leri: A. Borjap ve Dökervil mü- tercimi; HE. M. Tevfik dram beş, fasıl on iki tablo birmukaddime, bir hâtime: Fransa muharririn-i- meşhüresinden «Fredirik Sevilye» Gin>'in «şeytanın yadigârları» nâm kitabından g&hzolunmuştür. Maarif nezaret-i- celilesinin 779 numaralı ve Fi. 18 Safer 302 tarihli ruhsat- namesi mucibince tabolunmuğtur. «Civelekyan» matbası Babığli, sene (1302). Kariin-i- kirama; Bu tiyatronun me'hagj olan ki- tap üdebamızdan Şemsettin Sami beyefendi tarafından (Şeytanın ya- digârları) nâmile terceme edilip; mazbarı teveccüh ehli maarif o)- muştu. O teveccühü bende, talep etmeğe iktidar mefkut olmakla beraber, böyle bir ufak eserle maa- rife hizmet arzusu vardır; şu ka- dar var ki, Sami beyefendi gibi derunu kitapta bulunan, ve zâten Fransız kaidesince müennes olun isimleri; Türkçe kaideye tatbiken alâmeti te'nisiyyet olan (H) harfi ilâvesile müennesleştirerek meselâ (Kotnes kelimesini (Kontese) ede- rek garaib-i- edebiye izhar etmedim bu bizmet-i- âcizane oisa bile, bu tiyatronun, şöyle bir asırda neş- rinden dolayı bende bir mahzuni- yet uyandırıyor; bu hissime kariin-i- kiramın lâtufları munzam olurea; kendimi bahtiyar addeder ve böyle bir lütufla beniose besledikleri için &rz-ı- teşekkürat eylerim, M. Tevfik Bu dram Mınakyan Osmanlı dram tiyatrosu tarafından oynan mıştır. Tarık — Yahut Endülüş fethi. Tab'ı evvel, Maarif nezaretinin ruh- satiyledir.Ebüssuud sokağında Mahı- mut beyin matbasında tabolun- muştur, Sene (1296). Şahinkiray — Kırım tarihine âlos tarihi peyes 4 perde J tablo yazan: A. Faik sene(1334). Şöhrete mubabbet ne harabi- yet! — Yahut Tasviri itaat; beş perdelik dram: Y. Nuri (Tiyatroda oynatılmak hakkı muharrire raci'- dir.Maarif nezaret-i- celilesinin rah- saatiyle Ceridei-i: askeriye matbaa- sında” basılmıştır. İstanbul 1298), Firkat — Yahut «Gönül ne belâ> milli dram 5 fasıl, 5 perde tiyatro, Eser “Ahmed Muhtar, sene (1293), Foloğraf sergisinden : Natür mort (karpuzlar) Son Tane 165 inci sahifeden devan Kim bilir, belki bu yanda güneş- ler batarken, öte yanda yaşmağına oya olmak için yıldızlar doğuyor. Ve burada gözleri kapanırken ora- da gönüller açılıyor. Bu tarafta ümitler sönerken o tarafta kâlpler yanıyor. Bilmem hangi telden boşanıp ahenk, hangi mısrağ dolarak şiir olan bu afeti görmek için ben de bir sihire kapıldım. O günden sonra sırtıma büyüler hırka, bir elime hissim asa, öbür eline yıllar tesbih, ayaklarıma kâinat çarık oldu. Ar- tık ben duygularımı bestelemek için sızlıyan kâlbimi saz, kırılan kemiklerimi mızrap yapan ak saçlı bir derviş oldum. Aksaçlarımdan bu saza teller takarken orada yal- nız o söyledi, yalnız onun hayali ür. perdi. Ve ben, sazımla, niyazımla yürüdüm, yürüdüm. Hırkam lime, lime oldu. Asam ağşındı. Çarığım delindi... Gel artık yollarının üstünde kalan mezarıma taş ol, Zira tes” bihimin son daneşi bitmek üze- redir,.. Nihat BAŞTA 167 — Servetifünun — 2374