Çocuk Edebiyatından Güzel Bir Sahife: SAĞANAK Nanine Gruner'den | çeviren: Halld Fahri Ozansoy Bu küçük kızın, telihine, çok hoş bir biraderi vardı ki mektep- li idi, bir sihirbaz gibi resim yap- masını bilir ve herkesden iyi hi- kâyeler naklederdi. Arasıra, bu iş- siz birader, günün «hikâye günü> olduğuna kendisi karar verirdi. O- zaman, kucağında küçük kızla bü- yük bir koltuğa yerleşir ve diğer kimselere kendilerini rahatsız et- memelerini rica ederdi. O gün hava müthişti ve zaval- lı mektepli eve sırsıklam gelmişti. İçeriye girerken: — Bay Rüzgârla Bayan Yağ- mur bugün benim aleyhime ilti- hak ettiler. Dedi. Onu karşılamağa koşmuş olan küçük kız dehşetle gözlerini açtı: — Yaa, öylemi, Gaspard! de- mek Bay Rüzgârla Bayan Yağmur senin arkandan koştular bat ikisi- demif Öteki, şapkasını bir elbise çi- visine asarak : — Hayır, hayır! dedi. Çok şü- kür ki her zaman beraber çıkms- yorlar! fakat bana kendilerinin değerinde olan kızları sağanağı yoliadılar. Ah muzip kız! insan nekadar çenesine kadar elbisesini düğümlese ve eldivenlerini sıkı $1- kıyas ellerine geçirse, yine o, ko- lunuzun içine ıslak bir el kaydır- mak ve ensenize üflemek için da- ima bir çare buluyor. Küçük hemşire, pek düşünceli: — Bu kız, Bay Rüzgörla Ba- yan Yağmur'un kızı mıf Diye sordu. — Evet, Liselotte, seni temin ederim ki tam kendilerine layık bir kız elinden ancak eve dalmak- la kurtulabilirim, Hem görse idin, sokaktan geçen zavallıların ârka- sından nasıl koşuyordu! üstlerine zifus sıçratmak için mabsus yağ- mur çukurlarının içinden yürüyor ve o zavallılar çok sessiz küçük bir sokakta kendilerini emniyette sandıkları sırada, birdenbire. bir dıvarın köşesinden bütün kuvve- tile üfleyerek ortaya çıkıveriyor ve haydama.. Onların şapkasını s6- lin içine yuvarlıyordu. — Ama bu, budalaca, bir şaka değilmi! Gaspard: — Evet, pek budalaca, dedi. Bunun için ben de, Sağanak &80- kaklarda koştuğu zaman hiç şap- kamı giyemiyorum. Küçük kız, yan gözle hikâye koltuğunun kenarına bakarak: — Demek ki Bay Rüzgörla Ba- yan Yağmur evli imişler. Bak, iş- te bunu bilmiyordum. Dedi. Mektepli : — Haydi, gel öyle ise sana an: latayım, dedi ve tamamile başka bir sesle anlatmağa başladı: — Vaktile, biliyorsun ya, Bay Rüzgârla Bayan Yağmur birbirle- rini his edemiyorlar ve ayrı ayrı kendi köşelerinde oturuyorlardı: bay Rüzgâr Öenuptaki mahzeninde, öteki de, deniz kenarındaki Garp mağrasında, Fakat günün birinde — bunu yalnız ben biliyorum — Bay Rüzgârın uyumaktan menet- mek için ihtiyar bir hasisin yanı- na yollamış olduğu küçük esinler, yolda gecikmiş olan küçük yağ- mur damlalarına rastladılar. Bir- birlerile tanıştılar ve deli gibi eğ- leadiler, Esinler küçük damlaların üstüne üflüyor. onlar da uçuyor- lardı: biraz korkmuşlardı, fakat bunn pek tuhaf buluyorlardı, İnti- kam almak için, soğuk küçük par maklarile Fainleri gıdıklıyorlardı Nihayet iyi bir eğlence yaptılar ve tam sekiz gün, Cenup malıze- ninde de, Garp mağarasında da bundan başka bir şeyden bahs o- lunmadı. O kadar ki, herbiri kendi köşe- sinde sıkılan Bay Rüzgâr'la Bayan Yağmur, içlerinden birbirlerini a8- lâ görmedikleri halde böyle karşı: lıklı nefret duymanın ihtimal pek budalaca bir hareket olduğunu dü- şündüler. Bunun üzerine birbirle- rine ilk defa bir ziyarette bulun- dular, sonra bir çok ziyaretler yap- tılar, hatta beraber dışarıya çık- mağa bile başladılar. Ve nlhayet evlendiler. Liselotte : — Demek Sağanak da onların — Lütfen sahifeyi çeviriniz — 223 — Servetifünun — 2353