a Ki a e SAM TAY e © Geçen hafta, haftalık olârak çıkmağa bap layan ve boşuna mürekkep ve kâğıt harcayan « Yürüyüş » ten bahsetmiştik, Facia, tabiatile prolo- ğunda veyâ ilk perdesinde sona erecek değildi En aşağı on onbeş perdelik, ( çin dramları gibi ) 2025 tabloluk bir trajıkomedi olacaktı, İşte karşımızda yemyeşil ikinci sayısı. Birincisinden hiçbir tarafile ayrılmayan bu 2 numaralı «Yürü- yüş» ten yine biraz bahsedelim. © Bir edebi mecmua veyâ gazete espri- tüel bir varlığın kartvizitidir. Bir kaç görgülü bilgili ve sau'atkâar kimse bir araya gelip elele verir bir kültür varlığını ispât ederler. Bir edebi mecmua ekseriyetle, hemfikir olan bir zümrenin &anat mikroskopunun yerleştirildiği bir kaledir, © Böyle olmayan veyâ olmak istidadında bulunmayan gazeteler birbirinin ardı sıra fuzuli yere çıkmağa nam- zet bulunanlardandır. Bunlarda bir etellektüel endişe bir san'at hiddeti, estetiğe, doğru bakan bir cam parçası bulmak gurada dursun, güzel mizah, hoş bir espriye rastlamak kabil değildir. © Hiçbir işe faydası olmayan, 1941 sene- sinde hâlâ « Turhan Paşanın La- hey seyahatinden» bahseden yazı: larla dolu ve bunu yazan zatın ismini büyük puntoyla başlıkta ilân eden bu «Yürüyüş» tip gaze teler, ne diye çıkıyor diye düşün- mek Birstein'in bile kârı değildir. Çünki, piyasada bulunan ve yevmi gazete fıkralarıyle söylemek NO TL AR | Yazan: Adnan istediklerini tonlarla söyleyen bâzı muharrirlerin isimlerini kiralamak yeni çıkan bir gazete için bir kâr, okuyucu için de bir kazanç olamır yacağını, “yürüyüşü, ü çıkaranlar ra nasıl anlatılmalı © Bu Bay Filân'a <Tramvay derdi» nin Çenebaz imzasının, «Hayalimdeki güzel» in «Meçhul bir ses» İn, «Ça- vuş dayının» ın, lâfı güzaftan ibaret olduğunu ve bir not defterinin sahifelerini bile, işgal edecek ma- hiyette olmadığını nasıl anlatalım? © “Bir glin,, adlı «Şiir», mecmuayı çıkaranların niyetini ilân ediyor: “Bir gün anılsa adım muhteşem salonlarda. “Sefahati en geniş möânasile yaşasam. Niyet, belki güzel fakat bunu «Şiir» serlevhasile gazetede neşretmiye ne lüzum var? Bir muhellebicide de bunu dostunuza göyliyebilirdiniz, mesele kalmazdı. © Hafta da bir «Yürüyüş» çıkaranların ni- yetini ilân eden bu şiirden sonra, «Dürbünün tersinden» de bir most- ra alalım; Muherrir burada Türk muharrirlerinin zengin olmıya ihti- yacı olmadığından bahsederek :«Ne den mif» diye soruyor. Ve derhâl- yine kendi cevap veriyor: «Neden olacak zengin olmadanda kendilerini körletmenin yolunu bulacak derece: de meharet sahibidirler de ondan» diye katiyetle espiri yapıyor. Soruyoruz; « Yürüyüş > çıkara- rak mı? YASSITEPE | © Yine «Dürbünün tersilesden bir başka mostra : “Bana kalırsa üstad bir aoitada yanılıyor. Çünkü elimize bir tas $u geçmemesi sicim gibi yağmurun yere düşmemesinden değildir. Bilâ- kis bu yağmur taneleri yere düşü yor. Ve yere düştüğü için tas dol- muyor. Ziro ... yere düşen damle- ların milyonlarcası bir araya toplansa bile, duru bir su değil, bulanık su; hattâ çamur husule gelir... Nasıl? Bu espiriyi okuduktan sonra güldünüz değil mi ? Bizde... ©. Uzun lâfıa kısası: < Yürüyüş» hir nevi «Akıntıya kürek sallayışs gibi bir şey... 6 Telli Kavak Samim Kocagöz'ün bu kitabını bizimle beraber okuyun. Yakında vereceğimiz hükümlerimizin bita- railığına hükmetmeniz işin, © Gavsi Ozansoy sadece ince hisli bir «Ayrılışslar şairi değil ayni zamanda, iş- leyen bir kafa, yaşayan bir artietitir. Pek yakında neğredilecek olan uzun bir hikâyesini bu sütunu ta- kib edenler okuyacak olursa, bize hak vereceklerdir. Gavsi'nin ayrılışlarındaki men- dil sallayışlarının üstüne geçecek olan bu kitap, bir hayret ve bir sevinçli endişe etrafında hepimizi toplıyacaktır. 17 -- Servetifümun — 2367