— Ahmed Rasim ve İstanbul Lüksenburg Beyoğlunun kibarca sayılan iç- kili yerlerinden biri. Madam Sirkecide tanınmış bir birahane, Mahya Minarelerinin arası en geniş 08- mi olduğundan ötürü en uzun mah- ya Beyazid camiinde kurulurdu; bu arada, Beyazid Mahyacılarının bilhassa üç çifte piyadesi meşhurdu. Maksud Lângada, kendi adına nisbetle anılan meşhur bir meyhanenin sa- bibi, Ermeniydi. Gazinosu, çok te- miz; mermer döşeli uzun bir yerdi. Bağlı sollu mermer masalar dizil- mişti. T& sonda, bir iki merdivenle çıkılır esmlı bir bölmesi vardı. Bölmeye giderken sağda bir tez- gâh, höcrelerinde birkaç nargile, köşerinde panl parıl parlıyan bir kahveci mangalı, suluğunun mus- luğu dalma temiz bir tülbend ile bağlıydı. Maksudun kendisi, uzunca, üstü başı yerinde, karakaş, karagöz, kara bıyık bir adamdı, Müşterile- rin seyrek, gazinonun tenhâ oldu- ğu erkence saatlerde, kar gibi be- yaz bezlerle bardakları kadehleri kurulayarak vakit geçirirdi. Müşte- rilerinden birinin yanında o zam&- na kâdar hiç tanımadığı gençler görünce, içki getirmeden bir kola- yını bulur, yenilere sezdirmeden müşterisine: «Bunlar vasıl çocuk. lar 1> diye sorardı; ahlâksız genç- lerden hazetmez, hattâ bazan içki bile vermezdi. Çek titiz bir adam- dı. Müşteriler kendişine «Maksud 44 — Servetifünun — 2390 Elli Yıl Evvelki Istanbulun Lügatı Lüksenburg — Madam — Mahya — Maksud — Mehmed (Kanbur) — Mehmedin Gazinosu — Mektup zarf ve kğıtları (Muaşaka) — Memduh (Kemani) — Mesireler ağa» diye hitab ederlerdi. Devamlı müşteriler, mut&d içkilerini biti- rince, Maksud ağa bir kadeh de tezgâhtan caba sunardı, Mehmet Kanbur Kel Hasanın tiyatrosunda oy- nıyan devrin meşhur komiklerin- den; bu gat hakkında yazılmış bir manzüme : Keşif ve rayimce düzelmez o çıkıntı bilfars Olsa ger tesviyesi saikına âlem memur Gam yemer yağıa da şemsiyesi var ordında Kamburu kail olur üstüne düşmez yağmur Dayas şöylece kanburunu duvara e Bir iünel hasıl olur halkeder asude merur Arkası üstüne yalsa yere değmez ayağı Âyağı değse de bapı ol mertebe dur.. Mehmedin gazinosu Köprü üstündeki gazinolardan “ biri. (Köprü üstü gazinoları mad- desine bak). Mektup zarf ve kâğıtları (Muaşaka) Muaşaks babında, mektup zari- ları ve kâğıtları, uzun ve yorucu bir dikkat ve itina ile seçilirdi. Zarilarda, nameleörle beraber bir büklüm saç, solmuş bir gül, me- nekşe yahut Hanımeli yaprağı, gözyaşlarile ıslanmış ufak bir ipekli mendil, sevilen bir lâvantadan bir kaç damlalık koku; küçük, gümüş yahut altın kakmalı bir bıyık fa- rağı gibi mânalı eşyada bulunurdu. Memduh (Keman) Devrin kıymetli şan'atkârların- dan, Zayıf, enli, kaytan bıyıklı, ya- ğızın açığı, ince gerdanlı, güleç yüzlü biradamdı. Başında sivrikoz fes, gözünde şiyah gözlük bulu- nurdu Yazun * Ahmed Bülend KOÇU Mesireler Büyükdere çayırı: «İnce, pü- rüzlü bir zurna sedası, gürültülü bir davul karşılar. Keki tunç ren- ginde iki kıbti. Yerden temenna ederek arabaya yaklaşırlar. Araba- dakilerden birt: «Biraz çalsınlar» dedi mi, sraba durur, Zurnacı bo- gazının yân damarlarını şişirerek bir medet koparır, Ya hey. Uşşak üstünden biraz gezinir gezinmez : Allının aliyıyım ber Kara kısın ablasıyım ben Diye bir feryad kopar. Etrafı üç dört nszenin sarar: Başlarında çiçeklerle müzeyyen örtüler, rengi atmış, önü yırtık mavi yeldirme- ler, kırmızı renkte şalvarlı entari- ler, kınalı parmaklar, raitıklı kaş- lar, kar gibi dişler, sicim gibi örü- lü perçemler. Arada bir göbek hop- laması. Hava değişir; Sevdiğim Bursalı Bursalı Bana gel her Salı her Salı Arada bir mâni: Adam aman... ne ka Belâya na uğradı garib başım ne derde.. Ben anın kurbanıyım beni sevmez ne derde !? Sultan suyu : Bir alay da orada kopar, Zurna, klârinet, davul, çifte nağra, lâtarina, bir mecmuai tarab ki alaturkası da var, alairangası da. Bendler : Fevkalâde lâtif bir orman içinde dinlenilecek su ke- narı... Ne çare ki zurn&, insanı Bendlerde de yakalar. - Hünkâr suyu: Hıncahınç dolan mesirelerdendi. İskemle güç hâl ile bulunurdu, Kır kahvelerindeki hiz- met ise gayetjkötüydü : Garsonlar, buz gibi bir kahve ile dumanı üs- tünde bir şişe su getirip fırlatırdı!