| merk ui şi nde SHAKESPEARE yatro Sahnesi SO Nahi BİLGA)| İ Yazan: Repertuvarı oldukça zengin olan bu teğekkül bizde ilk esaslı tiyatro teşkilâtıdır. 1867 den 1872 ye kadar devam eden Gedik- paşa tiyatrosu Türk temaşasının en zengin, en muhteşem bir dev- resine Tastlar. Şark tiyatrosu bir idare komisiyonu ve oldukça zen- gin sermayedarları olduğu halde yaşıyamamıştır. Hâlbuki büyük bir idareci olan Güllü (Yakup efendi) de seyyar bir şekilde dolaşarak muhtelif yerlerde temsiller verdik- ten sonra esaslı bir yerde bir bina kurarak temsillerine devam etmiş- tir. Buna sebeb hükümetin hima- yesini kendine çekebilmesidir. Sa- bit bir tiyatronun daha mühim bir çalışma köşesi olduğunu ilk defa olarak ileri sürmek te ona nasip olmuştur. Bu tiyatro kurnlduktan sonra Shakerpeare'in «Romeo dJu- llette'i, Hamleti ve Otello» su sah- ne tekniği bakımından Avrupa tiyatrolarından geri kalmıyacak bir şekilde temsil edilmiştir. 1870 te o zamanki Garp tiyatrolarının ayarı na yükselen Gedikpaşa tiyatrosuna, 1866 da siyasi memuriyetle İstan- bul'a gelen Lord Salizberi saray erkâniyle birlikte devam etmiş ve Türk tiyatrosunun hayranı olmuş- tur. Bu tiyatrodaki Ermeni aktör- İerinin yanında yer alan Türk ak- törlerinin sayısı dokuzdur. Bunu, 1290 (1874) tarihinde Gedikpaşa tiyatrosunun çalışma ve kadrosu- nu gösteren imtiyazı mahsusasın- dan anlıyoruz, Büyük rağbet gö- ren pandomim tiyatroları o zaman için her sınıf halkı toblıyan bir nevi halk tiyatrosuydu. «Temaşa Külliyatı» nın sahibi ve ilk tiyatro müelliflerimizden Mehmed Rifat Beyin 1290 da çıkarmış olduğu ter- cüme serisinin bir cildinde «Sada- kat» isimli pandomimadsn şöyle bahsediliyor: «Herkese olduğu gibi ben de tiyotro temaşasindan pek çok hazederim. Hattâ tiyatro ol. mazsa başka hiç bir oyuna tenez. zül etmem. Şu kadar var ki «Pan- domim» denilen oyun dahi bir ne- vi «Dilsizler tiyatrosu» olduğun- dan icrays muktedir oyuncular o- lurşa ondan da hoşlanırım, Geçen» de bir pandomim oyunu seyrettim. Manzaradan anlaşılan hikâye ha kikaten taba muvafık ve âdeta ah- lâk dahilinde en 4lâ bir oyun ol- duğundan icrasını ben seyrettim. Neticesinde olan faideden herkes behrimend olmak için bari hikâye halinde yazayım diye bir tasavvur- da bulundum.» Bu oyunu hülâsa eden Rifat Bey pandomim aktkrlerinin ne ka- dar ince mimik ve jest kudretine malik olduklarını izaba çalışıyor. Bügün bu meşhur pandomim tiyat- rolarının aktörlerinden yalnız Di- mitri kalmıştır. Atamyan Shakespeare'in eşerle- rini uzun zaman tetkik ederek şa- hısların karakterlerini tesbit elmiş böylece eserin ruhunu İyi kavramış ve kahramanlarının bütün rubi ha- İetlerini sahnede yaşatmıştır. Atam» yan Türk tiyatrosunun ilk deyrele- rinde klâsikleri en gyzel temsil e- den sanatkârdır. (Aktör Kin”) i tem- sil ederken sahnede bir fenalık ge- çirerek hastalanan bu sangtkâr kal- dırıldığı hasta yatağında hayata gözlerini kapamıştır. Bütün Balkan şehirlerinde ve İtalya'da temsiller veren Atamyan için ölümünden sonra Venedikte basılan bir Kitap da vardır. Çok kültürlü bir sanat- kâr olan Atamyan'ın çıkarmış ol- duğu Ermenice (Hamlet) tahlili ki- tabı 1887 cidden takdire lâyıktır, (Otello')yu temsil eden Fasülye- ciyan bir melo dram âktörü &ıfg- *iyle seyircilere hâkim olmuşsa da hiç bir zaman Atamyan'ın seviyesi» ne yükselememiştir. 1885 de faaliyete geçen Manak- yan Osmanlı Tiyatrosunu kurduk- tan sonra melodram eserleri arasın- da (Venedik tâciri')ndeki Şylok rolünde cidden büyük bir muvaf. İakiyet göstermiştir. Haik Manakya- nı melodramlarda ayrı bir eserde görünee bir yadırgams bissetmişti. Bunun üzerine Manakyan bu nevi eserleri repertuvarından kaldır. mıştır. Sutlörlü eser imtiyazı alan Ya- kup efendi'ye karşı cephe alan Fa» gülyesiyan Kuledibi'ndeki tliyatro- sunda (Otollo')yu aktörlere ezberle- terek temsil ettirmiştir. Bunu bir fırsat bilen devrin meşhur kuklacı- larından Osep, orta oyunu ve kâra gözden aldığı komedi mevzuların; tulüat sahnesine çıkarmıştır. Bundan sonra bütün orta oyun» cuları birdenbire tulügt sahnesine göç etmişler, ve arasıra yaptıkları müsamers ve menfaatlerde O z&- man büyük bir şöhrete sahib olan «Otello'yu Afrikalı bir zencinin in- tikamı> diye temsil etmişlerdir, Meşrutiyete kadar «Otello» tulfiat sahnelerinin malı olmuştur. Abdül- hamid'in tehttan inmesi tiyatroya bir serbeştiyet vermiş ve birçok araatör gençler kısa ömüriti birçok heyetler vücude getirmişlerdir. Bu devirde «Osman gazi», <Selimi sa- lis», «Fatih Sultan Mehmed», «Bar- baros», «Sultan Cem», «Kosva mu- harebesi PJ» gibi taribi piyesler diğer tiyatrolara da tesir etmişlerdir. Shakespeare'in eserleri bundan son: ra diğer tiyatroların repertüvar- larından kaldırılmıştır. Meşrutiyet- ten sonra sahneye çıkan Türk san- atkârının başında gelen Kâmil Rıza «Otelio» yu temsil ederek «Otello Kâmil» diye bir şöhret yapmıştır, «Otello» yu tam klâsik bir çerçeve içinde temsil eden bu sanatkâr, yiz- lerce defa İstanbulun muhtelif yerle rinde bu eseri tekrarlanmıştır. Trajik — devami son sayyfada — (9) Servetifünun: «Tiyatroya dair,» $. N. BİLGA 219 — Servetifünun — 2353