10 Aralık 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13

10 Aralık 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DİOJEN KENDİNİ — 42 den Devam — Bununla beraber zavallı ke- mancının topladığı parso on beğ kuruşu güç aşabilir.. Kahveden içerl ilk adımı atar atmaz bir sesin tesirinde kalarak dinledim, Bir giir okunuyordu ve okuyanda bizim Eesst.. Masaya yaklaştım, Hasat dagı- nık saçlarını toplamak istedi: — Dostlara bir şlir okuyordum “dedi. Önünde bir kâğıt, üzerinde bi- çimli yazılarla doldurulmuş, duru- yordu. — Ne haber Orhan.. — İyilik,. Hepsi bu kadar.. Gözlerimiz düşündüklerimizi bir anda oku- muştur,. . Ben onun ne ile meşgul oldu- ğunu, klmi düşündüğünü; o bende kopan fırtınanın menşeini bilmiş, anlamıştık. Öte yanda zarları şaklatarak tavla oynamakta olan Mehmet s- tıldı : — Nasılsın Orhan.. ler var? Sonra ceyap beklemeden, gelen ikl biri bir küfürle hlovetti, Basat mektubunu yazmaya de- vam ettiş yazdı, bitirdi, imzam attı....... Ve yIrtti, Saçlarını yeniden karıştırdı ve bana yeni şilr yazıp yazmadığımı sordu; ona cebimdeki kâğıt toma- rından bir kaç tane uzattım. Ne haber- Mehmet'de mağlubiyetin aci- sını unutmak ister gibi, masamı- za geldi. Uzun bir münakaşa çektikçe uzayan bir sakız gibi uzadıkça u- zadı ve nihayet birden koptu. Esat bir kaç şlir okudu, din- ledik. Saatler aktı, geçti. Sokakta de- kor değişti, gölgeler görünmez ol- maya başladı. Radyoda gonk yine vurdu. Mü- tekaitier gözlüklerini takip saat lerini dikkat ve ihtimamla syar ettiler. Sonra hepsi evlerine yemeğe zamanında yetişmek için kalktı- lar. Fakat bekâr mütekait onlarla uzun uzun «<Kılıbıklar» diye alay ett. Şimdi onun .elinde bir Haber gazetesi var. Esat mırıldandı: — Evlenme ilânlarını okuyor, Belkide adamcağızın aklından bası hoş hayaller bir resmi geçit yapmaktaydı. Kahve dakikadan dakıkaya daha tenhalaştı. Kahveci Ahmet para vermeden gıvışan Gelecek sayılarda : Bugünkü Türk HIiKÂYECİLİĞİ ARIYOR! müşterileri yakalayabilmek için çırağını kapıya nöbetci dikti. Derken bir şangırtı, bir bardak kırılması, bir küfür... Ve süküt.. Şimdi kahvenin önünde bir ge: çit resmi başlamıştır. Bekar mü- tekait kadınların eteklerine, bacak- larına, vucutlarina dair bir konfe- rans vermeye başladı. Köşede saatlarını uğrunda feda ettikleri sinegin kızından ayrıls- mayan insanlar hâlâ köğıtlerlea oynamaktelar. Gece.. Yağmur.. Karanlık.. Şimdi beş kuruşa mezara giren günün üzerine son kürek toprak atılmak üzeredir. Bizim bütün dostlar teker te- ker gözlerden silinmiş, kaybolmuş- lardır. Ben de ne yapacağımı düşün- mekteyim. Eve gidip yemek yemek lâzım; kahveyi, sinegin kızına tu- tulanlar, mütekaiti, oksijeni tü- kenmiş dumanlı havayı, delik de- şik olmuş bejlik gazeteleri, mer- mer masalarda uyuklayan işsiz güçsüzleri, tavlaların monoton Şa- kırtısını terkediyor, tekrar sokağa çıkıyorum. Sinema Ilânları beni beklemek- tedir. İşte svare ve gayesiz insan- lar bu' ilânlarda kendilerine bir dost ve bir teselli aramakla meşgul. Muhallebicideki saate geçerken bir bakış fırlattım. Ön olmuş. Akreple yelkovanın yarışı hiç sona ermeyor., Oktay AKBAL ? öleceğini söylemişler. Karşıda A- yanın ve yüzbin nüfuzlu bir ka- saba olan Üsküdarın karlı tepeleri ile denizin ortasında kız kulesi var, Şimdi mezarlığa hâkim sarp ya- maçtan boğaz kıyılarına doğru ine- rek beni takip et. Bir lâhza durup, taş rıhtıma çarparak kırılan ve yaldızlı pârmaklıkların arkasında padişahın köşküne kadar köpüre köpüre atılan dalgaları seyredelim. Rumlar, denizin sahile attığı mid- yeleri topluyor, şürü gürtt köpek- ler yerdeki bir beygirin iâşesini yiyor. Muhteşem mermer bir çeğ- menin önünde sağa dönerek dam. ları birbirine dokunurcasına yak- laşan bir sıra dükkân arasından geçiyoruz. Her şeyden evvel nâ&- zarı dikkati celbeden, yiyecek mad- deleri. Gemim olgaydı size bir 86- pet doluşu gönderirdim. Hurmelar, incirler, fıstıklar, Hin- diatan cevizleri, kudret helvası, portakallar, Korent üzümleri, ©ce- vizler, narlar ve daha ismini bil. mediğim başka bir çok şeyler. Hepsi de en temiz veleziz tarzda yapılmış bali şerbeti, pirinç çörek- leri, keçi kaymağı, pekmez var. Bundan gonraiçiçekleri, Iâhanaları- engiuarları, koca koca kavunları, helvacı kabakları ve deve diken- ierile zerzavat pazarı geliyor. Yan- da, deniz mahsulâti olan muazzam torik balıklam, gümüş renkli pa- Iasmutlar. dülger balıkları kalkan balıkları ile yenmesi çok hoş olan debiz canavarları, midyeler, İste- kozlar, küçük istakoslar, yengeç- ler ve bütün aileleri var. Uçları kırmızı kilden ve sap- ları da uzun amberden mamül çu- bukların imel edildiği yüzden faz- la sira sıra dükkân arasından Top- haneye geliyoruz, Şimdiki sultanın yaptırdığı cami'in adı Nusretiye, Müz ayak yüksekliğinde ve otuz ayak kutrunda iki minaresi var. Çok sağlam yapılmış olmalı ki fır- tınalarn hattâ birçok zeiselelere mukavemet ediyor. Vehbi BELGİL 47 — Servetifünun — 2416

Bu sayıdan diğer sayfalar: