Ahmed Rasim ve İstanbul '— , Fener gazinosu Haliç fenerinde, deniz kenarın. da, İskele başındaki Fener gazi- nosu, İstanbulun en namlı içkili yerlerinden biriydi. İstanbulun meşhur hanende ve sazendeleri Fener gazinosuna $ık sık uğrar- lardı, . Fevziye krahathanesi Direkler arasında meşhur bir kıraathane; her Cüma ve Pazar günleri saz bulunurdu; bilhassa kemani Tatyosun takımı icrayı ahenk ederdi; saz adabile, eller dizde, hareketsiz, en ufak bir fı- gıltı, kımıltı olmadan dinlenirdi. Galatanın meşhur içkili yerle- rinden bir; şimdiki Galata posta- hanesinin yeridir; ki bilâhere bu- rada Cenyo adıyla maruf birahane açılmıştı. O zamanlar Filipin bira- hane - meyhanesi «kibar yer> ol- makla maruftu, Flora «Sahnei âlem» in meşhur kan- tocu aktirislerinden; aslen bir Bal- kan kızıydı, bünyesi sağlam, mavi yeşil gözlü, lâpiska saçlıyı; kanto söylerken kollarını dajma mükav- ves tutardı. Hemen daima okudu- ğu, iki tarafa yıkılarak bir sarhoş kantopuydu; “Sarhoşum arkadaş, dilim dolaşır?... Gal ata Galata demek, meyhane, rezü- let, fıskıfucu, batakhane, hiristi- yan yatağı demekti. Askeri mek- 210 — Servetifünun — 2378 Elli Yıl Evvelki Istanbulun Lügatı Fener gazinosu — Fevziye krahathanesi — Flora — Filip — Galata — Ga- latasaray hamamı — Galata rıhtımı salaşlarında ve gümrük önü kebapcı- larında garsonlar Yazan : Ahmed Bülend KOÇU tepler ve üniformalı Darüşşafaka talebesinin Galata'ya geçmesi, şid- detle yasaktı; Galatada görülenler kanunlar tarafından çevrilir ve karakola götürülerek mekteplerine teslim edilirlerdi. Galata hakkında yazılan kan: te ve şarkıların içinde en güzel- lerinde biri şu eniç şarkıdır; Galata da güzel çoktur Hiç birinden vefa yoktur Gel yanaktan güzel öptür Elado, elado ay çeşmi ahu!, «Galata, Galata!.. Bu mevkii tarif edebilmek gayetle güçtür. nazarı iffet, oralarda tramvaya, arabaya binip gitmekten mada bir tariki müstakım göremez. Po- lis yirmi dört saatın yirmi dör- dünde de vukuata intizar etmek suretile ifayı vazife eder. Fesad ahlak namına ne kadar seyyiat varsa her biri için orada nümüne ler bulunabilir.» Galata rıhtımındaki salaşlar Galata rıhtımını, baştan başa salaş kahve - meyhanelerle kap- lıydı; her salaşın önünde güçlü kuvvetli, çıgırtğan garson bulunur- du. «Büyük! beğim! efendim! mös- yol kirya! oristi! kelimeleri ku- lak patlatacak derecede şiddetli akis eder idi. Salaşlarda kahvenin şekerlisi bulaşık suyu gibi mide bulandırıci, sadeşide zehir gibi acı idi; bir tek kahve ilede akşama kadar oturanlar, rıhtımda İstanbu- lun meşhur akşam piyasalarını sey- redenler pek çoktu. Galatasaray hamamı Beyoğlu ve Galatadki bir içki &leminden sonra, İstanbullular, o semtlerin ucuz fakat pis, temiz fakat pahalı otellerine sabahcı ha- mışnılarını, bu arada da, efendi ta- kımından olanlar «Galatasaray ha- mamı» ni tercih ederlerdi; fakat hamamlarında bir çekilmez şey'i vardıki, oda gürültüleri idi: «Ga- latasarayı hamamında sabahiamak mümkün ammâ bpelın şakırdısı, el urmalar, kapı gıcırdısı, «yanaş- mâ!. Ayak kabı der!.», Avadisin şarkısı, kahvecinin <hazır!.> neda- sı, natırın «bereket versin beğim efendim» teşekküriyesi, akşamdan kalmaların birer birer dökülüp gü: lüşmeleri, tâ öteki hücredaki 'şiş- manın horultusu, yanındaki hücre- de akşamki Solunun hikâyesi, Ya- kominin zurnası, tam dalacağın vekıt “vakıt geldi! kadınlar gele- cek, diye aleni koğuşlar insanda ne beyin ne kafa bırgkıyor,. Galata rıhtımı salaşların- da ve Gümrük önü ke- bapcılarında garsonlar Galata rıhtımı salaşlarındaki garsonlar, kabalıkları ile meşhur- du. Hemen hepsi güçlü kuvetli olan bu adamlar, ellerinden gelse gelip geçeni kollarından zorla tu- tacaklardı. Bu garsonlar, evvelce Gümrük önü kebabcılarında çalış mış takımdan olacaklar. Onlarda aynı tarzda, aynı lisandadırlar göz- lerini gırasiyle geçenlerin gözlerine dikerek ellerilede lokantanın kapı- sını gösterirler. Girmeğe teşebbüs eder etmez sizi bırakın ikinci bir müşteriye âsılırler.