17 Eylül 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7

17 Eylül 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İEVET VE HAYIR | MÜNEKKİT EVET! Şâiri, nasiri kısacası sanat. kârı olan bir memleket için münekkit elzemdir, Bazen tenkid fuzuli gibi görünmüştür, fakat bu sağlam 'bir düşünce olmasa yerek / Çünkü tenkidin yapıcı ro- lü, sanatkâr: yerinde bırakıp, gahleyi aimaklır. Bilhassa sanalinin anane. sini kurmağa savaşan bir mem- leketle, münekkidin rolü en başta gelendir. Sanatine, kültürüne esas temel taşları atılacak &ânda bun. ların keyfiyet ağırlığını ölçüp bu temele yarayıp yarayamı- yacağım söyleyen adam münek- külir. Dostum. kıymetli şâir İlhan Berk, sanatkârı tanıtma yolun. da münekkidin rolü olmadığını söylüyor. Ben müsaadesile, ayui fikirde değilim. Çünkü bir şâir bir nasir ve münekkit ayni cinsten olan in- sanlardır. Şâir ve ndsir hayatın özlü tarafım, kendi yapıcı hassa- larını ilâve ederek, verenlerdir. Münekkitse peşlerinden yürür, bunları sanat yolunda, takılıp kaldıkları çıkmazlardan çıkarır, doğru yolun hangi semite oldu- gunu söyler, Münekkit, sanat ve edebi. yatın seyrisefer memurudur, Tenkid, bir devrin içinde iyiyi - kötüden sağlamı - çüruk- len ayırma faaliyetidir. Seçme- den, kıymet ve mâna mevcut değildir. Edehiyat tarihlerinde, en mükemmel eserlere eri Sin YAMAÇ — Devamı 215 ali dizlüidie - YENİ BİR KRONİK “Servefilunun,, bu O sayısıyla okuyucularına yepyeni bir kronik getirmektedir. Bu kronikte, edebiyat ve san'- at meselelerinin hallini herbiri kendi telâkki ve kafasına göre iki kişi dava halinde müzakere etmektedir. Bu sayımızda ele alınan me- sele: sanat ve edebiyal'ta mü- nekkit lazım nedir? meselesidir. Arkadaşımız Cavit o Yamaç “evet,, diyor ve bunu manhki olarak isbat etmeğe kalkışıyor. Arkadaşımız İlhan Berk ise karşıki sütundaki iddiaları çürüt- meye ve tenkidin #amamile lü- zumsuz olduğunu yine mantığa başvurarak isbat etmeğe çaba- İlyor. Hangisi haklı, hangisi hak- sız Her ikisininde söyledikledik- lerinde muhakkakki O hakikotler var; birine hak verip diğerinden bunu alsa, okuyucu bizzat, hak- sızlık etmiş olur. Meseleler ancak böyle müne- kaşa vim istenilen neticelere varılabi iri iki başlangıcını yaptığımız bu tezotlı (paradoxal) kronikte bu tip münakaşalara bir mukaddeme yapmış oluyoruz. Bu kroniklerde daimi olan iki iddia alınıp mesele haline ka- nacak ve münakaşası yapılacak: ir. San'at âleminde müsbet ve- ya menfi : haklı görünen ve ko- lay kolay inkâr edilemiyecek iki tip inanç verdi. Bunlarda bir misâl; Tiyatroda dekora ihtiyaç varmıdır? sualidir. Yıllardan beri kati gibi görünen 'eveti, ve “hayır,, cevapları bu sualin et rafında ateşli münakoşalara yal açtı. Problem halledilemedi, fa- kat bir çok hakikatler ve bir çok * makul iddia ve teşebbüsler orte- ya çıktı. evel ve hayır kronikine bundan ötürü ihtiyaç vardır. “SERVETİFUNUN,, Bugün lânse ettiğimiz | LÂZIM MIDIR HAYIR! Edebiyatı ve san'atı teşekkül etmiş milletlerde münekkide lü- zum yoktur. Münekkidin rolü za- ten kısmidir; herhangi bir san'at- kârın tanınmasına büyük bir fai- desi dokunacağını zannetmiyorüm. Bütün rolü hakiki san'atkörları büyük kitleye takdim etmek ol duğu halde, bunda asla muvaffak olamamıştır. Büyük san'atkârları münekkidler değil, yine san'atkâr- lar tanıtmış ve yapmıştır. Fran- sızların bence iki mühim şairi vardır: Baudlaire, Rimbaud. Birin- cisini, Th, Gaytier; ikincisini P. Verlaine yapmış ve büyük kitleye kabul ettirmiştir. Romenlerin P. İstratisi ancak R. Rolland tara fından dünyaya mal edilmiştir. Dünyanın en büyük şairlerinden olan Amerikalı W. Whitman ken- di memleketinde lâyık olduğu yeri asla kazanamamış, (âmerikan edebiyat tarihlerinde Whitman bir hortlak halinde dolaşır ) Fransız- lar tarafından bilhassa A, Gide Valery Larbaud ile kendi hudud- larını aşarak san'atla en az uğra- şan şehirimize kadar girmiş, birkaç kişi hiç olmazsa ismini duymuğ- tur. D. H. Lawrence Fransaya, A, Malraux nın kitabına yazdığı bir makale ile, yine Cervantes, Dos toyevski Fransız san'atkârları ta- rafından ehemmiyetleri ileri sü- rülmüş ve bu gün her iki san'at- kârda İspanyadan, Rusyadan ziya- de Fransada meşhur olmuşlardır. Şekepir, Fransaya, Volter kolu ile girmiştir. Misalleri çoğaltmak mümkün görülüyorki münekkidin en büyük vazifelerinden biri olan, san'atkâr empoze etmeyi, yinö san'atkârlar yapmaktadır. Münekkid zaten çok mnayyen bir kitlenin adamıdır. Bugün Andr$ Malraux'nun, Jul Romain'nin Okuyucusu (okadar Fransada hiç bir raünekkidin ya- rısına kadar olsun bir okuyucuya | sahib olduğunu zannetmiyorum. BERK Li — Devamı 215 inci sayfada — — 209 Servetifünun — 2404

Bu sayıdan diğer sayfalar: