Nebatat Bahçesinin yanına var» dıkları zâmâen, yaralı, uyuşukluk: ten sıyrıldı: — Merguetite, dedi, sana, ne felâkete uğramış, ne de merhamet —— dönmiyeceğimi vâdet- raiştim erek, sıska, göğsü, kıvır. diği kolunun içinde sikti: — İşte tekrar döndün, dedi. Tekrar bana döndün, Bu kadarı yeter. Yaralı artık bir şey demedi. Gözlerini açık tutmak için büyük bir gayret sarfediyor gibi idi. Otomobil, çok geçmeden, kü- çük Pot -de- Fer sokağında dur- du. Şoför, bagajları yan kaldırı- minâ bırakıyordu. — Kimbilir nekadar üzülüyor- sunuz madam. Dedi. Marguerite etrafına bakınıyor- du. Ev kadınları ve ameleler işe gidiyorlardı. İtina ile mantosunu ve şapkasını çıkardı. Bir ayağını otomobile koydu ve yaralıyı vücu- dünden kavradı. O, korkarak: — Ne yapmak istiyorsun, Mar- guerite * Dedi. Kadın cevap verdi: — Seni evimize çıkarmak. Birdenbire belini doğrultmuştu. Hâlâ sapasağlam ve cessurdu. Yan kaldırımından geçenler, onun, başı düşen ve sallanan bu insen şeklini ağır ağır kaldırdığını gördüler, Dehlize daldı ve basamakları mil- yonlarca adımla aşınmış olan mer- diveni çıkmağa başladı. Yaralı ağır değildi. Maamafih Marguerite her katta durmağa ve uzun nefeg almağa mecbur kslıyordu. Bir def- asında çançekişen, ağzını açti ve; — O! kalbinin çarpısını işiti- yorum. Dedi. Dördüncü katın sahanllgına va- rıncg, Marguerite, çantasında ansh- tarı aradı. Yöralı, gayretle ona yapışıyordu. Kapı açılınca, Marguerite, tıpkı kollarını açan bir çocuğu taşır gibi, tekrar yükünü aldı ve küçük ika- metgâha girdi. Yatağa doğru gidi- yordu; fakat bir nefes hissetti; — Rica ederim, eski kanape- nin üstüne. Bu, tabaka tabaka tozla örtülü eski bir mobilya idi. Hulyekâr, bu gölge sığınağında, bütün bir insan varlığı müddetince düşünceye dalmiş, ıstırap çekmiş, hayatı ve dünyayı yüz defa yeniden kurmuş- tu. İşte tir tir titriyerek hunün içine uzanıyor ve Marguerite mân- toları, yorganları üstüste yığıyor ve hattâ uzak bir zamanın mirası olan eski kırmızı ördek tüyü örtü- yü arıyordu, Ve derhal bagajlar da yukarıya çıkarılınca, Marguerite ateşi yaktı, sonra tekrar gelip kocasının yanina oturdu, Yaralının yüzü, şimdi, derin bir huzur ifade ediyordu. Arasıra san- ki konuşmak için ağzını yarı açı yor ve dudakları ince inoe titri- yordu. Öğleye doğru gözlerini açtı, Marguerite'e çok dik, çok baf bir nazar fırlattı ve dedi: — Ah! tekrar başka bir hayata başlamam lâzımgelseydi, öyle sanı- yorum ki buna muktedir olabile- cektim. Bu, ne sade bir hayat ola- caktı! ne mes'ut olaçaktık! Tekrar süküt pa düşüyordu. Marguerite sordu — Bir şey smd ister misin — Hayır. Hiçbir şey istemem. Yalnız burada kal. Teşekkür ede- rim. İyiyim ben, çok iyiyim, çok memnunum, Aradan yine iki üç saat geçti. Gün batarken. cançekişen, sakin sakin saçmalamağa başladı. Arkası gelmiyen sözlerle içini çekiyor, “hayatım.. hayatım...,, diye mırıl- danıyordu ve bir nevi rahat tebes- süm, bu işkence çekmiş yüzün üs tünde yavaş yavaş yerleşiyordu. Uzun zamandanberi yerinden kımıldamıyordu ve Marguerite, karanlıkta çökbk bir yanağa raat- lıyarak hararetin bu çehreden çe- kilmeğe başladığını vakit, gece tamamile kararmıftı. Uyu, uyu, zavallı adam! uyu, sen, dostum, bedbaht kardeşim! Yokluğa çekil, ey benim gençliği- min ve olgun yaşımın arkadaşı! Benim tarafımdan, ve ayni zaman- da ilâve edeyim ki benim için oldnkça ıstırap keçtin. Niee yıllar- danberi, sen benim kalbimde çok ıstırap çektin. Şimdi mademki ak- şam oluyor, seni terketmem zams- nıdır. Artik sen Montagne' Sainte- Geneviğve'ln çükur sokakçıkların- da benim solumda yürümiyecek- sin. Geceleri, rüyalarınla taciz etmek için ârtık beni uyandırını- yacaksıd, Mümkün mü? Mümkün mü? Demek, hayallernen yorgun, sakin bir yeisle, neysem o olmayı kabul ettiğim şu ande seni terke- deceğim, kardeşim. Georges Duhamal (Matmazel Blanche Albane,n hariknlâde okuduğu bu sayfa de- rin bir teessür husule getirmiştir. Uzun alkışlar müellifi ve okuyanı selâmlamıştır.) RP HA Avrupadaki askerf hareketler kış sebebinden şimdi kayaklarla yapılmaktadır 101 — Servetifünun — 2369