ROMEN EDEBİYATINDAN : A DEL AİDA . Yazan : İM. SADOVEANU Y İ Çeviren ş . . İ Cavit YAMAÇ Banu, bütün izahatı veren zat, yeni neslin en iyi bir nümuneşidir. Yaşı yirmi sekizi geçmemiş ol- masına rağmen, muhtelif sahalarda- ki bilgisi şaşılacak derecededir, O, bilhassa, beni benim gibi eski bir adamı, onun yaşındayken lâkayd kalmış bulunduğum cihetlerde de tenvir ediyor. Kadın hususunda tecrübeli ol- duğu besbelli aramızdaki yaş farkına hürmeten nâzik bir tavırla eski zamanların romentizmine du- dak büküp ince bir istihza ile her- şeyle alay ediyor. Bütün sporlarda ihtisasa kesbet- miş; kâğıt oyuularının hepsini bili- yor, (Sinaia'daki kazinoda muvaf- fakiyetler kazanarak oynamıştı) uyuşturucu madde namına ne vAr- sa hepsini denemiş, evlenip boşan- mıştı. Siyâsi adamlar ve cereyan- lara ait formülleri vardı. Şaşırmış kalmıştım: ona hayret- le, utanarak bakıyordum. O eşmer ve kalın kaşlıdır. İsmi Toto'dur ve bunun Annibal'den bir kısaltma olduğunu söyleyecek kadar cesur- dur, Karımın yeğeni olduğundan, o- na, bâzen tahammül ediyorum. Bi- lâkis, hoşuma gittiğini de söyleme- liyim, Bilhaasa, hayatında hiçbir ki- tap okumadığını dayduğumdanbe- ri. Kitap nesine lâzımdıf Onun için en iyi kitap bayat değilmiy- dif 226 — Serveifünun — 2353 Müşterim, yaşıtım ve dostum çiftlik sahibi Antan Ignat, Adelaida ismindeki kızları yüzünden muhte. rem gevcesile daimi münakaşa ha- lindeydi. Dımbovita'daki çiftliğin- den hiçbir zaman ayrılmıyordu. Ve dostuma göre, köyünde vu- kubulan herşeyden kendisi nasıl habetdar oluyor ise, Bükreş'te olan herşeyi de ben bilmeliydim, Bun- dan ötürü mektup yazarak fikrimi sordu. Ben ne cevap verebilirdim? Her- şeyden haberdar olan Annibal'i ha- tırladım. İlk izahati ondau edindim. Mü- tebakisinide, sonradan öğrendim. Bu, haylı enteresan bir dramdı. Kızın ismi, şimdi İoapa Cernea idi. Toto, yani Annibal, neden böy- le olduğunu derhal izah etti. İoana Cermea'nın arkadaşları, Üniversite-de «bir haylı hog> oldu- gunu söylüyorlardı, Annibal, bunu; — Bu, kızın, diğerlerinden da. ha güzel olduğuna delildir, diye diye izan etti. Müstehzi nazarlar fırlatarak, ar- kadaşları İonna'nın «san'ate mey- li oldnğunu» da şöylüyorlardı. Annibal, gülerek: — Onu gözden düşürmek için bir teşebbüs, dedi, maamafih iddi- .aları doğru da olabilir, kız, galiba şür ve nesirle meşgül oluyor, Bu rezil arkadaşları, onun, ç€- yizinin de eksiksiz (olduğunu fakat «namuslu bir çalışma seme- resi olmadığını> söylediler. Annibal: — Bu bayağılık! diye beni te- min etti. Fakat nihâyetin nihâyetinde an- ladığıma göre hakikatin hakikati şu idi ki, Dımbovita'lı dostumun kızı kendine huzursuzluklar yarat- mayı ihtisas edinmişti. İlkönce adı ne İoana ne de Cernea idi. Ailesi, «kör» hafta de- nilen o muayyen devirde, o 28 man modada olan bir sergüzeşt Tomanını okuyup, sahifeleri üze- rinde ağlıyordu. Ertesi ilkbaharda, meşhür ley- lek (Toto istihzâ ile sırıtıyor) on- lara küçük bir prenses getirince, muhterem gile kıymetli o bir isim vermekte tereddüt etmedi: Adelaida, yâni romandaki kızın ismi. Bu prenses nazlı ve gönüllü bir bayan olunca kendine bir bü- yük bir emniyet hissi verecek ol- gunluğa girdi. Fakat esmer ve gözlüklü bir bay — heyetin felse- tecisi idi, ismini bir az alayla söy: ledi: Ignat Adelaida? Ve söy- ledikten sonra gözlüklerinin üs- tünden onu süzmüştü. O zaman kendide izah edeme- den bir sebeple, Ignat Adelaida birden, kendini bedbaht ve çesğ- retsiz buldu.