5 Aralık 1940 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 6

5 Aralık 1940 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

GÜVERCİNLERİN HAYATI Maurice MAETERLİNCK'den Çeviren: Suavi Her gün ve her zaman yani başınızdan kanat çırparak havaya yükselen ve hiç durmadan uçan bu nazlı güvercinlerin hayatından bah- sedeceğim. Bu kuşlar tembel ve sevimli mallüklardır, eğer onları serçeler ve tavuklar kadar tanıdı- gımızı zannediyorsak aldanırız. Doğrusu onlar hakkında olduğu gibi, muhitimizi çeviren, etrafımız- da bulunan hattâ bizimle beraber yaşıyan, bizimle kaynaşan daima görmeğe alıştığımız bütün bu mah- lüklar hakkında da çok şeyler bile- meyiz. Onlar böcekler gibi içtimai bir grup halinde yaşamazlar. Ve psikolojileri de onlara nazaran daha çok zavalh bir şekil ve manzara örzeder, Mamafih onla- rında kendilerine hag bir psiko- lojisi ve ayni zamanda mütevazi görünen hayvanların sırları d var- dır. İşi derinleştirir, tenha ve met- rük bir köşede onları anlamıya çalışırsak günlerce yapılan uzun tedkiklerinden sonra tabiatın girift fet ve karanlık muâmmalarını çöz- miye başlarsak.. plân ve maksad- larının rolünü belki biraz kavramış oluruz. Ancak o zaman bu hây- vanlar hakkındaki bilgimizin hu- dudunun ne kadar dar bir çerçede kaldığını görmekle iktifa ederiz. Acaba güvercin yaradılış itibarile tavuktan daha mı zekidir, yoksa daha basit ve daha budala mıdır, İşte hayvanın metafizik durumun- da hallolunmaz birsır vemuamma.. kedi, köpek gibi hattâ insanla be- raber yaşıyabilen bazı cins may- muular müstesna bütün hayvan nevileri bize her zaman az çok manâsız gibi görünmüşlerdir. On- ların fiil ve hareketlerinden çıkarı- lan netice ilmi bir izahın imkân- ları nisbetinde tedkik edilmiştir. Kendi nevilerinin hayatına sıkı sıkıya bağlı kalmışlardır. Ve bunun için onlar bizden mubteriz insan- lardan (daha fazla, daha kuvvetli olarak ferdi hayatlarını da bu uğur- da feda edebilmişlerdir. Bundan fazlası onları alâkalandırmaz. Me- gele neslin devam ve bekasıdır. Esasen tabiatın tek gayesi de 28 — Servetifünun — 2311 bu değil midir * Hemen doğuştan .itibaren insiyaki olarak bildikleri şeyden fazla iktisab etmezler, On- lar her şeyi evvelden bildiklerin- den yeni bir şey öğrenemezlier. Mamafih bu da demek değildir ki hayvanlarda da tecrübeye daya- nan bilgiler olmasın.. Onlsr bu küçük çember ve hudud içinde hiç bir şeyi öğrenmeden her şeyi bilir. ler. Esasen niçin başka şeyler ar&- sınlar., Tabiatın kucağında yaşıyan hayvan insandan daha mesud değil midir ? Belki biz insanların onların yaptıklarının aksini yapmıya ihti- yacımız vardır. Kompleka bir ruh taşımıya mecburuz. Mademki tabl- at ve eğyanin cevherini kayaları yontarak yaratılan sanat Aâbidelerini kurduk. Bu her zaman yanan hararetli arayışın heyecanı ve kaynağı iç bünyemizin ahengini v6 inganı ifade etmez mif Fakat ayni şey ve ihtiyacı duymamış olan hay- vanları da budalalıkla ittiham et- miye hakkımız yoktur. Bu büyük bir hata olur, Beşerin zekâsı mut- lak surette bizim ona verdiğimiz manâda, ona izafe ettiğimiz bir mefhumla izâh edilemez.. Zekânın hududları tabiat ve cemiyetin in» aanın vardığı tekâmül merhalesin- de dayanıp kalan bir duvardan başka nedir. Hayat için lâzım olan zekâ hayvanlarda da mevcuttur. Buna hayat hassası denilebilir. Tet- rik etmek hassası veya tecrübe ile elde edilen şey.. İrsi ve fıtri isti- dad ve kabiliyetler veraset yoliyle nevin mizacını mubafaza ederek bekasını temin ederek hayatını idame ettirir. Dini sanatın heyecanlarına bir remiz teşkil ederek Annonciofion meleklerine model olmuş olan gü- vercinler mükemmeli kanadlarile güneşin ışığından yaldızlanan par- lak tüylerile güzelliği ifade eden sembolik mahlüklardır... Mesafeyi tayin etmek hususun- daki kabiliyetleri, mevhibeleri on- ları büyük seyahatler yapmak için yaratılmış gibi göstermektedir. Kuşlar âleminde güvercinler Koçer yer yüzünde Allah fikrini sembo- lise ederek temsil etmelerine rağ- men onları evlerinde sâkin ve r8- hat burjuvalara da benzetebiliriz. Yeknasak ve günlük hayatın icab- larına uyarak yaşıyan bu mah- lüklar bütün insanlar gibi aşka ve şehvete düşkün birer sefih ve artist yaratılmış hakiki hayallerdir. Een- sen buna düşkünlük tabint ka- nunlarına karşı aykırı birşey de- gildir. Hattâ din ve kilise bile bunu o kadar hor görmemiş hattâ bu hisse ateş püsküren papazlar dahi bunu suç addetmemişlerdir. Zira kilisenin gayesi de neğillerin türe- mesi ve inganların çoğalması değil midir 7 Seri bir kıvranışla hareket halinde fasliyet gösteren insan ve tabiat bundan başka ne yapabilirdi. Dişisi henüz yeni doğan yavrula- rını büyütmiye vakit bulamadan tekrar yumurtaya oturur. Durup dinlenmeden beslin devam ve ba- kasına sadakatle hizmet eden bu mahlüklar... Birbirlerine karşı mü- tekabil vazifelerini ihmal etmezler. O zaman erkekler yavrularile meş- gul olmıya başlar. Böylece nesiller birbirini tehalikle takip ederek çoğalır. Sanki hayatı kovalıyan ölüm- den kaçıyorlarmış gibi aşkın eşiri olarak hayatı arttırmıya ve biran evvel lâhzalarını yaşamıya bakar- lar. Her bir kuluçka iki yomurta- dan ibarettir, Evvelce verilen bem- beyaz bir çift güvercinin bugün . 33 ahfadı mevcuttur, Güvercinler bütün Şbir aile teşkil ederek eski binaların kovuklarında tünerler,.. Ancak merdivenle çıkılabilecek du- var üstlerinee yuva kurarlar. Eeki tarihi binaların sütunlarında yaşar- lar. Bu manzara boş olmakla be- raber nihayet bazan bir akış halin- de tecelli ederek izac edebilir. Ha- kat güvercinler yurdlarına çok bağlıdırlar. Yuvalarını asla terk etmek istemezler. Ancak mecbur kaldıkları zaman terkidiyar edebi- lirler. Güvercin artist ve sekij ya ratıldığından gıdasını güçlükle te- — Devamı #on sayfada — m

Bu sayıdan diğer sayfalar: