19 Mart 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 10

19 Mart 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Şehir Pp A Tiyatrosunda nR A M. Huüsi DOSDOĞRU Necib Fazıl Kısakürek'in Şehir tiyatrosunda temsil edilmekte olan ve soğuk bir dedikodu dalgası halinde Babıâli kaldırımlarından mahkeme salonlarına kadar yayı- lan piyesini şuracıkta karınca kaı- derimizce biz de tenkide yelten- mek cesaretini nefsimizde bulur gibi oluyoruz. Filvaki karıncaların devlerle uğraşması bir hayli gü- lünçtür ama her nedense bizde kendimizi dev aynasında gördüğü- müzden üstadın eserine bir gözat- mayı halkın bazı noktalardan ten- viri bakımından faydalı buluyoruz. Piyesin mevzuu üzerinde uzun boylu durmıyacağız. Necib Fazıl Kısakürek «Para> sı ile; bütün mu- kaddesatını alış verişte harcıyan, muasır medeniyetin ahlâk ve fe- zilet gibi yüksek insanlık hislerin- den ne kadar feci bir şekilde uzak- laşmış olduğunu ve menfaat uçu- rümunun bataklığına ne iğrenç bir şekilde saplandığını göstermek istiyor. Hülâsa Kısakürek; Para ismi altında müzminleşe müzminleşe âdeta taaffün eden ve kangrenle- şen bu içtimai yaranın ahlak neş- teri ile üzerindeki kabuğn kaldı- rıyor ve içindeki şahsi menfaat irinini önümüze serpiyor. Muhar- ririn bu husustaki kudret ve ka- biliyetine hiç bir diyeceğimiz yok. Ancak; kendisinin de her fırsatta ikrar ettiği veçhile - Materyalizma düşmanı - olan üstadın; bu âlem yere sererken kullandığı biricik ailâh bir Peygamber âsasi halinde tarih boyunca S#alınıp ge- len ahlaktır, O ahlâk ki yine tarih boyunca yalnız işmi var olmuş fakat haki- katte; materyalizma düşmanlarinın Peyehe'sinde altın Maşallahh bir na- 217 —Servetifünun — 2378 zar boncuğu halinde salınıp kal- mıştır. Ahlâk bazı menfaatperestler g- linde aciz kitleleri uyutmak için bir nevi afyon olmuş ve bazı mü- teceddit insanların dimağında ise hakikati aydınlatan bir meş'ale vazifesi görmüştür. Üstadın bize vermek istediği ahlâka gelince; o bunlardan da hiç birisine benze- miyor. Necib Fazıl bu kokuş- mayı sathi görüyor fakat bu çö- küş ve gün geçtikçe beter oluşun hakiki âmilini sezemiyor veya sez- mek istemiyor. Piyegin son perdesi bilhassa ©86- rin ne kadar temelsiz fikirlere bağlanılması yolunda hercedilmiş beyhude emekler olduğuna pek güzel göstermektedir. Muharrir, bir kanlı katilin, bir gicilli hırsızın ve bir usta yankesisinin bir muh- tekir tüccardan çok daha masum olduğunu sade bir söz halinde ve felsefe garnitörü içinde söylüyor ve karşısındaki muhtekirlerden her gün ağzı yanan halktan da bekle. diği alkış ve takdiri topluyor. İşte bu kadarcık bir eşeleme bile «Para» nın sabhiliğine esaslı bir delildir. Halâ üştadımız, bu türlü ticari ihtikârların kuru ahlâk ve fazilet vâazlerile düzeltilebileceğine kani- dir. Dünya kurulalı beri bu vâazlar en büyük hatiblex tarafından de- nenmiş, en kudretli kalemler tara- fından yazılmış fakat içtimai ko- kuşmanın gittikçe hızlanarak uçu- rumdan uçuruma yuvarlanışına mani olunamamıştır. Hulâsai ke- Iâm lâila peynir gemisi yürümü- yor. İş böyle olunca, Necib Fazıl Kısakürek'in piyesi; aktüel bir mevzna temas eden bir ahlâk vâazı olmaktan ileriye geçemez. «Para» da temas edilecek ikinci bir noktada bütün kukuşmaların haddinden fazla felsefi bir humule ile ağdalı ve yüklü bulunmasıdır. Piyeste her şahıs, her ağzını açışta mutlak bir hikmet yumurt- lıyor. Ve biz eminiz ki değil adi ticari dalaverelerden başka aklı hiç hiç bir şeye ermiyen bir ban- kerin, üstad Necib Fazıl'ın dahi beher cümlesini beşer saat düşün- meden o türlü konuşmasına imkân yoktur. Bu da üstadın Shgkespeare- in lâfızlara hayran oluşundan ileri gelmektedir. Değil piyesde oyni- yan aktörler hattâ dinliyenler için bile; bu türlü felsefi ve psikoloci- yai hikmet sağnağı âdeta bunal- tıcı bir tesir yapmaktadır. Zira Modern sanatın şıarı tabiilik ve sadeliktir. Biz eminiz ki üstad «Para» yı hazırlarken beynini düşünce ve iradeşinin parmakları arasında âde- ta yoğurmuş ve arka arkaya bir yaylım ateğ halindeki hikmetlerini ancak bu suretle meydana getire- bilmiğtir. Netice: Necib Fazıl Kısakürek- in «Para» sı ektüel inkat o nisbet- te sathidir. Şehir tiyatrosunda «Para> tam tam artistik bir muvaffakıyetle temsil edilmiştir. Bilhassa piyesin bütün ağırlığını taşıyan Hadi Hün takdire şayandır. Tashih Halid Fahri Ozansoy'un geçen haftaki (Ömer Seyfettin) isimli ma- kalesinde mühim tashih hatası kal- mıştır. Şu suretle tashihini okuyu- cularımızdan rica ederiz; İkinci sütunda 16 ncı satırında: Yanlışı : o Evliyalık türbesi Doğrusu: (o Evliyalık rütbesi BIR Suat TAŞER ŞİİRLER

Bu sayıdan diğer sayfalar: