dan başlıyarak onu bir donattı ve eline geçen bir çömleği yere vu- rarak parça parça etti. Fakat enin- de sonunda bir dilim ekmek alıp, koltuğu altına bir değnek sıkıştır- dı ve kendisininki gibi olan bütün kadınları kalaylıyarak Ludovica nın dediği yere yollandı. Köy yolunda açıklıkta bu: lunan bir yaban elması ağacının gölgesine uzandı ve ağır bir uyku- ya daldı. Rp Yatsıya doğru Valer belirdi. Kızgın görünüyordu. Aksine de ge- vezeydi. Alış veriş yapmadığını ve boş yere yol teptiğini söylüyordu. Üstelik dedesini Odoanul yanında bulduğunu da iddia ediyordu. Za- vallı ihtiyar zaif ve ouu, iş, çok yıpratmış, kimse ona bakmıyor ve servet bıraktığı halde arada sırada tütün alması için beş ley veren yok, Halbuki o, el üstünde tutul- mâlı. Annesi : — Çok merhâmetlisin oğlum, ve yalnız bugün... Anns : — Bundan gayri, ihtiyara ben bakacağım, dedi. — &en,. kendi deden olan Bu- trelu Spatarul'a bakmalıydın ! diye öfkeyle bağırdı Ludovica. Onu, Roşca'da tavuk kümesinde öldürt- memeliydin. Valer dona kaldı. Bir, kadının birine, bir diğerine, bakıyordu. Baştan, herkesin, herşeyi bildiğine hükmetti. Belki, kendini, ihtiyarla konu- şurken duymuşlar ve belki de ka- yın pederi Triloju'nun hizmetçileri duyup ta bunlara söylemişler, di- ye düşündü. Belki de, ağzı dağınık olan Anna, ağzından münasibetsiz bir şey kaçırmış diğerleri de bütün meseleyi kestirmiş olabilirler. Karı cinsi ne olacak hep karıl... Fakat anası lâf tufanında, ken- dinden ve ihtiyardan hiç balset- mediğinden biraz kendine geldi. Belki de aralarında zayıf, karı lâ- kırdıları geçmiştir. Kimbilir bu- runlarına hangi hiç fırlamıştı. On- ları istedikteri kadar ağızlarını yi- kamaya bırakarak odadan çıktı ve ihtiyarların odasına doğru sı- vıştı. Büyük annesine : — Bunlar, nereden biliyor? di. ye sordu. — Biliyorlar, ateşte yanaslar | Ludovica'nın ki aklına esti avlu içine ondan başkası sığmıyor. Öğ- meyi öğrenemezler, çünkü öğrene cek yerleri yok! — Hm... Mâdem ki böyle, de- dem toprağı, istediğine bırakır, Çünki yaşadığı müddetçe bu top- rağın sahibidir. İhtiyar Urcan bir şey söylemi- yordu. Yatakta, uzanmış duruyor, ve piposundan kalın dumanlar çı- karıyordu. Valter'in ihtiyar kadına getir- diği kaynak şaraptan o da içmişti. Şimdi, kendini fevkalâde mesut addediyordu. Dışarı çıkınca Valter, karanlık- ta, annesine çarptı : nne, eu, ne diye başka- larının kapularından içerde konu- şanları dinliyorsun * Bunun, ne kadar büyük bir günâh olduğunu bilmiyormusun * — Günahtan falan bahsetme bana, şimdi... Benim için artık hepsi bir... Masallardaki kadınlar gibi günahlara dalabilirim. Senin bile oğlum Allahtan korkun yok. Seni dünyaya getirip büyüten be- ni ve babanı sokaklarda bırakıyor- sun. Sen, senden küçük olan kız- kardeşini ve diğer kardeşini bile düşünmüyorsun, Onlarında, zavallı» ların bu toprakta emekleri var. Zengin insan çocuklarından, sen, onları dilenci hâlinde bırakıyorsun.. Anna, kapıdan bağırdı: — O, kardeşlerini düşünmedi... onlara, onları yapan düşünsün. Sen, Urcan çifliğine bir fistanis geldin, Onu da kafana geçirerek geldiğin yere defol!... — Seeeeeen İ.. diye Ludovica öyle bir bağırdı ki bütün civar çınladı. Sonra ateş üzeriude duran mâmaliga kazanına doğru koştu eğer Yaler ile bir hizmetçi yetiş- memiş olsaydı, bunu Ann&'nın ka- faşıne fırlatacaktı. — Bırak, geberteyim şunu... Şu gırfıntıyı ayaklarımın <ına alayım, Bırak! Ona bir tane ekli- yeyim de beni ansın! Bırak! Bı- rak beni! Anna'da öteden : — Birak gelsin beriyede, güne- gini göndüreyim -şunun ! diye bağı- rıyordu, — Seeecen!.. Sen, benim evime gelip çocuklarının ağzından tizk- larını slacaksın heee! Seni anan hendeklerde çıtıt Bebos'tan yaptı. Seni çirkef, seeeenli?.. Valer onu zorla zaptederek sü- künete dâvet ediyordu. — Kızma anne, bırak. Sen bun- dan sonra da çile çekmiyeceksin. İstersen seni bize alacağız ve iste- diğini yapacaksın! Gölgede oturup diğer ihtiyar kadınlar gibi iplik örersin, — Beni mi, siz, bir esir gibi, bu kadar çalıştığım yerde tutacak- sınız İ Otuz sene bu eve emek &ar- İfettikten gonra ! Tasıma sizinmi ye- mek lütfetmenizi mi bekliyeceğim? Ptiu ! diye #ükürdü, Ludovica, oğ- lanun iki gözü arağına. — Evimden dışarı! Yoksa &izi yakarım. Dışarı?. Valer'in elinden kurtulan Lu- dovica eve koştu ve bunların yat- tığı yatağı kavrıyarak avlu içine darmadağın fırlattı. Gecikmiş bir iki yolcu durak- lıyarak «Ludovica'nın ziyafetini» seyrettiler, Sâdece, ihtiyarlar ev- ceğizlerinde tıs ! diye susmuşlardı. Veler annesine kötü kötü çıkı. şıp döğmeğe kalktıktan sonra onu korkutamıyacağını görüp, kendi kabahetini de bilerek, boğuşmak- tan vazgeçti ve yerden elbiselerini toplamıya koyuldu. Evde, O gece uyuyamıyacak larını anladıklarından, yazlağının üstünde samanlıkta yatmağa gitti- ler. Yalnız kalınca, Valer, Anna'ya: — İleri marş ! diye emretti. Çe- neni tutamadın... Kendini ne beklediğini bilip ak- şamdan beri o âna kadar mısırlığta saklı durmuş olan Traian alrın üst katından sarkarak kızkafleği Marioara'nın yamna sarktı. Bir hayli kavgayı dinledikten sonra Sirt sırta verip - gefe hava çok soğuktu - anneleri sayi evleri yanıyor gibi bağırırken, ©nlar bir yığın otun üzerinde ağır bir uy- kuya daldılar, f Simion, geç vi yıldızların ve çiğin ıslaklığı #e başınin sağ "tarafında müthiş bir ağrı ile uyan- dı. Ağzını elinin tersiyle sildi ve yarı donmuş ve uyuşmuş vücudu- nu güç belâ doğrulttu. İlkten - muhakkâk olarak deli» ren - karısını düşündü, O, kendini masallardaki adam gibi tarassuta çıkarmıştı. 107 — Servetifünun — 2269 j