vere MAROZ İş Gi MR vi yea ii | San'at ve edebiyat 'konusmaları 2 ŞİİRİ Derler, ki insanlığın beşiği şark- tır. Bunu artık ağzı süt kokan ço- öuklarda biliyor. Bu, bütün dün- yaca benimsenmiş bir hakikat olunca, «şiirl nerede aramalı?» sor- gusunun cevabını bulmak güç değildir, Onun da beşiği şarktır. Asya kıtasıdır. Fakat diyeceksiniz ki: “Şiir de insan gibi önce Asya- da doğmuş olabilir. Fakat orada doğmuş diye neden yine orada «- rıyalım; insanla beraber o da ba- ya doğru yola çıktı, yer yüzüne yayıldı, ve batı insanları geliştikçe şiirde gelişti. Bu günkü şiiri batıda aramak daha doğru değilmi? . İçinizde böyle düşünenlere kar. şı bir batı şairinin ağzından ce- vap vermeyi daha doğru buluyo- rum. Bu batı şairi, Fransız edib- lerinden Pierre Louys dir. Eski Yunan edebiyatına tam manasile vakıf olan bu edibi, yakın zaman- da «Afrodite»> adlı kitabı lüzumsuz bir münakaşa mevzuu olması do- layisile eyice hatırlarsınız. «Şiiri nerede aramalı? » sorgumuza O şu cümlelerle cevap veriyor: “Şiir, bizim sıcak olan camlı kış- lık bahçelerimizde yaşamıyan bir şark çiçeğidir. Yunanistan bile onu Jonle den aldı. Devirlerinin kurak şlir çölile karşılaşmış olan Andre Chânler veya Keats, onu eski Yu- nanistandan alıp aramızda diktiler. Fakot bu şark çiçeği, kendisini “Asya, dan getiren her şoirle be- raber ölüp gidiyor. Önu dalma gü- naşin kaynağına doğru gidip ara- mak lâzımdır. > İçinizde bana öyle karşılık verenler buluna bilir. Böyle kar- şılık vereceklerin daha ziyade gençler ve toylar arasından çıka- .cağını tahmin ediyorum. Fakat üzülmüyorum; zaten biricik dü- şüncem şiirdede batı, batı diye ana yoldan âyrılarak yanlış ve dolambaçlı yollara sapmış olan bu gibi gençlerle konuşmak, on. ları kalıba değil, asıl çiir dediği- miz «muhteva » ya doğru götür. NEREDE Yazan: ihsan BO.RAN mektir. Evet onlardan bazıları şöyle diyebilirler: “Bir batı şairi böyle söylemiş diye neden şiir bir Şark çiçeği ol- sun, neden onu bulmak için güneşin kaynağına doğru gidelim ? . Eğer, tanınmış ve büyük Batı şairlerinin bu mevzua dair neler söylediklerini sıralamağa kalkar- sam, «Servetifünun» mecmuasının birkaç haftalık nüshasını buna & yırmak lâzım gelecek. Ben en cok hoşuma gideni seçtim ve sahibi- nin de bizde de fazla tanıumış ve «muâmr> bulunmasına ehemmiyet verdim. Büyük Aiman şairi (Göte), ken- dini bir Şerk divânı yazmağa kaptırdı. Ve «Hafız» a hayranlık duyarak yazdı. « Lamartin >» yaz makla zevkin doyamadı. Şark çiçeğini gözleri ile de görmek işin güneşin kaynağına doğru öeyya- hate de çikti. Saymağa kalkışmayayım; bütün Batı, şiit dediğimiz şark çiçeğini şimdi Hindin büyük şairi (Rabin- dranat Tagor) un biraktığı zengin bahçeğe bulmuyor muf sİlâhi Komedya» yı İtalyan şa- iri «Dante» den önce arab şairi «Mışri> yazmadı mı! Tıpkı, bu TAŞ BİR ROMANIN ADIDIR ARAMALI gün bizim anladığımız manada ilk terennim eden eski çin şilt leri değilmidir 7 İnsan okuya okuya, bir gün gelirki şiiri Sürkte arıyan Batı şairlerinin düşüncesine hak rerir, O zuman İufının #wlişme sanılan kalıblarından, çalma örneklerinden kurtulur, Asıl “muhteyi,, olan çi- ire wtişmek için ruhunu güyüğü doğru çevirir. Kendisini #olmıyan çiçeklerle binmiş bir bahçenin ortasında bulur işte o bahçe, Şark- tar. Ben, jabancı memleket çosuk- larının edebiyat kitaplarında Şark ta yetişmiş Asyalı şairlerin adlar rını ve nâzımla tercüme edilmiş şlirlerini gördüğümü hatırlıyorum. Avrupa dillerinden birisi ile yazıl: mış cihan edebiyaı tarihi kitap» larında, (Litay be) nin, (Çufo) nun (Hafız) ın (Sadi) nin ( Mısri) nin.. sdlarını muhakkak bnlursunuz, Biz bunları, balıdakilerden bile öğrenmeğe heves etmiyoruz. ve onların yazdıklarını okurken, a nıyoruz ki kendileri yumurtlamığ- lardır. Fakat eninde, sonunda hep sine de bir «Âayalıs damgası vur- mak kabildir. Onlar yani batıdakliler hırsız, bizde galiba onların hırsızıyız. Şii- de çalmak ayıp. Fakat çalınmışı çalmak bilmem akıl kârımıdır 9 San'at ve edebiyatdada Batıda» kilere benzemekmi f#stiyorut Ö halde ruhumuzu onların yaptığı gibi önce şarkâ çevirmeliyiz. önce © bahçenin çiçeklerini görmeliyiz, tanımalıyız, Bunu yaptıktan sonra batıya baktığımız zamen, oradaki göreceğimiz çiçiçekler bize yaban- cı gelmiyeceklerdir. Hür adım birisini seyrederken « Galiba tanı- şıyoruz, seni Asyada görmüştüm» deriz ve şiir hülyamızı tazeliyerek bedii temaşaya devam ederiz. Bu hususta «münakaşa» etmek istiyenler İinliutru miomüüt ve rum. Zira bu, itamana uygun, fab faydasız bir yenilik Ma ) kefenienecek hir hiç değildir, isi 21 — Servetifünun — 2363 Wa