Simion'un yanında durup, ona mütemadiyen nasihat vermesi icab etmişti, fakat, artık bütün bunlar çok şükürki geçmişti Şimdi, artık, sabah olsa bari ! Gece, ağır geçiyordu. Ağustos ayında, ağaç gölgesine sığınıp bir kadının yerlerinden kaldıramadığı bir büyük koyun sürüsüne benzi- yordu, gece... Saatleri yoktu, horozlarını til- ki kapmıştı. Ve horozsuz ev çok kötü, yola ne zaman çıkacağını, ekmeği ne zaman yuğuracağını insan bilemez. Ölü, gibidir. Pencerenin etrafındaki siyahlığın kan rengini aldığını görünce dışa- yıya çıktı. Fırtına geçmiş, rüzgâr arada sırada ıslık çalıyor ve ortalık soğuk kalmakta devam ediyordu. Hava bulutluydu, fakat yağmur yağmıyordu. Ludovica içeri girdi: — Kalk bakalım, beadam, bütün bunlardan hiç bir şey çıkmaz. Git, hayvanlara yem ver. Ekmek için ne tohum lâzımsa onu hazırlada er- ken yola çıkın, hayvanları gular- ken güneş doğmasın! Hava kötü, yağmur yağacak! Bu sene de es- kişi gibi ekmeden kalmiıyalım... Ben, Trajan ile Marioara'yı uyandırmaya gidiyorum. Kız evde kalıp gözünü dört açsın!.. Ben Köye Gduclu'ya gidip ne yapmak lâzımgeldiğini öğreneceğim. Nasıl olsa dairededir ve o evrakları ver- mezse diğerleri bir halt edemez. Bu ane kadar götürememişlerdir. Bu iş goktan başlamış değil! Simion bir sigara sardı. — Hım, dedi, sen çok âaktllısın be karı. Ben, bunu hiç düşüneme- dim. Fakat... Hım, hım... Onlârın dinini imanını... Geberteceğim... — Şimdi öfkelenme! Birinin gifiliğini çalmak kolay değildir. Triloilu'nun kırmızı çırfıntısı kur- naz olabilir, fakat biz de sokak- tan toplanmış değiliz ya... Simion yine hiddetlendi, Ev- den küfrederek ve kapılara takıla- rak çıktı. Ludovica, çocuklarını, Marioara ile Traian'ı soğuktan kıvrılmış, ahırda uyurken buldu. Yaz günü hizmetçilerin kullandığı eski bir aba ile örtünmüşlerdi. Ludovica ; — Zavallı oçocuklarım.! diye düşündü. Dilenciler gibi açık ha- vada yatıyorlar, zavallı gelinim ise sıcakta durup geriniyor. Bir daha kendini toparlayamadan, ge- rinesi şey! — Traian, oğlum kalk sabah oldu. Baban hayvanlara su veriyor, kıra gideceksiniz, Bak onu kızdır- ma, diniei Çalışırsanız, o belki yarin bitirir Zapodie dede çö laşırsiniz. Çocuk kalktı, gözlerini sildi ve gine yattı. Ludovica bir iki sa- niye onu rahat bıraktı fakat üşü- düğünden, sonra yine uyandırdı. Bu defa Traian ateşlenmiş gibi yerinden fırladı ve içeri, eve, koş- tu. Ludovica battaniyeyi Marioa- re'nin üzerine atarak onu biraz daha uyutmaya bıraktı. Avlu için- de, ağzından ateş saçar gibi küfreden Simion'la döndü : — Allah'a küfretme, be adam, ne oldu! Bugünde mi kötü? Haç çıkarıp, ekime gidip iyi mahsül beklediğin için hayır dua edeceği- ne sen küfrediyordun ! Simion, Traian'a bir kenarda durmasını söyledi ve torbayı ara- baya astıktan sonra, öküzü şiddet- le değnekledi ve araba ile kapıdan çıktı. Hayvanlar yola koyulunca karısına bağırdı : — Bak, eve dönüşümde her şeyi altüst edilmiş göreyim!.. O zaman beni, evde beklemeyin, ba- yırlara kaçın !... İudovica, soğukla bu sabah olamıyacağını anlayarak ayak kap- larını giyerken Marioara'ya “'Tri- loim'nun tilkisi,, ile “geveze mo- ruğu ,, gözden kaçırmamasını ten- bih etti, Sonra &celen çıktı, Suciu'ya ev- den kaçırmakdan korkuyordu. Bir solukta hemen evine vardı. Onu, uzaktan hayvanlara şu verirken görünce sevindi “Sevimli Allah, bizimle beraberdir! ,, diye düşündü. Ludovica'nin amcazadesi Sucliu, orta yal uzun ve yüzü çiçek bozuğuy Sıhbatini Amerika'da bırakmiş- tuş mütemadiyen, sekiz gene çalış- tığı bir kömür ocağının tozunu öksürüyordu. Hakikaten, bir, kaç on bin getirmişti, fakat bunu, pek belli etmiyordu. Eski evin üzerin- deki damdan başka evinde yeni bir şey yoktu. Ahırı çökük, pınarı ise kurumuştu. İki ihtiyar ineği ile bir uyuz attanşbaşka hayvanı yoktu. Allah onu dört kız ve ambar kadar bir kadınla cezalan- dırmıştı. Erkeğin altı öküzle top- ladığını kadın eteğiyle savuruyordu. Gezmiş görmüş ve güzel yazısı olduğundan köy kâtibi onu, “ bir parça parayla ,, kaza muhtarlığına yerleştirmiş ve kâh yazdırıp, kâh atlarına baktırıyordu. Fakat, yazı- dan çok atlarla meşgul oluyordu. Ona viz geliyordu, sadece para gelsinde, nasl gelirse gelsin. Sünnet dliğünlerine ve J Husüsi eğlencelere KARAGÖZ HAYALİ MAHMUT AKÇAY Adres: Aksaray Cd. Bakkal Ömer Halil Telefon : 29443 İş yerim: Nuruosmaniye Ahmed İhs an mat- baasi, Telefon « 21018 10-15 gün evvel haber vermeleri rica olunur, İNHİSARLAR MALT Hulâsası Kullanıldığı Hastlıklar : KANSIZLIK - KLOOZ - SIRACA - UMUMİ ZAFİYET - er SÜTVEREN ANNELER - HASTALIKLARININ EN TESİRLİ İLÂCIDIR KULLANIŞ ŞEKL Çoçuklara yemekten evvel - 1 - 2 çorba kaşığı. Büyüklere mia evvel 131 — Servetifünun — 2371 NAKAHAT -1- KAHVE FİNCANI,