Ziraat Bahisleri: Ruamlı hayvan Sakağı ile Nezleyi birbirine : muayenesi bunu k Son ayın ehemmiyetli bir işi 7 Tüam yoklaması hakkında, geçen Ya” Zimda anlattıklarıma bu sefer de de* Vam edeceğimi söylemiştim. BASI Saresi bulunmadık müthiş bir hastalık, olduğundan çok çekinmek gereklir. Sakağı) ile (köklü nezle) yi birbiri Te karıştırarak hayvan ve insanlar © Sin büyük bir- tehlikenin devamma Meydan verilebilir . çe(m yazımda saydığımız alâmet- tin çok defa besiye alınan ve a bf “lıı hayvanlarda kaybolduğu KüçE kidir. Fakat hastalığım mikrobu hay - Vanın içinde çalışmaktan ve sağa $0" İ bulaşmaktan hiç de geri kalmlî' z ağılı veya mangafa hayvanın salyaitı #ynı ı.ın;nnlık:ag eya aynı çadırdaki aYvanlara hastalığı geçirebilir. Yolcu anları, uğrak köylerin ahırları, ıı.u:ıe. bir d su yas F A * SON POSTA —e — e T onuşma Agzîıîan yeller alsın! Nurullah Ataç Birçok muharrirlerimizle berabet B. Hasan Âli Yücel de münekkide, kendisi bir eser vermediğihalde başkalarırın ya yazdıklarını tenkid edenlere çatı- #«Ömründe, diyor, bir mısra söyle- memiş, eline bir kere fırça almamış rın uluorta tenkidlerini, âleme ho- nasıl bilinir? .l,(;n.ş_hrmamalıdır. Mallein olayca ayırt ettirir hayvanın gözünün alt kapağı a- îl::n byı:ıkıluvca en aşağı dö"m“*_a“ ö Vi ” ugu so(l_'l hnlğgı.:ınî:'tekru;î' yl:hlleîn calık eder bir eda ile ona buna fınx e- belli olur. Bun bir defa 8 -.12 inci şlerini gördükçe bunler hakkında, konulan hayvanları bir ÇB vakitsiz öten horosların akibetini te - lefa da 16 - 24 üncü saatte /L L Na dini alamıyor.> ki defa yoklamak usul- |A B H Âi Yücel, kendileri de birer san'atkâr olmuyan münekkidlerin ba- şını istiyor... Bu kadar gaddarca te - menniler besliyeceğini -hiç ummaz - dur; onun için böyle bir derken beni hatırın olmak üzere il dendir. — Malleinin —N göstereceği €N 8$ hastalıklı - hayvanlarda ikâr alâmet göz çu - kurunda birikmiş idnli..bif ıudı.n an lerinde bu cerahatli, ır_ınlı pı:l:k biri - lerinde Bi Ka olduğu mubakkak - bed diğinden eminim; fak ve gibi şeyle kinin berikinin eserlerini k ettiğim için kuşkulan - mmanzı ır. - " n e Bu hastalığın bir de kan muayenesi suretile araştırılması usulü vardır. Al- m kan muayenesi, l yaparak işi daha sağ- | lama bağlıyorlar. Sakağılı olduğu anla- İ H.n hayvan, her memlekette derhal öldi ülür. Bizde de parasının üçte biri han em mal: hem mal. | seser manlar, he di n nam. Kendimi ve lcin muayenesi z çalışacağım. bi olmıyanın eseri tenkide, kları bu hastalığı yayar, gider. Görülüyor ki sakağının bazan D30 vurması, bazan da geçmiş gibi £ Tünmesi mümkündür. Odılııld:;i N | görünen hayvanların da sakağ! olmadığını bilmek Tâzımdır. İşle rin bu yolgaki çalışması, elimi Ze böyle bir imkân vermiş bulunuyor” 1890 senesinde Rus w;":;;’d; toksin'le-| tinin güiserinli bir hülâsasından ibareb tir. - Rıza İsmail) ö di Mallein'den az bir miktar, "jıf:'î! Yvanın derisi altına ,uınglü sebi Ya gözünün çukuruna dan n!l':::;î SIf şey olmadığı halde; içinde kilde & bulunan bir hayvana aym #L kullanıldı ma hastalığın alâmet Hi |. TMen meydana vurur. .ııxmhılindt Mallein denilen bir şekli B RR İzmirdeki m son (Baştarafı 1 inci sayfada) im İ erini ;İdlk'l hakkında bu mühim ış&.