Köyün Camları — 38 inci sahifeden devem — Türk erinin hatırlatmaz mı? Bazı mısralar da âdeta birer fikir iksiri halindedir. Meselâ, «Köyün camları'nda:; “Yandığı gün içinde deri paylaşmak ateşi; Senin asıl doğuşun bu ilk sancıyle başlar...» Sanat ve çşair'de: Yaratmak, ah yaratmak, asil yaşamak ur...» ghirin derdi'nde : Boş geçmede eyvah Ata'dan kalma nöbetler..» Hayat önünde'de: Sevginin sırrı büyüktür ölümün aırrından, Yaratırsan seni Allah ta öper alnindan..> Annemle dertleşme'de ; Mum satmadayım bende şu körler arasında, Bir nazlı vatan var içimin bin zarasında,» Mezarlıkta'da : Hiç sanma ki çok; bekliyecek bir kara selvi; Bir kazma-kürek seslenecek: başkası geldi..» Hulâsa: «Köyün camları» ni ba- zı mısraların fazlalıklarına ve ş6- kil bozukluklarına rağmen sevdim ve beğeniyorum. Şaire saygı ve selâmlar... Hüseyin ULAŞ © Deliorman Münasebetile — 39 ncu sahifeden devam — Ben onun hikâyedeki ikinci muvaffakıyetini her şeyden önce karakterler çizmek için işe giriş mesile, bunun üzerinde bilhassa israr edişi ile ölçüyornm, Pazar Yeri'ndeki Süleyman, Baladaki Sab- ri ve «Deliorman» da Kadri efen- di bize kendilerini tanıtmak için uzun boylu uğraşmıyorlar. Cavid'in karakterleri çizerken onları aksiyonları içinde düşünerek ve bu şekilde tesbit etmeğe çâlığ- ması bilhassa en mühim tarafıdır kanaaiindeyim. a Muharrir, Deliorman'a bizi çok iyi hazırlıyor ş hikâyenin hududla- rı dışında bol imkânlar çizdikten sonra onları topluyor. Çavid Ya- macın zaten bir üçüncü hususiye- ti de budur: büyük bir ölçü için- de genişlemek ve #onra bunları bir yerde toplamış olması. Cavitten henüz kimse baheset- medi, buna sebeb de henüz bir kitabı olmaması ve pek az hikâye neşretmiş olmasıdır. Öyle zannediyorum ki «Deli orman » onu bize.daha fazla ta- nıtmağa vesile olacak ve onun ü“ zerinde eyi kanaatler beslemiye yol açacaktır. © Yenilerin Sergisi — 41 inci sayfadan devan — ve iddialı olan üstadlarının tesi- rinde kalarak Türkiyede birer mu- kallit Echantillon'u halinde teza- hür eden eserler görmemişler.. Dış tesirlerin mücerred afakı üslüp ve metotlarından sıyrılmış yeni bir iç hamlenin kaynağından fiş- kıran, öz benliğimizi ve bizi ifade etmiye çalışan yeni olarak doğan eserlerle karsılaşmışlardır. Ekseriya bundan evvelki sergilerde teşhir olunan eserlerdeki gibi mücerred mevzuları ihtiva eden muhayyel mefhumlarla (oyaratılan eserler yoktu... Sadece şekil güzelliğinden iba- ret kalan ve day bir görüşle ifade edilen tablo, Natur mort Paysage ve çiçek resimleri gibi hayatiyeti mahdun ve muayyen bir zemini aşamıyan fantaisie eşerler yerine mevzüu insan olan ve insanı alâ- kadar eden canlı eserlerle katşılaş mışlardır. Mama buna «ef et- memeli, buna gevinmeliyiz. Cemi- yetimizin kültür ve terbiyesi ba- kımından memnun olmâlıyız, Bu- rada bizde yeni olan humain san'atın ilk tohumlar Stılmış, istikbalde tamamlanacak olan bü- yük san'atın mimarisini teşkil ede- cek olan bu muazzam bina ve mabed'in ilk temelleri atılmış, re- alist san'atında Ilsanı konuşabil- miştir. Bunu kavrıyabilmiş olan yaratıcı san'atkâr zekâsı insanın hayatla olan alâkasını sezmiş ve ohün meselesini ortaya koyabil- miştir, Bu yenllik dış tesirlerin sahte bir temayülünden ibaret kalmayıp kül halinde toplu olarak birleğen istidatların, mnhtelif şahsiyetlerin hayatı ifadeye çalışarak vücüde getirdikleri bir sergidir. Bunun böyle olması gayet ta- biidir. Bugünün ihtiyaçlarına ce- vap veren, tabii zaruretlerden do- ğan hayat şartlarının neticesinde glevlenen yeni ve actuel mevzu ve meselelerle kafası ve zekâsı yuğrulan insanın, insana aif olan şeylere doğru durdurulmaz bir akış halinde yürüyüşü ve tezahür eden bir san'at ifadesinden başka birşey değildir. > Bugünkü dünya dramı içinde bulunan insan, bu facia ve beşeri haileye gözlerini kapıyamaz. Buna gözleri kâpalı olarak bakan san- atkör kendini göremez kör bir hale gelmiş demektir. Bu yangının ortasında Türk mü- nevver san'dikârının payına düşen şeyde buna alâkasız kalmak değil bilâkis tehlikeye karşı ruhunda duyduğu bir reaction'la kalkına- bilmeli, hudutların koruyucusu 0- lan kahraman Mehmetcik gibi o da san'atiyie hislerini ifade ederek bütün sahalarda olduğu gibi san- at sahasında da kuvvetli olmalıdır. İşte gençler bunun için muvaf- tak olmuşlar, teknik ölçüyü de aşarak cemiyete ve indana vara» .bilmişler be insanı ifade ederken kozmopolit olmamışlar, temamen mahalli rengi ve atmosferi yaşa- tarak san'atlarında Türk kalarak bizi ifade edebilmişlerdir. Harp psikoz'unun san'at 8â- hasında yarattığı inkilâb resim san'atinde de hümain oluşa doğru gidişin sebeblerini ihtiva etmek- tedir. Büyük eserlerin dev adım- ları ile yürüyebilmesi zaman ve mekân ölçüsünü aşarak ileri bir hamle ile canlanması mesnd bir neticedir. i Beri olarak istihale eden in- san bugünkü buhran devresinde dünya görüşüne sahip olarak mâ- halli renk ve realitesini mükem- mel bir surette aksettirebilmelidir hadiselere objektif ve reel bir za- viyeden bakabilmek yaşıyan haki- kate yaklaşmak, onu yaratmak, onu anlatmak lâzımdır. Hepsi ayrı bir istidat ve kıy. met olan genç şahsiyetlerin için- de realism'i bilhassn ideal olarak ıksvramış olan Kemal Sönmezler dir. Teknik bakımdan muvaffak olan esörlerinde ışık, gölge, com- position ve ton itibarile üstünlüğü elde etmiş bulunmaktadır. — Devamı var — 47 —Serveti fünnn — 2390