika 29 - saat 5, dakika 40 ) Telefon edildiği takdirde cevap ve- rebilmesi için Milânoyu holde bırak « tıktan sonra Kent geniş adımlarla çi- menliğe teveccüh etti, Jak Smith ora- daydı. Bahçıvan ile motörüne nezaret ediyordu. Şefini görünte nazarı dik « katini celbetmek için öksürdü. Kent onu görünce durdu, bahçıvan da işini bırakarak Kente baktı. Gene hırçın gö- rünüyordu. Polisten şikâyete başladı: — Nihayet beni rahat bıraktı. Am- ma bu kolay olmadı, - bitirilecek bir işim' olduğunu bir türlü anlamak is - terniyordu. Siz bu adama ayda kaç li- ra veriyorsunuz? Kent suale cevap vermedi, sadece hafif bir muaheze edası ile: — Huskins, dedi. Demin sizi sor - guya çektiğim zaman düşünerek ce- vap vermediğinizi anlıyorum.. — Nasıl nasıl? Yoksa şahadetimi Ha Dir Motörünü durdurmuştu. Polis şe - fine tehditkâr bir tarzda bakıyordu. bancı görmediğinizi söylemiş mi idi - niz, #öylememiş mi idiniz? —— Söylemiştim, e.. ne olacak? — Ne olacak! Bir defa sizin için yabancı olmıyanlardan bahsedelim. Saat 2,5 da davetlilerin havuz ba - şına gittikleri zaman ile Madam Mer- ritin size seslendiği zaman — arasında hiç kimseyi görmediniz mi? Bahçıvan, hattâ teğmenin sözünü bitirmesini bile beklemeden kuru bir sesle: ; şarken gördüğünüz zaman arasında Eisina * hiç kimse gözünüze ilişmedi mi? — Siz, anlıyorum, tekrar beni şa -| — Kent, ağaç, çayır ve sarmaşık ile #f şırtmak arzusundasınız. Doğrusunu|lu olan bayırda köşkten gelmiş sorarsanız ben polis memurlarının |polislerle çavuşu buldu: bir suali tertemiz, derli toplu sormayı! — Camekânın yanındaki üb neden beceremediklerini bir türlü an- nr_kvn&rlçnııhlhiü” hyamıyorum. Eğer bunu yapabilse -İnup havuzun dibini tarasınlar, d lerdi, vergi verenlerin yükünü ve za- (Arkası var) | BRADYO _.—.“ Posta © Bugünkü Program LN 4 .2 Teşrin - 836 : BORSAS| İSTANBUL 3.11 .1936 Öğte Neçriyatı: 1230: Plükta Türk musikisi, 12,50: Hava- dis, 13,05: Plâkla hafif müzik, 12,26: Muhte- || Hf plük neşriyatı. Akşam Neşriyatı: 18,30: Caz plâkla, 19,30: Bayan Bedla ve Bay Vağfi Rıza tarafından Diyaloğ. 20: || Sine kemanı: Nuri ve arkadaşları — hey'eti, 2030: Cemal Küâmil ve arkadaşları tarafın- dan Türk musikisi ve halk gşarkıları. 21: Ptükimn sololar. 21,30: Orkestra, 22,30: Ajans haberleri. Türk Devlet Borçları Lira Lir$ n*ı—-ıı,d ©ç TAT.B. I >3,68 Dahili istikraz 9,00 | 9918 T.B.IL 21.6) BUKREŞ 16: Orkestra, 18.20: Plük. 19: Şarkılar. 19. 23: Örkestra. 20.30: Haberler. 2045: Orkes- tra. 2145: Haberler. BUDAPEŞTE 1120: Plâklar. 19.10: Bulgar şarkıları, 19. 40: Musahabe. 21.10: Berlin odu musikisi. 21. 80: Arjantin tango orkestrası. 2245: Orkes- |P tra. 29; Haberler. PRAG 10: Haberler, 1925: Kuartet. 1055: Kon - Ber, 20; Flarmonük orkestra, 21.30; Org ha - vaları. 20.15: Dans havaları, WİYANA k 1015: Halif orkestra. 21: Tiyatro. 2220: || xredi Muhtelif havalar, 23.10: Dans havaları. “VARŞOVA 17.15: Alman dans havaları. 17.50: Kitab- lar. 19: Şarkılar. 1930: Mubtelif havalar. 21: Muhtelif havalar ve şarkılar, 2210: Plük neş- riyatı, 2225: Dans musikisi. Nöbdcl Yarınki preogram Eczaneler ıw—mm Bu gece nöbetçi olan eczanelef Öğle Neşriyatı: ııı..ı-ı:cııınııııuı: 12,30: Plâkla 'Türk rausikisi, 1280: Ha- Aksarayda: (Ziya Nuri), Alemdardi' yadis, 13,05: Plâkla hafif müzik, 13,25: Muh- adat $e CAH Rıza), Bakırköyünde: llmp& telif plâk neşriyatı. Boyağıtta: — (Haydar), — Eminönündü Akşam Neşriyatır (Bensason), FPenerde: (arit), Karagürö'| 1830: Cax: Plâkla. 19.90: Monoloğ ? Bay|| rükte: (Arifi, Küçükpazarda: — (Hikmi Hazım tarafından. 20: Rifat ve arkadaşları || Gemü, Bamatyada: (Erofilosı, — Şehte tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 20.30: Safiye ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 21: Plükla sololar. 2120: Orkestim. 22.30: Ajans havadisleri. H aai mininde: (Nazım), Şehzadebaşında; (Ü* niversite), Beyoğla Cihetindekiler: Galatada: (Hidayet), Hasköyde: (BAF but), Kasımpaşada: (Vasıf, Morkez ni7 biyede: (Galatasaray), (0arih), Şıştidir (Maçka), Taksimde (Kemal - Pold, taluş). Üsküdar Kadıköy ve Adulardakiler” Büyöükadada: (Merkez), Heybelidi (Yusut), Kadıköy Pazar yolunda: (Mer” kes), Modada; (Palk İskender), dar Çarşı boyunda: (Ömer Kenan). Yurddaş: Başbakanımız İsmet İnönü, Türk pa- rasının en emin bir para olduğunu dal- ma söylerdi. Hakkı varmış bak, en sağlam gibi gö- Tünen yabancı pazalar - bile © 30 düş- tüklen sonra, Türk parası sapasağlam yerinde duruyor. Türk parası biriktir.