—et-l:ı:;ı::ı ı;m ş Bugün sabahtan akşama * harekâtına iştirak eden Kit “'Hrı!_,_ı" hi müsademeler olmuş V€ .muı'm-_ Sahası hareketli bir güN gcç_ı.'m—:e[m p Mavilerin Yoğurtçtköy isfökanaa . yaptığı ileri hareketİ d.e dadi en mühim hâdiseleri arasın Ce lg'vınsı zabah gün açılirken Maneli O Vvetli bir sis tabakasile önÜn D nuyordu. — Tayyare küvvetlerin D Sisli havada yaptıkları hareket ”Çılik hu olduğu kadar da heyecanlı İ Y tlar bütün zorluklarla mücadıik Gderek mukabil kuvvetlerin N'ğ.î v tarassut etmiye başlamışlardır. H şakası yükseklerde & için tayyareler bazân Tek vaziyeti tetkik mecbu lhyorlar, gelen raporlardan ki bir gün önce Yoğurtçu, "" n tikametinde taarruz hareketine g.'şd_ Mavi taraf hareket sahalarını S!"'şc_ Mek için ciddi bir faaliyet göstermeğe taraf aldığı isabetli k'-Sl.':nıışlg“—ı"_ Ancak kırmızı e y ç ağ Korgeneral Muğlalı ç nızi taraf karargâhındayım. Çım%ıl;g: İçinde her türlü taarruza karşı giZİ n Miş olan bu karargâhta gözlere çarpa ir faaliyet var, Korgeneral, Gekâni ha biyesile birlikte, ha bir'noktayı ip ediyor. Çalılar arasına y '“'::İıix merkezi le,d“honbe e gürek Muhabere ları, muhabere #7 » €inleri mümym faaliyet gösteri- Yorlar. Dakikada 40 kilometre mesafe ka- teden güvercin katarı £ bir ucundan öteki ucuna hab'!leı.klıa Porlar taşıyorlar. Bütün bunları î_' anç bir benimsome ile gözden €e tirken anlıyoruz ki bir ordunun SArPan t peyda etti- alçaklara ine- riyetinde ka- ayor Demirci is- erleştirilen gizli yi gi-iy —— ilfaaliyette görüyoruz. Sağ eliyle bir ha- şebekesi, | Yı ö rhal vurulması kanun ica-| «Beğ :;.nmk d:ükür şimdiye kadar yapılan , u Lm,] rda hastalıklı hayvanlar yok |riin başlıca hakkını inkâr etmek de - İA ? ,ede az görülmüştür. mektir. Bir kitap yazmış, veya bir tab- lo yapmışsınız; muharrir veya ressam olmuyan herkes bunu beğenmeğe, be- genmiyorsa susmağa meecbur mudur? Hayır, değil mi? Hoşuna gitmezse oku- maz, almaz, bakmaz; bunü da etrafın- , tanıdıklarına söyliyebilir. Mü- t, eserler hakkındaki hislerini, dü- rini içinde saklamayıp söyliyen, a da bildiren karidir. Herkes seri beğenmeğe mecbur olmadığı ibi münekkidin hükümlerine de işti- e mocbur değildir. Karie beğenip beğenmemek hakkını vermemek san'atin aleyhine"çıkar. O şöyle düşünebilir: «Mademki san'at e- seri hakkında ancak san'atkâr hüküm werebilirmiş, o eseri ancak o anlıyabi - lirmiş ve madem ki ben bir san'atkâr |değilim, ne di kıp da anlamıya denecek dereci insanlığın ve hayvanlarımı- ir düşmanıdır. Bu düp- mana karşı elbirliğile davranılmadık - .k zorlaşır. Onun için hayvan- mel în);:: baytara baktırınız. Ahırlarda, mlarda, uğrak yerlerde temizliğe ıon_'I derece dikkat ediniz. Unutmayınız k iyi bakımı bu hastalığı gizleyebilir. Ve siz bilmiyerek tehlike içinde bulu - Kıyıda köşede muayeneden tırnaklı hayvanları d;_i: yakın baytara bildiriniz. Tâ zzyî:dı;muıdı bu menhus hastalığın en ufak bir eseri dahi kalmasın. nursunuz. geçmemş tek Ziraat Bususundaki müşküllerinizi bize ablolara vakit sarfe- t ben de raman, | yazınız, size cevab vepdllmi ğ a yim?» Bilmem buna bir cevap bu- Tunabilir mi? San'at ihtiyacı Herkeste bulunan veya herkese aşılanması lâzım gelen bir ihtiyaçtır; ortaya