Sahibi ve mmilessisi A. İmsan Tokgöz Maşriyat Müdürü ; H. Fahri Ozansoy Fiyatı 15 Krş. UYANIŞ SİYASİ —EDEBİ—İLMİ—SOSYAL— HAFTALIK GAZETE © Kuruluşu 1891 VETİIFUNUN yn 51 — ce No. 2363 Telgraf : Sorsalifünun İstanbul Teleton: 21013 27 İtinciteşrin 1041 Perşembe HAFT A HA S B I HAL İ Dünya harbinde dini düşüncelerin inkişafı — Ya Hafız! Allaha tevekkül — Sulh işi Allaha kaldı Yazan : Çocukluğumda, mahalle mektebi dönüşü, takım takım arkadaşlarla sokakta yürürken, önlerinden geğ- tlğimiz bazı evlerin en göze çar- pan yerine asılmış güzel istifli za- rif çerçeveli yazıları okurduk. Bu yazılar en ziyade «Ya Sabur», «Te- vekkeltü Alallah», «Ya hafız |» gibi vesizelerdi. Ya aaburdan maksat, sabırlı olmalı nasihatiydi, Allaha tevekkülü anlatmağa hacet yoktur. Ya Hafız ise gene Tanrının bir adıydı ve ev sahipleri bu levha- larla mallarını Allaha emanet ey- liyorlardı; sonraları bu levhalara sigorta plâkası diye lâtife eder olmuştuk ! Fakat bugün işin rengi değişti. Avrupayı ve dünyayı baş- tan başa saran ve yüzlerce milyon balkı türlü türlü ve müthiş mah- rumiyetlere ve felâketlere sokan büyük muharebeden başlara gelen belâlara karşı bizim eski tevekkül levhalarının ruhuna müracaatten başka çare bulamıyorlar! Son ge- isen İsviçrenin Jurnal Dö Jenv'inde bir heş makale okudum. En salâ- hiyetli kalemlerle halka nasihatler veriliyor. Hulâsası dini, ahlâki ve Toki düzgünlüklere avdetten iba- rei. Makselenin her satırında, «Sabır olslım», «Tanrıya güve- nelim, <Malımızı ve mülkümüzü Ahmed İhsan onu bize verene emanet edelim» «Kendimiz fedakâr ve kanaatkâr olalım», «Şikâyetler yapmıyalım ve Allah beterinden korusun diye- lim» ve nihayet karnımız doyduk- tan sonra «Buna da şükür!» diye- lim diye yazıyorlar. Bu makaleyi okumak sayesinde çocukluğumdaki mahalle mektebi çıkışlarını oldu- gu gibi hatırladım ve gözümün önünde gördüm. Sonra aklıma gel- di. Benim bir eski dolap vardır; onu açtım, Eski yazı ievhalardan bir tanesini orada saklamıştım, çi- kardım. Levhada şu kelimeler var: «Bir ye, bin şükür et» Ne oluyoruz? Dünya yangını insanları nereye götürüyor? Mare- şal Peten Fransanın çok acıklı bir kışa girdiğini resmi lisan ile söylüyor ve halkı yekdiğere yardı- ma ve kanaate ve ziyade çalış- mağa davet ediyor. İsviçrede oda- larda on dereceden fazla sıcaklık yasak, tramvaylar ağzına kadar dolmuş, bizimkiler gibi içine giril- mez hale gelmiş; Yunanistanın ne müthiş ölümler içinde kıvrandı- ğını oradan gelenlerin gazetelere yazdıklarından yürekler acısı şek- Hode öğrendik. Bunlar masal değil, uydurma filim değil; insanların gözü önünde yürüyüb giden müt- hiş facialar ve kara akıbetler! TOKGÖZ İstanbul - 25 İlkincileğrin - 1941 Sonra biraz daha düşünüyorum; Güzel âlâ; insanlar ziyade çalışsın, fazla istihsal etsin, kanaatkâr ol. sun, süsten ve lüksten kaçsın | Bunlar da çok yükşek nasihatler |, Fakat bunun yanında düşünülecek bir iş daha var; her ferd istihaal bayatına atılmış değildir ki çer lışmayı arttırarak fazla mahsul toplasın. Maaşla ve ücretle geçinir ferdlerin sayısı hesapsızdır; hela dünyanın iktisat kanunları alt üst olalı ve Devletçilik geniçliyeli beri, kendisini memurluğa ve hiz- mete sevk edenler daha arttı, Bunlara verilen maaş ve ücretle her gün artıp yükselmekte olan pahalılık şartları içinde bu adam- lar ne yapacaklar? nasl yaşaya. bilecekler $ İste hallulunması çok zor bir muamma daha! Bu adam» lara iki yol vardır, ya açlığa ös hammâül!i Yahud hırsısşlığa ve sui istimellere akın! Ama diyecek: ilerki kanun haricine çıkanları ka nun haşlar! ihtikâr yapanlar için de kanun ceza verir diyoruz? Muh- tekirler geri duruyormu ? Herkese lâzım olan envai malları şurada burada yığın halinde üsklüyipta fiyatı yükseldikçe satmak gününü bekliyenlerin sayısı çok büyüktür. — Iâyen sehfeyi çeviriniz — 15 — Servetifünun — 2367