10 Aralık 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 4

10 Aralık 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

. ki “e, 5-3 2.4 T ii. Mz üm Tarihe karışan eski ramazanlar bir bereket ayı olmakla beraber bir tiyatro sezonu da sâyılabilirdi, Sırrı sulaşılmışan bu bereket ayı her nedense zenginin olduğu ka- dar orta bhallisini ve fakirini de memnun ederdi. Ramazan gelma- den evvel mevsimine göre çeşit çeşit reçeller yapılarak kavanozlara konur, çömleklerde turşular hazırl anır, biraylık erzak evvelden te- darik edilirdi. Daha ramazana bir kaç gün kala çarşı ve pazarla kala- balıkla dolardı. Ramazanda öğleye kadar kapalı olan bakkaliyeler bir bayramı m gibi donanırlar, renk renk gaz boyamsalarına sarılı gülüşler, hoşaflık kuru yemişler, iftariyelik çerezler camekâna iştah açıcı bir şekilde sıralanırdı. Bu ts- rihlerde mektepler de öğleye kadar kapalı idi. Sabahtan ikindiye kadar mahalleleri mânalı bir gestizlik ka- plar, öğleden sonra yavaş yavaş uyanmıya başlıyav hayat akşama doğru kıvamını bulur ve iftardan sonra, sahura kadar, coşkun bir şenlik halini alırdı. Beyazıt cüimii- nin içine kurulan baharat pazarı otuz bir gün İztanbulnn en civ- civli bir alış veriş yeri olurdu. Topa yakın, dar ve bol ağaçlı es- İstanbul sokaklarının etrafına sıralanmış kafesli, enmbajı ahşap evierden iştah «çıcı bir yemek ko- kusu bütün şehrin havasına ya- yılır ve gelen iftarı daha elzretli kılardı. Seyyar pideciler, simitçiler, tur- gucular, tahan helvasıların sesi, her satıcıya haa bir makamls bu hengâmeye karışır ve böylece ha- yat otuz bir gün masallardaki gibi keçerdi. Hoş geldin ya şehri ra- mağac» malıyası ramazanın birinci gecbsini müjdelerken tiyatrocula- 38 — Servetifünun — 2416 rl A TİYATRO Nahit Ramazanlarda YATRO BIL GA rın da yüzü gülerdi. Hele ramazan yaz ayına raştlamışsa... Bugün tarihe karışan hayal oyununu, her kalabalık Semtte bulmak kebildi. Daha ramazan gelmeden evyel, mahallenin en büyük kahvesi karagöz oyununa tahsiş edilir, ramazana birkaç gün kala kahvenin camları renkli uçurt- mak âğıtlerile kapatılır, kâğıttan bayraklar, : fenerler, kördelâlarla kahvenin her tarafı güslenirdi. Te- ravi namazından 80nrâ, kahvenin kapısında çalınan çifte nara, düm- belek, çok kere ince işprisile te- maşa tarihimizde mühim bir mev- kii olan beyaz perdenin önünde namazdan çıkanları toplardı. O zamanlarda, Direkleraraşsı denilen yer, bir tiyatro meydanıydı. Hasan Efendinin Şark tiyatrosu o tarih- lerde her sınıf halkı kendine çe- kerdi. Benliyan Efendinin Osmanlı operet kumpanyasının kendi jan- rında ayrı bir mevkii vardı. Ben- liyanın Leblebici Horhorda göster- diği muvaffakiyet dilden dile za- manımızâa kadar gelmiştir. Manak- yan Bfendinin Osmanlı dram ti- yatrosu ise daha ziyade münevver tabakayı toplardı, Umumiyetle oy- nadıği melo-dramlar, daima, ibret verici ve ahlâkiydi, adaletin daima muzaffer olduğu bir neticeyie biter ve seyirciye bir mektep vazifesi d6 görmek isterdi. Yedi perdelik, on iki perdelik ve yirmi dört tabloluk olan bu dramların bazıları s&huru bile geçerdi. Sahur davulu çalar- ken Manakyan tiyatrosunün temsile devam etmekte olduğu çok defa görülmüştü. “Temsilin heyecanına kapılan seyircilerden sahur yeme- ğini kaçıranlar olurdu. Manakyan tiyatrosunda dekorlar umumiyetle Bosko denilen fonden ibaretti. Fa- kat çok ustalıkla yapılan bu fon- larda perspektiv tekniğinin mahi- rane olduğunu, bu dekorların bize intikal etmiş resimlerine bakarsa- nız görürsünüz, Manakyan reper- tuvarında, çok rağbet gören eser- lerden bazıları şunlardı: Monte Kristo, Büyücü karı, Şiller'in Hay- dutlar'ı, Viktor Hügonun Anjello Piyer'ı, Lukres Borjia, Xavier de Montepen'in eserleri, bilhassa pek tutunan Simon ve Mari, Ekmekçi Kadın, Kızıl Değirmen cinayeti ve salre. Devrin meştur kantocularından Peruz hanımın Sepetçi Ali Rıza beyle kurdukları “Sahnei âlem, kumpanyası devrin en meşhur tu- Mat kumpanyalarından biriydi. Be- şiktaş, sarayla yakından alâkadar olanların toplandığı bir semt oldu- ğundan Akaretlerde Kaptan İbra- him Ağa meseidinin karşı köşesin- deki“Apollon variyete tiyatrosn,, nun hususi bir ehemmiyeti vardı. Buraya - daha ziyade o devrin ki- baraları ve saraya mensup olanlari devam ederlerdi. Şişlide “Osman bey gazinosu, da zamanın vizera ve aşılzadeleri tarafından rağbete bir tiyatro yeriydi. Tiyatro mevsiminde, Apollon tiyatrosile, Osman bey gazinosu arasında kupa srabaları, lândonlar mekik dokurlardı. Ali Nazima'uın uzun seneler müdürlük ettiği Ni- şantaş Sultaniyeainin önünden ge- çen bu geniş şose, Ihlamur kaarı önünden, Nüzhetiye caddesine bağ- lanırdı. Sık hava gazı fenerlerinin yeşil ve soluk ışıklara süslediği bu eadde o zamanki İstanbulun en romantik caddesiydi Büyük tulüat atadı Abdinin “Eğlence hanei. Osmani, kumpan- yası da, bir komedi tiyatrosu ola- rak yine yüksek sınıfın toplandığı yerdi. Bunda Abdinin sarayda rağ- bete mazhar olmuş olmasının rolü vardı. Yıldızda, mabeynei İlyas beyin detâletile küçük bir saray tiyatrosu yaptıran Abdühamit (1) — Devami gelecek sayıda -—- (1) Abdülhamit, şehzadeliğinde Murat efendi ile Pariste birçok Fransiz tyatro- larını seyretmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: