21 Ağustos 1941 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 6

21 Ağustos 1941 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YOLCULUK KARTPOSTALLARI | Yazan: Cahif SIRGAT | SAZLI KAHVE Burada yangınlı dudaklar su- dan önce selâmı hatırlar, Peyke hamrlsrındaki insanlar topraktaki ağaçlar kadar rahattır. Bu kahve Yahya'ya aittir. Yahya dalları ağır- lıktan bel veren erik ağacı ile if- tihar eder. Bu köyde herkes gibi Yahyayı da herkes tanır. Sazlı kahvenin Yahyasını gen kim bilir nasıl tasavvur ediyorsun? Bıyık- tütün kokan pehlivan cüsseli bir köy ağası olarak belki... Fakat Sazlı kahvenin Yahyası mısır püs- külü gibi parlak sarı saçlı, mavi boncuk. gözlü on dördünde bir ço- cuktur, Sazlı kahvede de İstanbulun gazinolarında olduğu gibi kahve yerine nohutu ve çay diye yanık şekerli sıcak şular içilir. Yüzleri çimentodan bembeyaz olmuş amelelerle hagbıhal ediyo- rum. Bunlar bu suratlarile amele- den fazla değirmençilere ve firin- orlara benziyorlardı. Yahya bugün yamasız mintâ&- nını giyinmiş, pantolonu yıkan- mış, hizmet etmiyordu. Onun ye- rine kardeşi Küçük Hüseyin vekâ. let etmekteydi. Küçük Hüseynin küçüğü Fıstık Hayridir. Onlardan daha küçük üç kız çocuğu daima ayak altında dolaşır. Yahya küçük Hüşeyine, Küçük Hüseyin, Fıstık Hayriye: Deniz mevslmi 160 — Servetifünun — 2348 | — Eşek, hazır mı! Diye sordu, Dirseği üzerine yas- lanan sakalsız bir ihtiyar; — Ulan Yahyâ, Hatice kıza fistan kestirmeğe mi gidiyorsun? Dedi. Yahya başını çevirme- den güldü; kahvenin &az çitleri arkasından tarla kenarında mışıl mışıl uyuklıyan eşeğe doğru yak- ilaştı. Pdykelerdeki insan yığınından iki kişi doğrulurken: — Kasabaya gidiyoruz, dediler. Bugün Yahyanın mahkemesi var. O zaman sakalsız ihtiyar gibi diğer kahve sekenesi de bir hâdi- seye avdet etmiş gibi köy kens- rını aşmak üzere olan Yahyatın eşeğini gözleriyle Yahyanın Sazlı kahvesinden takib ettiler, On dördündeki çocuğu eşeği ile kasabaya sürükliyen mahkemenin sebebini bu köylü kadar ben de hatırlarım : Yahyanın mülkü ardında He- ticelerin evi vardır. Köyün bütün erik ağaçlarından Haticelerin 8Y- lusu da kolayca görülebilir. Alioğlu Ömerin erik ağacından indiği pek enderdi. Yahya bunu çok iyi çakıyordu. Lâkin çalışmak- tan vakit bulamadığı için hırale- nıp bardak kırmaktan başka birşey yapamıyordu. Hatta dolu kahve fıncanlarını Muhtarların erik ağa- sına fırlatırken birkaç kere elini haşlamıştı. Günlerden bir gün Alinin Ömer gene erik ağacında Haticeyi göz- lüyordu. Muhtar, Yahyanın, Sazlı kahvesinde höpürdete höpürdete çay içiyordu. Karşı köşedeki san- delyede bacaklarını altına kıvır. mış oturan sütçü Yusuf Muhtara göz kırparak Yahya'ya : «wp — Ulan, ne bişim dalikanlısın

Bu sayıdan diğer sayfalar: