ARJANTİNLİ BİR SANATKAR: J. M. FERNANDEZ RAMOS B u sayımızda okuyucu- larımıza Arjantinli bir sanatkârı tanıtıyoruz: J, M. Fer- nandez Ramos. Hâlen memleke- timizde bulunan Fernandez Ra- mos kıymetli eserler vücude ge- tirmiş olan ve istikbal için . bü- yük ümitler vâdeden bir heykel- traştır. Bilhassa, insan vücudü üs- tündeki çalışmaları bakımından üstün bir san'ata maliktir; o, ta- ga bir âhenk, asil bir ifade ver- mesini bilen artisttir, Bu sayıfada sanatkârın eser- lerinden bazı fotoğrafiler neşre- diyoruz, Bu örnekler de, onun sanati etrafında kâfi bir fikir verebilecek kudrettedir. J. M. Fernandez Ramos'un eserleri - Köşede kendisi mazel İrmanın sesi derim; fakat şimdi, onun da şuhluğunu kaybet- miş bir hâli vardı. Daha sonra... Gene açılan mus- luk, su sesi, bu defa yere düşen bir başka şey, yıkanırken söylen- mesi mutad olan şarkı... “Çat. Sokak kapısı kapandı. Hay- ret. İşte, komşum gene eskisi gibi, eski intizamlı bakışı, intizamlı du- ruşu, yürüyüşü, el kol hareketiyle sokakda. Hattâ: — Havadisler, sabah haberleri. Diye bir lâhza karşısında duran gazeteci çocuğa makül, intizamlı bir sesle şu cevabı verdi: — Haberi aldım. Şu ufak tefek yapılı, rahat yü- rüyüşlü, sokaktaki kedileri bile se- lâmlıyarak giden adam, sanki bir başkasıydı. O, ne biraz evvel pen- ceredeki duruştu; ne de bitişik oda- dan odama gelen garib, bedbaht, sar'alaşmış ses. Mamafih, artık olan olmuştu be- nim için. Her sabah saat altıda uyanıp, onun koştuğu anda pence- reye koşmak, onu seyretmek, onun- la beraber sabahı karşılamak delice bir itiyâd hâline gelmişti. Sonra tekrar yatmak da imkânsiz; yıkan- mak, giyinmek ve çıkmak lâzım. Ben de onun gibi, sabahın yarısını penceremde karşılar, yarısını s0- kakda bulur olmuştum. Çat, çat. Sokak kapısı artık her sabah, ayni saatte iki defa kapa- nıyordu. Ne iyi olurdu, şu pis pansiyonda odalarımız yanyana olmasaydı. Gavsi OZANSOY Şiirde Ne Yapmak İstedim ? — 122 inci sahifeden devam — kendi tarafından de birkaç 8es ilâvesine çalışmış bir vatandaşınız sfatile bu teşvik edici ve dest topluluğunuz için teşekkürlerimi sunarım. Bu konuşmayı hazırlarken bil- hassa şunu düşündüm : bir devrin herhangi bir san'at cereyanına kz- rışmış olan hiçbir sanatkâr yoktur ki, bu yolda başlangıcından sonu na kadar bilhassa kendi geçirdiği safhaları daha iyi hissetmesin. Bu san'at yoluna ne arzu ve tema- üllerle girmişti, sonra ne safha- lardan geçti, ne yapmak istedi ve sonunda kendisini hangi noktada buldu 1 Bunu, münekkit kadar ve bazan münekkitten de ileri bir hamle ile ancak san'atkârın ken- disi yapabilir. Bu sebepten, sizlere, kendi san'at hayatımdan bahseder- ken, bunu, kendime verdiğim 6- hemmiyete atfetmemenizi, bilâkis hertürlü gururdan uzak, samimi bir gönül ve ideal acısı telâkki etme- nizi dilerim. N Ben bu san'ate, daha bir mek- tep talebesi iken, Galatasaray Li- sesinin gece mütalealarında, önce, Tevfik Fikret başta olmak üzere, Edebiyatı Cedide'cileri ve yavaş — Devamı 130 ncu sahifede — 125 — Servetifünun — 2397