Ma umay Va? TULUAT Bir tahkir dâvası iken bir ti- yatro mezelesi halini alan meşhur Hamlet dâvası eserin uzun bir müddet afişlerde kalmasına vesile olduğu gibi tulüat san'atının üstün şahsiyetinin şerefli bir mazi ile ka- padığı perdesine ve şahsına çamur fırlatmaktan kendini alamadı. Romancı ve avukat M, Esad Karakurt Hamlet dâvasında, piye- sin halktan gördüğü rağbeti küçük göstermeğe delil olarak vaktile yine Kel Hasan'a da rağbet göster diğini göylemesi suretile tamiri imkânsız bir gaf yaptı. Kel Hasan'ın tiyatrosu Kars- kurt'un hücumuna uğrıyacak bir he- def olamaz. Kel Hasan ancak tu- lüat denilen bir tiyatro ekolünün ferdidir. Hamlet kelimesi Shakespeare'i bilmek için, Kel Hasan kelimesi de tulüat san'atını anlamak için kifa- yet etmez. Hayal oyunnnun beşiği olân Asya'dan gelerek Balkan ya- rımadasına geçen ayrı ayrı toprak- larda başka başka renkler alan «Kel Hasan'a» dolayısile tulüata hücum ederek dünya tiyatrosunda ayrı bir çapta mevkitolan söz tu- lâat san'afımızı gülünç birmevkie düşürmezdi. Üstad romancının tu- lâat san'atı hakkında biraz fikri olsaydı her halde bu kelimeyi #ar- İetmez ve koca bir halk tabaka- sını da incitmezdi. Hamlet dâva- sına değil bu gün can çekişen tu- lüat fikrine hizmet etseydi, roman- larından daha büyük bir şöhret yapardı. Boş bulunan meydanda at oy- natmak kolaydır. Fakat inatçı bir at çok kere özentili biniciyi yere gerer. Son zamanlarda gazete gü- tunlarında tiyatrodan anlıyan da anlamıysn da eghifeler dolaun fikir yürütmeğe kalkıştı. Acaba sahne san'atı diğer güzel san'atlardan daha kolay anlaşılan bir san'at mıdır? Kulaktan kulağa Komedi Fransez hakkında fikirler yazanlar mı istersiniz, komşusu İngilizce biliyor diye İngilizce tercümeleri kritik edenler mi isterginiz, ilân- lara bakarak annesinin ve babası- Se214 —rretifünun — 2378 Bili v nın çocukluk hâtıralarını karıştı» rarak Türk tiyatro tarihine dair makaleler yazanlar mı istersiniz, velhasıl 20 Sonkânun, 1916 da Hüseyin Suat'ın Fransızcadan 8- dapte ettiği Çürük temel piyesiyle perdesini açan ve «zamanımıza ka- dar temel tutturmıya çalışan salaş bina zaman zaman hücumlara uğ- radı>, Bunlar reklâm için midir? Gazete sütunlarında isim yapmak için midir? Yahut şahsi bir takım sebeblere mi istinat ediliyor, bu ayrıca düşünülecek bir mesele; mamafih Ertuğrul Muhsin'i Saint Paul kilişesinin çarmıhından indi- rip Kral Lir'in şahikasına çikara- cak kadar renk değiştiren satırları hatırlıyorum. Talüat hiç bir zaman tiyatro değildir, Hamlet kötü oynandı, Kel Hasan bir şoytarıdır, falancanın eseri kopyadır. Bu kasti veya doğ- rudan doğruya şahsi bir fikirdir. Fakat biz bunu şugşekilde söyler- sek : Halk tulüatı dinliyecek kadar zevksizdir, halk kötü, oynanan Ham let'i seyredecek kadar kültürsüz- dür, balk Kel Hasan'ı dinliyecek kadar geviyesizdir, halk falancanın kopya egerini yutacak kadar bil- gisizdir. Her şeyi ecdadına has mütevazı bir görüşle karşılıyan halk, bir anda babasının toprak için dövüşmiye seferber olduğu zamandaki gibi yekpare, titiz bir granit halinde görünür, bu silâh bir mantar tabancası degildir, onun için halka hürmet etmesini bilelim, San'at san'at içindir kelimesi- nin iflâs ettiği bu günde en geniş halk tabakasına hitap eden eser bu günün olduğu kadar yarının da eseri olacaktir. Bir halk tiyat- rosu olan tulüat sabnesi hemen her devirde her sınıf insana hitap etmekle kendine has bir vastı var- dır. Bizde tulüat tarihi çok yanlış bir şekilde gösterilir, Padişabtan süflörlü tiyatro imtiyazını alan Güllü Agop (Yakub efendi) ile ge- çinemiyen bazı aktörler aralarında süflömüz tiyatro oynıyarak bugün- kü tulüat sahnesinin meydana gel- WLAN İN Bir Etbda SAHNESİ miş olduğunu kaydeden birçok makaleler olmakia beraber tulü- atıu, Karagöz, Ortaoyunu, Mettah, Köy sohbet oyunları, Kukla ile kuvvetli bir bağlılığı vardır ki za. ten bu oyunlar akın halinde Aaya- nın ortasından gelerek şarki Avru. paya kadar sokulan Türk akınla- rıyla Avrupanın birçok ülkelerine yayılmıştır. Türk temaşası hiç güp. he yok ki eski Türk dininden do- garak ayrı ayrı şekillenmiştir. İlk Türk şairleri bizzat ilk Türk tiyat- rosunun aktörleridir. İlk Türk te- maşasının doğuşunda raks ve mu- siki beraberliğini sonraki Türk te- maşa nevilerinde görmek kabildir. Tek şahsa dayanarak meydunâ ge- len ilk Türk tiyatrosunun, Ortao- yunu ve tulüat nevinde de diğer karakterlerin komik tipin etrafın- da toplanmasıyla zamanımıza ka- dar nagıl bir im ile geldi- ğini açıkça görüyoruz. Nefsinde birçok rl toplıyarak halk üzerinde büyük bir nüfuza sahip olan Ozanlar Türklerde temaşanın doğmasına hizmet eden ilk insan- lardır. Böylece tek şahsa dayanan Türk temaşası ne kadar genişlerse genişlesin ilk hususiyetini muha- faza etmekle ne kadar kuvvetli bir karakteri olduğunu bize gös- teriyor. Bugün Anadolu'nun muh- telif yerlerinde tesadüf edilen köy sohbet oyunlarında ilk Türk tema- şasının kokusunu duymak kabil- dir. Anadolu'nun mahtelif yerle- rinden saraya alınarak vücude ge- tirilen çengi kollarının temsil et- tikleri oyunların mevzularından — Devamı var — Gelecek sayılarımızda : ACI KAVUN — Uzun hikâye — Yazan : Tuğrul DELİORMAN