birtakım sa- lâhiyet şartları koyarak, kendileri de eser vermek kabiliyetinde olmıvanla- rı, san'atten soğutmayın, kaçırmayın. Yoksa san'at âlemi, etrafa yabancı, yalnız kendi adamlarının alâka gös - terdiği bir âlem olur. B. H. Âli Yücel diyor ki: «Bu türlü tenkitler değil midir ki karii muhar - rirden soğutmuştur?» Hayır, değildir. Bu memlekette makalesile bir kitabı ——— anevralarda gün kalbi muhabere vasıtalarının çabuklu- ğü, çokluğu ve pratikliğidir. Muharebenin idare edildiği mey- gdanda telefonun başında Korgeneralı ritayı tetkik eden Korgeneral Musta- v fa Muğlalı öte taraftan da yanıbaşın- | £ ttıracak veya satılmasına mâni ola - kurmay yarbaya emirler, direktif- ' Cak bir tek münekkit bulunmadığını ler not ettiriyor. Emirleri tebelluğ €- B. H. Âli Yücel de bilir. Satılan bazı ki. denler tekmil haberini verinceye ka-|taplar var, halkın severek okuduğu ba- dar büyük bir yazife ahlâkı ve mesu-|zı muharrirler vı.î_. Bıı_nlın_ kim metha- hiyet endişesi içinde çırpınıyorlar. d:R tanıttı?.. H;tı.n çı;gu ağır, acı ten - İşte Türk ordusunun eşsiz üstünlü- | kitlere uğramadı mı K günü temin eden bis de budur, H AN ğE beböni ae aei z Yanı başımızda General Keramet- ge endisi de o gad - anı baş b * |darca temennilerden, inkisardan vaz - tinin riyaseti altında b:f hoklm hey & geçsin. Bilinmez, bir eşref saate rasge- ti hareketi büyük ?İ;b_""ı::' l!':'”f: liverir... İ r. Harp talihinin hangi tara! aei :îî:;::h cdec:iı'_ni yarın müjdeliyece-| - Alman hava bakanı İtalyaya iyorum. ,dı'or Berlin, 14 (A.-A.) — Alman hava bakanı General Milch, İtalya —hava müsteşarının haziranda Berlini ziyareti esnasında yapmış olduğu davete ica- betle yarın tayyare ile İtalyaya gide- cektir. sın naip Prens Pol urıfınm;-: mimi bir surette kabulü ve şerefine öğle ziyafeti vermesi üzerinde de te- yakkul etmektedirler, Matbuat, Rüştü Aras ile Stoyadi- noviç'in sabah ve öğleden sonra iki © her-| mülâkatta bulunarak umumi siyaset *İve bilhassa iki memleketi alâkadar &- den meseleler hakkında bir defa daha görüşlerini — kararlaştırmak imkânını bulduklarını ve bu görüşlerin tama- mile birbirinin ayni olduğunu müşa- ecde eylediklerini yazmaktadır . üştü Aras'ın Belgradı Nihayet gazeteler, Türkiye Dış Ba- :.'"kr;'rj:ftğ:“:!î““ bıhlı:;'k- kanına Yugoslavyanın hükümet mer- e Başbakan Stoyadinoviç ile|kezinde dıiııı__ım!enlcıı samimi ve zı mülâkatın ehemmiyetini teba- hararetli kabulün Y“C'”LW)"ÖI yarat- DN D Akiedirler. ş tığı daygunun derin bir ifadesi oldu- e keza Tevfik Rüştü Ara, gunu kaydetmektedirler, z ç b Öoi e - ö l4 1 raki Rüştü Aras Belgradda Baştarafı 1 inci sayfada) Rü(ş:ü Aras, Belgrad radyosunun spikerini kabul edzr!lı beyanatta bu- lunmuş ve demiştir ki: - —— Bu defa, Cemiyeti Akvam â— samblesinin toplantısı gaha uzun sür- dü, fakat şu veya bu iş yapıldı dıy:- meyiz. Ancak 037 senesi zarfında gö- rülecek işler tesbit edildi. : Antantına gelince, B-l:î::ıül yolunda ilerliyor. Tuı'k v dostluğu ise her sahada in- isa fetmektedir.» b k.’