Sfefan ZWEİG PERİŞAN HİSLER Ziya YAMAÇ | > Bu coşkun ruhların hızı zap- tolunmaz bir şiddet taşıyor. Biri- birine vahşice (o saldırabiliyorlar. onlara göre herşey vacip, Ne olur- sa olsun hakaızlık, cinayet, ahlâk- sızlık, ifşa edilmeyecek &ir mev- cut değildir. Bekiden olduğu gibi kafesierdeki vahşi hayvanlar misa- li kızışmış ihtiraslar ortalığı istilâ ediyor. Bu, elli sene devam eden önüne geleni gilip süpüren, zaptı imkânsiz bir volkan lâvı'dır. Bu kuvvet seli içinde ferdin sesi pek nadir olarak duyulabiliyor. Birini bir diğeri deviriyor, herkes yekdi- gerinden çalmayı öğreniyor, biri- birini geçmek için, mağlup etmek için herkes, herşeye başvuruyor. Bunlar hepsi bir arada bir de- ha anının gönüllü mücahitleri, esirleridir. Bu an onları saraylar- dan ve kulübelerden çıkarıyor. Ben Johnson bir duvarcı torunu, Marlow kunduracı çocuğu, Mas- singer bir uşak dölü, Phlipp Syd- ney bir âlim ve zengin bir devlet adamıdır. Taşkın ihtiras seli, hep- sini birden saldırmağa sevkediyor. Bugün el üzerinde tutulanlar, er- tesi gün, en derin sefalete düşü- yorlar. Kyd, Heywoods ve Spen- cer sokakta açlıktan ölüyorlar. Bunlar derbeder, şarhoş, dolandı- rıcı oldukları kadar büyük şair- dir, hepsi dahiyâne ilhamlar sahi- bidir. Shakespeare yalnız bunların merkezidir «the very age and bo- dy of the time>. Fakat onun şah- siyetini kimse seçmeğe imkân bulamıyor zira eser üzerine eser, ilham üzerine ilham yağdırıyor. Sonra tıpkı başladığı gibi birden- bire, belki insanlığın bu en hari- kulâde parıltısı, sönüveriyor. Artık dram bitmiştir. İngiltere bitkindir. Şimdi Taymis'in gisleri belki asır- iarea devam etmek üzere İngiliz 128 — Servetifünun — 2371 esprisini örtecektir. Bir hamlede bütüu bir nesil, haddinden fazla çılgın hislerle dalan ruhunu, ihti- rasın ulaşılmaz zirvelerine yükselt- miştir. Nihayet memleket yorul- muş, bezmiştir. Büyük bir taassup tiyatroları kapatmış, şairlerin he- yecanlı seslerini keşmiştir. En de- rin insani dehanın, bütün zaman- ların en büyük itiraflarını yaptığı diyarda, söz yine incilindir. Hocanın ateşin sözleri ani bir snrette bize teveccüh ederek : Şimdi anlamışsınızdır elbette, niçin takririme tarihi seyre uymayıp, Kral Arthur ve Geoffrey Chaucer'- 16 başlıyacağım yere, bütün kai- delerin hilâfına Elisabet devrinden başladığımı, ve şunuda anlayınız ki sizlerden bu heyecanı anlama- nızı, ve yaşamanızı talep ediyorum. Her filolojik idrak bir mana taşır, kıymet hükmünden mahrum hiç bir gramer mefhumu yoktur. Siz gençler, hakim olmağauğ- raştığınız dili ve memleketi tetkik etmelisiniz. Bu işe başlarken gü- zelliğinin azami haddini, gençliği- nin en gürbüz çağını, ihtirasınıu en şiddetli anını yakalamalısınız. Bir memleketin dilini ilkönce Ş8- irlerden öğreneceksiniz çünkü dili yapan ve tekâmül ettiren onlar- dır. Teşrih ve tahlile başlamazdan evel şiiri sezmelisiniz. İşte bu se- bep yüzünden daima ilahlarla işe başlarım. İngiltere demek Eliss- bet, Shakespeare ve Shakespeare ciler demektir, Bu devirden evel olan herşey hazırlıktan bâşka bir- şey değildir. Bu nâmütenahiliğe doğru yapılan garip fakat ceşura- ne atılmayı takip eden devir ise bir bocalamadan ileri gidemez. Bu- nu anlayınız ve siz gençler anla- mağa mecbursunuzki - dünyanın en dinç hâli budur. Her insani mevcudiyet ancak endişeli ve ha- zin hamlelerle kendini gösterir, EBapri denen kuvvet kandan fışkı- rır, her düşüncenin mubarriki ih- tirastır, ihtirasın membaını ise he- yecan teşkil eder, Bunun için She- keaspesare, ve etrafındakileri her- kesten üstün tutarım. Siz gençleri hakikaten (ogençleştirecek ancak bunlardır. Önce heyecan, sonra ça- lışma; önee o müstesna varlık, &- hakespeare, sonra kelimelerin mâ- nası, Ve, bukadarı bugün için kâfi hoşca kalın ! Keskin bir el hareketile sözleri- nin nihayete erdiğini belirttikten sonra masadan atladı. Talebelerin teşkil ettiği dar hal- ka genişleyiverdi. Sıralar gıcırdı- yor, masalar devriliyordu, Yirmi ağız hep birden konuşmağa, ök- sürmeğe, serbestçe nefes almağa başlamıştı. Şimdi, bukadar genç dudağı takallüa ettiren o büyülü kuvvetin ancak farkına varıyor- lardı. Bu sebepten olacak, şimdi başlıyan muhaverelerin hararet ve coşkunluğu ufak salonu sarsacak kadar şiddetli idi. Gençlerin bazı- ları hocalarına teşekkür için atilı- yorlar, bazıları gualler soruyorlar geri kalanlar ise yekdiğerine inti- balarım bildiriyorlardı, Fakat kim» se sakin değildi, çünkü kontakt ansızın kesilen elektrikli hava her- birine tesir etmişti. Sanki bu kuv- vet helâ sınıfın içinde dolaşmak- ta idi. Kalbimden vurulmuş gibi ha- reketsiz kalmıştım. — Debami var —