Cahide BAŞOL Fecrliatl Encümeninin Edebi Beyannamesi Beyannamedeki heye'ti edebinin efkârı mecmuanın aahifelerinide muhitinide tenvir eden bir manzumeyi mudiyye vü&- zilesini görüyordu. Fakat hüküme- tin gittikçe artan zülmü onların kalemlerine ilk darbeyi &nif ve kahbarı indirdi. Ve bunlar ilerde tekr&r toplanmak ümidiyle hepsi dağılıp gittiler. Hürriyetin ilâniyle yeniden ziyalarına intizar edildiği züman ise pek az istisna ile artık eski melikeyi hayalleri olan san'at ve edebiyata karşı bir sehabı lâkay- dı ile bürünmüşdüler. Bunu söyle- mekle bizden evvel gelenlere itiraz eylemek arzusunda değiliz. Zira onların edebiyatımıza ettikleri hiz- meti takdir etmemek her halde kadirşikenlik olur. Biz onlara ma- ziyi meslekleri için teşekkür ile hâl ve istikbâle atfı nazar edece- ğiz. İşte bu istikbâle bakmak azim ve niyetiyle Fecriâti teşekkül edi- yor. Fecriâti âzası kendilerine her- kesten ziyade edebiyatperest ve azimperver olmaktan fazla bir kıy- met ve ehemmiyet atfetmek cesa- retini almaktan beraber temelini attıkları müessesenin bu beyebanı ilim ve edep içinde bir sayezarı zümürridin almasına intizaren şim- dilik Avrupadaki emsâlinin küçük bir nümunesini temail ve irac et- mesine çalışacaklardır. Lisanın, ede- biyatın, ulümu edebiye ve içtimai- yenin terakkişine hizmekt etmek, ayrı ayn şurada burada tenemmür eden istidatları sinesinde cem ede- rek ittihad ve ictimam hasıl ede- ceği kuvvetle tekemmüle, müsade- meyi efkârın parlatacağı harikayı hakikatla tenviri efkâra calışmak: işte Feoriâtinin gayel azmü mera- 101! Fecriâti azasının semeratı me- salişini ihtiva edecek bir kütüpha- De teessüs etmek üzeredir. Edebi- yatı Cedidenin parlâk zekâlarına v matla envar olmak meziyetini ha- iz olan Serveti Fünun mecmuası nâgır sarıdır. Bundan başka memleketimizin terakkiyatı tikriye ve hişsiyesini te- min edecek asarı mühimmeyi gar: biyeyyi kendi azasına ve mükâfat- lı müsabakalarla hariçten intihap olunacak zevata tercüme ve neğ- rettirmek, umumi konferanslar ve- rerek halkın seviyeyi zevki edebisi- nin ilâsına, hudu malümatımın tev. siine çalışmak, memaliki garbiye- deki müessesatı mümasile ile teği- sl revalat ve münasebat ederek memleketimizin tenemmüvatı ede- bisini garba, garbın envarını Âfa- kı şarka nakledecek metin ve ulvi bir nâkil vazifesini görmek Fecri- âtinin cümlei âmalindedir. Tanzim ve hükümete İ'tu olu- Dan nizamnamenin bir sureti neş- rolunacaktır. Efkârı münevvere eğhabının bu teşebbüsü hayrı bir nidayı teşci ve takdir ile karşılayacağına eminiz. Çünkü açı bir itiraf olmakla bers- raber söylemekten çekinmeyizki memleketimin ilme, san'ata ihtiya- cı pek şedittir. Bu ihtiyacı telâfi için atılacak en küçük adım rehg- ya, itilâya dogru atılmış demektir; ve bundan mahrum olmak muaz- zez vatan için elim bir öksüzlük- tür, Fecriâti Encilmeni Edebisi Namına Kâtibi Müfit Ratip Encümenin azayı hazırası: Ahmet Samim — Ahmet Ha- şim — Emin Bülent — Emin L4- mi' — Tahsin Nahit — Celâl Sa- hir (Reis). — Cemil Süleyman — Hamdullah Suphi — Refik He. liü — Şahabettin Süleyman — Abdülhak Hayri — İzzet Melih — Ali Canip — Ali Süha — Faki Âli — Fazıl Ahmet — Mehmet şayanı dikkat noktalar Behçet — Mehmet Rüştü — Köp- rülü Zâde Mehmet Fuat — Müfit Ratip — Yakup Kadri. Beyannamedeki şayanı dikkat noktalar Bu beyannamede şayanı dikkat olau ilk nokta Feeriâticilerin ede- bi mesleklerinden bahsetmemeleri- dir. Bu da onların aynı san'at an- layışı etrafında birleşmemiş olduk: larını göstetir. Hakikaten bu mah- file mensup olanlar hiçbir prensi. bin müdefaasını yapmamışlardır, Zaten Fecriâti, kendi azalarının da söylediği gibi «edebi bir klüp» ten başka birşey değildir. Her aza ede- bi telâkkisinde serbesttir ve diğer arkadaşlarını temsil etmek hakla- rını İiis değildir. Fecriâti ihtiya- cın iloğurluğü bir toplantıdan uzak- tır. Huri gençlerin bir mecmua eb- rafında toplanmak ve bir edebi mahfel kurmak istemelerinin fiile çıkmış halidir. Bütün bunlar onla rın pek çabuk dağılmalarında esas- lı bir âmil olmuştur. Beyannamedeki diğer mühim noktalara gelince: Feeriğticiler, Edebiyatı Cedide nin mazideki hizmetini takdir et- mekle beraber onun vazifesini yap- tığına kani'dirler ve ondan artık birşey beklemiyorlar; hâl ve istik- bâlde gençlerin hâkim olacağına inanıyorlardı. Bu fikirler sonra da- ha açıkça ortaya vuruldu. Serveti Fünunculara ilk hücum eden Ab- met Haşim oldu. «Ruhu bikayt» münasebetiyle yazdığı bir makale: lede (9) Edebiyatı Cedide hakkın- daki fikirlerini açıkça söyledi şöy- ledi. Meşrutiyetin ilânından sonra Serveti Fünuncuların bir kısmı ya: zı hayatına tekrar atılmış, bir kış- mı da iliikütu tercili ötmişlerdi. Ba- zı kitüseler bu sükâtu mânidar bu: Tol “Ruhu bikayte fırsatıyle, Ahmet Haşim. Serveti Fünun. 1326. 981. 991 165 -- Servetifünun — 2348 wr