.Tiiıkîye Hariciye Vekili, yarın sa- bula - ee l , 14 (A.A.) — Bütün ga-ih gün te İtin y Her yerde olduğu gibi, bugünlerde izde de para meseleleri üzerinde bir hayli hareket göze çarpıyor. Dünyanın her tarafında göze çar- pan siy: ve iktısadi kararsızlık da al- tın üzerinde yeniden bir alâka uyan- dırmıştır. Bunun için bizde de altın üzerine muameleler son günlerde ha- raretlenmiştir. Bilbassa son iki üç gün içinde altın dikkati celbedecek derece. de yükselmiş bulunuyor. Fransız frangının düşmesi haber- leri geldiği sıralarda sarraflar bir Türk altınını takriben 960 kuruşa alırlarken şimdi aradan daha yirmi gün geçme- başlamışlardır. Hattâ mühimce — mik- tarlar mevzuu bahsolduğu zaman bi- raz daha fazla vermeğe mütemayiklir- ler. Dün Balıkpazarı piyasasında sar- raflarda bariz bir faaliyet göze çarpı- “|yor ve altın alınıp satılıyordu . Altın talebi altın arzından daha fazla gibi görünüyordu. Bununla beraber Türk parasının borsada İngiliz kâğıt Hirasına karşı o «|lan mevkü sabit ve sağlam görünüyor. Franet Santagının. Keyeiki (değie ği sıralarda Merkez Bankası İngiliz li- rasına göre ilk defa olarak Türk para sının kiymetini tesbit ederken bir is- terlinin 630 - 6385 kuruşa tekabül etti- ğini ilâti eylemişti. Müteakıben bu 623 kuruşa ve sonra da 620 kuruşa indiril. Gi -Büa fiyutleri Morkez! Bonkan' Lonü dra piyasasındaki altın nisbetine göre tesbit etmiş olduğu için bundan anla- ükseliyor mukavelelerin tetkik edilmek — üzerd Türkofise verilmesi hakkında Anadolu ajansının neşrettiği resmi tebliğ piyae soda telâş uyandırmış, tacirler Türküli fise, alâkadar diğer makamlara baş — vurmuşlardır. Neticede bu haberin as- h olmadığı anlaşılmış, piyasadaki te- lâştan eser kalmamıştır. — İhracatçılar — Türk parasile satışlara devam etmekte — ve bir taraftan da Ankaradan gelecek kararı beklemektedirler. Para Muameleleri B Dün kaimbiyo böremsinda — isterliği |617 kuruştan açılmış, 618 ku : getirme- |den dün altına bin elli kuruş vermeğe | İ gLA N dar alıcı bulmuştur. Merkez Bankasi — isterline 617 - 620 kuruş fiyat tesbil — etmiştir. Liret ve frank üzerine dün — muamele olmi tır. ğ Merkez Bankası aksiyonları 96 bu — çuk İliraya kadar çıkmıştır. Ancak akı Ş şam üzeri 95 lirada kapanmıştır. Üni: Türk birinci 23,90 Jliradan açılmış 23; — de kapanmıştır. Ünitürk ikind 21,75 liradan muamele görmüştür. A — nadolu demiryolu tahvilleri 48 ve A faadolu mümeesil senetleri de 46 lirada — kapanmışlardır. İhracat tacirlerine Ankara, 14 (A.A.) — İktısat Vekâle- ti Türkofis şubelerine aşağıdaki tebliği göndermiştir : | — Düşük paralarla yapılmış ve he« kavelelerinin t kik edilebilmi işbu ihbar tarihind dığımıza göre, o zamandanberi Lon-| * » dra piyasasında altın azalmış olmak i- cap ediyor. İstanbul piyasasında vaziyet İstanbul piyasasında paraların su- kutundan mütevellit kararsızlık zail olmaktadır. Hükümetin, zarar karşı- sında kalan tacirler lehine kararlar ve- İrilmek üzere bulunduğu dün piyasada haber alınmış ve bu haber ihracatçılar arasında sevinç uyandırmışlır. Türk parasile yapılan satışlara ait nın, Türkofis lerde doğrudan önderilecek ince yapıla — teşkil edemiyecektir. lerin asıllarıyle | a cara iade edilecek kopyaları Vekâleti. mize gönderilecektir. Beyoğlunun göbeğinde muz ve kahve yetiştiren bahçıvan (Baştarafı 6 meı sayfada) kendi kendime lisan öğrendim. Bahçı- wan olarak yerleştiğim konağın