-—7 | | ——— 15 Birinciteşrin e I nhorst ve gene 4X Pek yakında, 26,000 tonluk Sehar olan müsta z birinci fotoğraf se inin açtığ! Bi ve «ihtiyar» Fransa fotoğrafçılar cemiyet Ş iğli fîh Paris borsasının görünüşü Frangın düşürüldüSü » kbel Alman filosundan ni tonilâtoda Gneisenau zırhlılarile bir görünüş rgisinde teşhir edilen fo SON POSTA toğraflardan «iki kız kardeş» İrakta Araplar tarafından yakılan bir petrol kuyusu Filistinde kızlar ziraatçilikten hoşlanırlar P S aa Mahalle kahvesin_dğ—E';ı_at Sayfa 9 — el e | Barbar bağırıyor. — Baylar, bir dakika bendenizi din- leyin. Ne sihirdir ne keramet, el çabuk- luğu mârifet, Amerikaya, Afrikaya, Hindistana, Çini Maçine gitseniz, böy- le bir mârifet göremezsiniz, Ben bu il- mi devlet, millet sayesinde, alnımın te- rile öğrendim. Herkes meşguliyetini bıraktı. Sa - bahtanberi tavla oynadıkları, masa - nın kenarına dizilmiş küçük lokum ta- baklarından belli olan iki delikanlı bi-| le gürültülü oyunlarını bir an kestiler. | Mermer masalarda şakır şakır şak-| hyan iskambil kâğıtları durdu. Mahalleli orta yerde, etrafına bakı- narak uyandırdığı alâkanın derecesini kestirmeğe çalışan pehlivan yapılı de- likanlı ile, elinde tuttuğu zincire bakı- yor. — Baylar, işte elimde bir zincir tu- tuyorum, Bu zinciri içinizden kimi mü- nasib görürseniz gelsin, bileklerime di- lediği gibi dolaşın. Düğün üstüne dü- ğüm atsın, Ben kurtulacağım. Ellerimi kurtaracağım. Bu hüneri bana öğreten ustam yirmi sene Avrupaya parmak ısırtmıştır. Şimdi siz benim sözüme belki inanmazsınız. Tecrübesi bedava. İste zincir, işte hezarifen Ahmet. Bu- rahmetli yurun. Gençler, böyle şeylere pek ehemmi- yet vermiyorlar. Fakat dikkat ettim, ihtiyarlar dehşetli meraklandılar. Kö- şede oturan Mısırçarşılı Haci efendi, mahallenin uçarılarından birine ses- lendi — Raşit evlâdım, kalk kendini gös- ter. Baksana, meydan okuyor. Raşid kalktı. Zinciri toparladı. O - nun da bu işe, bayağı içerlediği belli. Hem düğümlüyor, hem söyleniyor: Atma, —anam babam, — din kardeşiyiz. Sen o numaraları Aksaray kahvesinde gösterirsin, Karagümrükte yutturursun. Bize hiç uğradın mı? Bu- raya Tiryaki çarşısı derler. Biz adamı yedi dereden susuz getiririz. Al bir dü- tğüm daha . Raşit, kendisine o kadar güveniyor ki nerdeyse üç düğünden sonra: — Haydi, göster kendini, diyecek. Fakat Çarşılı hacı baba ihtiyatkâr a - dam: — Bir düğüm daha at. Ama, şöyle, kördüğüm olsun, dedi,. Kimse — zincirin kördüğüm olamı- yacağının farkında değil. Zincir pehli- vanı da işinin ehli. Zoraki gayret sar- fediyor, geriliyor, yüzünü kızartıyor. Derin derin; sık sık soluyor. Ve birden- Kahveler zincir kıran ve kılıç yutanların muhasarası altında! Kahvecî deı:t yanıyor: “Herifleri defğdeyim diyorum, yüregim dayanmıyor, bıraksam parsacı korkusundan müşterisiz kalacağım!,, süm. Zincir şangır, şungüur yere dü - şerken, çözülmüş ellerini havada sal- İryor. ' Başta hacı baba olmak üzere bütün ihtiyarlar hayran: — Âşkaolsun. v PrdVa. — Aferin delikanlı, doğrusu, hünerine pes Bazısı da, fikir beyan ediyor:; — Yahu, erenler, bu da kaşkariko değil ya, düpedüz zorbazu oyunu. — Hiç zannetmem, bir çıkar yolu vardır elbet, — Zamaııe. mirinı. zamandc. — Orası doğru. Hüneri, dünyaya destan delikanlı, şimdi mâhcub biş boyun büküsle ma- saların arasında dolaşıyor. Yaptığı mâ- rifetin parsasını topluyor. Bu, yarım saattenberi toplanan ü - çüncü parsa, İlkönce iki kadın çalgıcı gelmişti. Gayet kötü bir çalgı ve gayet berbad bir sesle, bir takım havalar 0- kuüyüp para toplamışlardı. Arkaların- dan, bir elini burnuna dayıyarak, acâ- ip sesler çıkaran, türlü hayvan taklid- leri yapan ve son numara olarak be « linden çektiği eski bir kılıcı gözünü kırpmadan, kabzasjna kadar ağzına so- kan bir adam sökün etmişti. Bu zincirli de üçüncü. Kahveci ile konuşuyoruz — Vallahi, biz de, müşteriler de hep bıktık ama, neylersiniz, ekmek parası meselesi. Haydi defedeyim, yüreğim dayanmaz. Böyle başı boş bıraksam, nerdeyse, kahveler, parsacılar korku « sundan müşterisiz kalacak. * Yanıbaşımda altı kal iskambil, en sert safhasına gelmiş. Sesler yükseli - yor. Altı kol iskambile son derece e « iwmmiyvt Veren bir usta, deminden - beri koz çekmiyen çıraklarıma çıkışı « yor: ae Ç Karşımda oturmuş, durup din - lenmeden, yok işareti veriyorsunuz. Ne uğursuz adamlarmışsınız yahu, Öt_c-ki tarafın ustası, işin alayında: — Biz sanki koz mu çekiyoruz. Bir beykoz; bir ikili, bir dağlı, bir kız, bir de oğlau ile onlu. —. Daha ne olacak, koz mu kuldl geride?.. — Elbette;, ye sun? Demin çekmeseydin diliyi beğenmiyor mü- kaput olar caktın. Etraftan güiüşüynrlnr. Hidi aklara veryansın f okuyar: ı, —— Cene 'mi boş. Hay Allah belânı Ver iskambilini, ver. letli uş- ta, cevaptan âCtiZz, ÇiT bire iki büklüm olan vücudünü doğ - rultta. Yüzünde, muzaffer bir tebes « versin. K.'L etülyeledar A li he" u "eğillm di'ı ZU e S Üü e lll — n — a l ll d el hei . ' klrüüni «i —müfüd, 4 l Hendkl 'e