bir Fransız hizmetçisi vardı, O birisini se- vermiş. Haftada iki gün buluşurlarmış. Ben ona dostunu bulmıya gideceği gün- ler mükemmel bir buket hazırlardım. ©O da buna mukabil bana bir saat fran- sızca dersi verirdi. Bugün dünyada okuyup ta anlıya - mıyacağım çiçek kataloğu yoktur. Ve her yerde çıkan kataloğları muntaza- man takip eder, beğendiğim tohum - ları getirtir, yetiştiririm. Çalıştığım bahçenin bir köşesinde, saksilar içinde bir çok çiçekler yetiştirmiştim. Birik - tirdiğim paralarla şurasını - kiraladım. O saksıları da buraya taşıdım. Ve bahçeyi bu hâale getirdim. Şu a- vuç kadar bahçeye tam 10,000 lira döktüm. Bu parayı bittabi çiçek satışın - dan kazandım. Çünkü kimsede bulun- mıiyan çiçekler yetiştirdiğim için, bü - tün çiçekçiler, bütün bahçıvanlar, ben- den çiçek ve tohum alırlar. Hele pazar günleri, görmeyin siz bu- rasını. Civarın bütün hizmetçi kızlatı, sevgililerine buket yaptırmıya dolar - lar. Fakat benim buketlerim de bu - kettir ha. İstersen bir tecrübe et: Şöyle özene bezene bir buket yapıp eline ve- reyim, Götüreceğin kızın gönlüne gir- mezsen, bu bahçeye hayvan bağlauırım! Mustafendi, en kıymetli çiçeklerinin içinde bulunduğu camekâmn kapısını açarken ilâve etti: — Bu beğenmediğin yerde tam yir- mi bin çeşit çiçek vardır. Daha yetis - tireceğim aâmma, yerim dar. Hele bir yer satın alıp ta, bahçemi oraya taşı - yayım, görürsün beni sen o zaman... O mektepli ziraatçılara taş çıkartmazsam, saçlarım burnumda bitsin, Onlar kitapta okumuşlar amma, ki - tabın yazdığı toprağa uymuyor her za- man. Kitaba bakarsan Okalyptüsün bir kilo toprağında dört kaşık kum buülu - nacak. Ve bulunduğu yerin harareti 26 derece olacak. Bu ölçü, loprağınn’. yerine, mevsimine göre değişir. Bunu kitap yazmaz. Halbuki bizim mektep kahve pişirir gibi yetiştirmiye çalışırlar, beceremeyince — de: N — Tohum bozukmuş! deyip çıkarlar — işin içinden! Mustafendinin çukura batmış ufak gözleri sevinçle parladı: 4 dedim de aklıma geldi... — ede kahve, muz yeşittiği » ni duydun mu hiç? » ”. — Ben yetiştiririm - işte... Evimdea misafirlerime kendi yetiştirdiğim » veyi ikram ederim. Yemen kahvesin den farketmezler. Pazara da her sene, yerli muz çıkarırım. Alanlar parmake — larını da beraber yerler... Ş Hele bir yerim genişlesin, işimi biraz büyüteyim: Eğer kahve, muz ithalâtı. na lüzum bırakırsam yuf olsun bana'. Mustafendi, bir taraftan camekân « daki dereceyi yokluyor, bir taraftan ane latmıya devam ediyor: t — Evlâdım gibi bakarım ıuıııın a ben... Şu çocuğumun kolunu kırın . zıyım, fakat bunlardan bir tekini in - cittiniz miydi, çileden çıkarım. Bun - lara ondan fazla emek verdim Ü. Muz, kahve, kışın soba ister. Benim çocuklarımı aç bıraktığım günler ol muştur amma, muzlarımı, kahveleri - mi sobasız, ateşsiz ır. Elimde nefis bir buket, burnumd rüzgârın birbirine katıp ııvurğumı binbir çeşit çiçek kokusu, ve içimde takdirle karışmış derin bir hayret, 1 - zimkâr ve çarıklı zirsatçinin nasırlı € lini sıkarak ayrılırken Bay Münir sör yor: — Nasıl, geldiğine pişman olmadın — a? ç A Samimi duygumu gizliyemiyorum: işman olmadım, hayran oldum. hocam! Naci Sadullah —— AA £ nüz sevkedilmemiş mallara ait satış mü — îl | |